..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Öylesine ciddiye alacaksýn ki yaþamayý, yetmiþinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzým Hikmet
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Söyleþi > Seval Deniz Karahaliloðlu




16 Mart 2006
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy  
Hayata karþý duruþlar pek saðlam olmayýnca, deli olmak iþten bile deðildir.

Seval Deniz Karahaliloðlu


‘Askerlik saçma bir þeydir. Hiçbir genç kýzýn baþýna gelmez. Örneðin Leyla’nýn hiç askerlik sorunu olmamýþtýr. Niçin askerde karavanayý sürekli Kelami taþýyor? Kelami olmasa Türk Silahlý Kuvvetlerinin durumu ne olacak? Leyla sevgilim.’


:GFJC:
‘Beni Ben mi Delirttim?’ : Ferhan Þensoy

Seval Deniz Karahaliloðlu

Baþarýsýz hükümetler, hayat pahalýlýðý, iþsizlik, etkisiz ve yetkisiz yöneticiler, hortumcular, bunlara göz yumanlar derken bazýlarýnýn bu noktada direnci çabuk kýrýlýr. Gerçekle hayal dünyasýný ayýran ‘kýldan ince býçaktan keskin’ o ince çizgi çabuk geçilir. Hayata karþý duruþlar pek saðlam olmayýnca, deli olmak iþten bile deðildir. Ferhan Þensoy’un psiko-komik oyununun çýkýþ noktasý da buradan kaynaklanýyor. Hani, ‘deli olmak, iþten bile deðil’ deriz ya. Oyun, bir insanýn kýrýlma noktasýndan itibaren yaþadýklarýný, aþama aþama geri dönüþlerle anlatýyor. ‘Beni Ben mi Delirttim?’ çok katmanlý bir oyun ve psikolojik çözümlemeleri neredeyse Sigmund Freud’u bile kýskandýracak kadar kývrak bir inceliðe sahip. Oyunun yazarý Ferhan Þensoy ile oyunun çýkýþ noktasýný, en az oyunun kendisi kadar ilginç olan yazýlma sürecini, þizofren Ertaç ile ayný odada geçen sekiz ayý, Amsterdam’da bir barda Fransýz bir aristokrat tarafýndan tasarlanan kostümleri ve Galatasaray Lisesi yýllarýnda, cebir hocasý Mösyö Cartet’i delirten matematik sorusunu konuþtuk. Hani derler ya 32 tekmili birden, bu oyun da aynen öyle, neredeyse her bir bölümünün kendine özel ayrý bir hikayesi var.

