..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Söyleþi > Seval Deniz Karahaliloðlu




21 Mart 2006
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ  
Bir de dönüp baktýk ki, az gitmiþ uz gitmiþ, dere tepe düz gitmiþiz, gide gide ancak bir arpa boyu yol gidebilmiþiz.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Kazýk kadar olmasam bende soluðu sahnede alacak, insanýn aklýný çelen þu kuklalarý doyasýya mýncýklayacaðým ama nerede…Ýnsan, yaþýný baþýný alýnca maalesef yetiþkinliðin getirdiði sorumluluklardan olsa gerek ancak poposunu kýrýp oturmakla yetiniyor. Gözlerim beni çocukluðumdan kavrayan kuklalarda, kulaðým Keloðlanda, suratýmda ay dede gülüþüyle, Ýzmir Sanat’ýn koltuklarýna yayýldýkça yayýlýyorum.


:HDFA:
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ

Seval Deniz Karahaliloðlu

Salonda kýyametler kopuyor. Kimi sahneye fýrlýyor, kimi dokunmak, okþamak istiyor. Haksýz da deðiller hani. Kazýk kadar olmasam bende soluðu sahnede alacak, insanýn aklýný çelen þu kuklalarý doyasýya mýncýklayacaðým ama nerede…Ýnsan, yaþýný baþýný alýnca maalesef yetiþkinliðin getirdiði sorumluluklardan olsa gerek ancak poposunu kýrýp oturmakla yetiniyor.
Gözlerim beni çocukluðumdan kavrayan kuklalarda, kulaðým Keloðlanda, suratýmda ay dede gülüþüyle, Ýzmir Sanat’ýn koltuklarýna yayýldýkça yayýlýyorum.

Cumartesi deyip üþenmeden çoluk çocuk, yetiþkin (artýk hangisi bir diðerini kýþkýrtýyorsa, çünkü görüldüðü kadarýyla büyükler de en az çocuklar kadar çok eðleniyorlar), hiç üþenmeyip Ýzmir Sanat Büyük Salon’a gelip ‘Bir Varmýþ, Hiç Yokmuþ’ müzikli kukla oyununu seyrediyorlar. Ýzmir Büyük Þehir Belediyesi, Ýzmir Sanat Kukla Tiyatrosu’nun sunduðu, Iþýl Kasapoðlu’nun sahneye koyduðu ve o muhteþem kuklalarýný Karine Cheres’in tasarladýðý, mutlaka görülmesi gereken bir seyirlik. Ýster müzikal kukla gösterisi deyin, ister bereketli Anadolu’nun binlerce yýllýk söylenceleri, masallarý, destanlarý, seyirlik oyunlarý ve gölge tiyatrosunun rafine bir bileþimi deyin sonuçta salonda kýyametler kopuyor. Yönetmenliðini Iþýl Kasapoðlu’nun yaptýðý oyunda, baþ rolleri Mert Öner, Ezgi Bakýþkan, Þirin Kýlavuz, Sevil Hocalar, Yiðit Çakýr, Iþýn Karakan, Okan Çabalar ve Pýnar Egeli Karadað ile 100’den fazla kukla paylaþýyor. Derya Ertan ve Meltem Özden’in teknik ekip olarak yer aldýðý ‘Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ’un müziklerinde ise yerel türkülerden, Joel Simon’un bestelerine kadar çok renkli bir müzik yelpazesinin izi var.

Ninelerden dinlediðimiz masallarýn hepsi ‘Bir varmýþ, bir yokmuþ’ diye baþlamaz mý? Ama bu sefer kazýn ayaðý öyle deðil. Çünkü ‘hiç’ yokmuþ diye devam ediyor. Biz de bu ‘hiç’ in sebebe-i hikmeti nedir deyip bir bilene, Keloðlana soralým dedik. Neticede çarþýya ‘hiç’ almasý için gönderilen Keloðlan deðil mi? Keloðlan’ýn, diðer adýyla Mert Öner’in ‘hiç’i bulma uðruna atýldýðý maceralara kendimizi kaptýrýnca olan oldu. Aklýmýz baþýmýzdan gidiverdi. Bir de dönüp baktýk ki, az gitmiþ uz gitmiþ, dere tepe düz gitmiþiz, gide gide ancak bir arpa boyu yol gidebilmiþiz.

