..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm mutsuzluklar yokluktan deðil, çokluktan gelir. -Tolstoy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Söyleþi > Seval Deniz Karahaliloðlu




23 Temmuz 2006
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü  
Son 40 yýldan beri, Sineklidað cephesinde deðiþen yeni bir þey yok

Seval Deniz Karahaliloðlu


Hatta bu sorunlarýn, bir kene gibi kan emerek ve giderek güçlenip toplumun sýrtýna oturmuþ olduðunu ve bu bizim kanýmýzý emen kenelerin de daha o zamanlarda kanlanamaya baþladýðýný anlamýþ oluyoruz. Dolayýsýyla, oyunun bugüne kadar bu kadar canlý olarak yaþamasýnýn sebebi acýdýr.


:GAFH:
Sineklidað’ýn Efsanesi : Keþanlý Ali’nin Ýbretlik Öyküsü

Seval Deniz Karahaliloðlu

‘Mor mor gömlek giyerdi. Gümüþ köstek takardý. Hafif þehla bakardý. Yaktý mý kalpten yakardý.’ Aaaah, ah, iþte böyle bir adamdý, baktý mý canlar yakan Sineklidað’ýn efsanesi, destanýna adýný veren Keþanlý Ali. Ýnsanýn burnunun direðini sýzlatan bu müziði duyup da þarkýya katýlmamak ne mümkün. Ya da Sineklidað sakinlerinin bir tepeden þehre özlemle bakarak söyledikleri þarkýnýn sözlerindeki hüznü paylaþmamak. ‘Sineklidað burasý. Þehre tepeden bakar ama þehir çok uzakta masallardaki kadar. Her cins insan var burada, çalýþkaný, tembeli. Dört bucaktan gelmiþ, hýrlý hýrsýz serseri.’

Bu yýl 20. yaþýný kutlayan Uluslara arasý Ýzmir Festivali kapsamýnda, Ýzmir Fuar Açýk Hava Tiyatrosu’nda sahne alan Ýzmir Devlet Tiyatrosu oyuncularýnýn sahnelediði Keþanlý Ali Destaný, izleyiciden büyük ilgi gördü. Ekim ayýndan itibaren Ýzmir Devlet Tiyatrolarý sahnesinde tekrar sahnelenemeye baþlanacak olan oyun, ilk sýnavýný Ýzmir Festivali kapsamýnda verdi. Büyük alkýþ alan, baþarýlý ve zengin oyuncu kadrosuyla olduðu kadar, Cem Ýdiz yönetimindeki orkestranýn seslendirdiði müzikleriyle, dekoru, kostümü, danslarý ve Haluk Iþýk’ýn yaptýðý dramaturgisiyle de büyük beðeni toplayan ‘Keþanlý Ali Destaný’ný oyunun yönetmeni Bülent Arýn’la konuþtuk. Zilha, destana adýný veren Keþanlý Ali, oyunun unutulmaz müzikleri, oyunun maalesef hala güncelliðini koruyor olmasý, Brecht tiyatrosundan esintiler derken büyük usta Haldun Taner’i sevgi, saygýyla ve özlemle bir kez daha andýk.

SDK – Keþanlý Ali Destanýný sahneye koyma fikri nasýl oluþtu?
Bülent Arýn – Ýzmir Devlet Tiyatrosu, bu sene 50. kuruluþ yýl dönümünü kutluyor. Ýzmir Devlet Tiyatrosu bu projeyi ilk önce Engin Cezzar’a, sonra Yücel Erten’e götürmüþ ama sonuçta Keþanlý Ali Destaný’ný sahneye koymak bana kýsmet oldu. Bundan birkaç yýl önce, Ýzmir Makine Mühendisleri Odasý Tiyatro Topluluðu için Keþanlý Ali Destaný’ný sahneye koymuþtum. Bu çalýþmayý da sayarsak, Keþanlý Ali Destaný’ný ikinci kez sahneye koyuþum oluyor.

SDK – Keþanlý Ali Destaný bize neler anlatýr?
Bülent Arýn – Oooo neler anlatmaz ki? Neler söylemez ki? 1963- 64 sezonunda oynanmýþ bir oyun. Aþaðý yukarý Cumhuriyetin 40 yýllýk dönemine karþýlýk gelen bir süreci anlatýyor. Türkiye’nin Cumhuriyet’ten bu yana hangi siyaset anlayýþlarýyla, Türk halkýnýn o kendi mozaiði içinde hangi çeliþkilerle, hangi açmazlarla bu güne kadar geldiðini anlatan, genel bir perspektifi olan, sözü ve esprisi çok güçlü olan bir oyun. Biz bu oyunu, yazýldýðýndan 40 yýl sonra oynuyoruz. Ne deðiþti, ne deðiþmedi, artýk seyirci kendisi takdir edecek.

