..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen þey o kadar çirkindir ki onu her altý ayda bir deðiþtirirler." -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Özcan Nevres




8 Mayýs 2001
Dilinin Belasý  
Özcan Nevres
Köy Enstitüsünden saðlýk memuru olarak mezun olduktan sonra atandýðý köyde hemen göreve baþladý. Köylülerin bulduklarý bir eve yerleþti. Köyün geniþ bir bahçesi vardý. Bahçe ola bildiðince bakýmsýzdý. Bahçe içindeki kuyunun suyu oldukça yakýndý. Kuyudaki


:CEJF:
Köy Enstitüsünden saðlýk memuru olarak mezun olduktan sonra atandýðý köyde hemen göreve baþladý. Köylülerin bulduklarý bir eve yerleþti. Köyün geniþ bir bahçesi vardý. Bahçe ola bildiðince bakýmsýzdý. Bahçe içindeki kuyunun suyu oldukça yakýndý. Kuyudaki tulumba bakým görmediðinden köselesi kurumuþ ve klapeside iþ görmeyecek kadar eskimiþ olduðundan kuyudan su çekemiyordu.Köy Enstitüleri çok yönlü eðitim verdiðinden, daha öðrencilik yýllarýnda günlük hayatta gerekecek bazý aletleri satýn almýþ ve bunlarý kendi eliyle yaptýðý bir tahta sandýða yerleþtirmiþti. Takým çantasýndan kurbaðacýk ile penseyi çýkarýp aletlerin yardýmýyla tulumbayý vidalý yerlerinden söktü.
Kasabada Perþembe günleri Pazar kurulduðundan, köyden kasabaya giden çok oluyordu. Gece, tulumbadan söktüðü klape ve suyu emen köseleyi yanýna alarak köy kahvesine gitti. Ýçeri girdiðinde kahvede oturanlarýn tümünü selamlayarak, gidip muhtarýn oturduðu masaya oturdu. Elindekileri masanýn üzerine býraktý. Muhtar,
Hayrola Ekrem, ne bunlar böyle,
Muhtar etme gözünü seveyim, bilmez gibi bir de soruyorsun.
Yahu Ekrem, ben nereden bileceðim bunun ne olduðunu?
Muhtar senin evinde tulumba yok mu?
Tulumbasýz ev olur mu be Ekrem?
Öyleyse ne soruyorsun? Yoksa senin tulumbada hiç bozulmaz mý bunlar.
Yahu Ekrem sen bana, bað ve pamuk arasý nasýl sürülür? Atlar iþe nasýl koþulur, bunlarý sor. Süt saðmak, tulumba onarmak benim dahiliye vekilinin iþi. Ne etmeye getirdin bunlarý?
Yarýn kasabanýn pazarý. Ýþ yapacak birine verelim bunlarý. Aynýsýndan alý versin.
Yarýn benim birader pazara mutlaka gider. O iþ bitirmeyi de sever. Ona verelim alsýn. Hele sen ne içeceksin bi yol onu söyle. Araya laf girdi. Sormayý unuttum.
Orta bir kahve içerim. Muhtar,
Kahveci!! Ýki orta kahve Getir, deve batmaz olsun dedi kahveciye. Kahveleri getiren ayakçýya masanýn üzerindeki parçalarý verdi.
Bak benim birader orada dipte oturuyor. Bunlarý ona ver. Bizim saðlýkçýnýn olduðunu söyle. Aynýsýndan yarýn alý versin. Ayakçý,
Baþ üstüne muhtar aða diyerek parçalarý alýp götürdü.
               ***
Muhtarýn kardeþi Salih pazardan erken döndü. Kasabadan aldýðý parçalarý, muhtarlýðýn bitiþiðindeki saðlýk memuru ve ebe için ayrýlmýþ odaya götürdü. Ekrem,
Hoþ geldin Salih, sana zahmet oldu. Kaça aldýn bunlarý?
Ne parasý be saðlýkçý? Kýrk yýlda bir iþin düþecek, ona da para mý olur?
Olur, olur. Sen bunlarý bedava almadýn.
Para için sakýn üsteleme, yoksa alýr geriye götürürüm.Hem sen bunlarý nasýl takacaksýn?
Söktüðüm gibi.
Etme be saðlýkçý. Bu iþler erbap iþidir. Bu namussuz tulumbalar, iðne deliði gibi bir yerden hava alsýn, suyu, öldür Allah çekmezler. Cebinden küçük bir paket çýkardý.
