 • İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
1
|
|
|
|
Son yıllarda patlak veren ve ayrık otu gibi çoğalan bir mesleğe ve bu mesleğin çoğalmasıyla toplumumun ne kadar ilerleyip, kültürel değerlere sahip çıktığına değinmek istiyorum. Bu meslek Kişisel Gelişim Uzmanlığı... |
|
2
|
|
|
|
Bu dilimize yerleşmiş bir deyim. Zaman zaman olmuyor mu böyle taş yağmaları? Oluyor tabi ki... Özellikle tropikal ülkelerde ki kuvvetli fırtınalarda ve hortum denen olayda taşlar, topraklar havalanıp da insanların tepelerine tepelerine iniveriyor. Ağaçları bile yerinden söküyor çok kuvvetli fırtınalar... Her ne kadar yürekte ki ve ruhta ki fırtınalar kadar olmasa da... |
|
3
|
|
|
|
Bu yazımdaki fikirlerimden dolayı birçok arkadaşım olayı teknik açıdan incelemeyip duygusal olarak ele alıp direk üstüme gelip beni de Cem Yılmaz gibi linç etmeye çalışacaktır diye düşünüyorum. Ancak doğru doğrudur, yanlış da yanlış. Bunun ötesi yok baştan söylemiş olayım.
O halde şimdi doğruları yazma vakti. Kimdir bu Cem Yılmaz? ya da Cem yılmaz neyimiz olur? veya Cem Yılmaz nedir? Soru basit, cevap da basit; Cem Yılmaz bu ülkede futboldan sonra üzerinde ittifak edilen ikinci ulusal değerimizdir… |
|
4
|
|
|
|
Düşünce üretmenin “dost-düşman” kodifikasyonu altına konulması, düşünce üretilmesini çok kısıtlamakta, hatta çok kereler engellemektedir. Bunun günümüzdeki en büyük örneği, “Atatürk” ismi etrafında oluşturulan “cepheleşme”dir. Türkiye’nin siyasi şartları, Atatürk üzerinde zihinsel egzersizler yapılmasını cidden son derece çok zorlaştırmaktadır. Bunun, normal ve sıhhatli bir durum olduğunu söylemek mümkün olamaz. |
|
5
|
|
|
|
Ben bugün yaşıyorsam, yaşadığımın tek delili haksızlık karşısında haykırmaktır. Bunu yapmıyorsam eğer bir ölüden farkım yoktur. Ben yaşadığım sürece, hak ve adaletin zuhur etmediği ya da bir zümre için kullanıldığı her dönem ve herkes için başkaldırışım devam edecek. |
|
6
|
|
|
|
John Steinbeck'in dediği gibi her insan kendi ateşini taşır. Ama o ateşi başkaları yakar. |
|
7
|
|
|
|
Adam olmasına yardımcı olmak için küçükken hiç çocuğunuza vurdunuz mu? Vurmak derken kaba etlerine hafifçe vurmaktan bahsetmiyorum, hani gazetelerde de görmüşsünüzdür, çocuklarını eşek sudan gelinceye kadar döven, hatta eşek sudan geldikten sonra dövmeye devam eden anne ve babalar bahse konu olanlar...
