..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlýþ sayýsýz þekillere girebilir, doðru ise yalnýz bir türlü olabilir. -Rouesseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




7 Aralýk 2015
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna  
“Yak, onun kitaplarýný. O zaman Prospero bütün gücünü kaybeder ve büyü bozulur”

Seval Deniz Karahaliloðlu


Gündelik hayatýn koþuþturmasýnda gerçeklere gözlerimiz kapalý yaþýyoruz. Sürekli birileri iplerimizi çekerek bizi istediði gibi oynatýyor. Çoðu zaman gerçeklere karþý gözümüz bantlý, aðzýmýz, dilimiz, elimiz, kolumuz baðlý kalmýyor muyuz? Hapsolduðumuz kendi adacýklarýmýzda, gözlerimizde bantlarla, gerçeklerden uzakta bir hayal dünyasýnda yaþarken ve birileri sürekli iplerimizi çekerken bir körden ne farkýmýz var? Ýçinde bulunduðumuz durum, Miranda ve Prosperonun hapsolduklarý adadaki durumdan pek de farklý deðildir.


:BCAA:
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : FIRTINA

Seval Deniz Karahaliloðlu

“Unutma, önce kitaplarýný ele geçir onun, çünkü onlar olmadan
Benim gibi, bir ayyaþtan baþka bir þey deðildir o,
Tek can üstünde bile hükmü olmayan….”

Prospero’ya komplo hazýrlayan Caliban Trinculo’ya böyle söyler. “Yak, onun kitaplarýný. O zaman Prospero bütün gücünü kaybeder ve büyü bozulur”. Prospero’nun gücünü kitaplardan aldýðýný bilir. Eski kitaplar neredeyse odadaki mobilyalardan daha çok yer kaplar. Her yeri ele geçirmiþ sayýsýz eski kitap. Yataðýn altýnda, dolaplarda, yerlerde dizi dizi sýralý kitaplar. Kadim bilgilerin, çeþitli sýrlarýn, büyülerin gizlendiði baþka dünyalara açýlan kapýlar. Romanya Devlet Tiyatrosu’nun sahneye koyduðu, William Shakespeare’in “Fýrtýna” oyunundayýz.

33. Ýzmir Tiyatro Günlerine damgasýný vuran bir baþ yapýt izliyoruz. Ýzmir Makine Mühendisleri Tepekule Kongre Merkezi Sahnesindeyiz. Romanya “Marin Sorescu” Ulusal Cariova Tiyatrosu, 21. yüzyýlýn tiyatrosunu görsel bir þölene, bir hareket tiyatrosuna çeviriyor. Romence oynanan eserden tek kelime anlamýyoruz. Olsun. Sanatçýlar vücutlarýný enstrüman olarak o kadar güzel kullanýyorlar ki, bir saat süren birinci bölüm sanki bize beþ dakika gibi geliyor. Koltuðun ucunda, hiçbir þeyi kaçýrmamaya çalýþarak büyük bir heyecanla oyuna kilitlenmiþiz. Ara verilince akýllarda tek bir soru var. Bu nasýl bir büyüdür? Bu nasýl bir tiyatro þölenidir? Oyunu bu kadar farklý, unutulmaz ve büyüleyici kýlan þey, sahneleniþindeki ustalýk, þiirsel bir görsellik, zengin göndermeler, sürekli küçük esprilerle canlý tutulan dinamik bir yapý ve evrensel bir dil kullanýlarak anlatýlan hikayede yatýyor…

Oyun eski Milano Dükasý olan büyücü Prospero ve kýzý Miranda’nýn bir adada tutuklu kalýþýný konu ediyor. Prospero bu sihirli adaya tahtýný elinden alan kardeþi Antonio ve Napoli Kralý Alonso yüzünden düþmüþtür. 12 yýldýr hapis hayatý yaþayan Prospero adayý bir aðaçta hapsedilmiþken kurtardýðý Ariel isimli hava perisi ve daha önce ölmüþ olan cadý Sycorax’ýn oðlu Caliban ile paylaþmaktadýr. Prospero, Ariel ve Caliban’ý büyü yaparak kendisine baðlamayý baþarmýþtýr. Onlardan büyü yapmayý ve adada nasýl hayatta kalýnacaðýný öðrenir. Prospero, sihir kullanarak Napoli Kralý ve kardeþi Milano Dükasýnýn bir deniz yolculuðunda olduðunu öðrenir ve bir fýrtýna çýkartarak onlarý adasýna getirtir. Adaya düþen kazazedelerle Prospero arasýnda bir yüzleþme yaþanacaktýr.