Bak sen bundan istemedin ama ben aldým. Belli ki sen hiç tulumba tamir etmemiþsin. Hadi gidelim de þunu beraber onaralým. Bekçiye saðlýkçýnýn evine gittiklerini, arayan olursa oraya göndermesini söylediler. Salih eve giderken gerekir diye yerde bulduðu kiremit parçalarýndan birkaç tanesini aldý.
Kuyunun yanýna vardýklarýnda Salih,
Çekiç var mý diye sordu?
Var tabi.
Al gel. Küçük paketi açtý. Ýçindeki kuyruk yaðýný çýkarýp taþýn üzenine koyup iyice ezdi. Üzerine kiremit parçalarý koyup kiremitleri yaðla birlikte iyice ezdi.Hazýrladýðýnýn bir kýsmýný tulumbanýn takýlacaðý demirin üzerine yaydý. Demir aðýrlýklý klapeyi üzerine yerleþtirdi. Kalan eziði köselenin üzerine yaydý. Tulumbayý delikler denk gelecek þekilde yerleþtirip vidalarý taktý. Boþluklarýný aldýktan sonra, yumuþak bir þekilde sýktý.
Bak Ekrem bey, bu vidalarý fazla sýkarsan, tulumba döküm olduðundan kolayca kýrýlýr. Buna kaynakta olmaz. Yenisini almak zorunda kalýrsýn. Kolun vidasýný söküp köseleyi yerleþtirdikten sonra vidayý sýktý. Köseleli kýsmý tulumbanýn içine sokup destek vidasýný deliðinden geçirip somununu taktý. Hadi bakalým Ekrem bey, az su al gel. Ekrem evden getirdiði testiden tulumbaya su döktü. Salih’in kolu birkaç kez kaldýrýp indirmesiyle tulumbadan gürül, gürül su akmaya baþladý.
Ooo Ekrem bey, bu su ne böyle? Sen bu su ile koca bir bahçeyi sularsýn. Su yakýn olduðu için yormaz bu kol insaný. Ekrem,
Eline saðlýk,hadi bakalým Salih aða, kahvehaneye gidip kahvelerimizi içelim. Nasýl olsa saat beþe geldi. Rahat rahat otururuz.
               ***
Ekrem mesai saatinin bitmesini iple çekerdi. Mesai biter bitmez evine gider, evin geniþ bahçesini beller ve tarhlar hazýrladý. Bütün tarhlarý kýþlýk sebzelerle doldurdu. Tarhlarýn birinde açtýðý tavalarý önce suya doyurdu. Sonra da maydanoz, dereotu, roka ve tere tohumlarýný ayrý tavalara serpti. Üstlerine toprakla karýþtýrdýðý yanýk gübreleri eledi. Gece kahveye gittiðinde muhtarýn Kardeþi Salih oturduðu yere davet etti kendisini.
Gel bakalým gel, koca bahçývan. Ne bu yahu, bir bahçedir tutturdun. Yüzünü görene aþk olsun. Neler yaptýn bu gün?
Tarhlarýn birine dört tava yaptým. Her birine tere, dereotu, maydanoz ve roka diktim.
Roka ve tere nazlanmaz hemen çýkar ama, maydanozla dereotu çok nazlanýr. Hele maydanoz ya çýkar ya çýkmaz.
Çýkar, çýkar. Sen hele dikmesini bil.
Ne yani bizim diktiðimiz maydanozlarýn çýkmamasý dikmesini bilmediðimizden mi?
Tabi ki bilmediðinizden. Siz tavaya tohumu serptikten sonra týrmýkla karýþtýrýyorsunuz. Týrmýk kimilerini derine gömüyor, kimilerini de dýþarýda býrakýyor. Bu yüzden diktikleriniz bozuk çýkýyor. Kimi yerleri boþ oluyor. Kimileri ise ola bildiðince sýk.
Peki sen nasýl yapýyorsun?
Sen yer hazýrlýyordun. Tohumlarý attýn mý?
Tava hazýrlamayý bu gün bitirdik. Yarýn gidip tohumlarý atýp týrmýklayacaðýz.
Yarýn Pazar. Ben de geleyim sizinle. Suyumuz var deðil mi?
Ne yapacaksýn suyu? Sulayýp dikersek o tohum kaymaðý nasýl kýrar?
