..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Varoluþçuluk > Güven Solak




26 Ocak 2007
Pazartesileri Sevmiyorum  
Güven Solak
Bu geliþinde, geçen sefer anlamlý anlamlý süzdüðü kumralý göndermiþti yataðýna Rezzan Haným. Herkes haným diye hitap ettiðinden Alpar da alýþmýþtý, bu fahiþeden bozma kadýna haným demeye...


:BFDF:
    Alpar Dereli üzerinde sivil kýyafetleriyle her akþam olduðu gibi aðýr adýmlarla, istasyona yanaþmýþ banliyö trenine doðru ilerledi. Bugün mesai biraz uzun sürmüþtü. Komiserin geçen haftaki uyarýsý doðru çýktý, diye düþündü, þu aralar yoðun olacaðýz. Karý koca kavgalarý, komþu kavgalarý, alacak verecek kavgalarý, aile kavgalarý, biraz nefes almak istiyordu Alpar.
    Trenin sondan bir önceki vagonuna bindi. Deneyimleri en tenha vagonun bu olacaðýný söylüyordu. Nedense uzun süredir durakta bekleyenler yüzünden orta vagonlar ve son anda bilet alýp yetiþenler nedeniyle son vagon daha kalabalýk oluyordu. Tren hareket ettikten sonra, koca vagonda beþ kiþiyle birlikte olduðunu fark ettiðinde yüzüne acý bir tebessüm yerleþti Memur Alpar’ýn. Arkasýna yaslandý ve bir saat sürecek yolculuða hazýrladý kendini yavaþça gözlerini kapatarak...
   ..Esmer olaný, geçen haftakine ne kadar da çok benziyor, beyaz süt gibi teni. Dokunma isteði.. Buna hiç engel olamazdý Alpar. Ýsterdi, hep dokunmak isterdi, ama hiç sevdiðine dokunamadý, hep beðendiðine dokundu, parasýný ödediklerine dokundu, ödeyeceklerine dokundu. Bu geliþinde, geçen sefer anlamlý anlamlý süzdüðü kumralý göndermiþti yataðýna Rezzan Haným. Herkes haným diye hitap ettiðinden Alpar da alýþmýþtý, bu fahiþeden bozma kadýna haným demeye. Rezzan Haným’ýn kumral kýzý yusyuvarlak hatlarý, buðday renkli yumuþacýk teni, yüksek topuklu ayakkabýlarýnýn içinden seçilen narin ayaklarý ve pürüzsüz olduðu her halinden belli güzel bacaklarýyla Alpar’ý hemen etkiledi. Ne kadar sürdüðü belli olmayan seviþme sonrasýnda kýz onu yatakta öylece býrakýp gidecek, Alpar’ýn aklýndaysa yine yalnýzca vücuda ait detaylar kalacaktý. Bu kýzlarýn yüzünü, hafýzasýný ne kadar zorlarsa zorlasýn hatýrlayamýyordu Alpar. Yatakta uyanýk halde tembel tembel yatarken saat çaldý, uyan Alpar yeni gün baþlýyor..