SDK – ‘Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ’ adýnýn aksine ‘çok’ þey anlatan sunum zenginliðiyle büyüleyen bir oyun. Ama kýsaca özetlersek oyun için neler söyleyebiliriz?
Mert Öner - ‘Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ’ oyunu, Iþýl Kasapoðlu’nun hazýrladýðý derleme bir metin. Oyun, Anadolu hikayeleri ve Keloðlan efsanelerinden yararlanýyor ama içinde Hacivat ve Karagöz gibi geleneksel gölge ve ortaoyunu deðerlerini de kullanýyor.

SDK – Tabii insaný baþtan çýkartan kuklalarý da var…
Mert Öner – ‘Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ’ ta 5-6 farklý kukla çeþidimiz var. Oyunda 100’ün üzerinde kukla kullanýlýyor. Onlar çok ilginç tabii.

SDK – Oyun kýsaca nelerden bahsediyor?
Mert Öner - Eskiden günümüze kadar gelen bir çok tekerlemeleri, eski halk hikayelerini çok baþka þekillerde kullanýyor. Zaten oyunun ana hikayesi, Keloðlaný annesinin ‘hiç’ almaya yollamasý ve böylece Keloðlanýn baþýndan geçen olaylar. Burada önemli olan, Keloðlan’ýn yukarýda söz ettiðimiz motifleri barýndýran hikayeler içinde yer almasýdýr. Bu, bir saatlik bir masal. Kuklalarla kurulan bir düþ dünyasýný anlatýyor. En önemli ana unsuru bu.

SDK - Peki ‘hiç’ her zaman ‘hiç’ midir?
Mert Öner - Gerçekte bu çok tartýþýlýr. Her masal biraz gerçek, her gerçek de biraz masaldýr. O yüzden hiç her zaman ‘hiç’ hiç midir sorusuna geri dönecek olursak, oyunda öyle olmadýðýný görüyoruz. Hiç dediðimiz þey, ufacýk bir þey. Oyun, bir tuz hikayesini anlatýyor. Keloðlan’ýn bilinmezliðinden yola çýkarak ‘hiç’in aslýnda ‘hiç’ olmadýðýný görüyoruz. Baþýna o kadar çok þey geliyor ve hayata dair o kadar çok þey öðrenmiþ oluyor ki Keloðlan. Gerçi oyunda bir þeyler öðretme amacýmýz yok. Bizim tek amacýmýz bir saatlik bir büyü içinde çocuklarla, büyüklerle, seyirciyle kurulan bir düþ ortaklýðý. Bir saatlik bir düþ ortaklýðýmýz var o kadar.

SDK - Çocuklar kuklalara dokunmak istiyor öyle deðil mi? Mesela biraz önce, soluðu sahne arkasýnda, sizi görme bahanesiyle kuklalarýn yanýnda aldým. Ben böyle, kuklalarýn çekiciliðine dayanamazken çocuklar ne yapýyor acaba?
Mert Öner - Bu çok doðal bir þey. Çünkü kuklalar gerçekten çok çekici. Sahnede bir kukla beþ aktöre bedel olabiliyor. Bir kuklanýn çekiciliði ve cazibesi deðil çocuklar yetiþkinler üzerinde de çok fazla. Yetiþkinler kuklalara dokunmaya çalýþýyorlar. Çocuklarsa her þeyi yapmak istiyorlar. Mesela sahneye çýkmak istiyorlar. Ben de oyunun anlatýcýsý olduðum için oyunun akýþýný ya da temposunu bozmadan buna izin veriyorum. Çünkü bu sadece bizim oynadýðýmýz bir oyun deðil onlarýn da dahil olduðu bir oyun. ‘Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ’ tek baþýna bir masal deðil, çocuklar varsa bir masal. Oyun çocuklarla birlikte geliþiyor. Tabii ki oyunun içinde belli bir metin var ama onun dýþýnda tamamen doðaçlamaya dayalý çocuklara baðlý olarak geliþen bir oyun. Ben o günkü oyunun seyirci portföyü neyse ona cevap veriyorum. Mesela bugün bütün oyunu dört yaþýnda bir çocukla beraber oynadým. Bütün yolculuðu el ele yaptýk. Çünkü öbür türlü ilgi göstermiyordu ve sürekli rahatsýz edebiliyordu. Onu da oyunun içine dahil edince o da çok ilgilendi, dinledi ve böylece oyunu izledi.

