Küçük Midilli
İri, siyah gözlerini dünyaya açtığında küçük midilli
Gördüğü ilk şey gözlerini kamaştıran yoğun ışık kümesiydi...
"Mayısın tazeliği gibi, her yeni gün de ruhunu yenile ve hayata umutla bak."
"Mayısın tazeliği gibi, her yeni gün de ruhunu yenile ve hayata umutla bak."
İri, siyah gözlerini dünyaya açtığında küçük midilli
Gördüğü ilk şey gözlerini kamaştıran yoğun ışık kümesiydi...
Her aforizma senin ve herkesin içinde bir şeyleri öldürüp, başka bir şeylere hayat verir. Her kadın ancak bir aforizmayı öldürecek yeni bir aforizma söylenene kadar mutlu olma şansına sahiptir. Her kadın biraz yalancı, biraz sahtekar, biraz kırgın yaşar ve çokça aşık olduğunu sanır. Aslında her kadın sadece gerçeğin
Babasının kolundan tutup eve sürükledi… Mehmet şaşkındı, içeri girdiler. Etrafa baktı, ev Sibel’in bıraktığı gibiydi, onun gibi kokuyordu, her duvarda onun fotoğrafı vardı. Salonun ortasında durdular. Mehmet “eksik olan tek şey sesin” dedi usulca. Barış kumandanın düğmesine bastı… “işte artık sesi de burada” dedi babasına.
Erkeğin ölümüyle kaldırdılar sobayı. Doğal gaz döşediler. Odun sobası başka bir evde tekrar açtı gözlerini
Karanlık, güneşin batmasını nasıl evecenlikle beklerse, biz de onun gelmesini aynı sabırsızlıkla beklerdik. Yalnız o aralar bu denizin kıyıları, şimdiki gibi utanmaz değildi. Bu sahillerde Tanrı’yı gücendirecek hiç bir şey olmazdı. Sabah yürüyüşü için çıktığınızda geceden kalma sevimsizlikleriyle kondomların denizin yüzeyinde içlerine su alarak şiştiklerine rastlamazdınız. Bunu hatırladığımdan
Her zamanki gibi üç dört dakika gecikmeyle sınıfa girdiğimde, sınıfta beni beklenmedik bir sessizlik karşıladı.
Sabahın bu erken saatinde üstümde şortum, iskeleden denizi seyrediyorum. Arkamda iki kadın şezlonglarına uzanmış konuşuyorlar. Üçümüzden başka kimse yok kumsalda. Bütün tatil köyü henüz uykuda.
ERDEN ERKİN
Öyle bir zamanda yaşıyorduk ki,ne o aşkı, ne o Leyla'yı, ne de Leyla olmaya layık kızları bulmak çok zordu.Leyla çöllerden kaçıp diskoteklere düşerken, Ferhat dağları sanki, o saf,temiz sevgiler sel olup aksın diye delmişti.İnsan yüzünü bile görmediği yan yana gelip konuşmadığı, huyunu dahi bilmediği birine nasıl aşık olabilirdi?Çağ
'... Yalnızlıktandı tüm rakı şişelerinin kapağını açmalar ve oturtmalar masanın sen olmayan tarafına. Yalnızlığını…'
Açıyorsun gözlerini yatağında, bembeyaz tavana bakarak. Günün ilk sahnesi: tavana beyaz soğukluğunda bir merhaba!
Arkamdan birinin " Erden..." diye seslendiğini duydum. Baktığımda, Bursa' dan çok eski ve şu sıralar çok ünlü olan bir manken arkadaşımı gördüm.
ERDEN ERKİN...
İki saat oldu geleli. Annem susup; dantel örmekten başka bir şey yapmadı. Şimdi de elimde tepsiyle salona giriyorum.
“Ellerim boş dönüyor bana.” Bu sözleri sen söylemiş olabilir misin bana? Tarzı seninkine benziyor. Ne önemi var ki; dedim sonra.
Kaybedenlerin sessiz çığlıdır bu öykü,bütün kaybedenlere şapka çıkarırım...
Başka şeyler düşünmeliydi. Zamanı geçirmeliydi sadece. İki saat daha bekleyebilirdi. Ne vardı ki? Daha önce de beklememiş miydi? Birinin çıkıp ona al işte, bu hayat senin. Doya doya yaşa, demesini beklemişti