Bir Anımı Aradım Sensiz Geçen
"Yatağımdaki kıza seni anlattım dün gece de. Elleri usul usul omuzlarıma masaj yaparken dinledi seni. Diğerleri gibi…"
"“Yazarlık, kelimelerle evlenip, sabah kahvesinden önce boşanmaya karar vermektir.” – Franz Kafka"
"“Yazarlık, kelimelerle evlenip, sabah kahvesinden önce boşanmaya karar vermektir.” – Franz Kafka"
"Yatağımdaki kıza seni anlattım dün gece de. Elleri usul usul omuzlarıma masaj yaparken dinledi seni. Diğerleri gibi…"
…Bu dansı bana lütfeder misiniz sesiyle irkildi kız. Şaşırmıştı, bunu beklemiyordu. Gözlerini oğlanın göz bebeklerinde görüyordu. Heyecanlı bakışlardı bunlar, titrek dokunuşlardı. Elbette dedi kız tereddüt etmenden. Orkestra çalmaya başladı Notre Dame de Paris’in büyülü şarkısı “Belle” kulaklarda çınlıyordu.
Ben hayatta en çok beni seveni seveceğim...
İlk kim aşık olursa, en çok acıyı o çeker...
Aşk doğası gereği karşılık bulamaz...
Yedinci ayın sıradan bir günü. Öğleden kurtulmuş, akşamı yakalayamamış bir saat...
.... Yeni aldığı yazlığında ikinci, günüydü adamın. Kahvaltısını yapmış, her sabah vazgeçmediği alışkanlığı olan Türk kahvesini yudumlamaktaydı ağır ağır. Birden gözü denize takıldı, huzur dedi, şekersiz kahvenin ağzında bıraktığı kekremsi tatla. Alabildğine duru, cam kadar şeffaf ve tanıklık ettiği tarihe yakışır bir sakinlik, göz kırpıyor, güneş parıltılarıyla, cunda
Konuşmuyordu,Konuşmıyacak mısın dedim.Sesim duvardan duvara çarpıp bana tekrar geri geldi.Cevap alamayacağımı anladıktan sonra yemesi için biraz yiyecek birazda su getirdim.Ne getirdiklerime baktı nede bana.O yüzdende yemesi içinde ısrar etmedim.Öylece
Kayıptan Sesler Korosu
Bitmemiş ve asla bitmeyecek bir hikayenin sürükleyici bir bölümü
Yasin Usta şekerleme faslını geçip derin uykuya kavuşmak üzere. Çırak, elini hafifçe omzuna koyuyor. Yavaşça sıkıyor. Usta, aralıyor göz kapaklarını azıcık daha uyusa, kafasını eğmiş olduğu sol omzu ıslanacak ağzından akan sularla. Sersemliyor önce, mavi gözlerini kocaman açıp hiddetle soruyor:
Parasal başarının en üstün değer olarak görüldüğü, pazarlamanın hakim olduğu bir kültürde insanlar arasındaki ilişkilerinde ticari ve iş piyasalarında geçerli olan alış-veriş yöntemleriyle gerçekleştirilmesine şaşmamak gerekti!
Kimsesiz sandığım bir mevsim gidiyordu gözlerimin önünden. Ellerimde sahipsiz her gecenin yorgunluğu. Taş duvarların üzerinden gölgeler büyüyor yalnızlığıma. Aklımı başımdan alan bir rüzgar gibi dokundun tenime. Yüreğime yüreğini koydun. Yüreğim oldun.
Daha ilk günden ısınmıştım sanasanki gökyüzüm senyağmurlarım sendindüşmeden içimdeki yalnızlığın kumsallarına.Denizleri senin için renklendirdim benbulutları
Ben sevdim seninki sahteymiş meğer
Seven sevgisine karşılık ister
Bende hala sevgin kaldıysa eğer
Sükut edip durma al hakkın varsa
Afrika Menekşesi
Terkedilmişlik değil bunun adı hem terkedilmişlik olur mu hiç bekleyişin adı?
Belki ölümün insanlar üzerine serptiği o kahrolası yalnızlık.
Çeşnisi değişik, aldatıcı tatlı bir zehir! Gerçek hayatımdan ona ne artık! O alemin görüşüyle, sihriyle benim hayatım! Pek tembel, pek ağır ve uyuşuk geçiyor. Hepimiz kaderimize küsüz, hayattan bezmişiz gibiyiz. Gerçekten de öyle bakın! İlk bakışta sanki birbirimize dargınmışız gibi ne kadar soğuk görünüyoruz!
Sen giderken kalabalık nehir gibi akıyordu üzerime... Sen giderken yağmur yağıyordu delicesine...
Sevgi mührünü taşıyan AŞK’a âşık bir faniydi şimdi. Mührü kime kapatacağını bilemeden dolaşıyordu sokaklarda derbeder. Yaşamı boyunca Onun yanından ayrılmayan bedendeki tinsel gücü, yüreğindeki kalp atışlarını hızlandırıyordu. Soyut sevdaların somut dokunuşlarıydı bunlar Yağız Delikanlının duygularına. Kendisine ne olduğunu bilemeden dolaşmaya devam etti, devam etti…
Feleğe kahredip gurbete göçen,
Yurdunu sıladan saymaz güzelim.
Hasretin tasından hüzünler içen,
Mermerden mezarda aymaz güzelim.
Sevdiği bir insanı küçük elleriyle özdeşleştirmiş birinin onu kaybedişine dair hissettiklerini anlatan bir öykü.