Ben yarýn sana nasýl yapacaðýný öðretirim. Yarýn bahçeye bir kalbur getirmeyi unutma.
O ne iþe yarayacak?
Yarýn öðrenirsin.
Ülen. saðlýkçý, baþýmýza bahçývan kesildin be.
               ***
Ertesi gün beraberce Salih’in bahçesine gittiler. Su kuyusundaki su dolabýna atý koþtular. Tavalarý suyla doldurdular. Suyun emilmesini beklerken, bire bir gübreyle topraðý karýþtýrdýlar. Suyu emmiþ olan tavalara Salih tohum serperken, Ekrem tohumlarýn üzerine toprak gübre karýþýmýný eledi.
Bir hafta sonra Salih arkadaþlarýna Ekrem’in metoduyla maydanoz ve dere otlarýnýn kýlavuz verdiðini, diðerlerinin ise tavalarý tamamen örttüðünü anlatýyordu. Üstelik çýkanlarýn ayný sýklýkta olduðunu söylüyordu. Hele bi gelsin o, iki eline birer kahve söyleyeceðim.Ben, sen ne anlarsýn bahçeden demiþtim ona. Meðer ben bilmiyormuþum bahçe iþini. O sýrada Ekrem kahvehaneye girdi. Masadakiler hep birlikte ayaða kalkýp,
Gel bakalým büyük bahçývan. Gel de bize de öðret bu bahçývanlýðý. Hemen orta kahvesini söylediler. Keçici Kazým,
Ülen saðlýkçý, ne biçim iþ bu. Salih aðamýza çok deðiþik bir dikim öðretmiþsin. Tohumlar kýsa zamanda tavayý örtmüþler. Üstelik te eksiksiz çýkmýþlar.
Siz sulamadan dikiyorsunuz. Tohum çýkmasý için gereken tavý bulamýyor. Çýkmak için yaðmurlarý bekliyor. Yaðmurun kararý olmuyor. Azý da çoðu da zarar. Zaten bir kýsmýný týrmýk bozuyor. Kalanýný da yaðmur. Kuþlar cabasý. Benim diktiðimde ise þansa býrakýlmýþ bir þey yok. Siz bir dekardan ne kadar domates alýyorsunuz?
Ne dekarý?
Siz dönüm diyorsunuz, biz dekar. Ýkisi de ayný kapýya çýkar. Hadi söyleyin bakalým, bir dönümden kaç ton domates topluyorsunuz.
Ýki bilemedin üç ton.
Sizin diktiðiniz yerden ben sekiz on ton alýrým.
Atma be saðlýkçý. Ne len bu. Tarladan taþ mý topluyorsun.
Hayýr domates topluyorum.
Nasýl oluyor bu?
Seneye burada olursam size onu da öðretirim. Ama ben yinede nasýl olacaðýný anlatayým. Bizimki memuriyet. Bu gün burada, yarýn kim bilir nerede oluruz.
He ya dediler. Doðru söylüyorsun.
Ýyi ama bu öðreti size pahalýya mal olur.
Kaça mal olur?
Yahu aðzýmýz kurudu. Ha bire bedava konuþturuyorsunuz beni. Çaylarý ben söyleyeceðim ama malum ay sonu. Ýncelerin Mehmet,
Ülen saðlýkçý, çayýn lafý mý olur. Hemen kahveciye çay getir diye iþaret etti. Ekrem anlatmaya baþladý.
Siz domatesleri ikinci çapada yatýrýyor musunuz?
Yooo
Ýþte sizin az ürün almanýzýn nedeni burada yatýyor. Domatesler ikinci çapadan sonra diz boyu olurlar. Yeriniz azsa yatýrma iþini çapa ile yaparsýnýz Domates kökeninin arkasýndaki topraðý çeker oyarsýnýz. Domatesin gövdesini bu çukura yatýrýrsýnýz. Üstüne yumuþak nemli toprak çeker, çapayla güzelce sýkýþtýrýrsýnýz. Domatesin çok az bir kýsmý dýþarýda kalýr. Yeriniz çoksa ayný iþlemi sabanla yaparsýnýz. Sabanla domates fidelerinin arkasýný oyarsýnýz. Dönüþte saban kulaðýnýn kaldýrdýðý topraklar gövdenin üzerine yýðýlýr. Sabanýn arkasýndan gelen bir kiþi, çok gömülmüþ olanlarýn üzerindeki topraðýn bir kýsmýný kaldýrýr. Bu gömülen gövdeler, kýsa zamanda kök atar. Buda hýzlý büyümesini ve bol ürün vermesini saðlar.
