..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




30 Eylül 2007
Edebiyatý Bale Sahnesine Taþýyan Koreograf : Andre Prokovsky  
Edebiyat Dünyasýnda Gezinen Bale Pabuçlarý

Seval Deniz Karahaliloðlu


Çocukluðumda Fred Astaire’in dans ediþine büyük bir hayranlýk duyuyordum. Onun klasik tarzýna tek kelimeyle bayýlýyor ve onun gibi dans etmek istiyordum. Babam neden klasik baleyi denemiyorsun? Bak, Fred Astaire de klasik baleden geliyor dedi. Aslýnda, bu doðru deðil. Fred Astaire hiçbir zaman için klasik bale yapmadý. 13 yaþýmda, Paris Konservatuarýnda klasik baleye adým atýnca, balenin büyülü dünyasýndan çok etkilendim ve sonra Fred Astaire de unutuldu gitti.


:BJHG:
Edebiyatý Bale Sahnesine Taþýyan Koreograf : Andre Prokovsky

Edebiyat Dünyasýnda Gezinen Bale Pabuçlarý

Seval Deniz Karahaliloðlu

Ýzmir onu ilk önce, ‘Üç Silahþörler’ balesiyle tanýdý. Daha sonra da ‘Dr. Jivago’ ile. Yýldýz dansçý olduðu ve sanatýyla bale dünyasýný kasýp kavurduðu günlerden günümüze köprülerin altýndan çok sular aktý ama o þimdi bambaþka bir kimlikle, koreograf kimliðiyle, bale dünyasýný sarsmaya devam ediyor. Sessiz sedasýz geldiði Ýzmir’de, Ýzmir Devlet Opera ve Balesi Elhamra Sahnesinde, Alexander Dumas’ýn ölümsüz eseri ‘Üç Silahþörler’ balesini sahneye koydu. Ama sýradan bir koreograf olarak deðil. Bizzat ‘Üç Silahþörler’ balesinin orijinal koreografý, baleyi ‘yaratan’ sanatçý olarak. Daha sonraki geliþinde ise Rus yazar Boris Pasternak’a, 1958 yýlýnda Nobel Edebiyat Ödülünü kazandýran ‘Dr. Zhivago’ balesini (Jivago diye okunuyor) baþarýyla sahneye uyarladý. Bir zamanlarýn yýldýz dansçýsý, þimdilerin ünlü koreografý Andre Prokosky tarafýndan bale diline aktarýlan ‘Dr. Zhivago’, ilk defa 1982’de Cape Town (Güney Afrika)’da, sahnelendikten sonra nedense bir daha hiç sergilenmedi. Taa ki Ýzmir Devlet Opera ve Balesi ile Türkiye Prömiyeri yapýlana dek. Muhteþem dönem kostümlerini Sevda Aksakoðlu’nun hazýrladýðý, dekorlarýna Tayfun Çebi’nin imzasýný attýðý ‘Dr. Zhivago’ balesini, yaratýcýsý ve koreografý Andre Prokovsky ile konuþtuk. Sanatçýdan, ‘Dr. Zhivago’ balesinin nasýl ortaya çýktýðýný, koreograf olarak ona dünya çapýnda ün kazandýran meþhur ‘Üç Silahþörler’ balesini, Rus ve Dünya Edebiyatýna olan merakýný ve aile köklerinin bale yaþamýna olan etkisinden bahsettik.

Andre Prokovsky’nin sahneye koyduðu balelere bakýnca, belirgin bir Rus Edebiyatý etkisi görmek mümkün. “Rus Edebiyatýyla bu kadar yakýndan ilgilenmenizin nedeni ailenizle mi ilgili?” diyerek sohbete baþlýyoruz.“Evet, annem ve babamdan dolayý bir Rus kimliðim var. Onlar Rusya’dan Fransa’ya göç etmiþler. Ben Paris’te doðdum. Evde daima Rusça konuþulurdu ve ben ilk önce Rusça öðrendim. Sonra okula gittim ve Fransýzca okudum. Ve de Fransýz kimliðim ile tanýþtým. Yani, eserlerimde biraz oradan, biraz buradan alýnan karma kültürler görebilirsiniz. Evet, her iki kültürden de çok etkilendim ama burada atlanmamasý gereken bir gerçek var. Ben uzun yýllar Londra’da ve Amerika’da çalýþtým. Dolayýsýyla, eserlerimde Ýngiliz ve Amerikan kültürünün de ayak izlerini sürebilirsiniz.”