Bu arada Miranda ve Ferdinand arasýnda yaþanan aþk intikam duygusunun önüne geçebilecek mi? Prospero kaybettiði yýllarý ve kendisinden çalýnanlarý telafi edebilecek mi? Ariel ve Caliban özgürlüklerine kavuþabilecekler mi? Bütün bu sorular eseri sahneye koyan yönetmen Silviu Purcarete’nin ustaca yorumuyla tek tek yanýt buluyor.

Silviu Purcarete’nin sahneye koyduðu oyunda baþrolleri Ilie Gheorghe (Prospero), Sorin Leoveanu (Miranda / Caliban), Valentin Mihali (Ariel), Romaniţa Ionescu (Ferdinand), Constantin Cicort (Stephano), Nicolae Poghirc (Trinculo), Adrian Andone (Alonso), Angel Rababoc (Gonzalo), Catalin Baicuș (Sebastian), George Albert Costea (Antonio), Catalin Vieru (Francisco), Iulia Lazar (Peri), Monica Ardeleanu (Peri), Iulia Colan (Peri) ve Petra Zurba (Peri) paylaþýyorlar.

Eserin özgün adý The Tempest. William Shakespeare’in beþ perdeden oluþan traji komik kabul edilen oyunlarýndan biridir. Kesin tarih bilinmemekle birlikte, 1610 ya da 1611 yýllarýnda yazýldýðý kabul ediliyor. Ýlk kez 1623 yýlýnda yayýmlanan eser 1642’de Oliver Cromwell’in Ýngiliz tiyatrolarýný kapatmasýna kadar pek dikkat çekmedi. Daha sonra tekrar tiyatrolar açýldýktan sonra Restorasyon döneminde eser çok ilgi görmüþtür. Günümüzde “Fýrtýna” Shakespeare’in en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Eseri sahneye koyan Silviu Purcarete, oyunda birçok þeyi ters yüz ederek vermiþ. Mesela, Porepero’nun (Ilie Gheorghe) kýzý Miranda’yý (Sorin Leoveanu) bir erkeðe oynatýrken Napoli Kralý’nýn oðlu Ferdinand’ý (Romanita Ýonescu) bir kadýn sanatçýya oynatýr. Ama öylesine bir Miranda ve Ferdinand yaratýr ki, cinsiyetlerdeki bu kastlý deðiþ tokuþ insaný rahatsýz etmez. Kadýn rolünde bir erkeði, erkek rolünde bir kadýný izlerken dünyanýn en basit sorusunu soruyoruz. “Onun yerinde ben olsaydým ne hissederdim?”. Ýnsanýn kendini karþýsýndakinin yerine koymasý ve karþýsýndaki insanýn duygularýný ve olaylar karþýsýnda neler hissedebileceðini anlayabilmek. Ýþte, evrenselliði yakalayabilmek bu kadar basit. Ve çok zekice.

Oyunda bütün sahneler usta bir ressamýn elinden çýkan kusursuz tablolar gibi düþünülmüþtür. Sanki oyun bir müzedeki tablolarýn bir araya getirilmesiyle oluþturulmuþ. Her bir sahnenin bir yaðlý boya tablo güzelliðinde tasarlanmasý ortaya þiir gibi bir görsellik çýkarmýþ. Yönetmen Silviu Purcarete hikayeyi anlatýrken bütün hareketleri oyunun doðal akýþý içinde estetik duygusunu gözeterek tek tek tasarlamýþ. Oyuncularýn sahnedeki hareketleri tek tek hesaplanarak, ölçülerek muhteþem bir koreografiyle bir araya getirilmiþ. Yani sahnede sadece Shakespeare yok, ayrýca bir dans tiyatrosu da var. Özellikle perilerin sahnede dans eder gibi hareket etmesi seyirciyi büyülüyor. Bu þiirsel görselliðin arkasýnda çok baþarýlý bir ýþýk tasarýmý, sahne tasarýmý, makyaj, kostüm, dekor, müzik, inandýrýcý efekt tasarýmý ve harika bir oyunculuk da var. Hepsi bir araya gelince Fýrtýna oyunu unutulmaz bir þölene dönüþüyor.