    Gözlerini açtýðýnda ani bir refleksle önce saatine baktý: Daha var eve. Nerde olduðunu hatýrlamasýyla dikkati çevresine yöneldi. Vagonun ön tarafýnda kapýnýn hemen yanýnda oturmuþ olan iyi giyimli kýza bakýyordu. Kýzýn yanýnda ona heyecanlý heyecanlý bir þeyler anlatan bir çocuk vardý. Arkasýný döndüðünde baþka kimseyi göremedi. Üç kiþi yalnýzdýlar vagonda. Kýzla çocuðun konuþmasý tuhaf bir hal almaya baþlamýþtý. Kýzýn rahatsýz olduðu yüzünden belliydi. Önceden tanýþmadýklarýný düþündü Alpar. Çocuðun üstü baþý rezaletti, tozlu çamurlu pantolonuyla, kömür karasý yüzüyle kýzýn kardeþi olmasý mümkün deðildi. Bir þeyler satmaya mý çalýþýyordu acaba? Kalkýp kýzý bu sýkýntýdan kurtarmayý düþündü, belki polis olmasaydý kalkardý da; ama þu an kendini çok yorgun, çaresiz ve güçsüz hissediyordu. Herkesin her an bana ihtiyacý yok ya.
    Yeniden kendi içine çekildiði sýrada kýzýn ayaða kalktýðýný gördü. Boþandýðýndan beri hayatýna Rezzan’ýnkiler dýþýnda kadýn girmemiþti. Þimdi göz ucuyla izlediði kýzýn kendisine bu kadar çekici gelmesinin nedeni kadýnsýzlýk mýydý, yazýk.
    Aniden vagonun kapýsý açýldý ve kýz, çocuðu aþaðý iteledi. Ardýndan hiçbir þey olmamýþ gibi vagonun kapýsýný kapattý, vagonun içine hýzlýca göz attý. Bu sýrada Alpar’la göz göze geldiler. Alpar hiçbir þey konuþamýyor, düþünemiyor, hissedemiyordu. Sadece bakýyordu. Bir ara yerinden kalkmak istedi ama onu da baþaramadý. Kýz aðýr adýmlarla Alpar’a doðru ilerledi ve Alpar’ýn arkasýndaki koltuða oturdu. Alpar için bu gerçeküstü rüya inmesi gereken duraða geldiðini anlamasýyla sona erdi. Ne yaptýðýný bilmeden indi hýzla trenden. Polisti, bir cinayete engel olamamýþ, olmamýþ, hatta katilden kaçan bir polisti. Çocuk öldüyse... ya da ölmediyse... Sýklaþtýrdý adýmlarýný Alpar, bugünü hiç yaþamamýþ olmayý diledi.
    Arkasýndan, derinlerden gelen ayak seslerini duyduðunda mesleki içgüdüyle dönüverdi geriye: Karanlýklar içinden beyaz penyesiyle trendeki kýzý seçti hemen mesafeye raðmen. Ürperdi, ama hareket etmedi. Donuk gözlerle kýzý beklemeye baþladý. Kýz adýmlarýný hiç deðiþtirmeden ayný kendine güvenle Alpar’a doðru yürüyordu.
    Ne söylemesi, ne yapmasý gerektiðini düþünürken aðzýndan dökülen sözcüklere kendi de þaþtý Alpar:
    “Neden peþimdesin?” Kaþlarýný çatmýþ haldeydi, ürkekliðini gizlercesine. Kýz durdu, gözlerinin içine baktý Alpar’ýn. “Seninle gelmek istedim.”
    Alpar, kýzýn alkollü olduðuna dair bir ipucu aradý yüzünde, nefesinde. Hayýr alkol almamýþtý, hatta kendisinden daha uyanýktý.
    Dilinin ucuna kadar geldi trendeki çocuk. “Tren...” diyecek oldu, ama kýzýn yüzüne baktýðýnda gördüðü masum ifade susturdu Alpar’ý. Kýza hiç bakmadan yürümeye baþladý. Eliyle ceketinin cebine koyduðu silahýný kontrol etti eve iyice yaklaþtýðýnda.