“Bale geçmiþinize bakýnca, ‘Dr. Zhivago’, ‘Anna Karenina’, ‘Muhteþem Gatsby’, ‘Machbeth’, ‘La Traviata’, ‘Romeo ve Juliet’ ve ‘Üç Silahþörler’ gibi dünya edebiyatýnýn seçkin yapýtlarý yer alýyor. Sadece Rus Edebiyatýna deðil ayný zamanda dünya edebiyatý ve klasiklerine de büyük bir ilgiden bahsedebiliriz. Öyle deðil mi?” Edebiyata olan merakýný, bale sahnesine eserler koyarak yansýtan Andre Prokovsky gerçekten çok özel bir sanatçý. Dolayýsýyla, onu bakýþ açýsýný yakalamak da edebiyat ve bale gibi farklý sanat disiplinleri arasýndaki etkileþimleri anlamak bakýmýndan önemli. “Biraz önce söylediðim gibi çocukluðumda evde hep Rusça konuþulurdu. Ve ailem okumaya çok meraklý, kültürlü insanlardý. Bana daima Rus edebiyatýndan eserler okurlar ve okuduklarýný açýklayarak aktarmaya özen gösterirlerdi. Yani, annem ve babam sayesinde Rus edebiyatýyla tanýþtým. Okula gidince de Fransýz edebiyatýyla karþýlaþtým ve birçok yazardan etkilendim. Bu kaçýnýlmazdý. Ayrýca bir bale sahneye koyduðunuzda, izleyiciden ilgi görebilmesi için popüler olmasý gerekir. Dünyada en çok bilinen, en popüler eserler klasiklerdir. Bu nedenle, daha çok izleyici çekmesi için en çok bilinen eserleri sahnelemeyi tercih ediyorum. Mesela bir ‘Aþk Hikayesi’ filmini bilmeyen var mý? Herkesin bildiði, çok popüler bir eser.”

“‘Üç Silaþörler’, ‘Dr. Zhivago’ ve ‘Anna Karenina’ gibi hem Rus hem de Dünya Edebiyatýnýn çok güçlü eserleri ile karþýlaþýyoruz. Bu eserleri, taþýdýklarý dramatik yapý, derinlikli insan psikolojisi ve güçlü karakterleriyle diðer sanat dallarýna bile uyarlanmasý çok zorken baleye nasýl aktarabildiniz?” Bir yandan da Prokovsky’nin cesaretine hayran olmamak elde deðil. Çünkü bu çok derinlikli eserleri tiyatro ve sinema diline aktarmak bile baþlý baþýna büyük bir problemken deðil bale diline uyarlayabilmek diye düþünmekten kendimi alamýyorum. “Biliyorsunuz, balede konuþma yoktur. Balede, anlatmak istediklerinizi beden dilini, jestleri kullanarak hareketlerle anlatmak zorundasýnýz. Balede konuþma olmadýðý için kullanýlan dans dili anlaþýlýr olmalý. Özellikle, ‘Dr. Zhivago’ gibi çok geniþ, derinlikli ve büyük bir eseri bir gecede anlatmanýn ne kadar zor olduðunu takdir edersiniz. O nedenle, zorunlu olarak ilk önce, eserde belirli bir kýsaltmaya gitmek gerekiyor. Yani, eseri özetliyorsunuz. ‘Anna Karenina’ ve ‘Dr. Zhivago’ gibi büyük eserleri sahneye koyarken belli bir noktaya yoðunlaþmak zorundasýnýz. Doðal olarak bu da romana adýný veren karakter oluyor. ‘Dr. Zhivago’ ve ‘Anna Karenina’ gibi. Mesela, ‘Anna Karenina’ karakterini iyi çözümleyebilirseniz, eseri Anna üzerinden anlatabilirsiniz. Bu kadar uzun ve zengin bir konuyu tamamýyla sahnelemeyi, bütün bir eseri sahneye koymayý hiç düþünmedim. Ýçersinde çok sayýda olayla ve filozofik yaklaþýmlarla hepsini bir gecede sahnelemeye kalkmak tabii ki imkansýz. Balenin süresini de dikkate alarak, çýkartýlan özeti bu zamana göre uyarladým. Bu çok hassas bir denge. Ýþte burada, bale üzerine uzun yýllardan sonra oluþan deneyim ve eserleri çok iyi bilmenin getirdiði avantajlar yatýyor.”