SDK – Oyunun müzikal olma özelliði de var.
Büðlent Arýn- Evet, Keþanlý Ali Destaný, Türk Tiyatro tarihine bir müzikal olarak geçti ama müzikal daha farklý bir þey olsa gerek. Biz Keþanlý Ali Destaný için çok iyi müziklendirilmiþ bir oyun diyelim.

SDK – Müziklerden söz edince, Türk Tiyatrosu’nun en iyi müzik yazarlarýndan biri olan Cem Ýdiz’den bahsetmemek olmaz.
Bülen Arýn – Evet, Cem Ýdiz benim çok sevdiðim bir dostum. Ýzmir Makine Mühendisleri Odasý Tiyatro Topluluðu ile yapmýþ olduðumuz ilk çalýþmamýzda, Cem Ýdiz müzikleri yeni baþtan bestelemiþti. Çünkü Yalçýn Turan’ýn müziklerini çalabilmek için fagot, saksafon ve kontrubas gibi profesyonel müzisyenlerin çalabileceði enstrümanlardan oluþan 11 kiþilik bir orkestraya ihtiyaç vardý. Amatör bir tiyatro topluluðu ile bu orkestrayý kurabilmek mümkün deðildi. Ama þimdi Ýzmir Devlet Tiyatrosu’nun sahneye koyduðu Keþanlý Ali Destaný oyununda, 11 kiþilik bir orkestramýz var. Orkestrayý, koroyu ve oyuncu arkadaþlarýmýzý Cem Ýdiz çalýþtýrdý ve yönetiyor. Onlarý müzikli oyunun bütün gerekleri ile donattý ve oyuna çok emeði geçti.

SDK – Oyunun baþ rol kiþilerinden biri de ismi oyun kimliðinde yazmasa bile bizzat Sineklidað’dýr öyle deðil mi?
Bülent Arýn – Sineklidað, büyük bir kentin eteklerinde yer alan, köyden kente göç dalgasýyla oluþmuþ bir varoþtur. Tam 1950’li yýllarda, Türkiye’nin ‘küçük Amerika olma’ özlemiyle yanýp tutuþtuðu, varoþ kültürünün oluþmaya baþladýðý dönemlerde geçen bir yerdir.

SDK – Biraz Zilha’dan bahsedelim mi?
Bülent Arýn – Zilha, Sineklidað’da yaþayan, Sivas’lý sýradan bir kýzcaðýzdýr. Dayýsýnýn yanýnda yetiþmiþtir. Oyunda, benim çok önemsediðim bir aþk hikayesi vardýr. Zilha ile Ali’nin arasýnda çocukluktan baþlayan ve çok yoðun yaþanan bir aþk olmasaydý, Keþanlý Ali Destaný’nýn bir boyutunun, bir kolunun, bir kanadýnýn eksik olacaðýný düþünüyorum.

SDK – Gelelim Ali’ye. Þu meþhur Keþanlý Ali Destaný’nýn baþ rol kiþisine.
Bülent Arýn – Aslýnda, Ali’nin ne kadar Keþanlý olduðu da tartýþýlýr ya... (kahkahalar…) O, Türkiye’de vatandaþýn biridir. Sonuçta, bir biçimde hapse düþmüþtür ve hapisten bir kahraman olarak çýka gelir. Burada Ali’nin dramýný yaratan aþk, yüreðiyle beyni arasýndaki çatýþmalardan ya da çýkarlarý ile toplumsal zorunluluklarý arasýndaki çatýþmalardan kaynaklanýr. Zilha ile Ali’nin aþký oyunda olduðu kadar Zilha ile Ali’nin hayatlarýnda da çok önemli bir noktadýr. Bu oyunun da temel noktalarýndan bir tanesidir. Ali oyunda karþýmýza bir karþý kahraman olarak çýkar ama kendine göre çok haklý sebepleri vardýr. Ali’yi doðrudan bir sahtekar olarak deðerlendirmek doðru bir yaklaþým olmaz. Çünkü bu toplumda sessiz, sakin, efendi olursan her zaman dayak yer, ezilirsin. Ama terbiyesiz, güçlü, zalim, ne dediðini bilmeyen biri olursan o zaman saygý görürüsün. Ýþte, Ali hapiste bunu öðrenmiþtir. Ali, toplumsal yapýnýn kendine dayattýklarýnýn sonucunda, kendisini yeniden keþfetmiþtir. Þimdi bu durumda, bu adama sahtekar derseniz, evet sahtekardýr. Dolayýsýyla, böyle davranma zorunluluðu ile aþký arasýndaki trajik bir çeliþki noktasý arasýnda sýkýþýp kalýr.