SDK – Diðer oyunlarla karþýlaþtýrýldýðýnda sahnede farklý bir Ferhan Þensoy var deðil mi?
Ferhan Þensoy – Oyun, içinde bulunduðumuz þu anki Türkiye’de ‘artýk ben de delirmek üzereyim’ diyen bir vatandaþýn durumunu anlatýyor. Bu oyunun kökeni çok eskilere dayanýyor. Çocukluðuma kadar uzanan bir birikime. Rus edebiyatýna meraklý bir çocuk olarak, Çarþamba Lisesi’nde okuyan arkadaþlarla birlikte Nikolai Gogol’un ‘Bir Delinin Hatýra Defteri’ oyununun farklý bir versiyonunu yapmýþtým. Sonralarý, ayný oyunda adý geçen hizmetçi Mavra Mavroviç’in bakýþ açýsýyla hikayeyi yeniden ele aldým. Oyunun çýkýþ noktasý, eserde yer alan bir satýrlýk replikti. ‘Mavra botlarýmý getir’ cümlesinden yola çýkarak oyunu Mavra’nýn gözünden tekrar anlattým. ‘Gogol Delisi’ bana, Kanada’da verilen ‘en iyi yabancý yazar’ ödülünü getirdi. Oyunda, Mavra’yý oynayan Monique Mercure ise en iyi kadýn oyuncu ödülünü aldý. Bunu, Çarþamba’da baþlayan ve Ýstanbul, Galata’da intiharla biten þizofren bir kadýnýn hikayesini anlatan ‘Afitap’ýn Kocasý Ýstanbul’ adlý kitap takip etti. Özellikle bu kitabý yazarken Bakýrköy’de, þizofren hastalarýn kaldýðý koðuþta bir stajým oldu. Mesela bir adam, ‘Ben Namýk Kemal gibi þiir yazýyorum, okuyum mu aðabey diyor. Oku çocuðum diyorum. Karýnca duasý gibi bir yazý. Yazdýðý þiiri okuyor bir de adres ve telefon numarasý veriyor. Üsküdar’da evimiz var. Bizimkileri ara. Ben artýk iyiyim, Namýk Kemal gibi þiir yazýyorum, beni buradan çýkartsýnlar’ diyor. Yani, benim þizofreni üzerine böyle bir hazýrlýðým ve birikimim zaten var. Ýþte, bütün bu birikimin üzerine ‘Beni Ben mi Delirttim’ yazýldý. Olay, tamamen bir týmarhanede geçiyor ama orada ince bir kurgu var ve bu seyirciye oyunun baþýnda belirtilmiyor. Seyirci, Ferhan Þensoy, þimdi bize puset içinde Ferhangi Þeylerde olduðu gibi benzer bir þey anlatacak diye bekliyor. Hayýr, ismim Kelami. Ben Ferhan Þensoy deðilim. Bunu baþtan belirtiyorum ama seyirci bir süre bunu anlamakta zorlanýyor. Metin, týpký laboratuar gibi. Çok farklý bir oyun. Seyircinin beklediði gibi deðil. Arada komik skeçler var ve onlara alýþtýðý için gülüyor ama bunlar benim ‘ani geri dönüþlerle’ anýmsadýðým hatýrlamalarým ve halüsünasyonum. Çünkü subay da, cebirci de, baba da, doktor da ayný adam. Aslýnda sadece bir doktor ve bir hemþire var fakat Kelami, onlarý görerek hep bu olaylarý hatýrlýyor. Ama oyunun sonuna vardýðýnýzda, bilmecenin parçalarý yerine oturuyor. Doktorun üzerinde subay elbisesi var. Hemþire de Leyla’nýn kýçý dýþarýda hali. Yani bu oyun, çok incelikleri olan bir olay.

SDK - Peki, oyunun çýkýþ noktasý nasýl oldu?
Ferhan Þensoy – AKP ezici bir þekilde iktidara geldiði dönemde, ben böyle bir sonuç beklemiyordum. Orada, þarap içmiþ saz çalarken birden bire ‘Geldim 50 yaþýma, aklým geldi baþýma’ diye sazla kendiliðinden bir þarký yaptým. Bu benim, 50 yýldýr aldatýldýðýmýn hikayesiydi. Ýþte, 27 Mayýs darbesi, 12 Mart, 12 Eylül, askerler derken þarkýnýn nakarat kýsmý çýktý. ‘Bak, dikkat Ýsmet Paþa, þimdi çýkarýz düze, Bak dikkat Cemal Paþa, þimdi çýkarýz düze, Bak dikkat Kenan Paþa, Deðmesin yaðlý boya’ biçiminde, hep düze çýktýðýmýzý varsayan bir þarký. Fakat, aslýnda düze çýktýðýmýz filan yok. Yani, son 50 yýlda beni aldattýnýz diyen bir þarký. Þarkýda, bir ülkenin tarihi görülüyor. Son varýldýðý noktada da artýk beni delirtecek duruma gelinmiþ. Bu þarký, bu oyunun çýkýþ noktasý oldu. Delirmiþ adam, týmarhanedeyiz. Ýþte, bu vatandaþý delirten þeyleri anlatýyoruz. Peki neden delirmiþ bu adam? Okula gitmiþ dayak yemiþ, askerde dayak, karakolda falaka, iþkence. Annesi deli, baba zýr deli, sevgilisi deli, herkes deli zaten adamýn etrafýnda. Yani adamý delirtmiþler. Bir adamýn hayatýnýn nasýl mahvedildiðinin hikayesi bu.