“Dr. Zhivago’ balesini sahneleme fikri nasýl ortaya çýktý?” Evet, neden Dr. Jivago, hem bu kadar uzun ve hem de çok sayýda karakteri bir araya getiren zor bir eseri neden seçti acaba? “Johannesburg’da, ilk kez 1979 yýlýnda, ‘Anna Karenina’yý sahnelediðimde, bale çok büyük bir baþarý kazandý. Bunun üzerine, Güney Afrika Balesi, o zamanlar adý Cabap’dý. Benden ‘Anna Karenina’ gibi görkemli bir eseri sahneye koymamý istediler. Ben de tekrar Rus Edebiyatýna baktým. Bazen bilirsiniz bir film yapýlýr, tüm dünyada büyük bir baþarý kazanýr. Ben de bu fikirden yola çýkarak sahneye koyacaðým eserin, tüm dünyada çok tanýnýyor ve seviliyor olmasýný istedim. Dediðim gibi Rus Edebiyatýna baktýðýmda, ‘Dr. Zhivago’ beni çok etkiledi ve ben de sahneye koymaya karar verdim. 1982 yýlýnda, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, Cape Town’da, Cabap için ‘Dr. Zhivago’ balesini sahneye koydum.”

“‘Dr Zhivago’ Balesinde sizi en çok çeken nokta ne oldu?” Derin bir nefes alýyor, biraz düþündükten sonra, Prokovsky tek kelimeyle ‘aþk’ diyor. “Eserdeki, ana karakterlerin Dr. Zhivago ve Lara’nýn yaþadýklarý o büyülü, muhteþem aþk hikayesi beni çok etkiledi. Buna ek olarak, arka planda bir savaþ var ve ülkede bir devrim oluyor. Eserde aslýnda çok sayýda ana karakter var. Ve biz bu karakterlerin, o devrim atmosferinde, hayatlarýnýn nasýl deðiþtiðini görüyoruz. Onlarýn hayatlarýna daha yakýndan bakarak, olaylarýn akýþýyla birlikte iliþkilerine tanýk oluyoruz. Bence bu çok etkileyici dramatik bir kurgu ve eseri de çok çekici hale getiriyor.”

“Bu baleyi sizin için özel bir sanatçýya ithaf etmiþsiniz. Doðru mu?” Çok özel bir bale olduðuna göre, ithaf ettiði insan da çok özel olmalý diye düþünüyorum ama o kýsa bir cümleyle soruyu geçiþtirmeyi tercih ediyor.“Evet bu baleyi, hayraný olduðum ve þu anda hayatta olmayan Rus dansçý ve koreograf Nicholas Beriosoff’un anýsýna ithaf ettim.”

“Edebiyat uyarlamalarýndan sahneye yansýyan eserlerin senaryolarý da size ait öyle deðil mi?”
Gerçekten içerik olarak zengin eserleri baleye nasýl uyarladýðýný tam olarak kafamda oturtamadýðýmdan olsa gerek üsteliyor, biraz daha bilgi alabilmek için onu zorluyorum.“Evet, ilk önce sahneye koyacaðým eserin kitabý okurum. Sonra, özet çýkartarak bir senaryo yazarým. Ve o senaryoyu da bale diline uyarlarým.”

“Eserleri bale diline aktarýrken, yani koreografiyi hazýrlarken nelerden esinleniyorsunuz?”
Gerekirse bilgi kýrýntýlarýný Andre Prokovsky’nin aðzýndan cümle cümle alma konusunda kararlý olduðum ve ayný zamanda gerçekten konuyu merak ettiðimden olsa gerek üstelemeye devam ediyorum. “Balenin müziðinden esinlenirim. Önce, senaryoyu okurum. Sonra, senaryoyla birlikte müziði düþünürüm. Hareketleri kurgularken müzik beni yönlendirir. ‘Dr Zhivago’ balesini hazýrlarken, Nikolai Rimsky Korsakov, Alexandre Borodin ve Modest Mussorgsky’nin müziklerinden esinlendim. Bu bestecilerin eserlerinin düzenlemesi Michael Tuffin tarafýndan yapýldý. Ýzmir’deki sahnelemede, 1982’de Cape Town’da ilk defa sahnelendiði zaman kullandýðýmýz müziklerin aynýsýný kullanýyoruz.”