SDK – Keþanlý Ali Destaný’nda bir anlamda Brecht tiyatrosunu çaðrýþtýran unsurlar var diyebilir miyiz?
Bülent Arýn - Burada, Brecht’in bir sözünü anýmsamak gerekir. ‘Bir toplumun bir kahramana gereksinimi varsa, yazýklar olsun o topluma. Eðer bir toplumun kahramaný yoksa gene yazýklar olsun o topluma’ der. (kahkahalardan kýrýlýyoruz…) Evet, oyunun Brechtyen yaný da bu söze de çok baðlý olarak kurgulanmýþtýr. Kurgusu da yaklaþýk olarak 1950’li yýllarda batýda temellenmeye baþlayan modern tiyatro akýmýndan da çokça payýný almýþtýr. Batýnýn doðu ile yaptýðý sentezin, yeni bir modern tiyatro akýmý olarak sunulmasýný Haldun Bey çok iyi deðerlendirir. Doðudan alýnanlarýn zaten bizden alýndýðýný, batýnýn bunu yýllar sonra keþfettiðini çok iyi bilir ve batýdaki bu modern geleneðe de yaslanarak çok da iyi bir senteze ulaþýr. Bu açýk biçimin, bizim bütün geleneksel tiyatromuzun özelliklerini de taþýyan bir yapý içinde Brechtyen manada bir eser vermiþ.

SDK – Oyun sanki bugün yazýlmýþçasýna tazeliðini koruyor diyebilir miyiz?
Bülent Arýn - Bir dönem için toplum ve birey arasýndaki iliþki aþýlmýþ ve çeliþkilerden ortaya çýkan eleþtirel bakýþ zaman içinde erimiþ olsaydý bu oyun belki de çok yaþamazdý. Ama iþin acý tarafý, 40 yýl önce Cumhuriyetin 40. yýl dönümünde yazýlmýþ olan bir oyunun, Cumhuriyetin 83. yýl dönümünde oynandýðýnda, oyunun yazýldýðý döneme ait olan eleþtirilerin bu günkü toplumsal yapýda hala kaybolmadýðýný görüyoruz. Hatta bu sorunlarýn, bir kene gibi kan emerek ve giderek güçlenip toplumun sýrtýna oturmuþ olduðunu ve bu bizim kanýmýzý emen kenelerin de daha o zamanlarda kanlanamaya baþladýðýný anlamýþ oluyoruz. Dolayýsýyla, oyunun bugüne kadar bu kadar canlý olarak yaþamasýnýn sebebi acýdýr.

SDK – Oyun, bir baþka boyutu da insan olgusunu insani deðerlerin erezyonu üzerinden eleþtirmesi.
Bülent Arýn - Ýnsani deðerleri zedeleyen olgular olan aç gözlülük, hýrs, sýnýf atlama çabasý, kolay para kazanma, baþkasýnýn sýrtýndan geçinmek ve avantacýlýk. Biraz önce, Brecht’in bir sözünü andýk ‘eðer toplumlarýn bir kahramana ihtiyacý varsa yazýklar olsun o topluma’ diyor. Sineklidað, bir terörün, bir baskýnýn, bir kasýp kavurmanýn etkisi altýndadýr. Toplum sessizdir. Hiçbir birey tek baþýna ya da bir araya gelerek onlarý sömüren gece kondu aðalarýna karþý baþ kaldýramaz. ‘Gelsin de bizi kurtarsýn’ diye bir kahraman aramaktadýr, hep birlerini beklemektedirler. Ne mutlu ki, bir kahraman buluyorlar. O kahraman da ‘kahramanlýk kimliðini’ üzerine zorla giymiþ olan Ali’dir. Hapishane de geçirdiði dönemde hapishane hayatýndan bunu zorunlu olarak öðrenmiþtir. Ayaðý suya ermiþ ve böyle olmak gerektiðine inanmýþ ve Ali þimdi o rolü oynuyor. O rolü oynuyor ama yüreði öyle mi acaba? Yüreði öyle deðil ama o sosyolojik rolü oynamak zorunda.

SDK - Ve Ali kurban durumuna düþüyor…
Bülent Arýn - Ve sonunda, kendisini omuzlarda alkýþlarla karþýlayan halkýn gözü önünde elini kana bulamak zorunda kalýyor ve sonuçta tabii ki kurban oluyor.