    Kapýyý anahtarýyla açtýktan sonra arkasýna bakmadan içeri girdi Alpar, kýsa bir süre sonra da kapýnýn kapanma sesini duydu. Hala ne yaptýðýný bilmiyordu, neden getirmiþti onu buraya?
    Sessizliði Alpar bozdu: “Anlatmayacak mýsýn?”
    “Neyi?”
    “Trendeki çocuðu”
    “Tinerciyi mi soruyorsun. Bu denli vurdumduymaz olmayý nasýl beceriyor, diye düþündü Alpar. “Evet aþaðý attýðýn çocuðu soruyorum!”
    “Çünkü çok rahatsýz etti beni.”
    “Beþ yaþýnda yoktu çocuk, bir tokat atsaydýn.”
    “Ýteledim ama çekilip gitmedi.”
    “Bir daha iteleseydin... anlamýyorum neden?”
    “Caným çok sýkýlýyordu.”
    “Canýn mý sýkýlýyordu? Bunun için mi aþaðý iteledin?”
    “Çok sýkýlýyordu, Pazartesileri böyle olurum hep.”
    Kýzýn sakinliði deli ediyordu Alpar’ý. “Neden, Allah kahretsin!, neden?”
    “Çünkü Pazartesileri sevmiyorum.”
    “Ben de ordaydým, rahatsýz ediyor beni diye baðýrsaydýn ya, neden seslenmedin bana?”
    “Gerek var mýydý? Zaten gözünün önündeydik.” Kýz burada haklýydý. Ama hala anlayamýyordu onu Alpar. “Ölmüþ olabilir” dedi.
    “Umarým.”
    “Nasýl böyle konuþabiliyorsun? Tinerci de olsa...” Cümleyi tamamlamak anlamsýzdý, kýz daha tinerci lafýný duyarken yüzünü buruþturmuþtu bile.
    “Bana zarar verebilirdi, cebinde belki de býçaðý vardý, hala anlamýyor musun?”
    Ayak üstü devam ediyordu tartýþmalarý. Alpar kendini çok yorgun ve susuz hissetti. Ýki bardak sudan sonra kýzý salonda otururken buldu, o da karþýsýna oturdu. Kýz hala eþsiz özgüveniyle Alpar’ýn gözlerinin içine bakýyordu.
    “Doðruyu söyle, buraya neden geldin? Çocuðu gördüðüm için mi? Cebinden tabancasýný çýkardý. Kýzýn gözlerine dikkatle baktý, þaþkýnlýk ya da korku belirtisi görebilmek için; ama yüz hala ifadesizdi. Devam etti: “Ben polisim, beni aþaðý itelemen daha zor olacaktýr.”
    “Madem polissin neden beni tutuklamadýn?”
    “...”
    “Þimdi neden tutuklamýyorsun?”
    “...”
    Sessiz geçen dakikalar sonrasýnda kýzýn dikkati Alpar’ýn gözünden salona kaydý. Ayaða kalkýp vitrindeki fotoðraflarý incelemeye baþladý. Bu rahatlýðýndan nefret ediyordu Alpar.
    “Bu kim?” diye sordu kýz, eline aldýðý fotoðraftaki karalanmýþ yüzü gösteriyordu, “karýn mý?”
    “Ayrýldýk.”
    “Kýzýn güzelmiþ.”
    “Öyle.” Alpar sessizce yerinde oturmuþ, kýzýn sorularýnýn bitmesini bekler gibiydi. “Adý ne?”
    “Senin adýn ne?”
    “Gül.”
    Alpar ayaða kalktý, yatak odasýna giderken arkasýndan seslendi Gül: “Bana kendi adýný söylemedin?”
    “Alpar.” Gül’ün Alparýn ne anlama geldiðiyle ilgili sorduðu soru kapý örtülme sesine karýþtý.