“‘Dr. Zhivago’ Balesi’ni Cape Town’da sahneledikten sonra, ikinci kez burada sahneye koymak nasýl bir duygu?” Andre Prokovsky, beni þaþýrtmaya devam ediyor. “Hayýr, burada Ýzmir’de ikinci kez sahnelenmiyor. Bu üçüncüsü. ‘Üç Silahþörler’ balesi, sadece Cape Town’da, iki kez sahnelendi. Ýlki, 1982 yýlýnda Cabap (Güney Afrika Devlet Balesi) tarafýndan sahneye kondu. Daha sonra bundan beþ yýl önce, 2001’de yine Cape Town’da, Cape Town Þehir Balesi tarafýndan ikinci kez sahnelendi. O kadar. Ýzmir Devlet Opera ve Balesi’ndeki sahneleme ise ‘Dr.Zhivago’ balesinin üçüncü sahneleniþi oluyor. Burada, Ýzmir’de olmak tabii ki çok farklý bir duygu. Ama zorluklarý da var. Mesela, Elhamra sahnesi çok küçük. Eseri çok kalabalýk bir dansçý kadrosuyla sahneliyoruz. Özellikle, dansçýlarýn giriþ çýkýþýnda sahne arkasý bir savaþ alanýna dönüyor. (dayanamayýp gülüyor) Bu yüzden, sahne giriþ çýkýþlarýnda çok iyi organize olmak zorundayýz. Kalabalýk sahnelerde, dansçýlarýn giriþ çýkýþlarý gerçekten zorlayýcý olabiliyor.”

“Ben izleyici tepkilerini de merak ediyorum. Sadece ‘Dr. Zhivago’ için deðil diðer baleleri ‘Üç Silahþörler’ ve ‘Anna Karenina’yý da düþündüðünüzde anýmsadýðýnýz bir olay var mý?” Ýzleyici tepkileri sanatçýlar için olduðu kadar koreograflar içinde çok önemlidir. Çünkü salondaki tansiyona baðlý olarak, eserin iyi giden ya da aksayan kýsýmlarýný saptayabilmek mümkün olabiliyor. Bazen eserin repertuarda kalma süresini bile seyirci ilgisi belirleyebiliyor. “Evet, Avustralya Sydney’de, ‘Üç Silahþörler’ Balesini sahnelerken seyirciler kahkahalarla gülmüþlerdi. Biliyorsunuz, ‘Üç Silahþörler’ Balesi komik bir bale. Dolayýsýyla, izleyicilerin bu içten kahkahalarý beni çok mutlu etmiþti. Onu unutamýyorum.”

“Bundan üç yýl önce, Ýzmir’de ‘Üç Silahþörler’ Balesini sahneye koymuþtunuz. Þimdi ise ‘Dr. Zhivago’ balesini sahneye koyuyorsunuz. Birincisi komik baleydi, bu ise dramatik bir bale. Sahneye koyma zorluklarýný göz önüne aldýðýnýzda arada ne gibi farklar var?” ‘Dr. Jivago’ ve ‘Üç Silahþörler’ balelerini ayný yerde sahneye koyduðuna göre bazý dramatik farklýlýklarýn yanýnda kendi gözlemlerine dayanan farklýlýklar da olmalý diye düþünüyorum. “Bir kere komik bir baleyi sahnelemek çok zor. Çünkü ilk önce, görsel olarak çok iyi espriler, þakalar bulmanýz lazým. Bunun için de çok iyi düþünmek lazým. Mesela, Avustralya’da, ‘Üç Silahþörleri’ sergilediðimizde oradaki oðlan çok komikti ve role iyi oturmuþtu. ‘Dr. Zhivago’ Balesine gelince, onun da kendine göre zorluklarý var. Yalnýzca sahneye koyarken farklý bir dil kullanýyoruz.”

“Sizin için ‘Dr. Zhivago’ gibi çok özel olan baþka bir bale var mý?” Biraz düþünüyor. Eskilere dalýyor.“ ‘Anna Karenina’ benim için çok özel. Çünkü ‘Anna Karenina’’yý çok iyi bir dansçý olarak ilham aldýðým, eski eþim Galina Samsova’dan esinlenerek sahneye koydum ve baleyi de ona ithaf ettim.