SDK – Bu arada Kelami ve arkadaþýnýn politik bir tavrý da var. Cumhurbaþkanýna ciddi ciddi mektup yazýyor. Irak’a gidip olaya derhal müdahale etmesi gerekiyor. Bu arada, George Bush çok güzel Ýngilizce konuþamýyor ama olsun.
Ferhan Þensoy – Evet, yazar. Ben bunu týmarhanede çok gördüm. Cumhurbaþkanýna, baþbakana, maliye bakanýna mektup yazýyor. Sonra, çöp sepetine posta kutusu zannederek mektubu buraya atýyor. Ardýndan da ‘Yazdým Cumhurbaþkanýna’ deyip bir sigara yakýyor. Þizofren söylemi. ‘Yazdým Maliye Bakanýna fakat cevap vermedi’ diyor. Sonra pijamayla oturmuþ, simit yiyor. Siyasilere filan küçük ismiyle hitap eder. Aradým, Tayyip’e söyledim ‘Þunlarý düzelt, ben seni yine ararým’ dedim diyen var. Kendini baþbakan, cumhurbaþkaný zanneden var. Bunlar þizofrenin ilerlemiþ hali. Mesela babamýn Çarþamba’da bir dönem belediye baþkanlýðý yaptýðý dönemde, Çarþamba’dan giderek, Bakýrköy’e yatmýþ olan Çarþambalý bir hastadan bize mektup gelirdi. Mektubun üzerinde resmi görülmüþtür damgasýyla birlikte. Babam, mektuplarý açmadan yýrtar atardý. Þizofren olmadan önce Cemil Bey diye baþlayan mektuplar zamanla Cemil Aðabey’e, dönüþtü. Þizofren olduktan sonra, ‘Cemil, Eþref’e de yazdým. Bunlarý hemen düzelt’ diye emreden mektuplar gelmeye baþladý. Babama emir filan veriyor, artýk kim sanýyorsa kendisini. Ben daha çocuðum. Yazarlýk filan düþündüðüm yok. Mektubun içinde neler yazýlý hem çok merak ediyor hem de müthiþ eðleniyorum. Bana çok komik geliyordu.

SDK - Þizofren Kelami’nin ilginç bir mantýk dizgesi var sanki. Olaylarý anlatýrken, sebep sonuç iliþkilerini kurarken ilginç bir düþünce dizgesi takip ediyor. Oyun ilerledikçe, bu giderek daha da renkli bir hal alýyor deðil mi?
Ferhan Þensoy - Oyunda, þizofren söylemi var. Bunun Týpta karþýlýðý ‘laf salatasý’ olarak geçer. Konuþurken bir yerden bir yere zýplar, bir konudan baþka bir konuya geçer ama onun kendi içinde özel bir mantýðý vardýr. Genel anlamda, bir mantýðý yoktur aslýnda. Beyinde bir sarsýntý bu, gidip gelmeler var. Lafta, daldan dala konuyor. Paranoyanýn teþhisi de buradan baþlýyor. Þöyle geçiyor daldan dala. ‘Askerlik saçma bir þeydir. Hiçbir genç kýzýn baþýna gelmez. Örneðin Leyla’nýn hiç askerlik sorunu olmamýþtýr. Niçin askerde karavanayý sürekli Kelami taþýyor? Kelami olmasa Türk Silahlý Kuvvetlerinin durumu ne olacak? Leyla sevgilim.’ Aslýnda çok da baðlantýsýz deðil. Daha önce anlattý Leyla’yý. Cümle sýralarýnda bir karýþýklýk var. Çünkü beyninde böyle gidip gelmeler oluyor. Eðer elektro þok yemiþse daha fena, çünkü hemen paranoid, paranoya, þizofreniye dönüþüyor. Ondan sonra daha kopukluklar baþlýyor. Ýkinci perde daha acayip. Mesela ‘Timbuktu’nun ortasýndan akýyor ýrmak’. Ama aynen böyle bir söylem. Oyunun ilk prömiyerini Eskiþehir’de doktorlara yaptýðýmýzda, çok þaþýrdýlar. Daha sonra, bana ‘siz nasýl oluyor da olayý bu kadar iyi biliyorsunuz’ diye sordular. Gogol Delisi, Gogol, Afitap derken, benim Bakýrköy’de þizofren hastalarý uzun süreli incelemem sonunda edindiðim bilgi birikimi bu. Ben þizofreni çok iyi tanýyorum. Konuyu biliyorum çünkü. Þizofrende öyledir. Kelami ilk sahnelerde, kýzla tanýþtýðýnda o kadar ‘zýr’ deðil o, daha paranoid. Askerde, giderek paranoyaya dönüþüyor. Dayak yiyor, düþman askerlerinden korkuyor. Daha sonra, askerden dönüyor, garson olduðu yerde çatalý müþterinin eline saplýyor ve artýk þizofren. Orada týbbi bir sýralama var. Paranoid, paranoyak ve son safhaya gelindiðinde þizofren. Mesela, ikinci perdede hatýrladýðý olaylar da giderek daha manyak þeyler olmaya baþlýyor. Oyunda, dramatik kurguyu veren de bu týbbi sýralama ve incelikli olay örgüsü.

