..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Güven Solak




1 Ocak 2006
Yüzyýlýn Son Fýrsatý  
Güven Solak
...tüm yaþadýklarýnýn hayal olma tehlikesini bertaraf etmek istercesine sað elini yumruk haline getirdi. Avucunun içinde sakladýðý küçük kaðýt parçasýný hissetmek istiyordu. Kaðýt bir davetle ilgiliydi.


:BABF:
    Çenesi yerinde durmuyor, diþleri neredeyse acýtacak kadar birbirine vuruyordu. Titriyordu. Hava hiç alýþkýn olmadýðý kadar soðuktu. Saatine tekrar baktý: 02.03, henüz ancak üç dakika geçmiþti. ‘Daha yirmi yedi dakikam var’ diye düþündü.
    Sessiz bir Pazartesi akþamý kentin bembeyaz bir örtüye bürünmüþ sokaklarýnda, neredeyse koþar adýmlarla ilerleyen Alp Kahraman’ý görenler onun acele bir iþi olduðunu düþüneceklerdir. Onun kendinden emin görünen yüzüne bakanlar, yaðan kara raðmen eðer bir þeyler görmeyi baþarabilirlerse; bu, buzlu kaldýrýmda hýzla yürümenin verdiði endiþe deðil, yarým saat sonrasýný hayal etmenin neden olduðu umut olacaktý. Alp dýþarý hazýrlýklý çýkmýþtý. Yanýna eldiven bile almýþtý. Ancak elinin soðuktan donmasýný göze alarak, sol elini cebine sokmadý. Ne de olsa kar, iki gün önce yaðan ve henüz tam anlamýyla erimemiþ olan buzun üzerine yaðýyordu. Bu durumda Alp daha hýzlý gitmeye çabalarken kayýp vücuduna zarar verebilirdi. Her ihtimali göz önünde bulundurarak elinin birine kayma durumunda, yere düþerken çekeceði acýyý azaltýcý bir görev yüklemiþti.
    Kar tüm þiddetiyle yaðýyordu. Alp baþýný önüne eðmiþ halde ilerlerken, gözlüðünün dýþýnýn eriyen kar taneleriyle iyice ýslandýðýný, içininse boðazýný ve aðzýný koruyacak þekilde sardýðý atkýya üflediði sýcak nefesinden iyice buðulandýðýný fark etti. Bir þey göremiyordu. Tam bu sýrada kaldýrýmýn ortasýna dikilmiþ koca bir çýnara hafifçe çarptý. Sað kolu biraz acýdý. Kýsýtlý zamana raðmen durup gözlüðünü temizlemesi gerektiði kanýsýna vardý. Sol elini cebine attý ve soðuk yüzünden emirlerine karþý gelen eline zor da olsa sözünü geçirtmeyi baþardý. Kaðýt mendil þimdi elindeydi. Deminki çarpýþmanýn etkisiyle pek bir iþe yaramayan sað eliyle gözlüðünü tutarken, sol eliyle camlarýný içli dýþlý sildi ve zaman kaybetmeden yeniden taktý. Son olarak gözlüðün üzerine beresini de takarak yoluna devam etti. Saat... saate bakmayý akýl edememiþti. Paltosunun iç cebine koyduðu saatine bakmaya çalýþmak bir on saniyeye mal olabilirdi. Vazgeçti. Aklýndan bu karda kýþta, zincirle de olsa çalýþan bir taksi aramak geçti üçüncü kez. Ancak etrafta býrakýn taksiyi, hiç araç görünmüyordu.
    Þiddetli esen rüzgar, kar tanelerini yüzüne savurdukça, kar yaðarken aslýnda havanýn çok soðýuk olmayacaðýna dair bilimsel gerçekleri aklýndan geçiriyordu. ‘Herhalde rüzgar yüzünden bu kadar soðuk hissediyorum’ diye düþündü.
    Soðuðun etkisiyle hayal etmeye baþladýðý söylenen insanlarý düþünerek, tüm yaþadýklarýnýn hayal olma tehlikesini bertaraf etmek istercesine sað elini yumruk haline getirdi. Avucunun içinde sakladýðý küçük kaðýt parçasýný hissetmek istiyordu. Kaðýt bir davetle ilgiliydi. Kaðýtta aslýnda davetle ilgili yalnýzca bir kýsaltma ve bir yer adý verilmiþti: Y.Y.S.F.- Mavi Kuðu Sokak. Bir kaç dakika öncesinde bu kaðýt parçasýný kentin merkezinde, Karahan’da bir ipucu bulabilmek amacýyla dolaþýrken bulan Alp Kahraman, hemen kaðýtta belirtilen kýsaltmanýn ‘Yüzyýlýn Son Fýrsatý’ olduðunu anlamýþtý. Aslýnda Alp’in gecenin ikisinde Karahan’da bulunmasýnýn nedeni, bir ay kadar önce þehrin uzak bir ucunda yer alan evinin önündeki sokak lambasýnýn direðine asýlmýþ kaðýt parçasýný bulmasýydý. Bir sürü ilanýn arasýnda hiçbir dikkat çekiciliði olmadan duran kaðýt, evine doðru yürümekte olan Alp’in ilgisini çekmiþti. Üzerine, saðýna soluna asýlmýþ ilanlarý koparýp kaðýda daha yakýndan baktý. Üzerindeki yazýlar, diðer asýlý ilanlarýn aksine insanlarýn kolayca okuyacaðý, dikkatlerini çekeceði büyüklükte deðil, ancak özelikle okumak isteyenlerin okuyabileceði kadar küçüktü. Kaðýtta þunlar yazýyordu:

