..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyayý isteyen bilime sarýlsýn, ahireti isteyen bilime sarýlsýn; hem dünyayý hem ahireti isteyen yine bilime sarýlsýn" -Hz. Muhammed
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




23 Nisan 2006
Hayata, Ölüme ve Zamana Meydan Okuyan Sanatçý : Aygün Arslan  
Dünü bugünle birleþtiren, renk, biçim ve formlarý tüm zamanlarýn okuma diline indirgeyen bir sanatçý Aygün Arslan.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Eski tahta kapýlar, bir zamanlar en güzel elbiselerin, bayramlýklarýn asýldýðý ahþap dolaplar, kullanýldýðý dönemlerde taze güzellerin karþýsýnda süzüm süzüm süzüldüðü sýrlarý dökülmüþ aynalar, çeyizlerin, dantel çamaþýrlarýn lavanta kokularý içinde saklandýðý þifonyerler hatta merdivenler. Dinleyecek bir izleyici, daha doðrusu yalnýzlýklarýný paylaþacak, yarenlik edecek birilerini bulduklarýnda ne hikayeler anlatýyorlar. Artýk yaþamýný tamamlamýþ, tüketim dýþý kalmýþ ve geçmiþimize tanýklýk etmiþ bu nesneler, bu çok konuþan, konuþkan tablolarda yeniden hayat buluyor. Metayý ‘tüketim dininin’ esasý kabul eden modern zamanlarda, inadýna yaþayarak, bu konuþkan tablolarda tekrar hayat buluyor ve dikkatle bakan gözlere çok zengin öyküler anlatýyorlar.


:CDIG:
Hayata, Ölüme ve Zamana Meydan Okuyan Sanatçý : Aygün Arslan

Seval Deniz Karahaliloðlu

Ýzmir Resim ve Heykel Müzesi, 2006 sergi yýlýný insaný þaþýrtan, düþündüren, sýra dýþý ve çok baþarýlý bir sergiyle açtý. Ocak ayýnýn ilk sergisini, artýk hayatta olmayan ama eserleriyle var olmaya devam eden sýra dýþý bir sanatçýya ve onun eserlerine ayýrdý. Dünü bugünle birleþtiren, renk, biçim ve formlarý tüm zamanlarýn okuma diline indirgeyen bir sanatçý Aygün Arslan. Tablolarý, þimdi, hemen bugün yapýlmýþçasýna taze, sýcak ve yakýn. Bu sýcaklýðýn kaynaðý samimiyet duygusunda gizli. Gerçekte, Ýzmir Resim ve Heykel Müzesi Sergi Salonunda dolaþýrken gördüðümüz tablolar artýk aramýzda olmayan farklý bir boyuttan bizlere sanat yoluyla seslenen bir sanatçýya ait. O, sanatýn evrensel dilini yakaladýðý için olsa gerek gözümüz Aygün Arslan’ý arýyor. Þimdi bir kapýdan çýkýp bize doðru, ‘hoþ geldiniz’ diyecek diye bekliyoruz. O kadar doðal ve o kadar samimi bir resim dili yakalamýþ.

Aygün Arslan, son dönem tablolarýnda, Anadolu’da derin izler býrakmýþ olan Hitit uygarlýðýný konu edinmiþ. Hitit savaþçýlarý, kanun düzenleyiciler, resmi törenler, dini ayinler, tüccarlar, gündelik yaþamdan pasajlarla, belki de tarih kitaplarýnýn yapamadýðýný yaparak izleyiciyi o uygarlýðýn içine çekiyor. Sanki sihirli bir kapýdan geçerek renklerle bezeli Hitit Uygarlýðýnýn yer aldýðý zamana ve mekana ancak bilim kurgu öykülerinde rastlanabilecek bir yolculuk yapýyorsunuz. Bir kez tablolarýn içine girdikten sonra gerisi kolay. Artýk hiçbir þey sizi þaþýrtmýyor.