Oyunda baþrolü oynayan Sorin Leoveanu’ya çok iþ düþüyor. Ayný anda hem Prospero’nun kýzý Miranda’yý hem de Caliban’ý oynuyor. Sahnede bir karakterden diðerine geçiþ çok dahiyane biçimde çözülmüþ. Miranda, oyunu izleyen herkesin aþýk olduðu kaðýttan elbiseler giyiyor. Üstelik koli bantlarýyla bantlanmýþ bu kalýn kaðýttan elbiseler inanýlmaz estetik dururken çok da kullanýþlý. Çünkü Caliban rolüne bürünmesi gerektiðinde, Leoveanu elbiseleri yýrtarak sadece beyaz küloduyla sahnede kalýyor. Artýk o Caliban’dýr. Üstelik sahnede seyircinin gözü önünde kostüm deðiþtirirken oyundaki süreklilik duygusunu hiç yitirmeden, dikkatleri daðýtmadan ve üstelik heyecaný hep zirvede tutarak bir rolden ötekine sadece saniyeler içinde geçiyor. Kaðýttan elbisesini sanki dans ederek, önceden hesaplanmýþ harketlerle yýrtarak çýkarýr. Tekrar Miranda olmasý gereken sahnede yeni bir kaðýttan elbiseyi sýrtýna geçirir. Artýk Miranda’dýr. Oyun boyunca en az 5 güzelim elbiseyi gözümüzün önünde böyle yýrtýp atarken içimizden “o harika elbiselerden ben de istiyorum” diye geçiririz. Sadece Calibanýn ya da perilerin deðil erkek ve kadýn kostümlerinin de yer aldýðý zengin gardrobu Dumitraþcu Angela, Bobirnac Marieta, Circiu Jane, Circiu Melania, Chirtu Trandafir, Marian Saceanu, Mirela Nicolae, Elena Cotea, ve Lavinia Petec’den oluþan bir ekip hazýrlamýþ.

Öte yandan oyunun ana karakterlerinden biri olan Caliban’ý görürüz. Oyunun en dramatik sahnelerinden biri Caliban’ýn çok uzun zaman önce ölmüþ olan annesi cadý Sycorax’ýn kemiklerine sarýldýðý andýr. Gerçekte ada Caliban’a aittir ama adaya sýðýnan Prospero tarafýndan ada gasp edilmiþ ve Caliban’da köle yapýlmýþtýr. Caliban acý içinde annesinin iskeletine sarýlarak dert yanar. Nasýl haksýzlýða uðradýðýndan, tutsaklýðýn verdiði acýdan bahseder. Annesinin iskeletine sarýlarak ondan yardým ister. Boþ yere yýllar önce yitirdiði anne sýcaklýðýný, anne þefkatini arar. Bütün kaybedenlerin yüreklerinde hissettiði çok acý bir andýr. Hepimiz zor zamanlarda sevdiklerimizin anýlarýna sýðýnarak yardýma çaðýrmýyor muyuz? Caliban da aynýsýný yapýyor. Annesini yardýma çaðýrýrken yeni dostlar arayýþýna da giriyor. Prospero’dan nefret eden Caliban kendine iki yeni müttefik bulur. Oyun boyunca içki þiþeleri ellerinden hiç düþmeyen sarhoþ soytarýlar Trinculo (Nicolae Poghirc) ve Stephano (Constantin Cicort). Hatta Caliban, Prospero’yu öldürebilmek için Trinculo’yu var gücüyle ikna etmeye çalýþýr.

Oyuncularýn özellikle perilerin yüzleri maviye boyalýdýr. Oyun boyunca Miranda’nýn aðzýnýn maviye boyalý olmasý onu cinsiyetsiz bir varlýða dönüþtürüyor. Hikaye boyunca, Miranda ayný zamanda Caliban’a da dönüþüyor. Perilerin maviye boyalý yüzleri, kýrmýzý burunlarý, baþlarýna geçirdikleri mavi bereler ve giydikleri kaðýttan elbiseler çok baþarýlý. Tam bir masal atmosferi yaratýyor. Makyaj tasarýmýnda Minela Popa ve Mihaela Guran harikalar yaratýyor.