SDK - Oyunda hikaye edilenler, o kadar canlý ve samimi ki, sanki olaylarda bir tanýklýk etme duygusu var gibi sezinliyorum.
Ferhan Þensoy – Evet, çünkü ben bu sýralamayý birebir yaþadým. Benim, ‘Kazancý Yokuþu’ romanýnda bahsettiðim bir sevgilim vardý. Romanda, televizyonda reklamlara çýkan bir çocuk anlatýlýyor, o benim; bizim eve gidip gelen kýz da benim sevgilim. Onun bir þizofren erkek kardeþi vardý, Ertaç diye. 1976 -77’de sekiz ay benim evimde kaldý. Kazancý Yokuþundaki evde küçük bir oda vardý, orada kalýyordu. Sonra bana ‘Bu oda bana küçük geliyor. Sen salonda yatýyorsun. Ben de salonda kalacaðým. Burada resim yapacaðým’ dedi ve salonda kalmaya baþladý. Ev möbleli, orada eski bir pikap ve Borodin’in çok çizilmiþ bir plaðý vardý. 33 devirli bir long playdi. Ertaç, en çok da plaðýn takýlan yerini seviyordu. Devamlý orayý çalýyor. Evim benim yazýhanem. Orada çalýþýyor, yazýlarýmý orada yazýyorum. Tamam dedim olmayacak. Ona ilk teþhisi ben koydum. Aldým doktora götürdüm. Doktora, Paranoid deðil mi dedim. Doktor nasýl anladýnýz diye sordu. Ertaç, iki defa akýl hasta hanesine yattý. Gittim çýkardým. Çünkü, ona elektro þok yapmalarýný istemedim. Vicdaným el vermedi. Olaya insanca yaklaþtým. Ne istiyorsun diye sordum. Resim yapmak mý? Boyalarý aldým, al resim yap dedim. Bu, onun için bir tür rehabilitasyon. Bütün gün evde resim yapýyordu. En çok da kýrmýzýyý kullanýyor. Kýrmýzý çabuk bitti. Bakýrköy’de de ayný kýrmýzý meraký vardý. Mesela, bizim oyunda her sahnede mutlaka kýrmýzý olan bir yer vardýr. Arkadan gelen ýþýk da kýrmýzý. Benim bir nazarlýðým var kurdelesi kýrmýzý. Ben bu oyunda, biraz da Ertaç’ý oynuyorum.

