• ÝzEdebiyat > Öykü > Modern |
1
|
|
2
|
|
|
|
Gülleri aldýðýný çiçekçiye telefon ederek öðrendim, hatta gelen çocuðu bayaðý sorgulamýþ, benim tarifimi istemiþ ve gülümsemiþ.
ERDEN ERKÝN |
|
3
|
|
|
|
Sabahýn bu erken saatinde üstümde þortum, iskeleden denizi seyrediyorum. Arkamda iki kadýn þezlonglarýna uzanmýþ konuþuyorlar. Üçümüzden baþka kimse yok kumsalda. Bütün tatil köyü henüz uykuda.
ERDEN ERKÝN |
|
4
|
|
|
|
Aslýnda hoþ bir seda býrakmak isterdim gelip geçerken;
ya da buruk bir veda...ERDEN ERKÝN...
|
|
5
|
|
|
|
Arkamdan birinin " Erden..." diye seslendiðini duydum. Baktýðýmda, Bursa' dan çok eski ve þu sýralar çok ünlü olan bir manken arkadaþýmý gördüm.
ERDEN ERKÝN... |
|
6
|
|
|
|
Erkeðin ölümüyle kaldýrdýlar sobayý. Doðal gaz döþediler. Odun sobasý baþka bir evde tekrar açtý gözlerini |
|
7
|
|
|
|
Beklemek aþkýn ölümüdür...
Ölüm aþký beklemektir...
Aþk ölümü beklemektir...
Aþk, ölüm ve beklemek tek kiþiliktir... |
|
8
|
|
|
|
"...Ýsteseydim çok þey olabileceðimi düþünüyordum. Sanki her þey olabilirdim. Bürokrat, gazeteci, yazar, baþbakan... Hatta element bile olabilirdim kendimi gömerek topraða ya da suya. Hava olabilirdim kendimi býrakarak boþluða. Ateþ olmayý pek istemiyordum açýkçasý. Sonra bir sabah uyandým ve olmamam gereken bir þey olduðumu fark ettim. Âþýk olmuþtum..." |
|
9
|
|
|
|
Ah Fikri, hiç vazgeçmeyen, müzmin talip. Defalarca ertelediði, reddettiði, terslediði Fikri. Ama ayný zamanda belki o da vardýr diye derslerini kütüphanede çalýþtýðý, onun sýnýfýndan kýzlarla sýrf o sýnýftan diye selamlaþtýðý, babasýndan gayri doðum gününü bildiði ama hiç kutlamadýðý tek erkek olan Fikri. Sevmiþti Fikri’yi lakin hazýr deðildi buna. Fikri’ye deðil, evlenmeye, evlenmeye de deðil aslýnda, anne olmaya. Kimselere söyleyemedi bunu. Ne Beyza’ya, ne Fatma anne’ye, ne de Fikri’ye. Yýllarca içinde biriken sonra koca bir deve dönüþüp kendisini esir alan bir korkuydu bu. |
|
10
|
|
|
|
Tanrý niye yarattý geceyi? Tüm pisliklerimizi gizlemek için. Aramýzda günahlarýmýzý öbür dünyada ispiyonlayacak olan varsa hemen, þu anda bu masayý terk etsin. |
|
11
|
|
|
|
Bir Kadýn,
Bir sokak
yaðmurlu,
ýssýz,
Bir adam
Kýsacasý Ýstanbul
sonu yalnýzlýk.. |
|
12
|
|
|
|
“Bu solcularýn da ayrýcalýklý liderleri, dokunulmaz generalleri, söz söylenmez tanrýlarý yok mu? Polis örgütleriniz, hapishaneleriniz olacaksa, neden yaþamý kendime zehir edeyim ki?” Aynen böyle söylenmiþti. “Sevgili Tuna’cýðým” derken, Rus romanlarýnýn o kibar, kadýn karakterleri gibi içini dökmüþtü. Bu konuþmalara kadar Nilüfer, benim için gülünç, sefih, ancak bir öyküde eðlenceyle okuyabileceðim fahiþe karakterli biriyken, ansýzýn ona haksýzlýk ettiðimi düþünerek, duygularýmýn paha biçilmez elamaný oldu. Hayýr! Hayýr! Beni yanlýþ anladýnýz, ona tutkun falan deðildim. Tüm arkadaþlýklarýmýn duygusal deðeri bende aðýr basar. Bu düþünce deðiþikliðini, kendi açýmdan erdem olarak yorumluyordum. O akþam, inanýlmaz bir þey oldu ve Nilüfer gelmedi. Gelemeyeceðinin haberini de bana iletmemiþti |
|
13
|
|
14
|
|
|
|
Bir aðustos gününün sabahýnda, Eminönü rýhtýmýnda sekiz yýl sonra iki arkadaþ buluþtu. Sabahýn ilk saatlerinde görüþüp ayaküstü ikiþer balýk ve birer bardak þalgam içip Kadýköy vapuruna bindiler. Biri Gebze’nin ünlü þoförlerinden Fehmi Taþyürek’ti. Diðeri yaþadýðý memlekette adý saný pek duyulmayan sýradan bir Türkçe öðretmeniydi. |
|
15
|
|
|
|
Yaklaþýk yarým paket kaðýt mendil, minik þiþesindeki açýk parfüm, iþporta ürünü olduðunu haykýran bir cüzdan, saymasý bile can sýkan bozuk paralar,þeker... “þeker mi?!?” dedi, hayretle. |
|
16
|
|
|
|
Elini hayatýndan çektiði anda karþýsýnda gördüðü Serpil onu seviyor muydu?
Boyoz, bira, deniz, Serpil ve Mualla... Onu kim seviyordu? Ya da o kimi seviyordu?
|
|
17
|
|
|
|
Asýl ve yan unsurun yer deðiþtirdiði bir öykü... |
|
18
|
|
19
|
|
|
|
'Yaþam'ýn tek ortak payda olduðu bu dünyada, þiir ve öykünün birbirinden farký; NEDÝR? Belki bir fazla satýr... |
|
20
|
|
|
|
Her gün Otogara giden bir adam |
|