Kanatlarýný açmýþ çift baþlý kartal motifleri, kimi zaman dini öðeler olarak yer alan farklý formlardaki kuþlar ve bereket simgeleri sanki hep yaþadýðýmýz gündelik hayatýn doðal parçalarý gibi duruyorlar. Ýþte öylesine sýcak bir samimiyet duygusu. Akrilik tablolarý böylesine çekici kýlan, bize uzak gibi görünen ama gerçekte, taa içimize iþleyen bir mirasýn parçasý olmalarýndan kaynaklanýyor. Binlerce yýllýk birikimin bu topraklarda býrakmýþ olduðu mirasýn ayak izlerini takip ediyor olmalarý. Hiç abartýya kaçmadan, hassas bir denge üstüne kurulan Hitit tablolarý, insanda hemen bir otobüse atlayýp soluðu tarihi Hattuþaþ kentinde alma isteði uyandýrýyor. Kenti gezme isteði hemen oracýkta insaný kuþatan ve sarmalayan bir duyguyla tutsak ediyor. Neredeyse, Hattuþaþ’a gittiðimizde tablolarda anlatýlan öyküleri bire bir göreceðimizden ve yaþayacaðýmýzdan o kadar eminiz ki. Tablolarda, gündelik yaþamdan sahneler, tüccarlar, alýþ veriþ manzaralarý, savaþçýlar, askerler ve hep Hitit kurslarý, kuþlar, boða motifleri ve çiçeklerle bezeli semboller var. Sanatçý, kýrmýzý, mavi, yeþil, kavuniçi ve sarý tonlarýn iç içe geçtiði büyüleyici bir renk armonisi yakalarken, sýcak ve soðuk renkleri bir arada, büyük bir baþarýyla yakalamýþ.

Tablolarýný çeþitli karelere bölen sanatçý, tuvalin yüzeyini bereketi simgeleyen üzüm motifleri, gücün simgesi olan boða, kanatlarýný açmýþ çift baþlý kartal kurslarý, balýklar ve çeþitli çiçek motifleri ile donatarak, çok zengin alt okumalara imkan veriyor. Antik dönemin kaçýnýlmaz Mýsýr etkisi kendisini, tarihteki ilk yazýlý anlaþma olarak da bilinen Kadeþ Antlaþmasýný anýmsatan hiyerolif yazýlar, Mýsýr kültürünün etkisini hissettiren aslan figürleriyle, kutsal simgelerle gösteriyor. Özellikle hayvan baþlý insan figürleri, Mýsýr mitolojisiyle birlikte kutsal Tanrýlar Ýsis ve Osiris’in baþ rolünü oynadýklarý öyküleri anýmsatýyor. Ayrýca, antik dünyada denizi ve bereketi simgeleyen ve canlýlýðý kuþku götürmeyen balýklar, mavinin en can alýcý tonlarýyla, uzak denizlere açýlma duygusu uyandýran bu büyük ebatlý tablolar, farklý bir dünyanýn kapýlarýný aralýyor.