|
|
8
|
|
|
|
Anladık üfleyip duruyorsunuz bu zurnaya, nefes çeviriyorsunuz bazı zaman, burnunuzdan alıp ağzınızdan veriyorsunuz, tamam onların hepsini anladık da bu zırt dediği yeri neden bilmiyorsunuz ya da bilmiyormuş gibi yapıyorsunuz? Devlet sırrı mı arkadaş bu? Yoksa meslek sırrı da siz de bunu öğrenip mesleğimizi elimizden alırsınız diye mi düşünüyorsunuz? |
|
9
|
|
|
|
insanlara az yiyin çok çalışın yoksa hamam böcekleri genleri aşılarım size çünkü hamam böcekleri çürümüş yiyeceklerle bile besleniyor ama yapı itibarı ile egemen sınıfa daha iyi hizmet edebilirler diyor. Gölgesini satamadığı ağacı kesen zihniyetin sadece doğaya değil insanlığa da düşman olduğunu ne zaman göreceksin ey insan. |
|
10
|
|
|
|
Bazı vatandaşlara gerçekten hayret ve ibretle bakıyorum... Her gün ana sayfada bir yazıları ve şiirleri var mutlaka... Bu bir yarış değil ki... Neyin peşindesiniz anlamış değilim... Bir de konu çeşitliliği diye de bir şey yok... Sayfasına bakın iki bin tane şiir, üç bin tane nesir eser yazmış ve hala da yazıyor, okuyunca dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsunuz, laf kalabalığı sadece... |
|
11
|
|
|
|
Namus; muhtemelen İbranice'den diğer diller geçmiş olan bir kelime. Arapça'da nâmûs, Süryanice / Aramice'de nimus, Eski Yunanca'da nomos olarak kullanılıyor. Namus kavramı her dilde, bir toplumun onurlu yaşaması, başkalarına zarar vermemesi, kadim yasa anlamında kullanılmakta. |
|
12
|
|
|
|
Halen üyesi olduğum sitelere bakıyorum. On binlerce üyeleri var. Onlarca yöneticileri var. O yöneticilerin içinde güzel şiir yazanları var mutlaka, güzel nesir eserlere imza atanları var. Ancak bir türlü arkadaşları günün yazıları ve şiirlerinde ya göremiyoruz ya da iki kelime ile ''Çok güzel olmuş Ali şairim, Veli şairim, İsmail şairim, Zeynep şairim, harikasın, beğenerek okudum vb.'' cümleleriyle geçiştiriyorlar... |
|
13
|
|
|
|
Böyle bir hikaye değil belki onunki… Belki kayıplarından dolayı arkasındakiler de bağırıp, çağırmak istemiyor ama o efsane konuşmasıyla umutsuzca yaşayan binlerce kişinin içindeki adalet özlemini körüklemeyi başardı Kamil Kartal. |
|
14
|
|
|
|
Tüm film yapımcıları insanların ciğerlerini delen hayat hikayelerinin peşinde! Geçen gün tanıştığım “Müslüm” filminin yapımcısı Nurinisa Yıldırım hanım da aynı hikayeyi arıyor olsa gerek ki şimdi yeni filmi “Bergen”i çekiyor…
|
|
15
|
|
|
|
Bas bas bağırıyorlar yaşlı insanlar evden çıkmasın diye amcaya mikrofon uzatmışlar, evden çıkmaman lazım ölüm tehlikesi var diye, cevap çok manidar, nasılsa ölmeyecek miyiz... Öleceksin de amcam bulaştırıp elli kişiyi de yanında götürürsen ne olacak? Başka bir amca ''Hanım temizlik yapıyor evden kovuyor ne yapalım?'' diyor. Başka bir odaya geç, al gazeteni paşa paşa oku be amcam, onu da mı yapamıyorsun? |
|
16
|
|
|
|
İşin ucunda para cezası da var hapis cezası da var. O halde gelelim birinci yalana. Kıvırma da diyebilirsiniz buna... ''Evladım hanım yatalak, çoluk çocukta yok, ekmek almaya süt almaya çıktım, o dediğiniz numaraları da aradım açmadılar ne yapayım?'' |
|
17
|
|
|
|
Gelin – kaynana ve de görümce muhabbetlerinden artık gına geldi… Bir taraftan da doyum olmuyor bu tarz muhabbetlere… |
|
18
|
|
|
|
Bazı devletlerin başındaki zatı muhteremler ihtiraslarının kurbanı olmaktan bir türlü kurtulamıyor. Varsa yoksa koltuk, koltuk olmadı, masa, sandalye, tabure, artık ne bulurlarsa oturacaklar üstüne... Aman dikkat edin bazı maddeler çok serttir bir yerlerinize batabilir, benden söylemesi... |
|
19
|
|
|
|
Bana mı trip atıyorsunuz siz de? Ben de atarım zaman zaman trip yani tavır koyarım, koymak da lazım. Kimlere ama? Kim trip yemeye meraklıysa, yolla ona gitsin. Yok, almak istemiyor mu triplerini, o zaman biraz ucuza vereceksin trip bu, yere ve zamana göre fiyatı değişir...
|
|
20
|
|
|
|
Oysa ki çocuk denen varlık sokağı görecek. Düşe kalka büyüyecek. El bebek gül bebek, hep anne baba himayesinde evde büyüyen bir çocuk, daha ileri ki yaşlarda olgunluk dönemlerinde hayatı es geçip bocalayıp duracaktır... Ne kendi sosyal hayatı ne de ev bark sahibi olur da evlenirse evlilik hayatı, düzenli olmayacak, bocalamalar ile geçecektir... |
|