SDK – Pop starlaþmaya doðru giden ve þimdi bulunduðumuz noktaya gelen toplumun, ilk ‘pop starlaþma kývýlcýmlarýný’ o dönemlerde görmeye baþlýyoruz gibi geliyor.
Bülent Arýn – Sýnýf atlama çabasýnýn yoðunlaþtýðý ve Türkiye’nin genel olarak bir ‘Küçük Amerika’ olma yolunda özendirildiði yýllar. Bir topluma, ‘iþte Amerika gibi olacaðýz, Ýngiltere gibi olacaðýz’ tarzýnda bir model sunulduðunda, bu süreç sonucunda ‘özenmenin’ bizi getireceði noktaya iþaret ediyor. Baþtaki yönetim, politik yapýlanma halký bu modele doðru özendirmeye baþlarsa, halktan oy saðlama potansiyelini bu modele göre hesaplamaya kalkarsa ve dýþ iliþkilerini bu modele göre ayarlamaya çalýþýrsa toplum ne yapsýn. Ýster istemez medyasýyla, moda anlayýþýyla tüketimiyle farkýnda olmaksýzýn o tarafa doðru yavaþ yavaþ kayacaktýr.

SDK - Acaba farkýnda olmaksýzýn mý?
Bülent Arýn - Farkýnda olanlar, durumu eleþtirerek gitmeyebilir veya eleþtirmeden kabul ederek sunulan o model doðru yönelebilirler. Genel olarak, toplumlar durumun farkýnda olmadan o yöne doðru sürüklenirler.

SDK – Biz bunu, sosyete hocasýndan aldýðý derslerle Zilha’da çok güzel görüyoruz.
Bülent Arýn – Ali’nin toplumsal zorunluluklarla giyindiði sosyolojik rolle, kendi yüreði arasýndaki çeliþki Zilha’da da vardýr. Zilha’nýn oyunun dramatik akýþý gereði bir baþka toplumsal yapýnýn içine çekilmiþtir. Tabii ki zorla olmamýþtýr. Çünkü bu Zilha’nýn içinde de vardýr. Yaþadýðý ortamdan býkmýþtýr. Kendisinin bir bataklýkta solup gittiðine inanmaktadýr. Kaderine küfretmektedir, alýn yazýsýný karþý çýkmak istemektedir, hayatýný deðiþtirmek istemektedir, rüyalarýnda hayallerindeki ‘bir beyaz atlý prensin’ gelip onu bu bataklýktan kurtarmasýný beklemektedir, böyle bir özlemi vardýr. Oyunun ilk sözü, ‘Kraliçe Süreyya bir kontun yatýnda fink atýyormuþ’ okuduðu haber bu. Yorumu da þu ‘oh, ben olsam ben de yapardým’. O içinde yaþadýðý toplum, o varoþ kültürü içinde artýk Zilha ne köylü, ne de kentlidir. Bambaþka bir þeydir. Köylülüðünü kaybetmiþtir, kentli de olamamýþtýr. Ýki arada bir yerde sýkýþmýþtýr. Dolayýsýyla bulunduðu yerden daha üst düzeyde bir yerlere sýçramak çabalarý, hayalleri olacaktýr. ‘Ben burada solup gidiyorum, sizlerden neyim eksik, ben de ataþlýyým, benim de belim ince sizin kadar, ben de güzelim, ben de gencim, benim aþka, benim sevilmeye ihtiyacým yok mu’ diye söylenir. ‘Birisi çýksa da gelse beni buralardan kurtarsa’ diye hayaller kuruyordur. Oyunun kurgusu gereði, birisi bir baþka nedenden dolayý Zilha’yý alýr ve bulunduðu kültürel yapýdan baþka bir kültürel yapýya sýçratýr. Tabii sýçradýðý zaman da Zilha tepe üstü düþer. Çünkü kültür; Zilha için yaþanarak, seçilerek, sindirilerek, kazanýlmýþ, hazmedilmiþ bir olgu olmamýþtýr. Birden bire baþka bir yapý içinde onlara özenmeye, onlara benzemeye çalýþan tuhaf, garip bir yapýya dönüþmüþtür. O yapý hem kendi kültürü içinde komiktir hem de eski kültürüne döndüðünde komiktir. Bir türlü toplumsal uzlaþmayý saðlayamaz. Çünkü onun özendiði bu kültür, kanýndan, canýndan, yaþamýndan üretilmiþ bir kültür deðildir.