Antik dönemlerde, Akdeniz ikliminin görüldüðü ülkelerde, hem sofralarýn baþ tacý hem de ticaretin ham maddesi olan zeytinler ve üzümler de bize gündelik hayatýn gerçekliðini anýmsatýyor. Bir yandan çok zengin bir kültürün yansýmalarý, öte yandan o dönemin ekonomik dengelerini belirleyen ve önemini günümüzde hala koruyan ana unsurlara parmak basýyor. Tablolarýn mitolojik ve tarihi konularý iþlerken güncel kalabilmesinin sýrrý da burada saklý. Hititliler, antik dünyanýn ilk yazýlý kanunlarýný yapan ve günümüz modern hukukunun esasýný teþkil eden yasalarýn oluþumunda büyük pay sahibi olan bir uygarlýk olarak hem tarih sahnesinde, hem de tablolardaki yerlerini alýyorlar. Hesap yapan devlet adamlarý, abaküs kullanan satýcýlar, kanun koyucular ve dini törenler arkeolojik buluntularda gördüðümüz kabartmalarýn neredeyse renkli bir açýlýmý olarak kendisini gösteriyor. Antik dünyanýn yeme içme kültürü, tavernalar, yemek taþýyanlar, içki daðýtanlar, sakiler, görkemli þölenler ve bu þölenlerin baþ kahramanlarý zengin efendiler renkli bir lezzetle sunulmuþ. Bunun yaný sýra, kentleri besleyen çiftçiler, tarlada çift süren ve ekin kaldýran köylüler. Rahipler, rahibeler ve dini ayinler, antik dünyanýn vazgeçilmez ritüeli olarak karþýmýza çýkýyor. Ustalýkla deforme edilen ve profilden resmedilmiþ sakallý adam portreleri, miðferlerini kuþanmýþ savaþçýlar, genel görüntüden baðýmsýz ayrýntýlar olarak çalýþýlmýþlar. Anadolu deyince, kaçýnýlmaz olarak akla doðurganlýðýn simgesi Ana Tanrýça Kibele geliyor. Etkisini sadece antik dönemde deðil günümüzde de sürdüren Kibele, Aygün Arslan’ýn resimlerine doðurganlýðýn ve bereketin simgesi olarak geçiyor.

Çok yönlü sanatçý Aygün Arslan, sadece yaðlýboya akrilik deðil ayný zamanda linol baský, pastel, suluboya, kara kalem gibi çeþitli teknikleri de kullanmýþ. Kadýn olgusu, sanatçý Aygün Arslan için önemli. Çünkü hayatýn baþladýðý ve devamlýlýðýný saðlayan kadýn olgusunu estetik mükemmelliðiyle de ele alýyor. Kadýn vücudunun büyük bir zarafetle anlatýldýðý Nü serisi, estetik güzellikten öte, mükemmel bir tasarým olarak, doðallýðýn naiflikle buluþtuðu çalýþmalar olarak tanýmlanabilir.

Böylesine naif bir seriyi izledikten sonra, hýrdavatçý dükkanlarýnýn içini kim görmek ister ki? Ya da kim merak eder? Pislik, karmaþa ve düzensizlik. Böyle düþünüyorsanýz demek Aygün Arslan’ýn obje ve mekan iliþkisini modern zamanlar üzerinden anlattýðý tablolarýný henüz görmediniz demektir. Modern zamanlarý, objeler üzerinden anlattýðý pastel çalýþmalarýnýn konusunu, kýsaca hýrdavatçýlar, eskiciler ve araba mezarlýklarý oluþturuyor. Ama tablolara biraz daha dikkatle bakýnca, görünen karmaþa ve kaos içinde bile belli bir düzen duygusu dikkat çekiyor. Nesnelerin doku özellikleri; ýþýk, derinlik ve perspektifin ustaca kullanýmýyla vurgulanmýþ.

Hadi, içinizi biraz daha karartalým. Eski araba lastikleri, direksiyonlar, eski pis su borularý, muhtemelen içinizi kaldýracak olan pis klozetler, kýrýk lavabolar, týp týp diye damladýðýnda insaný deli eden doðru dürüst kapanmayan musluklar, eski banyo küvetleri, hatta yaylarý çýkmýþ bir somya ne kadar çekici olabilir ki? Üstelik, oturup resmini yapmak için. Hem de güzelim doða manzaralarý dururken. Aygün Arslan da bizim gibi düþünmüþ olmalý ki. Hodri meydan demiþ. Yazarlarýn, sayfalarý aðlama duvarýna çevirdiði modern zamanlarýn karmaþasý, acýmasýzlýðý, kolay tüketilen ve ayný hýzla çöpe gönderilen nesneleri, tüketim toplumunun açmazlarý olarak ‘hýrdavatçý dükkanlarý’ üzerinden anlatmýþ. Fazla söze ne hacet. Iþýk, gölge, derinlik ve uyumsuz nesnelerin mükemmel uyumundan bir üniversite tezine yetecek malzemeyi bir tabloya sýðdýrmýþ. Üstelik bunu yaparken de gayet sade bir resim dili kullanmýþ. Ne bir eksik, ne bir fazla.