SDK – Herhalde her önüne gelen çocuðun da sahneye fýrlamasýna izin vermiyorsunuz öyle deðil mi?
Mert Öner - Tabii böyle bir þansýmýz yok. Bu, bir tiyatro gösterisi. Doðaçlamadan yararlanýyor ama yazýlý bir metne baðlý ve bir hikayesi olan tiyatro oyunu. Sonuçta, çocuklar da oyunun bir sýnýrý olduðunu biliyorlar ve oyun onlarla çok keyifli bir yolculuða dönüþüyor.

SDK – Sahnede kaç çeþit kukla kullanýyorsunuz?
Mert Öner - Elli kuklalar, parmak kuklalar, sopalý, insan boyutunda, ipli ve kaþýk kuklalarýmýz var. Bunun yaný sýra masklar kullanýyoruz. Maskeler arasýnda en önemlisi Nasrettin Hoca’nýn maskesi. Çok farklý kullaným olanaðý olan kuklalar kullanýyoruz.

SDK – Sadece insan deðil ayný zamanda havyan kuklalarýnýz da var. Mesela oyun sonunda sahne arkasýnda dayanamayýp mýncýkladýðým tavuk kuklasý bir harikaydý. Ýnanýlmaz güzeller...
Mert Öner -Evet, arýlar, kaplumbaðalar, tavuklar, köpekler var. Mesela sizin bayýldýðýnýz o tavuklara oyunda yem verdiðimiz bir sahne var. Sonra bir arý výzýldayarak baþýma konuyor. Ýþte bu anda salonda heyecan hat safhada. Çocuklar çýldýrýyor. Eðer kuklalar olmasa öyle masalsý bir atmosferi sahnede kurmak mümkün olmazdý. Bu oyun, kuklalar resmi geçidinin içinde bir oyun. Bütün hikaye sahnede oyuncular tarafýndan sözle deðil görüntüyle, anlatýlýyor. O nedenle, çok zengin bir görsellik var.

SDK – Bir de oyunun akýllý dekoru var. Yani, þu mucizevi perde. Oyunun çok hýzlý deðiþen temposu içinde dekorda ayný hýzla bir perde çekiþi zamanda deðiþiyor öyle deðil mi?
Oyunda, her mekaný kurgulayacak biçimde, sahnenin arka planýnda yer alan ve ardý ardýna eklenen sahnelerden oluþan büyük bir perde var. Bu perdenin her çekiliþiyle, bir sahne deðiþimi söz konusu. Karikatürize edilmiþ bu perde, oyunun içindeki her masalla birlikte deðiþiyor. Çok zekice hazýrlanmýþ bir dekor deðiþimi ve çok pratik. Oyunda on iki masal var. Her perdeyi çekiþte, çok kýsa bir süre içinde, bir dakikada masalýn dekoru da deðiþmiþ oluyor. Keloðlan sürekli farklý zamanlara ve farklý mekanlara atlýyor. Her mekan 12 farklý perde de ve masalýn gereði perdeye dikilmiþ olan kuklalarla betimleniyor. Perdeyi çektiðimizde mekan deðiþiyor. Çocuk zekasý bu deðiþimi hemen algýlýyor ve yeni görüntüye hemen inanýyor. Çocuklarýn algýlamasý yetiþkinlerden tamamýyla farklý. Çocuklarýn düþ gücü çok zengin. Bu nedenle, deðiþimi anýnda kabulleniyorlar. Mesela, perdede görülen bir cami görüntüsünü hemen algýlayarak orada bir cami olduðuna inanýyorlar. Bir aðaç gördüklerinde orada bir ormanýn olduðunu kabulleniyorlar. O yüzden perdeler çok aklýca tasarlanmýþ. Deðiþen mekaný betimlemede çok büyük rahatlýk saðlýyor.

