Gözlerine Dalmak Calypso'nun…
Okyanusun ortasında bıraktığın düşlerimizi, şimdi hangi kağıt gemilerin küpeştelerinde
bir varmış ile bir yokmuş arasında yolculuklara çıkartabilirdim...
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın tek bilimsel kanıtı olabilir." – Franz Kafka (muhtemel)"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın tek bilimsel kanıtı olabilir." – Franz Kafka (muhtemel)"
Okyanusun ortasında bıraktığın düşlerimizi, şimdi hangi kağıt gemilerin küpeştelerinde
bir varmış ile bir yokmuş arasında yolculuklara çıkartabilirdim...
Koltuğunda sağa sola dönüp durdu. Sonra eline bir kalem bir de kâğıt aldı. Bir şeyler yazdı, üstünü karaladı. Kenarına yıldızlar, çiçekler çizdi, sonra onları da sildi. Geometrik şekiller çizmeye başladı; birbiri içine geçen çemberler, elipsler, küme simgeleri, piktogramlar, ideogramlar, fraktaller, komik insan yüzleri, kirpiksiz gözler, dişsiz ağızlar, kulaksız
...Ben ne bedbaht bir kadınım, o gururu asla duyamadım, asla tam manasıyla mesut olamadım(!)
Aslinda Tam Olarak İçi̇me Si̇nmeyen... Olmadi Dedi̇rten Ama Eli̇mi̇nde Deği̇şti̇rmeye Bi̇r Türlü Gi̇tmedi̇ği̇ Öykü Olma Yolunda Bi̇r Yazi
Yüz sürmüştür bir kere kaybolmaya hiç yaşanmamış çığlıklar. Tıpkı sözcükler gibi !
Zor Şartlarda Yaşanan Bir Aşkın Aldatmanın Karşı Konulmaz Zehri ile Yok oluşu
Ceninliğimin destansı replikleri kara bir mola vermekte.Kucağıma işlenen kanaviçelerin hesabı sorulduktan sonra varlığımın kauçuk kabartmalı bir nefes olduğu gerçeğiyle yüzleşince diğerleri,
yaşsız nazarlarıma vuku bulacak ne bekleniyorsa adımdan.
Sıcak ya da soğuk...
Yaz ya da Kış...
Yaşam ya da Ölüm...
Aslında herşey görünmez bir çizgi.
Ve insan oğlu o kadar doyumsuz ve farkında değil ki kendi isteklerinin...
Saatler oldu, hala senden gelecek haberin umudunu ısıtıyorum içimde. Fitilim tükeniyor. Işığın odam da tükendiği gibi
Tam onu teselli etmeye çalışırken,
-Dokunma bana. Sonra başka hastalıklar da geçebilir...
-Ne hastalığı yav, neler saçmalıyorsun. Ben hasta falan değilim ki...
-Bana Frengi olduğunu neden söylemedin? Cevap ver neden sakladın benden?
Aklım karışmıştı.
Gün gelir hiç te ilginiz olmamasına karşın bir olayın parçası oluverirsiniz de kendiniz de şaşarsınız. Hatta bazen şaşırmaya bile zamanınız kalmadan çıkar gidersiniz o olaydan, başkaları şaşar..
Cinnet eşiğinde beklemeler…
Günün ilk saatlerinde başlayıp, gitgide daha rahatsız edici bir hal alan, içinde ki garip duyguyu savabilmek için, saatlerdir ayakta evin içinde koşturup, duruyordu..
hayat hikayedir. hayatın yazdıkları yaşamımızdır. iç içe geçmiş yaşayan binlerce hikaye.. bu hikaye hayatın hikayesidir. ve bir çok hikayenin hikayesi..
Sırtına bıçak saplanmıştı sanki. Öylesine bir ansızınlıkla doğruldu, döndü arkasına, parayı titreyen parmaklarıyla tutmakta zorlanarak aldı, göz göze geldiği adamın belli belirsiz gülümsemesini belleğine fotoğrafladı, parayı sürücüye verdi, yeniden küçüldü paltosunun içinde.
‘’ Hiç kimseyle konuşmayan adam… O da yeni bir yaşama başlamış olmalı… ‘’
…yerlere dağılmış eski dergiler arasında, bağdaş kurup oturduğum yerde elimde tutuğum eski bir defter sayfasına yazılmış bu sözleri okuyorum. Bir şeyler canlanıyor gözlerimde, anıların baladında gidip gelmeler, karşımda eski bir sandık, kapağı açık içindekiler dağılmış sağa sola, oda karmakarışık. Bir bahar temizliğinde bulunan eski sırları tutuyorum elimde. Kalbim