Hýrdavatçý dükkanlarýndan usul usul geçmiþimize uzanarak, çocukluk anýlarýmýzda kalan oturma odalarýný, eski aile albümlerinin yapraklarýný çevirir gibi karýþtýrmýþ. Eski kýrýk koltuklar, çalýþtýðý þüpheli televizyonlar, muhtemelen bir ailenin çevresine toplanýp akþam yemeðini yediði bir ayaðý gitmiþ tahta masalar, paslandýðý su götürmez demir iskemleler, onun tablolarýnda kýrýk dökük anýlardan, öykülerin baðýmsýz kahramanlarýna dönüþüyor. Eski tahta kapýlar, bir zamanlar en güzel elbiselerin, bayramlýklarýn asýldýðý ahþap dolaplar, kullanýldýðý dönemlerde taze güzellerin karþýsýnda süzüm süzüm süzüldüðü sýrlarý dökülmüþ aynalar, çeyizlerin, dantel çamaþýrlarýn lavanta kokularý içinde saklandýðý þifonyerler hatta merdivenler. Dinleyecek bir izleyici, daha doðrusu yalnýzlýklarýný paylaþacak, yarenlik edecek birilerini bulduklarýnda ne hikayeler anlatýyorlar. Artýk yaþamýný tamamlamýþ, tüketim dýþý kalmýþ ve geçmiþimize tanýklýk etmiþ bu nesneler, bu çok konuþan, konuþkan tablolarda yeniden hayat buluyor. Metayý ‘tüketim dininin’ esasý kabul eden modern zamanlarda, inadýna yaþayarak, bu konuþkan tablolarda tekrar hayat buluyor ve dikkatle bakan gözlere çok zengin öyküler anlatýyorlar.

Sanatçý, hayal gücümüzü ve sabrýmýzý sýnar gibi bizi biraz daha zorlayarak contalar, inþaat çivileri ve paslý tellerden müteþekkil bir dünyaya buyur ediyor. Sergilenen karmaþadan gözleri ve zihinleri yorulanlar için farklý alternatiflerimiz var. Borular. Çeþit çeþit, boy boy, cins cins; borular. Aralarýndaki tek ortak nokta, artýk onlara ihtiyaç duyulmamasý. Tüketim toplumunun çokça kullanýlmýþ, kullanýlmaktan aþýnmýþ kurbanlarý gibi duran borular. Geliþi güzel atýlmýþ borularýn arasýnda estetik bir denge kurmayý baþararak, sýradan bir obje çalýþmasý yapmaktan öte, kaos ve düzen arasýndaki þaþýrtan dengeyi de vurguluyor Aygün Arslan.

Sanatçý, Hititlerden, nülere, figüratif çalýþmalardan, borulara kadar birbiriyle tamamýyla alakasýz görünen bütün olgularý bir araya getirerek bize çok sade bir þey söylüyor. Hayatýn gerçekliði ve deðerlerin evrenselliði. Bunu söylerken de lafý çok fazla dolandýrmadan en sade dille, resim diliyle anlatýyor. Artýk aramýzda olmayan, fakat yaptýðý tablolarla yaþayan bu sýra dýþý sanatçýyý, izleyiciyle buluþturduðu için Ýzmir Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Faden Suzan Kutsioðlu’nu kutlamak gerekiyor. Düþündüren ve sorgulatan resimleri bir kez daha saygýyla selamlarken, sormadan edemiyorum. Sanat neden var? Hem soru sordurtmaz ve düþündürtmezse, sanat neye yarar ki?





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.