SDK – Hakikaten kadýnýn kýpkýrmýzý bir kostümü vardý ve yine kýrmýzý çok abartýlý bir þapka. Gerçekten kostümler çok ilginç.
Ferhan Þensoy – Hikayesi de öyle. Bu oyunu yazarken, Ferhangi Þeyleri oynamak için turneye Hollanda’ya Amsterdam’a gitmiþtim. Bazý oyunlarý yazarken ben ilk önce deftere yazarým daha sonra oradan tekrar temize çekerim. Bu oyunun da ilk perdesini zaten yazmýþtým. Bir yandan kafelerde oturup bu oyunu yazýyorum bir yandan da Hollanda’nýn çeþitli þehirlerinde Ferhangi Þeyleri sahneliyorum. Orada 15 gün kadar kaldým. Ferhangi Þeylerden fýrsat buldukça tiyatroya filan gidiyordum. Mesela bir oyun seyrettim, çok beðendim. Kostümleri çok çarpýcýydý. Orada, tiyatro sanatçýlarýnýn devam ettiði ve benim de Amsterdam’a gittiðimde devamlý uðradýðým bir bar var. Oyun çýkýþýnda bütün tiyatro sanatçýlarý, dekoratörler, kostüm tasarýmcýlarý oraya gider. Orada bir genç kýzla tanýþtým. Sohbet ederken, oyunun kostümlerini onun yaptýðýný öðrendim. Fransýzca konuþan, þatolardan gelen aristokrat bir ailenin kýzý. Solange den Vondel. Kostümleri çok beðendiðimi söyledim. Sonra arkadaþ olduk. Bir oyun yazdýðýmdan bahsettim, benim oyunun kostümlerini hazýrlar mýsýn dedim. ‘Oyunun kostümlerini ben hazýrlarým, telif ücreti de istemem yalnýz program dergisinde adýmý geçir, yeter’ dedi. ‘Seni bir dükkana götüreceðim. Oradan istediðimiz bütün kostümleri alacaðýz. Diðer kullanýlacak olan kostümleri de çizerim sen Ýstanbul’a gittiðinde yaptýrýrsýn’ dedi. Leyla’nýn kýçý dýþarýda kýyafetini filan çizdi. Amsterdam’da palyaçolardan Shakespeare kostümlerine kadar bütün oyunlarýn kostümlerinin satýldýðý büyük bir maðaza var. Adamlar iþi sanayi haline getirmiþler. Orada, bizim giydiðimiz deli kostümünden sadece iki tane vardý. Birinin paçasý geniþ, diðerinin dar. Solange, ‘Bak, aradýðýmýz deli kostümü. Bunlarý alacaksýn’ dedi. Daha ben o sahneleri yazmamýþtým. Kostümleri aldýktan sonra, oturdum paçanýn birisi geniþ, diðerinin dar durumu ile nasýl iþenecek meselesini yazdým. Yani bu oyunun bazý bölümleri kostümler alýndýktan sonra, yazýldý. Kadýnýn kýpkýrmýzý elbisesini, Leyla’nýn taktýðý siyah beyaz peruðu hep oradan bulduk. Ben Amsterdam’dan iki bavul dolusu kostüm ve aksesuar ile döndüm. Kostümlerin de böyle hoþ bir hikayesi var.

SDK- Oyunda, kostüm kadar çok iyi düþünülmüþ bir dekor var deðil mi? Dekor yokmuþ gibi duruyor ama orada çok ince düþünülmüþ bir tasarým var sanki
Ferhan Þensoy – Evet, aslýnda orada çok ince bir dekor var. Fakat yeterince sahne derinliði olmadýðý için ýþýk ve gölgelerle ekranda yapmak istediðimiz þeyleri turnelerde maalesef gerçekleþtiremiyoruz.. Ama bunu, Ýstanbul’da Ses Tiyatrosu’nun sahnesinde, yapýyoruz. Ekrana yansýyan o gölgelerle yapmak istediðimiz baþka þeyler var. Arkadan ýþýklarý aynalar veriyoruz. Aynalarý yerleþtirdiðimiz açýlarla ekranda karagöz perdesi gibi, aydýnger kaðýdýnda olduðu gibi özel görüntüler yakalýyoruz. Bunu yapmak için de 10 metrelik sahne derinliðine ihtiyaç var. Ayrýca, oyunda kullanýlan bebek arabasý özel bir anlam taþýyor. Kelami’yi daha çocukken dövmeye baþlamýþlar. ‘Dandini Kelami dandini’ diye. Oradan baþlýyor hikaye. Ben sahneye girdiðimde puset içinde giriyorum. Zaten baþýndan beri týmarhanedeyim. Doktor, hemþire, iðne, tam týmarhane atmosferi. Ama ben bunu söylemek istemiyorum ki. Bunu siz çözeceksiniz. Týmarhane olmayan sahnelerde, lokal ýþýklarda da, puset ortada yok. Bebek arabasýný çerçeveden çýkarýyorum, sahne kenarýna alýyorum. Orada, öyle ince bir ayar var. Olay, çocukluðundan bebek arabasýndan itibaren baþlýyor. Neden, Kelami hasta doðmuyor ki, kimse þizofren olarak doðmaz. Þizofren olduysa daha sonra edindiði bir hastalýk bu. Daha çocukluðundan itibaren dayak yemesi, annesi ve babasý ile olan iliþkisi. Annesinin bulduðu kýz. Hepsi bir olup delirtiyorlar adamý. Her þey okulda yavaþ yavaþ baþlýyor.