SDK – Sonra sizin sahnede insan boyutundaki Keloðlan kuklasýyla konuþtuðunuz bir bölüm var. Yani, Keloðlan Keloðlanla söyleþiyor. Buna çocuklar nasýl bir tepki veriyorlar?
Mert Öner – Bunun bir oyun olduðunu çocuklar da biliyor, biz de biliyoruz. Bu çok önemli. Benim kendi kuklamla konuþuyor olmam da çocuk için çok ilginç ve bunun tamamen bir oyun olduðunu gösteriyor. Bu, açýk tiyatro dediðimiz bir anlatým biçimi. Ben bu oyunda anlatýcý ve Keloðlan olarak biçimlendirmede hep ona dikkat ettim. Bunun bir oyun olduðunu çocuða hep hissettirdim. Sahnede hem kendim olarak hem de Keloðlan olarak yani bir rol kiþisi olarak varým. O yüzden benim kendi kuklam ile konuþuyor olmam göstermek isteðimizin de bu olduðunun altýný çiziyor. Epik tiyatro tarzý çocuklar için de çok farklý bir gerçeklik biçimi.

SDK – Oyunun içinde geçen cinsellik, ölüm, göbek atma gibi bazý temalar insaný hafiften irkiltiyor. Hele konu çocuklar olunca. Sonuçta, bu çok hassas bir denge öyle deðil mi?
Mert Öner – Bu bir çocuk oyunu fakat söz ettiðiniz konularla ilgili olarak çok çeþitli tepkiler aldýðýmýzý açýkça söyleyebilirim. 21. yüzyýlda, günümüzde çocuklar, teknoloji, televizyon, bilgisayar ve internetle o kadar çok iç içeler ki bir çok þeyden en az bizim kadar haberleri var. Çocuklarý gerçek hayattan yalýtýlmýþ biçimde cam bir fanus içinde tutmaktansa onlarý gelecekte karþýlaþacaklarý þeylere karþý hazýrlamanýn daha doðru olduðuna inanýyorum. Evet, oyun içinde bunlardan bahsediyoruz. Bu gerçekler sanki hiç yokmuþ gibi davranmak bana eskide kalmýþ burjuva ahlaký olarak geliyor. Mesela, oyunun bir yerinde meme deniyor ya da sahneye bir cenaze geliyor. Ölümün varlýðýný emin olun çocuklar da en az bizler kadar biliyorlar. Cinselliðin varlýðýndan da haberleri var. Çocuklar illa ölümü ve cinselliði öðrensinler diye bir derdimiz yok. Ama bu gerçekler yokmuþ gibi davranarak onlarý gerçeklerden soyutlayarak olmayan bir dünyaya çocuklarýmýzý inandýramayýz. Fakat çocuklar bizim dünyayý gördüðümüzden çok daha derin ve çok daha geniþ görebiliyorlar. O yüzden iþlenen bu konularý çok da rahatsýz edici olarak görmüyorum.

SDK – Peki, çocuklar bu duruma nasýl bir tepki veriyorlar?
Mert Öner – Çocuklar bu duruma gülüyorlar. Çünkü cenaze, ölüm ve cinsellik oyunda altý çok kalýn çizgilerle çizilerek kaba bir biçimde verilmiyor. Mesela cenaze sahnesinde olay ufak bir espriyle anlatýlýyor. Ýçine bir insan bedeninin giremeyeceði kadar küçük bir kutu sahneye getiriliyor. Orada bir insan bedeninin yatmayacaðýný çocuklar da biliyor. Cenazede insanlar þöyle diyor. ‘Ah, burada olmayý çok severdi’ deniyor ve çocuklar gülüyor.Bu zaten olayýn gerçekliðini kýran bir þey. Cinsellik olduðu noktada ise bir zennenin varlýðý söz konusu olduðunda veya memelerin geçtiði hikayede Keloðlan utangaç bir þekilde gülüyor. Mesela, keloðlan ve güzel kýzýn geçtiði sahnede çocuklar hemen evlensinler diye baðýrýyor. Yani, bütün bunlar bir espri noktasýnda tutuluyor. Yoksa altý çizilerek bir amaç güdülerek verilmiyor. Zaten böyle bir amaç güdülmesine bir oyuncu olarak ne biz izin veririz ne de yönetmenimiz Iþýl Kasapoðlu verir.