**

Yüzyýlýn Son Fýrsatý

Çok mu yoruldunuz?
Çok mu üþüdünüz?
Çok mu sýkýldýnýz?
Daha farklý bir dünya mý hayal ediyorsunuz?
Size güzel bir haberimiz var:
Artýk çalýþmanýza gerek yok.
25 Aralýk’ta Karahan’da buluþuyoruz. 02:30’da kalkacak servisimizde sizleri de aramýzda görmekten mutluluk duyacaðýz.
Bilinmeyen diyarlara doðru ilerlemek için
Görüþmek Üzere

Not 1: Kýsýtlý imkanlar nedeniyle sýnýrlý sayýda yolcu alýnacaktýr. Servisimiz elli kiþiliktir.
Not 2: Servisin kalkacaðý yer, 24 Aralýk gecesi Karahan’da duyurulacaktýr. Gerekli ipucunu aramak için 24 Aralýk’ý 25 Aralýk’a baðlayan gece Karahan’da bulunmanýn sizin için zor olmayacaðýna eminiz.
Not 3: Bu organizasyon ...............

**


   Kaðýdýn kalaný yýrtýlmýþtý. Kaðýdý okuduðu sýralarda, bunun neyle ilgili olduðunu anlayamayan Alp Kahraman, kaðýdý evinde masasýnýn bir köþesine býraktý. Aradan geçen günlerde, her sabah kalktýðýnda zaman zaman bu daveti görüyor, içten içe merak ediyor, merakýnýn saçmalýðýnýn farkýna varsa da, kaðýdýn eksik kalan kýsmýný görebilmeyi dilemekten kendini alamýyordu. Ancak apartmanýn önündeki, yakýnýndaki, hatta tüm çevredeki direkleri arasa da, bu davetten bir tane daha bulamadý. Elindekiyle yetinmek zorundaydý. Aradan bir kaç hafta geçtikten sonra zaten daveti unutmuþtu bile. Kaðýt çoktan hiç temizlemediði, temizletmediði kanepesinin altýna girmiþti.
   Daveti tekrar hatýrlamasý bir hafta öncesine dayanýyordu. Alp Kahraman iþinden ayrýlmýþtý. Her þey çok çabuk oldu. Artýk orada çalýþmayý istemediðini farketti, patronuyla konuþtu ve ayrýldý. Yeni bir iþ aramasý gerekiyordu. Fakat henüz buna yeterince istekli deðildi. Kendince yeni yýlý uygun zaman olarak belirledi ve çýlgýnlýklarla doldurmak istediði iki haftalýk süreyi baþlattý. Ýþ aramasýna gerek olmayan bir iþsiz! Daha güzel ne olabilirdi ki. Ona uzaktan bakanlarýn sýký çalýþtýðýný sandýðý, yakýn olanlarýn ise çok tembel olduðunu kolaylýkla farkedebildiði Alp, yeni yýl öncesi bu iki haftalýk aralýðýn baþýnda kendini özüne dönmüþ hissetti. Saatsiz yaþamanýn keyfini, uyandýðý saatte kalkýp saatlerce süren uzun kahvaltý seanslarýnda hissediyordu. Hatta öyle denilebilirdi ki, 24 Aralýk gecesine kadar Alp hiç saatine bakma gereði duymamýþtý. Artýk saati kolunda deðil pantolon ya da palto cebinde taþýyordu.
   Eve sarhoþ geldiði, kendini çýlgýnca eðlendiðine inandýrdýðý günlerden birinin sabahýnda, baþ aðrýsýyla boðuþurken aklýna haftalar öncesinde bulduðu davet gelmiþti. Kaðýdý bulmasý bir gününü almýþtý. Mutfakta bulunan çöp kutusuný bile karýþtýrdýktan sonra, davete rastlayabilmek amacýyla odasýný baþtan aþaðý temizlemeye karar vermiþ ve daha temizliðe baþladýðý anda yataðýnýn altýnda aradýðý kaðýt parçasýna rastlamýþtý. Davette en çok þu ilgisini çekiyordu: ‘Artýk çalýþmanýza gerek yok.’
   Buz gibi havanýn etkisiyle, düþüncelere dalýp giden Alp, birbiri ardýna attýðý adýmlarýna baktýðýnda hýzýnýn yeterli olmadýðýný düþündü. Eðer davet hayal ettiði kadar popülerse, servise yetiþecek elli þanslýnýn arasýnda olamama tehlikesi vardý.
   Saðdan, beþ on metre ilerden gelen bir ses: “Yardým... kaydým... lütfen... kimse yok mu?” Ses çok cýlýz geliyordu. Yaþlý bir kadýn sesi olduðunu tahmin etti Alp. Geç kalma tehlikesine raðmen yürüdüðü sokaðýn karþý yakasýndaki kadýna doðru yaklaþtý. Kadýn yere kapaklanmýþtý. Soðuða, ayaðýndaki ince yazlýk ayakkabýsýndan, baþýna sardýðý ince eþarba kadar her þeyiyle boþuna bir direnç gösteriyordu. Alp, içinden gelen sese uyup o an saatine baktý: 02.09. Yalnýzca yirmi bir dakikasý kalmýþtý. Kendinden utanarak arkasýna baktý. Yüz metre kadar arkada bir adam gözüne çarptý. Buraya doðru ilerliyordu. ‘O adam kadýna yardým edebilir, benim iþim çok acele’ diye düþündü ve hýzla, kaybettiði saniyeleri geri kazanmak istercesine hýrsla yoluna devam etti. Aklýna o adamýn da bu davetten haberdar olabileceði geldi. Bu durumda rakip sayýlýrlardý. Adamýn kendi önüne geçmesine izin vermemeliydi. Yine bu durumda adamýn yere kapaklanmýþ yaþlý kadýna yardým etmeme olasýlýðý da vardý. Ýçinden ‘Allah kahretsin’ dedi, ‘umarým yardým eder.’ Birkaç adým sonra köþeyi döndü, artýk arkasýna baktýðýnda ne gizemli adamý ne de yaþlý kadýný görebiliyordu.

