Bir Mesel
"Senin de kalemin kalem olsun, kâğıdın kâğıt... yapmayı bildin mi, ilim senin elindedir. Gösterişten, şatafattan kaçın; hakkından fazlasına göz dikme. Zaman, sana lâyığını verecektir; iyi de olsa, kötü de...”
"Her yeni gün, yaratıcılığın ve yaşamın sonsuz olasılıklarına açılan bir kapıdır; cesur ol ve adım at."
"Her yeni gün, yaratıcılığın ve yaşamın sonsuz olasılıklarına açılan bir kapıdır; cesur ol ve adım at."
"Senin de kalemin kalem olsun, kâğıdın kâğıt... yapmayı bildin mi, ilim senin elindedir. Gösterişten, şatafattan kaçın; hakkından fazlasına göz dikme. Zaman, sana lâyığını verecektir; iyi de olsa, kötü de...”
Tecrübe edilen acılar ve derin hüzünler çoğu zaman insana vazgeçilemez bir his verir, ilahi yahut kontrol edemediğimiz bir kurgunun özelliğinden dolayı beliren bu his; acı ve ıstırap verenin beraberinde iyi ve güzel ayrıntılarıyla gelmesidir. Bir diğer ifadeyle bu; iyi ve güzel haberler, gelişmeler, olaylar vs.. ile birlikte karanlık
Tamam ağzı laf yapar Hakkı'nın ama -zaten herkes ondan dikkat kesilmiş, ceplerindeki paranın hesabını yapmadan çayları ardı arkasına içeriyor ya; ben sadece bir tane çay içtim, çünkü biliyorum doğru değil anlattıkları.
Didem'e kızdım, onun adına içeyim dedim, telefonda nişanı attım! dedi... içmek için daha güzel bahane mi olur..ama çok içmişim.
…yerlere dağılmış eski dergiler arasında, bağdaş kurup oturduğum yerde elimde tutuğum eski bir defter sayfasına yazılmış bu sözleri okuyorum. Bir şeyler canlanıyor gözlerimde, anıların baladında gidip gelmeler, karşımda eski bir sandık, kapağı açık içindekiler dağılmış sağa sola, oda karmakarışık. Bir bahar temizliğinde bulunan eski sırları tutuyorum elimde. Kalbim
Bütün suç Didem'deydi. Telefonda çocuğu o saçma sözlerle kızdırmasaydı tüm bunlar olmayacaktı.
Van Gogh’un mutsuzluğunun çevresindekiler tarafından anlaşılamamaktan kaynaklandığı söylenir hep. Melankolisi ve uyumsuzluğu duyduğu yalnızlıktandır . Bunlar hakkında yazılanlar. Şimdi sadece bir günlüğüne bile olsa kendimi onun yerine koyma fırsatı bulmuşken yazılanların ne kadar eksik olduğunu görüyorum. Van Gogh bir açıdan şanslıdır, çünkü gördüklerini tuvale aktarabilir. Resim, onun bir
Hayvanların akıl ve onun ürünü olan ahlak gibi şeylerden mahrum olduğunu düşünüyorsanız bu öyküyü okumanız farz olmuş demektir.
Karmakarışık! İçine düştüğüm durumu başka hangi sözcük daha iyi anlatabilirdi? Biraz önce milimetrik hesaplarla eve ulaşmaya çalışırken telefon çaldı, bir saat boyu beklediğim dolmuş sırasından ‘halk kararıyla’ atıldım, o aradı, Oktay, dönmüş.
Genç çocuk çantadan gri renkli bir defter çıkardı. Üzerinde küçük kareler vardı. Gördüğüne inanamıyordu, olamaz diye geçirdi içinden.Elleri titreyerek defteri aldı. Açarken kalbi durmak üzereydi. Birkaç saniyeliğine gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. İlk sayfayı açtı. Kendi elyazısıydı. Günlük kendi günlüğüydü. Yarı şuursuz bir şekilde sırt çantasını açtı.
Hiç çileden çıkıpta, insanlara bir an için saldırma fikrine kapılmadın mı yani???
Asıl olan; düşünceler ve düşler, işte böylesine bir anda içiçe girip yol ortasında karşımıza
çıkıveriyorlar.
Mutluluk mu?
O hepimiz için yol ortasında....
...tüm yaşadıklarının hayal olma tehlikesini bertaraf etmek istercesine sağ elini yumruk haline getirdi. Avucunun içinde sakladığı küçük kağıt parçasını hissetmek istiyordu. Kağıt bir davetle ilgiliydi.
Bitmek bir bilmeyen bir düşmanlıkla bakıyorlardı birbirlerine, uzun zaman olmuştu görüşmeyeli… İçlerinde birikmiş sözcüklerin en keskin olanlarını seçmeleri bundan. Şaşırtmasın sakın bu sizi. Bir geçmişi olan her ilişki de olabilecek şeyler bunlar.
orda öyleyece oturmuş yüzünü buruşturarak etrafa bakıyordu. Galiba birşeyler anlamak istiyordu, elindeki kağıtları karıştırıp aman diye iç geçiren garip.
Her şeyin bittiği yerde başlayan bir masaldı bu; bir söylence belki... Kimselerin bilmediği bir ezgi, hayatın görmezden geldiği bir yazgıydı. Öyle ki mütemadiyen sevdalanmalar ve daha da mütemadiyen terk edilişler üzerine kurulu bir yap-boz oyunuydu.