“‘Üç Silahþörler’ balesi sizin orijinal koreografiniz ve ilk sahnelendiðinden bu yana 20 yýl içinde Üç Silahþörler nerelerde sergilendi?” Söze, yaptýðým bir hatayý düzeltmekle baþlýyor. “‘Hayýr, bir kere aradan 20 deðil 25 yýl geçti. Bundan 25 yýl önce, Üç Silahþörler’ Balesinin dünya prömiyeri, Avustralya’da Sidney’de Avustralya Balesinde yapýlmýþtý. Daha sonra sýrasýyla, Güney Afrikada, Belçikada, Güney Amerika’da Kuzey Amerika’da, Cincinati Balesi’nde, Japonya’da, Türkiye’de Ankara’da olmak üzere dünyada10 ayrý yerde sahnelendi.”

“Eser Avustralya’da ilk sahnelendiðinde üç perde olarak sergilenmiþti deðil mi? Sonra nasýl oldu da iki perde olarak kýsaltýldý?” Bale eserlerini sahneye koyarken, durumun þartlarýndan kaynaklanan problemler nedeniyle bazen eserlerin sahnelemesinde kýsaltmaya gidilebiliyor. Tabii bu sonradan yapýlan özetleme iþlemi koreograf için kýsmen de olsa sancýlý bir süreç olabiliyor. “Avustralya Balesi’nde eseri sahnelerken üç perdelik bir bale olarak tasarlamýþtým. Ortaya çok ayrýntýlý ve uzun bir eser çýkmýþtý. Zengin içeriðiyle çok etkileyiciydi ama dediðim gibi çok uzundu. Sekiz yýl önce, Belçika Balesi için sahnelerken Flander Kraliyet Balesinin müdürü Robert Denvers baleyi kýsaltmamý istedi. O zamana kadar hep üç perde oynanmýþtý. Bale turneye çýktýðýnda eserin uzun oluþu nedeniyle birçok zorlukla karþýlaþýlýyor. Çok sayýda dansçý, bir o kadar kostüm, dekor, aksesuar. Bunlar hep para demek ve bale gruplarýnýn imkanlarý ise daima kýsýtlý olur. Ýþte bu zorluklar nedeniyle baleyi kýsalttým ve iki perde olarak özetledim. Eseri üç perdeden iki perdeye özetleme konusunda ilk baþta biraz endiþeliydim ama sonra bu hali çok hoþuma gitti. Eser artýk hep iki perde olarak sahneleniyor. Sonra, baleyi sergilediðimiz binalarýn sahne koþullarýna göre bir takým ufak tefek deðiþiklikler yapýyorum. Yani, hepsi týpatýp ayný olmuyor. Japonya’da Tokyo’da eseri ilk olarak üç perde olarak sahnelemiþtik. Gelecek yýl iki perdelik yeni versiyonunu sahnelemek için oraya gideceðim. Ayný þekilde üç yýl önce Avustralya Balesi için eseri iki perde olarak yeniden sahneye koydum.”

“Eserde baþka ne tür deðiþiklikler yapýldý?” Andre Prokovsky kýsa bir an duruyor. Soluklandýktan sonra devam ediyor. “Alexander Dumas’ýn 1845 yýlýnda kaleme aldýðý kitap bildiðiniz gibi çok uzun ve orijinal hikayenin hepsini birden sahneye aktarmak mümkün deðil. Eser üç perdeyken bütün hikayeyi veriyorduk . Mesela, orijinal kitapta Constance ve Milady öldürülür. Baleyi iki perdeye indirince, hikayeyi Kraliçenin elmaslarýna kavuþtuðu yerde kesmeye karar verdim. Balede Constance’ýn ve Milady’nin ölümlerine yer vermek istemedik. Esrin mutlu bitmesini istedim. Biliyorsunuz bu bir komedi. Buna ek olarak, balenin bitiminde küçük bir þaka var. Ýzleyiciler balenin bittiðini düþünürken biz bütün hikayeyi iki dakikada tekrar özetliyoruz.”