**


    Alp Kahraman, Karahan’da 24 Aralýk gecesi saat on birde dolanmaya baþlamýþtý. Karahan’ýn en kalabalýk sokaklarýnda haftalar öncesi bulduðu davet ilanýyla ilgili bir ipucu arýyordu. Aslýnda ne aradýðýyla ilgili en ufak bir fikri yoktu, ama o yine de tüm dikkatiyle çevresine bakýnmaya devam etti. Daha önce bir sokak lambasý direðinde bulduðu kaðýdýn etkisiyle, cadde aydýnlatmalarýnýn direklerine özel önem verdi. Zaman zaman buzlarý temizlenmiþ kaldýrýmlarýn üzerine bile eðilip bakma gereði duyuyordu, buralara bile reklam yapýþtýranlar vardý. Ancak Karahan Caddesi’ne komþu büyük bir park olan Beyaz Gelincik Parký’na geldiðinde atlamasýnýn mümkün olmadýðý ipuçlarýna rastlamýþtý. Etraf, rastgele çevreye savrulmuþ onlarca kaðýtla doluydu. Kaðýtlarýn üzerinde fazla bir þey yazmýyordu. Bir kaçýný eline aldýðý sýrada saat gece yarýsýný çoktan geçmiþti, iki sularýydý.