SDK – Yani, kültür pahalý kýyafetler satýn alýnarak kazanýlacak bir þey deðildir.
Bülent Arýn - Olmuyor iþte. Çok moda, çok pahalý kýyafetler giymek insaný o kültürün adamý yapmaz. Özenti kültür, iðreti kýyafetler gibi adamýn üzerinden dökülür, sýrýtýr, sonuçta gülünç olur. Fransýz yazar Mollier’in ‘Gülünç Kibarlarý’, burjuvanýn aristokrasiye özenmesinden kaynaklanan gülünçlüðü konu alýr. Burada da öyle bir þey vardýr. Köyden getirdiði kültürü kente taþýyamamýþ, kentin sýnýrlarý arasýnda sýkýþýp kalmýþtýr. Sonuçta, Zilha özenti olarak taklit etmeye çalýþtýðý ve yabancýsý olduðu kültürle komik olmaktadýr. Ali ile Zilha giyindikleri, daha doðrusu toplumun onlara giydirdiði bu komik, gülünç durumdan ancak kendi dilleri ile anlaþmaya baþladýklarý zaman kurtulabiliyorlar. Aþklarý depreþiyor, çünkü kendileri oluyorlar. Türk Tiyatrosu’nun büyük ustasý Haldun Taner, zengin alt okumalarýyla, Keþanlý Ali Destaný’nda gerçekten çok þey anlatýyor.

SDK – Sonuç olarak, oyun çok ciddi bir sistem eleþtirisi getiriyor diye düþünüyorum.
Bülent Arýn – Oyunda çok ciddi bir sistem eleþtirisi var. Temel olarak þunlarý söyleyebiliriz. Birey ve toplum eleþtirisinde; bireyin toplumla ve bireyin diðer oyun kiþileri arasýndaki iliþkisi ister istemez bir eleþtiri getiriyor. Buna ek olarak, toplumun insan tarafýndan uzak açýyla bakýldýðýnda, deðerlendirildiðinde yaptýðý eleþtiriyi de görüyoruz. Bunun sonucunda, anlýyoruz ki, bu insanlar böyle bir toplumsal yapýda böyle olmaya zorlanmaktadýrlar. Dolayýsýyla insan kötüyse onun kötülüðünü genetiðinde mi aramak lazým yoksa sosyolojik yapýda mý aramak lazým. Yani, sosyo - politik örgütlenmede mi aramak lazým. Bu tip sorular akla getiriliyor bu oyunda. Oyunun zenginliði de buradan geliyor.


Söze, Sineklidað efsanesine adýný veren Keþanlý Ali’yle ve hem kanlýsý, hem de yavuklusu olan Zilha’nýn aþký ile baþladýk. Sonra, varoþlarda yaþayan küçük insanlarýn yaþam savaþlarý, birey toplum iliþkisi derken, tohumlarý bundan 40 yýl önce atýlmýþ olan ‘küçük Amerika olma’ özleminin, toplumu bugün getirdiði noktayý gördük. Günümüzde altýn çaðýný yaþayan ‘pop starlaþma’ sürecinin 40 yýl önce toplumu nasýl ‘zehirlemeye’ baþladýðýna tanýk olduk. Küçük bir Türkiye profili çizen Sineklidað’ýn ve buna baðlý olarak yan hikayelerle beslenen ibretlik öyküsü, baþka toplumlara özenme uðruna kendi deðerlerine sýrt çeviren bir toplumun hikayesini konu eder. Toplum içersinde birey olma ‘sýkýntýsýný’, yine toplumun kendilerine giydirdiði kimlikler üzerinden aþmaya çalýþan Ali ve Zilha’nýn kendilerini bulma öyküsünde ibret alýnacak çok þey var. Ekim ayýnda, Ýzmir Devlet Tiyatrolarýnda sergilenmeye baþlayacak olan Keþanlý Ali Destaný hakkýnda dilimiz döndüðünce, bir iki kelam edelim dedik. Sürç-ü lisan ettikse affola efendim. Nasýl derler, ‘az gittik uz gittik dere tepe düz gittik bir de baktýk ki ancak bir arpa boyu yol gitmiþiz’. Kýssadan hisse, ‘Son 40 yýldan beri, Sineklidað cephesinde deðiþen yeni bir þey yok’.


Türk Tiyatrosu’nun büyük ustasý Haldun Taner’i bir kez daha sevgi, saygý ve özlemle anýyoruz.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn söyleþi kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Rüzgara Býrakýlan Þiirler: "Ýpek Yarasý" ve Ahmet Günbaþ
Yazýyla, Resimle ve Fotoðrafla Geçen 60 Yýl: Fikret Otyam
Caz Fotoðraflarýna Aþýk Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Ruhi Su Ýle Birlikte 40 Yýl : Sýdýka Su
Dekor Tasarýmcýsý "Bezemeci" Deðildir : Tayfun Çebi

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.