SDK – Oyunda çocuklara sürekli sorular yöneltiliyor. Ve çocuklarda çok ilginç yanýtlar geliyor. Bu yanýtlar oyunun gidiþatýný nasýl etkiliyor?
Mert Öner – Ben, çocuk tiyatrosunun çok riskli bir olgu olduðunu düþünüyorum. Çocuk oyunun içinde varsa var, oyunun içinde yoksa yok. O nedenle, ‘Bir Varmýþ, Hiç Yokmuþ’ da çocuklar oyunun bizzat kendisi. Bu bir maceraysa, bizler yolu gösteren birer anlatýcýyýz. Hep beraber bir gemiye biniyoruz. Rotamýz belli. Biz onlara rotayý gösteriyoruz, geriye kalan o gemide yaþananlar. Her þey ortak paylaþým. Ben onlara sorular soruyorum her þeye cevap veriyorlar. Oyun onlarýn istediði biçimde geliþiyor, biçimleniyor ama tabii ki bir metnimiz var ve biz bu metne baðlý kalarak bunu yapýyoruz. Soru cevap faslýnda iki tür yöntem var. Ya ‘hemen yap gitsin’ diyorlar ya da benim heyecanýmý yatýþtýrmak için baþka bir þeyler söylüyorlar. Mesela evlilik oyununda, ‘ne yapsýnlar çocuklar’ diye soruyoruz. Bir aðýzdan ‘evlensin’ diye baðýrýyorlar. Oyunun enerjisi, süresi ve tansiyonu da çocuklara baðlý. Bugün benden takla atmamý istediler sahnede takla attým, jimnastik yap dediler, jimnastik yaptým. Oyunun gidiþatý da, süresi de ve enerjisi de çocuklarla ortak yaratýmýmýzla ilgili bir olay. Oyunda net bir metin var. Bu metnin dýþýna çýkmamaya özen gösteriyoruz. Ben anlatýcý olduðum için metnin dýþýna en çok ben çýkabiliyorum ama metne ne zaman geri döneceðimi biliyorum. Ve o zamanlamayý doðru bir biçimde ayarlamaya gayret ediyorum.

SDK – Zamandan bahsettik. Oyun, bir saat on beþ dakika sürüyor. Bu kadar uzun bir zaman içinde çocuklarýn ilgisini nasýl canlý tutabiliyorsunuz?
Mert Öner – Çocuklarýn konsantrasyonunu bir noktada tutmak çok zor. O nedenle, hiç ara vermiyoruz. Oyunu ilk sahnelediðimiz gün, ara verdik ve ara verince çocuklarýn çok daðýldýklarýný gördük. Ama kuklalarýn ve müziðin sürekli deðiþmesiyle birlikte masallarýn hýzla ilerlemesiyle ben o sýkýcýlýðýn kýrýldýðýna inanýyorum. Oyun bir saat on beþ dakika sürüyor ama ne bizim için ne de çocuklar için o kadar uzun gelmiyor.