Doðru ülen saðlýkçý. Mantýða uygun.
               ***
Kýþa doðru yaz günlerinde yetiþtirdiði domates, patlýcan ve biber fidanlarýný en çok güneþ alan bir tarhýn içine dikti. Kasabadan getirttiði morelyelerle tarhýn üzerine bir iskelet kurdu. Yapacaðý iþ için sergi naylonu da getirtmiþti. Tek baþýna iskeletin üzerini kapatmak çok zor olacaktý. Ýþi ertesi güne býraktý. Gece kahvehanede masa arkadaþlarýna,
Yarýna iþi olmayan var mý diye sordu? Arkadaþlarýndan Recep,
Benim iþim yok. Hayrola hayýrlý bir iþ mi var?
E... söyle bakalým, köyümüzün hangi þanslý kýzý bu?
Ne kýzý be arkadaþým? Benim evde yapýlacak bir iþim var. Tek baþýma çok zor olacak. Bu yüzden bana bir yardýmcý gerekli.
O iþe de yardýmcý oluruz da, iþ önceki dediðim iþ olsaydý sevindirirdi bizleri. Hiç olmazsa ömür boyu köylümüz olurdun.
Yahu Recep aða, benim etim ne, butum ne. Küçük bir devlet memuruyum. Kendime zor yetiyorum. Birde kambur mu yükleyeceksiniz sýrtýma.
Ne kamburu be saðlýkçý? Maþallah evde radyo var. Buzdolabý da almýþsýn. Tüplü ocak ta almýþsýn geçende. Ne kaldý geriye? Senin evinde olanlar ancak köyümüzün en zengininin evinde var. Yatak yorgan desen o da var. Ne kaldý geriye. Bir tek avrat. Hadi gari, erken kalkan yol alýr. Eh de bu iþe de hemen köyümüzden bir kýzla evlendirelim seni Muhtarýn kardeþi Salih,
Ülen Recep, senin dilinin altýnda bir bakla var ama, ha bire geveliyorsun. Çýkar þu baklayý aðzýndan. Hangi kýzý layýk gördün saðlýkçýmýza.
Ben yarýn ona söylerim. Siz meraktan çatlaya koyun.
Ertesi gün Recep aða doðruca saðlýkçý Ekrem’in evine gitti. Ekrem sergi naylonunu bir tarhýn yanýna uzatmýþ, yardýmcýsýnýn gelmesini bekliyordu.
Hoþ geldin Recep aða. Hadi bir el at bakalým, þu örtüyü barakanýn üzerine çekelim. Birer ucundan tutup kaldýrdýlar. Örtüyü barakanýn öbür tarafýna kadar çektiler. Naylon örtüyü çýtalarla barakanýn üzerine sabitlediler. Dar taraflarý havalandýrma için boþta býraktýlar.Ýþ bitiminde
Saðlýkçý be, ne olacak bu örtü burada?
Ýçindekileri soðuktan koruyacak.
Koruyup ta ne olacak?
Kara kýþta taze sebze yiyeceðim.
Hadi be saðlýkçý, kýþ aylarýnda sebze yetiþir mi? Sen iyiden iyiye benimle kafa buluyorsun.
Hele kýþ bir gelsin. Yetiþtirdiklerimi beraberce toplar yeriz.
Ýnþallah derim ama, yine de benim aklým bu iþe yatmadý.
Sen cam altýnda hiç fidan yetiþtirmedin mi?
Çooook.
Senin o fideliðinden ne farký var bunun?
Doðru ya.
                    ***
Kýþ geldiðinde Saðlýkçý Ekrem’in yetiþtirdiði sebzeler tüm köylüleri hayrette býrakmýþtý. Köylülerin bir çoðu, köylerinde ilk kurulan bu serayý görmeye geliyorlardý. Merakla soruyorlardý,
Aynýsýný biz de yapsak olur mu diyorlardý.
Olmayýp ta ne olacak. Bizi köy enstitülerinde boþuna mý okuttular. Önümüzdeki yýl orman idaresinden seracýlýk için kerestelik odun tahsisi istersek, orman idaresinin vereceði tomruklarý biçtiririz. Seralarý tomruklardan elde ettiðimiz morelyelerle inþa ederiz. Artýklarýný, çok soðuk geçecek günlerde ýsýtmada kullanýrýz.