“Neden böyle bir þeye gereksinim duydunuz?” Sinemada bu tip özetlemeler yapýlýr ama bu durum bale eserleri için çok alýþýldýk bir durum deðil. Zaten Andre Prokovsky de çok alýþýlmýþ bir sanatçý deðil. “Eser üç perde olarak sergilendiði zaman, kitaba uygun olarak Constance ve Milady öldürülüyordu. Bu acý ve hüzün demek ve bir komedi için hiç de uygun deðil. Týpký sinemada, Mack Sennett’in filmlerinde yaptýðý gibi hikayeyi iki dakikada özetlemek istedim. Mesela, bale sýrasýnda Milady tarafýndan öldürülen Lord Buckingham, özetleme sýrasýndan tekrar öldürülüyor ve sonuçta bütün dansçýlar birlikte sahne alýyorlar. Böylece, balenin mutlu bitmesini saðladýk ve seyircilerin opera binasýndan mutlu ayrýlmalarýný istedik.”

“Üç Silahþörler Balesi’ni sahneye koyarken Gene Kelly’den ilham aldýðýnýz söyleniyor. Bu doðru mu?” Andre Prokovsky sadece edebiyatla deðil ayný zamanda sinema sanatýyla da çok yakýndan ilgili bir sanatçý. Eselerini sahneye koyarken, zaman zaman sinema sanatýndan da esinleniyor. “Evet, filmleri çok severim. Özellikle, Gene Kelly’i 1948 yapýmý Üç Silahþörler filminde oynadýðý D’Artagnan rolünde çok severim. Gerçekten muhteþem bir D’Artagnan olmuþtu. Çünkü, biliyorsunuz Gene Kelly iyi bir dansçýydý ve D’Artagnan’ý týpký bir balet gibi yorumlamýþtý. Kavga sahnelerinde tam bir akrobasi gösterisi sergilemiþti ve baleyi hazýrlarken kavga sahnelerinde ondan çokça esinlendim.”

“Peki, kavga sahneleri için erkek dansçýlar özel eskrim dersi aldýlar mý?” Þaþkýn bir ifadeyla bir an bana bakýyor. “Hayýr, kesinlikle hayýr. Bu bir dans, olimpiyat oyunlarý deðil.(Kahkahalar…Bu arada eliyle havada geniþ daireler çizerek kýlýçla dövüþürmüþ gibi yapýyor).Bu iþi bale diliyle çözüyoruz. Bale çok kýrýlgan ve özen gerektiren bir yapýya sahip. Ayrýca, çok disiplinli çalýþýyor ve dövüþ sahnelerini defalarca prova ediyoruz. Ýlk önce, hareketleri çok yavaþ yapýyor, öðrenene kadar tekrarlýyoruz. Kazayla kimsenin yaralanmamasý için çok dikkat ediyoruz.”

“‘Üç Silahþörler’ balesini tüm dünyada sergilediniz ve hala sergileniyor. Bunun sýrrý nedir?”
Bu soruyu özellikle soruyorum çünkü Üç Silahþörler Balesi Andre Prokovsky için bir prestij balesi. Dolayýsýyla, bale dünya çapýnda kazandýðý baþarýyla, Andre Prokovsky’ e bir koreograf olarak da prestij kazandýrýyor. “Üç Silahþörler, 19. yüzyýlda geçen bir melodram. Ana temasý, aþk, macera ve sýrlarla örülmüþ bir hikaye. Ve öykü komedi tarzýnda iþleniyor. 21. yüzyýlda buna benzer bir tema yazamazsýnýz. Bu bale dünyasý için oldukça nadir görülen bir olay. Çünkü, balede daima dramatik ve trajik konulu eserler sergilenir. Seyirci, Üç Silahþörler balesine bayýldý. Çünkü, komik ve eðlenceli bir bale. Ýþte bu nedenle, biz de iki dakikalýk bu özet final sahnesiyle balenin mutlu bitmesini saðlamaya çalýþýyoruz. Sonuç olarak, Üç Silahþörler Balesi bütün dünyada çok büyük baþarý kazandý ve sürekli sahneleniyor.”