SDK – Gelelim oyunun yaratýcýlarý yönetmen Iþýl Kasapoðlu ve Karine Cheres’e.
Mert Öner – Bu oyun, benim için çok özel bir deneyim. Çünkü Iþýl Kasapoðlu gibi Türkiye’nin en iyi yönetmenlerinden biriyle çalýþýyorum. Ýlk defa bir kukla tiyatrosunda oynuyorum. Bu oyunla birlikte, Avrupa’nýn en önemli kukla yapýmcýlarýndan ve ustalarýndan bir olan Karine Cheres ile birlikte çalýþma fýrsatý buldum. Kuklalarýn yaratýcýsý Karine Cheres çok özel bir insan. Iþýl Kasapoðlu ile Fransa’da, Sorbonne’da, tiyatro okulunda okuduðu dönemden gelen bir tanýþýklýklarý ve arkadaþlýklarý var. Çok uzun bir zamandýr beraber çalýþýyorlar. Karine Cheres, Avrupa’nýn en iyi kukla yapýmcýlarýndan biri olmasýnýn yaný sýra, en iyi kukla oynatýcýlarýndan bir olma özelliðini de taþýyor. Karine, bizimle birlikte Ýzmir’de iki hafta gibi muhteþem bir zaman geçirdi. Ýnsan olarak iþinde bu kadar iyi olan ve ayný zamanda mütevazý olan insan çok azdýr. Bitmek bilmeyen enerjisiyle ve kuklalarla ilgili inanýlmaz birikimiyle insaný büyülüyor. Burada, sadece kuklanýn yapýlmasý deðil ayný zamanda kuklanýn nasýl oynatýlacaðý da çok önemli. Çünkü her kuklanýn oynatýlmasýyla ilgili çok özel bir teknik var. Bizim provalarýmýz Karine ile birlikte geçti. Bize kuklalarý nasýl oynatacaðýmýzý gösterdi. Sahnede kuklalarý öylesine elimizde tutmuyoruz. Karine, her kuklanýn olduðu sahneyi ayrý ayrý çalýþtýrdý ve tek tek prova yaptýrdý. Kuklayý eline aldýðý anda kukla canlanýyor ve ona özel bir kimlik kazandýrýyor. Biz de bu büyülü atmosfer içinde ondan bir þeyler öðrenmeye çalýþtýk. Ben baþta insanlýðý, oyunculuðu ve kuklalar konundaki inanýlmaz birikimi nedeniyle ona büyük bir hayranlýk duyuyorum. Karine geçtiðimiz günlerde Ýstanbul’daydý. Iþýl Kasapoðlu’nun ‘Hayvanlar Karnavalý’ isimli oyunuyla ilgili olarak, oyunun kuklalarý ve sahne tasarýmýyla uðraþtý.

SDK – Bu arada, çok önemli bir þeyden söz ettiniz. Kukla oynatýcýsý olmak için geçilen eðitimden. Kukla oynatma konusunda bu kadar kýsýtlý bir zaman içinde Karine Cheres sizlere nasýl bir eðitim verdi?
Mert Öner – Kukla eðitimi, 2-3 hafta gibi bir süre aldý. Bu sadece basit bir kuklayý tutma eðitimi deðil. Çünkü her kuklanýn sahnede yaþabilmesi için ona bir kimlik kazandýrýlmasý lazým. Sizden baþka, sizden ýrak ama farklý bir noktada duran bir kimlik. Benim için bu o kadar zor deðil. Kendi kuklamý oynattýðým için ben kendi sesimi kullanabiliyorum. Ama arkadaþlarým için bu gerçekten daha zor. Çünkü onlar sahnede perde arkasýnda ve önünde sürekli rol, sürekli kukla ve sürekli ses deðiþtiriyorlar. Biz bunun için Karine ile çok uzun süren çok ciddi provalar yaptýk. Her gün aralýksýz prova yapýyorduk. Iþýl Hoca kuklalar konusunda çok hassas ve çok deneyimli. Uzun yýllardýr kukla tiyatrosunu Türkiye’de sürdürmeye çalýþan bir adam olarak bizlere her konuda yardýmcý oldu. Mesela, ipli kuklayý kullanmanýn tekniði farklý, sopalý kuklayý kullanmanýn tekniði farklý.

SDK – Bu oyun, bir noktada Iþýl Kasapoðlu ile Karine Cheres’in ortak bir yaratýmý gibi duruyor diyebilir miyiz?
Mert Öner - Bu oyun aslýnda yeni deðil. Oyunun yazarý ve yönetmeni Iþýl Kasapoðlu, bu oyunu 1980’lerin baþýnda Fransa’da bulunduðu dönemde yazmýþ ve oyun ilk defa Paris’te sahnelenmiþ ve orada oynanmaya baþlanmýþ. Bu oyunda gördüðünüz her þey Karine Cheres’in elinden çýkmadýr. Çoðu kukla benimle yaþýt. Bu, benim için muhteþem bir þey. Kuklalarýn hiç bozulmadan kalmalarý inanýlmaz. Tabii sonra oyun için yeni kuklalar da yapýldý. Oyunda 100’den fazla kukla var.