Ertesi yýlýn ilk baharýnda muhtara bir ihtiyaç belgesi hazýrlattýlar. Yaz baþlangýcýnda tomruklar geldi. Traktör arkasýna baðlana bilen bir pule aracýlýðýyla çalýþan bir eski hýzar bulup köye getirdiler. Onu saðlam bir yere betonladýlar. Orman iþlerinde çalýþmýþ olan Hatiplerin Mahmut, hýzarýn baþýna geçerek aðaçlarý biçmeye baþladý. Zamaný uygun olanlar da kendisine yardým ediyorlardý. Elde edilen morelyeler hemen tarlalara taþýnarak, seranýn aðaç iskeletini kurmaya baþladýlar. Traktörleri olanlar çevredeki koyun aðýllarýndan satýn alýnan gübreleri taþýyorlardý.     Taþýnan gübreler, iskeleti tamamlanan tarlalara kalýn bir tabaka halinde serildikten sonra bellenerek topraða karýþtýrýlýyordu. Belleme iþi bitenlerde ise dikim için gerekli arýklar açýlýyordu. Bu sera iþi gündeme gelmeden önce herkes sadece kendi yaptýðý iþi biliyordu. Oysa þimdi tüm seralar sýra ile iþlenerek hazýrlanýyordu. Tüm seralar tamamlanýp dikim iþ bittikten sonra örtü için gereken sera naylonlarýný satýn aldýlar. Havalar serinleyince naylon örtüler seralarýn üzerine çekildi.
Soðuk geçen gecelerin sabahýnda sera sahipleri merakla seralarýna gidip soðuðun olumsuz etkisinin olup olmadýðýný kontrol ediyorlardý. Bu ara çobanlar köylülerin göz bebeði olmuþtu. Zira en doðru hava tahmin raporlarýný onlardan alýyorlardý. Kýþ yumuþak geçtiðinden seralarda kullanmak üzere satýn aldýklarý talaþ sobalarýna gerek duyulmamýþtý.
Kahvehanede derin bir sohbet vardý. Ürün hasatý için gün sayýlýyordu. Tek tük kýzaran domatesler vardý. Muhtarýn Salih,
Ekrem bey, benim anlayamadýðým bir þey var. Nasýl oluyor da bu seralarýn içi bu denli sýcak oluyor.
Sera örtüsü olan naylonun özelliði güneþ ýþýnlarýný iyi geçirmesi. Topraðýn içinde bol gübre var. Toprak ýsýnýrken gübrelerde kýzýþýyor. Bu da seranýn içinde yaz sýcaðýna yakýn bir sýcaklýk oluþuyor. Naylon hava geçirmediði için, sýcaklýk uzun süre içeride hapis oluyor. Soðumaya fýrsat kalmadan güneþ doðuyor ve kaybolan sýcaklýk yeniden kazanýlýyor. Çok soðuk olursa naylon örtüde oluþan su damlalarý buz tanecikleri halinde ürünün üzerine düþer ve hasar yapar. Yapraklar ve ürün üzerinde kara lekeler yapar. O lekelerin oluþmasýný önlemek için seranýn içinde soba yakýlmasý gerekir.
Ekrem bey siz nerede öðrendiniz bunlarý?
Ben Köy Enstitüsü mezunuyum dedim ya size. Bizi orada çok yönlü yetiþtirdiler. Sizler Köy Enstitüleri kapatýlýrken bayram yapmýþtýnýz. Halkýn kalkýnmasýndan korkanlar, okulumuzu kominist yuvasý diye karalayarak kapatýlmalarýný saðladýlar. Tümü birden
Deme yahu, deseniz ya biz iyi kazýklanmýþýz.
                    ***
Hasata hýzlý girdiler. Alýcý hýzlý. Gelir ise oldukça yüksekti. Köylü saðlýk memurlarýna büyük saygý gösteriyorlardý. Köyün ileri gelenleri
Ne yapsak ta bu deðerli adamý köyümüzden kaçýrmasak diyorlardý. Kýz verelim dedik istemedi. Arazi verelim dedik istemedi. Üstelik yaptýklarýnýn karþýlýðýnda da hiçbir þey istemiyor. Bu durumda yapa bileceðimiz tek þey buradan baþka tarafa tayin edilmemesi için dua etmek.