SDK- Okul dediniz de, sýnýf sahnesinde kara tahta önünde ispatladýðýnýz cebir teoremi ile sadece matematikçiyi deðil izleyiciyi de deli ediyorsunuz.
Ferhan Þensoy – Ýþte, bu benim bulduðum Ferhan Þensoy teoremi. (Kahkahalar). Buna herkes çýldýrýyor. 4’ü 2’ye eþitliyorum. Bu, bizim Galatasaray Lisesinde yaptýðýmýz eski bir numaradýr. Cebir hocamýz Mösyö Cartet, iki gün delirdi. Olmaz böyle þey, diyerek tebeþirleri parçalayýp dersi yarýda kesip, bir sigara yakýp sýnýftan çekti gitti. Sonra, tekrar geldi, baktý, çözemedi, deli oldu ve gitti. Ertesi gün, olayý çözmüþ, ‘ne diyorsun sen be’ diyerek geldi ama ilk anda numarayý o da yemiþti. Sonra çözdü tabii. Ama bir gün ve gece adam hiç uyumadý. Cebirciyi deli etmiþtik. Burada, a ve b deðerleri 2’ye eþit. (a-b) dediðimiz zaman zaten sýfýr oluyor. Ama denklemleri, hýzlý bir biçimde baþtan sona doðru bir çýrpýda çözüp deðerleri sonunda yerleþtirdiðinizde 4 eþittir 2 sonucunu buluyorsunuz. Tahtada çözdüðüm denklem baþtan sona kadar kesinlikle doðru. Orada bir yanlýþlýk yok. Sadece deðerleri, denklemin sonunda koyarsanýz, 4=2 çýkýyor ama; deðerleri iþin baþýnda koyarsanýz sonuç sýfýr. Oyunda, seyirci de ciddi ciddi geyik durumlarý oluyor.

SDK – Sonra, oyunun müzikleri de çok ilginç.
Ferhan Þensoy – Müzikler Vanina Michel’e ait. Benim Strasbourg’dan okul arkadaþým, sonra sevgilim. ‘Köþe Dönücü’ filminde beraber oynadýðýmýz Fransýz müzisyen, þarkýcý ve oyuncu. Bana deðiþik filmlere müzikler yaptý. Onun bana yaptýðý ve kullanmadýðým müzikleri vardý bende. Buraya, bir müzik lazýmdý. Ona telefon ettim. Müziklerini kullanacaðým dedim. Kullan dedi. Bana 25 müzik yapmýþtý. Bunlardan 15’ini kullandým.

SDK – ‘Beni Ben mi Yarattým’ deðiþen gündemle birlikte tazelenen bir oyun bu nedenle güncelliðini hiç yitirmiyor deðil mi?
Ferehan Þensoy – Oyunda, Elif Durdu ve Ali Çatalbaþ ile birlikte oynuyoruz. Çok iyi oyuncular. Bu oyun çok farklý olduðu için baþlangýçta, ‘Bu çok farklý bir metin, seyirci ne diyecek’ diyerek iþe çok ürkerek baktýlar. ‘Durun bakalým, laboratuara gidiyoruz’ dedim. Türkiye’nin deðiþen gündemiyle birlikte oyun sürekli yenileniyor. Baþladýðým günden beri oyunda tamirat yapýyorum. Zor bir metin. O an gündemde hangi konu varsa onunla ilgili göndermelerde yer alýyor. Mesela, Abdullah Gül çok iyi reaksiyon alýyor deyip, metin üzerinde düzeltmelere gidiyorum. Tabii, oyunun yazarý olmamýn da bir avantajý var.











Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn söyleþi kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Rüzgara Býrakýlan Þiirler: "Ýpek Yarasý" ve Ahmet Günbaþ
Yazýyla, Resimle ve Fotoðrafla Geçen 60 Yýl: Fikret Otyam
Caz Fotoðraflarýna Aþýk Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Ruhi Su Ýle Birlikte 40 Yýl : Sýdýka Su
Dekor Tasarýmcýsý "Bezemeci" Deðildir : Tayfun Çebi

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.