Oyunun efekt tasarýmý tek kelimeyle olaðanüstü. Teknik ekibin baþýnda George Dulema var. Sahnenin ardýnda oyunun devam etmesini saðlayan küçük bir ordu var. Teknik adamlarýn hazýrladýðý mekanik düzenekler çok baþarýlý kullanýlmýþ. Periler büyü yaparken sahnenin zemini ve duvarlarý hareket ediyor. Ahþap zemin, odanýn duvarlarý, karþý duvardaki kapý, dolap ve mobilyalar yer deðiþtiriyor. Bu da olaðanüstü bir duygu yaratýyor. Baþka bir mekanik tasarým sarhoþ soytarýlar Trinculo ve Stephano’nun oyunun bir yerinde sahnenin tam ortasýnda karþý karþýya geldikleri noktada birbirlerine doðru 45 derecelik bir açýyla duruþlarýný hiç bozmadan sabit durarak eðilmeleri. Bu normal þartlarda imkansýz. Eþyanýn tabiatýna aykýrý bir durum. Mutlaka sahnenin zemininde ayaklarýný geçirdikleri bir mekanik düzenek olmalý diye fikir yürütüyoruz ama sadece tahminlerden ibaret kalýyor tabii. Oyunun baþtan aþaðý illüzyon olduðu bir eserde yadýrgamýyoruz. Dodu Ispas’ýn ýþýk tasarýmý da bu büyüye katýlýyor. Büyük bir avize sahneyi aydýnlatýr. Iþýklar açýlýr, mumlar yanar ve biz oyuna dahil oluruz.

Oyun baþladýðý andan itibaren bitene kadar sürekli sürprizler içerir. Oyun sanki “hayatta hiç bir þey göründüðü gibi deðildir” sözü üzerine kurulmuþtur. Mesela yemek tabaklarýndan gerçek alevlerin çýktýðý sahnede en az oyundaki karakterler kadar þaþýrýrýz. Yönetmen Silviu Purcarete insanlarý þaþýrtmayý seviyor. Ziyafet için sofraya oturan Napoli Kralý Alonso (Adrian Andone) ve mahiyeti lezzetli yemekleri görünce sevinirler. Yemekten birkaç kaþýk aldýktan sonra birden tabaklardan alevler çýkar. Prospero (Ilie Gheorghe) yangýný söndürmek için tabaklara toprak döker. Lezzetli yemekler bir anda topraða dönüþmüþtür. Bu bize meþhur bir laneti anýmsatýr. “Hiçbir þeyin tadýný alamayasýn. Yediðin yemekler aðzýnda küle dönüþsün.” Lezzetli yemekler bir “aldatmacadan” ibarettir. Soylular panik içinde kaçýþýrken lezzetler aðýzda küle dönüþmüþtür. Zevk ve haz yerini hayal kýrýklýðýna ve hoþnutsuzluða býrakmýþtýr. Týpký gerçek hayatta olduðu gibi.

Oyunda efektler bir baþrol oyuncusu gibi davranýyor. Efektler o kadar gerçekçi tasarlanmýþ ki sahiden fýrtýna çýktýðýný zannediyoruz. Birden odanýn kapýsý açýlýnca dýþarýda müthiþ bir fýrtýnanýn koptuðunu görürüz. Dýþarýda kýyametler kopuyor. Odanýn içindeki kaðýtlarýn, parçalanmýþ seramiklerin, kitaplarýn, ývýr zývýrýn bir toz bulutu içinde havalanmasý fýrtýnanýn þiddeti ve sahiciliði konusunda bizi ikna eder. Sahnede tozdan göz gözü görmez. Fýrtýnanýn þiddetini, gürültüsünü oturduðumuz yerden duyarýz. Hatta fýrtýnanýn þiddetinden tavandaki seramik plakalar düþerek sahnede paramparça olur. Ödümüz kopar. Fýrtýnadan ürkeriz. Öylesine sahicidir. Tabii ki tavandan kopan seramik plakalar önceden inceden inceye hesaplanmýþtýr ama olsun biz yine de ürkeriz. Çünkü yönetmen bir kere bizi ikna etmeyi baþarmýþtýr.