**


    Alp, çok büyük bir caddeye ulaþtý. Caddenin kenarlarýna ve ortasýna yapýlan yükseklikler nedeniyle, üst geçiti kullanmasý gerekiyordu. Yayalar için yapýlmýþ üst geçit tüp þeklinde kapalý olarak tasarlanmýþtý. Alp, geçitin içinin daha sýcak olduðunu düþünerek hýzla kendisini yukarý çýkaracak merdivenlere doðru yöneldi. Merdivenler buzla kaplanmýþtý. Sað elini cebinden çýkarýp, korkuluklara tutunarak yukarý çýktý. Geçit ýþýklandýrýldýðý için, önünü rahat görebiliyordu. Ýlerde mendil satan bir çocuk vardý. Ýlkokul çaðlarýndaki çocuk, mendil yýðýnlarýnýn arasýnda dizlerinin üstünde oturmuþ, iki büklüm halde önüne çektiði ders kitabýnýn ve defterinin üzerinde ödevini yapýyordu. Alp bir an cebinden biraz para çýkarýp çocuða vermeyi düþündü. Ama sonra yavaþlamaya yüz tutmuþ adýmlarýný hýzlandýrarak kafasýný baþka tarafa çevirmeyi tercih etti. Þu an acelesi vardý. Kendini yine kötü hissetmiþti. ‘Çocuk orada ödev falan yapmýyordu, bunlar her zaman gördüðüm duygu sömürüsü örnekleri’ diye düþündü. Hem belki dikkat etse çocuðun kitabý ters tuttuðunu bile farkedebilirdi. O çocuðun yarýn okula falan gitmeyeceðini düþünüyordu. Her þey bir düzmeceden ibaretti. Belli ki çocuðun ailesi de orada bir yerlerde bekliyordu ve birazdan onu almaya gelecekti. Muhtemelen yarýn akþama doðru da yine buraya gelip dilenecekler, mendil satacaklardý. ‘Bunlar böyle alýþmýþ, ne yapalým’ dedi kendi kendine.
    Bugün çýlgýnlýk yapmayý düþündüðü bir gündü Alp’in. Ancak þu ana kadar saatin ikisinde Karahan’ýn sokaklarýnda þiddetle yaðan karda gezinmek dýþýnda yaptýðý bir çýlgýnlýk yoktu. Çocukla yaþlý kadýna küçük de olsa yardým etmiþ olmayý diledi. Gece yarýsý davetinin fiyaskoyla sonuçlanmasý durumunda, elinde hiç deðilse hayatýnda daha önce yapmadýðý türden bir iyilikle günü kapatmýþ olacaktý. Kim gece saat ikide mendilci çocuða para vermiþ ki?
    Her neyse, yola devam. Zaman epeyce ilerlemiþ olmalýydý, saatine baktý: Ýkiyi çeyrek geçiyordu. Yolu yarýlayýp yarýlamadýðýný düþündü, ancak emin olamadý.
    Sonraki dakikalarda yürüdü... hiçbir þey düþünmeden yalnýzca yürüdü. Bir kez düþtü, ama yere yüzükoyun kapaklanmasýna raðmen destek aldýðý sol eli ve karýn henüz yumuþak olmasý sayesinde yaralanmadý. Artýk bir an önce, servisin kalkacaðý Mavi Kuðu Sokaðý’na varmaktan baþka bir þey istemiyordu. Ýki üç saattir oradan oraya dolanýp duruyordu ve soðuktan donmak üzere olduðunu hissediyordu. Servisi, onu nelerin beklediðini merak ediyor, gözünün önüne getirmeye çalýþýyordu. Ancak aklýna gelen tek þey sýcak bir ortam ve çay oldu.