SDK – Sahnede çok genç bir ekipsiniz. Bu kadar deneyim isteyen, riskli bir iþ için Iþýl Kasapoðlu sizleri nasýl seçti? Ekibini nasýl oluþturdu?
Mert Öner - Iþýl Kasapoðlu, oyunu sahneye koyabilmek için oyuncular arasýndan bir seçme yaptý. Bizi tek tek denedi. Bize masal anlattýrdý, þarký söyletti, dans ettirdi. Bu iþi yapýp yapamayacaðýmýzý ve bu iþi ne kadar çok yapmak istediðimizi görmek istedi. Yeteneklerimizi sýnadý ve sonunda sekiz kiþilik bir ekibe ulaþtýk. Bir buçuk ay boyunca aralýksýz Iþýl Kasapoðlu ve Karine Cheres ile beraber prova yaptýk. Iþýl Hoca dünyanýn çalýþýlmasý en özel ve en güzel insanlarýndan biri. Ondan öðrenecek çok þey var. Iþýl Hoca bize, ‘samimi olmayý’ öðretti. Gerçekten, sahnede samimi olmak her þeyden daha çok önemli. Bana kattýðý þeyin sahnede ‘samimi olmak’ duygusu olduðunu söyleyebilirim.

SDK – Adý üstünde müzikli oyun. Böyle olunca hangi müzikler diye soracaðým. Çünkü oyunda çok geniþ ve zengin bir müzik yelpazesi var.
Mert Öner – Oyunda, Iþýl Kasapoðlu’nun birlikte çalýþtýðý Joel Simon’un müziklerini banttan kullanýyoruz. Bunun yaný sýra, sahnede bir darbuka ve tefimiz var. Kendi müziðimizi kendimiz yapýyoruz. Darbuka ve tefi ayný zamanda kuklalarý da oynatan oyuncu arkadaþýmýz Yiðit Çakýr çalýyor. Burada oyunun ana ritmini belirleyen önemli unsurlardan bir de darbuka ve teftir. Ayrýca sahnede söylediðimiz solo þarkýlar var. Bu þarkýlar Joel Simon’un besteleri üzerine sözler yazýlarak oluþturulmuþ parçalar. ‘Hiç, hiç,hiç’, ‘3,4,5 olsun’, Öf ne kadar pis kokuyor’, ‘Ah, ne kadar hoþsunuz’ ve ‘Hepimiz kardeþiz’ gibi solo parçalarý Keloðlan sahnede tek baþýna söylüyor ve baþýndan geçen her hikayenin ardýndan öðrendiklerini þarký yapýyor. Ve bazýlarýný da çocuklarla beraber bir aðýzdan söylüyoruz. Mesla ‘Hiç, hiç, hiç’ parçasýný oyun sýrasýnda onlara öðretiyorum. Bir de ‘Silifkenin Yoðurdu’ isimli türküyü dans ederek söylüyorum. Sonra, banttan Arap Mezleke parçasý var. Masallarla birlikte sahne deðiþtikçe, müzikler de buna baðlý olarak deðiþiyor. Balýkçýlar sahnesinde kullandýðýmýz ‘Çay elinden öteye, gidelim yali yali’ gibi yöresel türküler var. Oyun, tamamen hýzlý bir ritim üzerine kurulu parçalardan oluþuyor. Bu þarkýlarý, oyuncular ve çocuklarýn eþlik etmesiyle birlikte söylüyoruz.

SDK – Oyun bittikten sonra bile çocuklarýn ilgisi bitmiyor galiba.
Mert Öner – Oyundan çýktýktan sonra, hemen ortadan kaybolmuyoruz. Çocuklar oyun bittikten sonra, salonu terk etmiyorlar, sahneye geliyorlar ve bizimle beraber oturuyorlar. Onlarla söyleþiyoruz. Çünkü onlarýn ne düþündükleri bizim için çok önemli. Sorular soruyorlar, kuklalara dokunuyorlar. Biz burada geçirdiðimiz bir saatlik macera sonunda çocuklarla bir çeþit ‘aþk’ yaþýyoruz. Sanýrým bunun adýna ‘aþk’ demek en doðrusu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn söyleþi kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Rüzgara Býrakýlan Þiirler: "Ýpek Yarasý" ve Ahmet Günbaþ
Yazýyla, Resimle ve Fotoðrafla Geçen 60 Yýl: Fikret Otyam
Caz Fotoðraflarýna Aþýk Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Ruhi Su Ýle Birlikte 40 Yýl : Sýdýka Su
Dekor Tasarýmcýsý "Bezemeci" Deðildir : Tayfun Çebi

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.