Oyunun akýþý içinde simgesel göndermelerle çok þey anlatýlýr. Mesela, ikinci sahnede Ferdinand’ýn gözleri bantlýdýr. Miranda ve Ferdinand yanyana yere otururlar. Önlerinde kitap yýðýnlarý vardýr. Miranda’nýn elinde Ghenea Emilia’nýn yaptýðý iki küçük el kuklasý görürüz. Bunlar Miranda’nýn kendisinin ve Ferdinand’ýn bire bir küçük kuklalarýdýr. Ayný þekilde kukla Ferdinandýn da gözleri bantlýdýr. Miranda kuklalarý oynatýrken Ferdinand’a içinde bulunduðu durumu ve ona olan duygularýný anlatýr. Sonra Ferdinandýn gözlerindeki bantý çekip çýkarýr. Ayný anda Ferdinand’ýn kuklasýnýn da gözlerindeki bant düþer. Gerçeklerle karþýlaþma aný. Müthiþ bir sahne. Romence bilmenize gerek yok. Yönetmen evrensel dili kullanarak, insani duygularý çok þiirsel bir dille yansýtýyor.

Gündelik hayatýn koþuþturmasýnda gerçeklere gözlerimiz kapalý yaþýyoruz. Sürekli birileri iplerimizi çekerek bizi istediði gibi oynatýyor. Çoðu zaman gerçeklere karþý gözümüz bantlý, aðzýmýz, dilimiz, elimiz, kolumuz baðlý kalmýyor muyuz? Hapsolduðumuz kendi adacýklarýmýzda, gözlerimizde bantlarla, gerçeklerden uzakta bir hayal dünyasýnda yaþarken ve birileri sürekli iplerimizi çekerken bir körden ne farkýmýz var? Ýçinde bulunduðumuz durum, Miranda ve Prosperonun hapsolduklarý adadaki durumdan pek de farklý deðildir.

Iþýklar yandýðýnda duvar kaðýtlarý yer yer dökülmüþ, eski duvarlar, mahvolmuþ ahþap bir zemin, boþ eski çerçeveler, bir ayaðý ötekine göre kýsa kalan ve yamuk duran bir koltuk, ahþap bir masa, iskemleler, duvara dayalý bir dolap, çökmüþ bir yatak ve sayýsýz eski kitap görürüz. Boþ çerçevler, boþ umutlara, kaybedilen hayatlara ve hayallere göndermeler yapar. Oyun boyunca eski püskü ahþap dolap bir tür asansör görevi görür. Sürekli dolaptan Ariel, periler, cinler çýkar. Sanki dolap deðil öteki dünyaya açýlan bir kapýdýr. Oyunun sahne tasarýmý Dragoþ Buhagiar’a ait. Romence sahnelenen oyunda sahnenin her iki yanýna kurulan beyaz ekrana oyunun Türkçe çevirisi yansýtýlýyor. Oyun boyunca çok güzel müzikler duyulur. Büyüleyici müziklerde Vasile Þirli’nin imzasý var. Prospero bu müzikleri kullanarak adaya düþen insanlara büyüler yapar. Büyüler için eski kitaplardaki bilgileri ve bu müzikleri kullanýr. El yapýmý kuklalar, maskeler, kaðýttan elbiseler olaðanüstü bir sihir yaratýyor. Bir an oyunu yönetmenin deðil bizzat Prospero’nun sahneye koyduðunu düþünüyoruz.

Sihirbaz Prospero sürekli büyüler yapan, öykü boyunca olaylarýn kontrolünü elinde tutmaya çalýþan baskýn bir karakter olarak karþýmýza çýkýyor. Oyunun akýþý içinde bir an aslýnda herþeyin bir ilüzyon, bir aldatmaca olduðu duygusuna kapýlýyoruz. Muazzam bir eskilik içinde yaþayan Perospero’nun çevresini saran “eski olma durumu”, sürekli dolaptan çýkan periler, adaya düþen garip karakterler bize sunulan küçük ip uçlarý olabilir mi? Prospero oyunun sonunda yere uzanýr ve kaðýt yýðýný arasýnda uykuya dalar. Yoksa her þey bir rüya mýydý? Bütün bu anlatýlanlar aslýnda Perospero’nun rüyasý mýydý? Kitaplarýn, kaðýt yýðýnlarýnýn arasýnda yýðýlýp kalmýþ bu ihtiyar adamýn fantazi dünyasýnýn kurbanlarý mý olduk? Gerçek nerede? Zaten yaþadýðýmýz hayat da bir illüzyon deðil mi? Gerçeðin ya da hayalin nerede baþlayýp nerede bittiðini kim bilebilir? O nedenle Miranda, Ferdinandýn gözlerindeki bantý çekip atýyor. Gerçeklerle yüzleþmesi için. Peki bizim gözlerimizdeki bantlarý kim söküp atacak?






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý
Tiyatro Soluyanlardan "Koca Bir Aþk Çýðlýðý"

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.