    Yine bir köþebaþý, yeni bir sokaða atýlan ilk adýmlar. Az ötede bir anneyle birlikte bir çocuk gördü. Kadýnýn bir elinde büyükçe bir çanta vardý. Öbür eliyleyse çocuðunu –Alp sapsarý uzun saçlarýndan kýz olduðunu tahmin etti- sýmsýký tutmuþ, adeta sürükleyerek götürüyordu. Alp birkaç saniye içerisinde anne-kýzý yakaladý. Yanlarýndan hýzla geçip gitmeyi planlarken kadýnýn “Dayan meleðim, az kaldý” dediðini duydu. Kadýnýn aðýrlýktan iyice çökmüþ sol omzu geldi gözünün önüne. Çantasý epey aðýr olmalýydý. Saatine baktý, yirmi geçiyordu. Kalan yolu düþündüðünde, bu hýzda beþ dakika sonra Mavi Kuðu’ya ulaþacaðýný tahmin etti. Fazla gecikmeyeceðini umarak, genç olduðunu sandýðý anneye doðru yaklaþmaya baþlayan ayaklarýna itaat etti. “Ben taþýyayým mý çantanýzý?”
    Kadýn korkuyla Alp’in yüzüne bakýyordu. Alp onun ‘hayýr’ diyeceðini düþündü. Fakat anne hiçbir þey demeden çantayý Alp’e uzattý. Birlikte yürümeye baþladýlar. Ortada rahatsýz edici olmaya baþlayan bir sessizlik vardý. Sanki iki taraf da konuþmayý birbirinin baþlatmasýný ister gibi bekliyordu.
    Alp’in çantayý yüklenmesiyle, anne-kýzýn hýzýnde gözle görülür bir artýþ oldu. Alp buna raðmen bir an önce onlardan kurtulmayý umuyordu. Ayný sokak üzerinde yollarýna devam ettiler. Ýki kez, yürüdükleri sokaðý kesen sokaklarla karþýlaþtýlar ve Alp umutla her seferinde onlarýn yan sokaklara sapmasýný istedi ancak bu isteði gerçekleþmedi. Alp, annenin nereye gitmekte olduðunu merak etse de, bunca zamandýr hiç konuþmadýklarý için konuþmayý baþlatamýyordu. Çantayla zor da olsa saatine baktý, yirmi altý geçiyordu. Mavi Kuðu’ya çok az kalmýþtý. Sokaðýn sonunda yol ikiye ayrýlýyordu. Alp’in Mavi Kuðu’ya ulaþmak için buradan sola dönüp, ilk saða sapmasý gerekecekti. Köþe baþýna geldiðinde sola dönmesi gerektiðini söyledi. Anne kafasýný öne doðru hafifçe eðdi. Yürümeye devam ettiler. Alp bu sefer onlara sormadan karþýya geçti. Anne-kýz da peþinden onu takip ettiler. Mavi Kuðu’ya sapmak üzerereydiler. Sokaðýn baþýna geldiklerinde Alp elli metre kadar ilerde bir otobüs ve ön kapýsýnýn aðzýnda binmeye çalýþan insanlar gördü. Bahsettikleri servis aracý bu olmalýydý. “Benim þu otobüse binmem gerekiyor dedi” anneye. Ancak çantayý gösterip, ‘þunu size býrakayým’ diyemeden kadýn niyetini söyledi. “Ben zaten o otobüse doðru gidiyordum.” “Öyle mi, çabuk olalým o zaman.” Üçlü servisin kalkacaðý yere doðru koþtular. Araç çalýþýr durumdaydý. Alp, sürücünün sýk sýk gaza basýp motorun hararetini artýrýþýndan, aracýn kalkmak üzere olduðunu anladý. Servise yaklaþtýkça, köþe baþýndayken servise binmekte olduðunu gördüðü birkaç kiþinin çoktan içeri girdiðini fark etti. En son binen yolcunun yüzünü seçebilmiþti: Yere düþmüþ halde gördüðü yaþlý kadýn. Buraya nasýl kendisinden önce gelmiþti. Ýnanamýyordu.