                    ***
Köye yeni bir ebe atandý. Uzun boylu, ince yapýlý, esmer ve oldukça güzel bir kýzdý. Ekrem hoþ geldin diye uzattýðý elini tutan kýzýn elinden elini ayýrmak istemiyordu. Ýçinden sým sýcak bir þeylerin aktýðýný hissetti.
Kýz insanýn içini yakan bir sesle
Hoþ bulduk Dedi.
Ben köyümüzün saðlýk memuruyum. Uzun zamandýr ebe tayin edilmesini bekliyorduk. Sizin gibi bir hanýmýn tayini beni çok sevindirdi. Köyümüz insanlarý çok can insanlar ama, meslektaþ arkadaþlýðý çok daha güzel. Buraya tayin olduðumdan beri ilk defa bir meslektaþým ile birlikte çalýþacaðým. Önce size bir ev bulalým. Ev buluncaya kadar benim evde kalýrsýnýz. Ben konuk odasýnda kalýrým. Ev ayarlamamýz uzun sürmez. Belki bu gece bile size ev bulurum. Köylü akþama tarlalardan döner. Geceleri kahvehanede toplanýyoruz. Çocuklarý için ev yapýp boþ tutanlar var. Onlardan birini tutarýz. Benim hatýrýmý kýrmak istemezler. Size iyi bir ev bulurum.
Çok memnun oldum. Siz rahatsýz olmasaydýnýz. Nasýl olsa muhtar ev iþini hal eder. Hem annem bu iþe ne der?
Çok af edersiniz efendim Size hoþ geldiniz demekte geç kaldým Ne olursunuz teyzeciðim kusuruma bakma.
Estaðfurullah oðlum. Neden kusuruna bakayým?
Gece doðumlarýnda bana haber verirsen beraber gideriz doðuma. Ne olur ne olmaz. Bakarsýn köyün delikanlýlarýndan biri çýlgýnlýk yapmaya kalka bilir.
Yardýmýnýza þimdiden teþekkür ederim.
Hadi þimdi sizi kalacaðýnýz eve götüreyim. Eve vardýklarýnda, genç ebe Nebahat evin bahçesine hayran olmuþtu. Sokak kapýsýndan eve kadar olan yolun iki yanýnda güller renk renk açmýþlar. Doyumsuz bir güzellik sergiliyorlardý. Baharla birlikte yeni dikilen sebzelerin yeþili henüz topraðý örtmemiþti.Toprak rengiyle yeþil tam bir uyum içerisindeydiler.
Ekrem bey bu bahçe de sizin mi?
Evet benim efendim.
Annem de ben de bayýlýrýz böyle bahçeli evlere.
Bahçe sizin efendim. Ne zaman isterseniz gelirsiniz. Burayý da kendi eviniz sayýn. Biz zaten burada evlerde kilit bilmeyiz. Herkesin kapýsý açýktýr. Evin içini gösterdikten sonra izin isteyerek ayrýldý. Geceyi konuk odasýnda geçirecekti. Akþam iyice yaklaþmýþtý. Köyün bakkallarý, ekmek arasý sucuk ve kaþar yapýyorlardý. Ara sýra bunlardan birine uðrar, biri iki tek atardý. Bakkal dükkanýna girdi. Bakkala,
Ver bakalým benim nevaleyi dedi. Bakkal ekmek arasý sucuðu verdikten sonra bir bardaða doldurduðu rakýyý sotadaki masanýn üzerine koydu. Boþ bir bardak ve bir þiþe suyu da rakýnýn yanýna býraktý.
Hadi bakalým baþla demlenmeye. Bakalým bu yalnýz hayata daha ne kadar dayanacaksýn. Duyduðuma göre köyümüze atanan ebemiz çok güzelmiþ. Köyümüzün kýzlarýndan hiç birini beðenmedin. Ýnþallah bu senin aklýný çeler de bu rezil bekarlýktan kurtulursun.
Etme Allah’ýný seversen Mehmet efendi. Ben bekarlýðýmdan memnunum. Kýzcaðýz daha bu gün geldi. Ýþe baþlamadan dillendirmeyin kýzýn adýný.
Kýzma be Ekrem bey, biz seni çok severiz. Hani dedim ki madem kýz güzel. Eh sende yabana atýlacak bir delikanlý deðilsin. Aptala malum olur derler. Öyle geçti içimden. Sizin iyi olmanýzý istemeyenin gözleri kör olsun. Az hizmetin geçmedi köyümüze. Hepimizin gözlerini açtýn. Sayende hepimizin kazancý, eskisinden kat kat iyi. Evlenip burada kalmanýz bizi çok memnun eder.