**


    Sabah her zamanki gibi aceleyle giyindi Alpar. Evden çýkmadan açýk olan salon kapýsýndan kafasýný içeri uzatmýþ ve uyuyan gülü görmüþtü. Dýþarý adýmýný atarken evde deðerli bir þey olmadýðýný düþünerek kendini rahatlatmaya çalýþýyordu.
    Akþam eve döndüðünde beklemediði bir görüntüyle karþýlaþtý. Gül evi çekip çevirmiþti. Deterjan ve yemek kokularý birbirine karýþýyordu.
    “Mutfakta kavanoz vardý, oradan biraz para aldým, dolap boþtu.” Gül’ü dinlerken bir taraftan evdeki deðiþiklikleri görmeye çalýþýyor, bir taraftan da Gül’e artýk gitmesi gerektiðini nasýl söyleyeceðini düþünüyordu.
    “Saðol... Gül.”
    Yemekte Alpar düne göre daha konuþkandý. Ailesinden bahsetti Gül’e, eski karýsý Naz’dan, kýzý Buse’den.
    Gül yemekten sonra Alpar’ý salona gönderdi, “yorulmuþsundur ben toplarým” teklifini reddedemedi Alpar, gidip televizyonun karþýsýna kuruldu. Gül iþini bitirip geldiðinde Alpar’ýn karþýsýna, televizyonun yanýndaki koltuða oturmuþtu. Alpar televizyonu, Gül Alpar’ý izliyordu.
    “Karýndan sonra baþkasý oldu mu?”
    Alpar, bu ne cüret! bakýþý fýrlattý Gül’e, çatýk kaþlarla “ne demek istiyorsun?” dedi.
    “Yalnýz mýsýn, yýllardýr yalnýz mýydýn, kadýnsýz mýydýn?” diye soruyorum.
    Gül aðýr aðýr dikene dönüþüyordu. Alpar öfkesine hakim olmaya çalýþarak: “Kadýn mý bulacaksýn bana?”
    “Kadýnýn olacaðým. Gözlerini kaçýrma, bana nasýl baktýðýný biliyorum, hoþlandýn benden.”
    “Kadýnsýz olduðumu nereden biliyorsun?”
    “Bacaklarýma kaçamak bakýþlarýndan.” Eteði yukarý doðru kaymýþtý. Ýradesiyle savaþýyor, ayný zamanda içinde uyanan arzu yüzünden kendinden iðreniyordu Alpar, yalnýzlýðýndan utanýyordu.
    Devam etti diken: “Kimden çekiniyorsun, sen nasýl bir erkeksin böyle?”
    “Ya sen nasýl bir insansýn?” Küfretmemek için kendini zor tuttu, “yatar mýsýn altýna böyle her gördüðünün?”
    “Senin deminki bakýþlarýný hatýrladým þimdi, Mehmet Abi de böyle bakardý, yurttaki hademe. Ýlk onun altýna yattým. Biliyor musun, hep merak ederim, erkekler niye etek görünce dayanamaz, ellerini eteðin altýna atmak isterler?” Az daha yukarý çekti eteðini. “Çekinme bak, ben sadece ne hissettiðini merak ediyorum, ne geçiyor aklýndan? Mehmet Abi’yi mi düþünüyorsun? Herhalde tecavüz diyorlar bana yaptýðýna? Ben o zamanlar bir þey hissetmemiþtim, yetiþtirme yurdundaydýk biz, orada güzelsen de çirkinsen de eninde sonunda birileri çýkar üstüne. Ama sen farklýsýn, seni tanýyorum artýk, gel gerçekten hoþlandým senden.”
    Alpar hýþýmla ayaða kalktý, yatak odasýna gitti. Kapýsýný kapattýktan sonra kilit sesi duyuldu. Sabahýn aydýnlýðýna dek uyuyamadý. Evden çýkarken mutfaktaki kavanoza para býrakmayý unutmadý uykulu gözlerle.