    Üçü, kendilerinin koþma yönlerinde park etmiþ otobüsün arkasýna ulaþmýþtý ki, aracýn ön kapýsý kapandý ve tekerleri dönmeye baþladý. Alp elindeki çantayý yere býrakýp öne fýrladý. Ön kapýya yetiþmiþti bile. Sürücüyle göz göze gelmeye çalýþarak, dýþý karla içi buðuyla kaplý kapýdan içeri doðru baktý; ancak hiçbir þey göremedi. Araç gitgide hýzlanýyordu. Alp kapýyý yumruklamaya baþladý. Onu görmemiþ olabilirlerdi, bu þekilde sesini duyurmaya çalýþýyordu. Ama bunun da bir etkisi olmadý. Otobüsle yarýþmaya çalýþýrken ayaðýnýn kaydýðýný hissetti. Bugün ikinci kez þiddetle yere düþtü. Gözü yaþarmýþtý, aðlamayý istiyordu. Gözünden zor da olsa gelen bir kaç damla sýcak yaþ yanaðýna ulaþmadan donmuþtu bile. Kafasýný zorlukla da olsa kaldýrdýðýnda, ilerlemekte olan otobüsün arkasýndan bakakaldý. Aracýn arka camýnda tanýdýk bir yüze rastlamýþtý. Mendilci çocukla göz göze geldi. Çocuk bir taraftan eliyle camýn buðusunu temizliyor, bir taraftan da gözleriyle Alp’i süzüyordu. Alp çocuðun onu hatýrladýðýna emindi.
    Alp Kahraman yavaþ yavaþ ayaða kalktý. Gün sona ermiþti. Artýk bir hafta daha aylak aylak dolaþmasýna ihtiyacý kalmadýðýný düþündü. Yeterince hareket yaþamýþtý. Yeniden iþ baþý yapmayý düþünüyordu. Bu arada sýkýcý olduðunu düþündüðü evini de çok özlediðini farketti, aðzýna yüzüne bulaþmýþ kar taneciklerini temizlemeye çalýþýrken. Arkasýný döndüðünde anne ve kýzýn birbirlerine sarýlmýþ aðlamakta olduklarýný gördü. Çantalarýný býraktýðý yerden alýp onlarýn yanýna gitti ve yerde en az on santimetre yükselti oluþturmuþ yumuþacýk karýn üzerine oturup onlarý izledi. Kadýn aðlamaklý haldeydi, “kaçýrdýk” dedi. “Ne yapalým, kýsmetimiz bu kadarmýþ.” Kýzýnýn yüzüne düþen taneleri temizledi ve devam etti: “Bizimkisi bir hayaldi, acaba gerçek olur mu dedik, demek gerçekmiþ. Canýmýz çýktý kýzla, þu çantayla yürüyeceðiz diye. Ne bileyim böyle yaðacaðýný keþke almasaydýk çantayý. Sen de sað olasýn, taþýdýn çantamýzý, getirdin bizi buraya kadar.” Alp kadýný dikkatle dinliyordu, ancak söylediklerine, abartýlý üzüntüsüne bir anlam veremedi. Bu sýrada aðýt sürüyordu. “Þu çocuðun yüzüne bir bak, bu ister miydi þöyle bir hayatý olsun? Hayat mý bizimkisi? Neredeyse üç yýl oluyor sokaktayýz. Bir oraya sýðýnýrýz, bir buraya. Melek’in karný nerede doyarsa evimiz orasý. Bir umut, küçük bir umut çýktý karþýmýza o kadar. Keþke hiç görmeseydim o kaðýdý da dönseydim memlekete.”
    Alp’in yüzüne daha bir dikkatli baktýðýný görünce anne, çantayý eline aldý, öndeki fermuarlardan birini açtý. Donmuþ, kaskatý kesilmiþ elleriyle fermuarý açmaya çalýþýrken, “Allah kahretsin, niye umutlandým ki bi kadar. Ben bunu hakettim zaten,” diye söyleniyordu. Alp’e “çakmaðýn var mý kardeþ” dedi. Alp çakmaðý uzattý. Hiddetle, çýkardýðý kaðýdý ateþe verdi anne. “Ýki aydýr senin yüzünden sokaklardayýz, Allah kahretsin seni.” Annenin davet kaðýdýna olan hiddeti sürüyordu. Yanan kaðýda eline geleni fýrlatmaya baþladý. Ancak eline kardan baþka bir þey gelmediði için bu sefer de kaðýt söndü. Alp, yarýsýndan çoðu küle dönmüþ kaðýdý eline aldý. Þimdi onun aklýnda da iki ay öncesi vardý. Yanmamýþ kýsmý okumaya baþladý.