Mehmet efendi, kapat artýk bu konuyu. Fol yok yumurta yok. Duyan da bir þey var zannedecek.
Meraklanma Ekrem bey, burada biz bizeyiz. Bir baþkasý olsa sana böyle takýlýr mýyým? Ýçkisini bitirinceye kadar konuþmadýlar. Hesabý ödeyip kahvehaneye gitti. Kahvehaneye girdiðinde kahvedekilerin tümü kendisine gülerek bakar gibiydi. Sanki hepsi,
Hadi, hadi iþin iþ. Beklemene deðdi. Bu güne kadar evlenmeyi düþünmüyorum diyordun. Bakalým bu güzel kýza dayana bilecek misin? Her zaman yaptýðý gibi gidip Muhtarýn Salih’in oturduðu masaya oturdu. Selamlaþma sýrasýnda ocakçýya kahve yap diye iþaret etti. Kahvesini yudumlarken Salih kulaðýna eðildi. Sen gelmeden önce seni konuþuyorduk.
Neden?
Ebemize görenler hayran kaldýlar. Bizim saðlýkçý aptallýk etmese de bu güzel kýzý kaçýrmasa diyorduk.
Salih, seni çok severim. Dostluðumuzun devam etmesini istiyorsanýz, bir daha böyle bir þey duymayayým.
Tamam arkadaþ, madem sen öyle istiyorsun öyle olsun. Sözü yine seracýlýða getirdiler. Gece geç vakit daðýldýlar.
Ekrem konuk odasýna girdiðinde yatak ve yorgan çarþaflarýnýn deðiþtirilmiþ olduðunu fark etti.
Ulan muhtar senin kadar anlayýþlý insana çok az rastlanýlýr. Ben kalacaðým diye her tarafý dip temel temizletmiþ. Soyunup yataða girdi. Yataða uzanýr uzanmaz Nebahat’ýn güzel yüzü gelip bir burgu gibi beynine saplandý. Ne yaptýysa onu beyninden çýkaramadý. Düþüncelerini yeni sezon için hazýrlayacaðý seraya kaydýrmak istedi olmadý. Koyun saymayý denedi. Oda olmadý. Sabaha kadar Uyumadý.
Sabah önce bakkala gitti. Kaþar peyniri ve bir de ekmek aldý. Kahvehaneye uðrayýp kahveciye saðlýk odasýna bir duble çay göndermesini söyledi. Aldýklarýný masanýn üzerine açýp, getirilen duble çayla birlikte kahvaltýsýný yaptý. Az sonra ebe haným geldi.
Günaydýn Ekrem bey.
Günaydýn Nebahat haným. Kahvaltý yaptýnýz mý?
Yok yapmadým. Bakkala gidip eve bir þeyler aldým. Geç kalmamak için kahvaltý yapmadan geldim.
Bakkala gitmene ne gerek vardý? Dolapta her þey vardý. Rafta çay þeker de var.
Gördük onlarý ama, yinede bir þeyler alayým dedim.
Sen kahvaltý yapmadan gelmezsin diye düþündüm. Bu yüzden kahvaltýmý yaptým. Peyniri de ekmeði de çok almýþtým. Sana da yetecek kadar var. Ben sana bir duble çay söyleyeyim.
Yok zahmet etme. Annem çay hazýrlýyor. Demlenince getirecek.
Annene niye zahmet ettiriyorsun? Kahvehane hemen þurada, yakýnýmýzda. Ne zaman istesek hemen getirirler.
Olsun caným, kahvehaneden gelen çay evde yapýlana benzer mi? Az sonra annesi çayla birlikte kahvaltýlýk ta getirdi. Daha iyi kaynaþmak için kahvaltýsýný yaptýðý halde onlarla birlikte tekrar kahvaltý yaptý.
Gece yataða girdiðinde dünkü geceyi uykusuz geçirdiði halde yine uyuyamýyordu. Olumsuz þeyler düþünüyorsun dedi kendine. O kýz ola bildiðince güzel ve boylu poslu. Sense boy fakiri bir fukara. Gelenek olmuþ erkek kadýndan uzun olacak diye. Sen bu boy fakirliðiyle vaz geç bu sevdadan. Uyumana bak. Böyle düþündü ama nedense bir türlü kafasýndan söküp atamýyordu bu güzel kýzý.