**


    Ertesi gün iþten çýkýnca içmeye gitti Alpar. Eve girmeyi istememiþti, Gül’ün onu beklediðine emindi. Sonra ucuz bir otele gitti. Aklýnda Rezzan’a gitmek de vardý ama bir fahiþeyle yatmayý bugün kendine yediremedi.
    Sonraki gün Gül’ün gitmiþ olacaðýný umarak kapýya anahtarýný soktu ve çevirdi, açýlýr açýlmaz yemek ve deterjan kokusu yüzüne çarpmýþtý yine. Ýstemeye istemeye yüz buruþturularak girilen düzenli ev: Garipti ama evliyken de böyle hissederdi.
    Evlilikten tek farký, Naz’ý evde bulamama düþüncesinin onu hiç rahatsýz etmemesiydi, oysa Gül’ü evde bulmak Alpar’ý hem rahatsýz ediyor, hem de memnun ediyor, heyecanlandýrýyordu. Hiçbir þey olmamýþ gibi yediler akþam yemeðini. Dargýnlýða, küskünlüðe dair tek iz sessizlikti. Kimse bozmaya çalýþmadý bu sessizliði.
    Havanýn soðuðuna aldýrmadan balkona çýktý yemekten sonra Alpar, peþinden de Gül.
    “Gül, nerede yaþýyorsun sen?”
    “Yurttan bir iki arkadaþ var, onlarýn yanýnda oyalanýyorum. Evlendi onlar, ben iþimden sýkýldýkça bana yeni iþ bulurlar, parasýzken kalacak yer verirler.”
    “Ne iyi, dostlarýn var.”
    “Birlikte kaçtýk yurttan, kaçtýktan sonra iyice baðlandýk birbirimize. Senin var mý yakýn arkadaþýn?”
    “Pek yok... Yetiþtirme yurdundan ne zaman kaçtýn?”
    “Yedi-sekiz yýl oluyor, on yedi yaþýndaydým, Mehmet Abi’den sonra oldu kaçýþ, o pazartesiden sonra oldu. Naz’la neden ayrýldýnýz?”
    “Baþkasýna gitti, sýkýlmýþ.” Manalý manalý Gül’e baktý Alpar, ancak yine piþmanlýða ya da hüzüne dair bir ipucu göremedi.

**


    Alpar ertesi sabah evden çýkarken kavanoza para yerine küçük bir not býraktý. Gül’den akþama bir þey hazýrlamamasýný istiyor, akþam yemeðini dýþarda yiyeceklerini söylüyordu.
    Akþam eve döndüðünde karþýsýnda güzel bir hanýmefendi buldu Alpar. Gül’ün beklenmedik patavatsýzlýklarý hariç, nerede nasýl davranacaðýný gayet iyi bilen biri olduðunu düþünüyordu. Önceki gece boyu bu davetin ayrýntýlarýyla uðraþmýþtý kafasýnýn içinde. Gidecek bütçesine uygun güzel bir lokanta bulmuþ, hatta kendince menüyü bile seçmiþti. Ama bir türlü Gül’e ne söyleyeceðini bilemiyordu, öyle ya ne için gerçekleþiyordu bu davet? Sonunda oluruna býraktý her þeyi, kapýda ona biraz þaþkýn bir yüzle bakan Gül’e, “gezeriz diye düþündüm” dedi yalnýzca.
    Gece boyu Alpar’ýn kafasý tamamen boþalmýþ gibiydi, gülümsüyordu hep, Gül’e baktýðýnda ifadesiz yüzünde bir tebessüm görür gibi oluyordu, o da memnundu herhalde halinden. Yemekte birkaç kez Gül’ün dalýp gittiðini fark ettiði oldu Alpar’ýn, ama ona hiç ne düþündüðünü sormadý.
    Gece yataðýna yalnýz girdi Alpar. Üzerinde düþünmek istemese de bu yalnýz gecelerin çok uzun sürmeyeceðini biliyordu, onu trende ilk gördüðü geceden beri biliyordu, bir taraftan da bu düþünceden kaçýyordu. Gül’ün yalnýzca yalnýzlýðýný alýp götürmeye yaradýðýna inandýrmaya çalýþýyordu kendini, ah bir de o ifadesiz belli belirsiz tebessüm eden yüz gözünün önüne gelmese, þimdiye uyumuþtu bile. Ah bir de aþaðý düþen çocuk gelmese aklýna...
    Cumartesi günü baþýndan sonuna iþle geçti. Eve geldiðinde saat on bir olmuþtu. Alpar, Gül’ün varlýðýna o kadar alýþmýþtý ki zili çaldý çekinmeden. Evde onu bekleyen birinin varlýðý, yýllardýr unuttuðu ama þimdi hatýrladýktan sonra bir daha hiç kaybetmek istemediði bir mutluluk nedeni olmuþtu.
    Açmadý Gül kapýyý. Ýçeri girerken, çoktan uykuya dalmýþ olmalý, diye düþünüyordu Alpar.