**


Not 2: Servisin kalkacaðý yer, 24 Aralýk gecesi Karahan’da duyurulacaktýr. Gerekli ipucunu aramak için 24 Aralýk’ý 25 Aralýk’a baðlayan gece Karahan’da bulunmanýn sizin için zor olmayacaðýna eminiz.
Not 3: Bu organizasyon Evsizleri Hayata Baðlama Derneði tarafýndan gerçekleþtirilmektedir. Muhtaç durumdaki insanlarýn haklarýnýn suistimal edilmemesi önemlidir. Evi ya da bir geliri olduðu tespit edilecek insanlar organizasyondan dýþlanacaktýr.

Yardým Etmek Ýsteyenler Ýçin Hesap Numaralarý:

**


    “Allah kahretsin,” bu isyan Alp’indi. Anne onu teselli etmeye çalýþtý. “Üzülme kardeþ ne yapalým, bugün bu olmaz da yarýn daha güzeli olur. Sen çok iyi bir insansýn, bizim yüzümüzden yetiþemedin otobüse, inþallah daha iyisi çýkar karþýna.”
    Alp acý acý güldü. Kimin, kimin kýsmetine engel olduðunu düþünüyordu, gözünün önüne otobüsün arkasýna tünemiþ mendilci çocuk ve yere kapaklanmýþ yaþlý kadýn gelirken. Ayaða kalktý, bir eline, on beþ dakika kadar önce taþýmaktan bezdiði aðýr çantayý aldý. Annenin, adýnýn Melek olduðunu söylediði küçük kýzý da kucaðýna aldý. Birlikte Karahan’ýn merkezine kadar yürüdüler. Sabaha kadar saat baþlarýnda iþleyen metro hattýný kullanacaklardý. Týpký birlikte kar altýnda hiç konuþmadan yürüdükleri gibi, yine konuþmadan Alp’in evine ulaþtýlar.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gökkule
Pazartesileri Sevmiyorum
Gece Bekçisi
Ölü Ýhtiyar
Gizemli Yabancý
Ölümden Sonra
Bana Sorma

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
André Gide - Isabelle [Ýnceleme]
Boþlukta Sallanan Adam – Saul Bellow [Ýnceleme]


Güven Solak kimdir?

Çoðunluðun içinde azýnlýk ya da azýnlýðýn içinde çoðunluk gibi hissedilebileceðini düþünen bir amatör. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Fyodor Mihailovic Dostoyevski, Jean Paul Sartre, Albert Camus, Franz Kafka, Oðuz Atay, Sabahattin Ali, Dino Buzzati, Yusuf Atýlgan


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Güven Solak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.