“Çok zengin bir bale geçmiþiniz var. Ýlk olarak baleye nasýl adým attýnýz? Dansçý olmaya nasýl karar verdiniz?” Çocukluk anýlarýna dönmek Prokovsky’i deðiþtiriyor. Sert yüz ifadesi doðal bir gülümseyiþin etkisiyle yumuþuyor. “Çocukluðumda Fred Astaire’in dans ediþine büyük bir hayranlýk duyuyordum. Onun klasik tarzýna tek kelimeyle bayýlýyor ve onun gibi dans etmek istiyordum. Babam neden klasik baleyi denemiyorsun? Bak, Fred Astaire de klasik baleden geliyor dedi. Aslýnda, bu doðru deðil. Fred Astaire hiçbir zaman için klasik bale yapmadý. 13 yaþýmda, Paris Konservatuarýnda klasik baleye adým atýnca, balenin büyülü dünyasýndan çok etkilendim ve sonra Fred Astaire de unutuldu gitti. (Çocukluðunu belki de ilk gençlik yýllarýný anýmsayan Andre Prokovsky keyifle gülüyor)”

“Peki, ilk rol aldýðýnýz eseri anýmsýyor musunuz? Küçük de olsa ilk eser unutulmaz sanýrým.”
Andre Prokovsky çocuklar gibi neþeleniyor. “Ah, tabii ki. Nasýl unuturum? Ýlk profesyonel rolüm Paris Konservatuarýnda Moliere’in ‘Magnificient Lovers’ (Þahane Aþýklar) isimli eserinden uyarlanan küçük bir bölümdü. Benim ciddi anlamda ilk profesyonel rolümdü. Bir heykeli oynuyordum. Aynen þöyle duruyordum.(Bu esnada heykel gibi poz verip çok ciddi biçimde hareketsiz duruyor. Beraberce kahkahayý basýyoruz) Oyunun bir bölümünde canlanýp, dans etmeye baþlýyorum. Kýsa bir danstan sonra, tekrar kaide üzerine geri dönerek heykel olarak hareketsiz durmaya devam ediyordum.”

“Siz çok kimlikli bir sanatçýsýnýz. Ýlk önce sahneye yýldýz dansçý olarak adým attýnýz sonra da koreograf, büyük yapýmlara imza atan yapýmcý olarak sahne dünyasýndaki çalýþmalarýnýza devam ettiniz. Bunlar içinde en çok ön plana çýkan hangi kimliðiniz?” Dans ettiði günlere yaptýðým gönderme onu biraz kýzdýrmýþ olmalý. Hafif sitemkar yanýtlýyor. “Açýk deðil mi? Tabii ki koreograf kimliðim. Aslýnda bütün bu saydýklarýnýz hep birbirinin devamý olan meslekler. Balede dans edenler yaþlanýnca ve dans edemez hale gelince ya öðretmen olurlar ve öðrencilere baleyi öðretirler. Ya da benim gibi koreograf olmayý tercih ederler. Ben koreografiyi çok seviyorum. Çünkü, tamamen size ait olan yeni bir eser yaratmak, ortaya çýkarmak çok heyecan verici bir þey. Bu beni büyülüyor.”

“Sahi siz nasýl koreograf oldunuz?” O çok ciddi Andre Prokovsky birden gülmeye baþlýyor. “Tamamýyla, kaza eseri. Daha doðrusu bir hata sonucu. (O kadar þaþýrdým ki, güleyim mi aðlayým mý bilemedim. Bu arada, o hýnzýrca gülmeye devam ediyor) Ýtalya’da Trieste’de küçük bir grupla, Rossini’nin Moses isimli eserini sahneye koyuyorduk. Koreografi öncelikle bir ekip iþidir ve bir eser sahneye konurken bir koreograf gurubu çalýþýr ve bu koreograflarýn istekleri doðrultusunda eser sahneye konur. Sonuç olarak, biz de bu koreograf grubunu oluþturamadýk ama eseri sahnelemek istiyoruz. Ben iþe bir yerinden bulaþtým ve birden kendimi koreografinin içinde buldum. Bu bir akþam yemeði gibidir. Önce, baþlangýç mezeleri yer alýr, sonra sýra ana mönüye gelir, en son da ise tatlýlar yer alýr. Eðer dikkat etmezseniz baþlangýç ve sonuç bölümleri güme gidebilir. Ýþte, her þeyi böyle yavaþ yavaþ öðrenerek, uzun yýllar boyunca deneme yanýlmalarla birikim edinerek, yaptýðýnýz iþte piþerek öðreniyorsunuz. Yani, birden bire ‘usta’ olunmuyor.”





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.