**


    “Günaydýn?” diyen sesin sahibini görecek durumda deðildi. Baþý aðrýyordu. Gözünü açtý ve onu gördü, gülüyordu gözleri. Gülümsediðini fark etmesiyle uyanmak için müthiþ bir çaba harcadý. Uyursa sanki her þey yok olacak, büyü bozulacaktý.
    “Kahvaltýný getirmemi ister misin?”
    Konuþamýyordu, yorgun bedenini tüm gücüyle kaldýrdý, yüzünü yýkayýp mutfaða gitti. Gül’le ilk defa baþbaþa kahvaltý yaptýlar.
    “Burda kal,” derken gözlerini masaya dikmiþti Alpar.
    “Bunu gerçekten istemezsin.” Yine ifadesiz yüze dönüþ... Devam etti Gül: “Sen istiyor musun?”
    Gül’e bakmadan yavaþça onayladý baþýyla Alpar. Gül’e ne söylemesi gerektiðini bilmiyordu. Bir taraftan onu kendisine çok yakýn hissederken, bir taraftan da çok uzak olduklarýný, birbirlerinin ne istediklerini anlamayacak kadar uzak olduklarýný düþünüyordu.
    Bazen iki dostun, bazen iki sevgilinin, bazen de iki ev arkadaþýnýn birlikteliði geceye kadar sürdü. Ýkisi de birbirine teklif etmemiþlerdi, kendiliðinden bir araya geldi iki beden Alpar’ýn odasýnda. Alpar, Mehmet Abi ve diðerleri düþüncesini aklýndan kovmaya çalýþtý seviþirken.Gül’ü tek baþýna istiyordu yanýnda. Tüm umursamazlýðýyla, duygusuzluðuyla istiyordu onu.
    Gül’e sarýlarak uykuya daldý, hiçbir þey düþünmeden.

**


    Yine bir Pazartesi sabahý baþlýyordu. Alpar haftanýn ilk gününe koca yatakta yalnýz baþlamanýn þaþkýnlýðý içindeydi. Gül’e dair bir iz aradý evde. Bir iki günden yok olacak, çok hafif bir deterjan kokusu ve küçük bir nottan baþka bir þey bulamadý. Gül ansýzýn hayatýndan çýkmasýný kendine göre açýklamaya çalýþmýþtý:
    “Alpar, bugün caným çok sýkýlýyor.”
    Telefona gitti eli, ezbere çevirdi numarayý:
    “Alo, Rezzan Haným...”
    Tekrar yataðýna döndü ve yorganý baþýna çekti Alpar. Ýþe gitmek istemiyordu: Pazartesileri sevmiyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn varoluþçuluk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gece Bekçisi
Ölü Ýhtiyar

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gökkule
Gizemli Yabancý
Ölümden Sonra
Bana Sorma
Yüzyýlýn Son Fýrsatý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
André Gide - Isabelle [Ýnceleme]
Boþlukta Sallanan Adam – Saul Bellow [Ýnceleme]


Güven Solak kimdir?

Çoðunluðun içinde azýnlýk ya da azýnlýðýn içinde çoðunluk gibi hissedilebileceðini düþünen bir amatör. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Fyodor Mihailovic Dostoyevski, Jean Paul Sartre, Albert Camus, Franz Kafka, Oðuz Atay, Sabahattin Ali, Dino Buzzati, Yusuf Atýlgan


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Güven Solak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.