Nebahat ilk gün yorgunluktan ve köy hayatýný yadýrgamaktan öte düþünecek hali kalmamýþtý. Yataða girer girmez hemen uyumuþtu. Bu gece ise gözüne uyku girmiyordu. Ekrem takýlmýþtý kafasýna. Kaþý gözü düzgün ve oldukça efendi bir insan. Ah biraz boyu uzun olsaydý ne olurdu sanki. Nedense aklýndan bir türlü çýkaramýyordu Ekrem’i. Mesleði mesleðime uygun. Herkes tarafýndan sevilen bir insan. Boyu biraz kýsa olmuþsa ne olmuþ yani? Gökten yýldýz mý toplayacaklardý. Ne olursa olsun. Eðer kendisinden bir evlilik önerisi gelirse, nazlanmadan evet diyecekti. Bu düþünceyle rahatladý. Gözlerine bir aðýrlýk çöktü. Uyudu.
Kiralamak için köyün iyi evlerinden birini buldular. Eþya için acele etmiyordu. Zira Ekrem bahçesindeki çiçekler ve sebzelerin bakýmý için evine geldiðinde onu mutlaka yemeðe alý koyuyorlardý. Bu da biri birlerine iyice kaynaþmalarýna neden oluyordu. Bahçeye koyduklarý masada yemek yiyeceklerdi. Anne mutfakta yemek hazýrlýyordu. Nebahat,
Ekrem bey evlenmeyi düþünmüyor musunuz diye sordu.
Düþündüm. Hem de çok düþündüm. Kýsmetime hep köy kýzlarý çýktý. Ben, bir meslektaþýmla ancak mutlu ola bilirim diye düþündüðümden evliliði bir türlü gerçekleþtiremedim. Burada kendimi iþe verdim. Ýlçeye maaþ almak için bile gitmez oldum. Maaþýmý muhtara aldýrtýyordum. Olmadý iþte.
Nasýl bir eþ düþünüyorsun. Belki benim dönem arkadaþlarýndan birini ayarlarýz sana. Ekrem bu cümleyi nasýl söylediðine kendisi bile þaþýrdý.
Sizin gibi birini. Nebahat þaþýrmadý. Onun davranýþlarýndan bu sözleri duyacaðýný tahmin ediyordu. Þaþýrmýþ gibi yaparak,
Benim gibi biri mi?
Evet sizin gibi biri.
Doðrusu beni çok þaþýrttýnýz. Beni beðendiðinizi hiç ummuyordum. Ekrem heyecandan boðulacak gibiydi.
Seni beðenmekten öte, senin için çýldýrýyorum. Seni ilk gördüðümden beri uyku haram oldu bana. Elini Nebahat’ýn elinin üstüne koydu. Eðilip dudaklarýný Nebahat’ýn ensesine koydu. Ensede gezen dudaklarýný yana kaydýrarak dudaklarýný aradý. Nebahat karþý koymadý. Dudaklar biri birlerine kenetlendi. O sýrada Nebahat’ýn annesi elinde yemek tepsisiyle evden çýktý. Olanlarý fark edince geriye döndü. Biraz bekledikten sonra içeriden seslendi.
Nebahat! Hadi gel de yemekleri al. Nebahat,
Býrak artýk beni. Bak annem beni çaðýrýyor. Koþar adýmlarla eve gitti. Yemek sonrasý anne kahve yapmak için eve gittiðinde Ekrem,
Nebahat, kahvelerimizi içerken annene seninle evlenmek istediðimi söyleyip seni isteyeceðim. Baban olmadýðýna göre, nasýlsa kararý annen verecek.
Acele etmiyor musun.
Neden acele etmiþ olayým. Aylardan beri biri birimizi yeterince tanýdýk.
Ekrem, aylar önce kiraladýðým eve taþýnmakta neden aðýrdan aldýðýmý þimdi anladýn mý? Senin bu teklifi bana yapacaðýný umuyordum. Annemin itiraz edeceðini sanmýyorum. Niþan, düðün gibi göstermelik þeylerle uðraþmayalým. Köyde pikaplý bir kýna gecesi yaparýz. Nikahtan sonra bir haftalýðýna memleketimize gideriz. Ýlçelerimiz zaten biri birine çok yakýn. Ekrem,
Hadi bu anlaþmamýzý kutlayalým diye dudaklarýna uzandýðýnda, Nebahat,
Ne yapýyorsun? Neredeyse annem gelecek. Suçüstü yakalanmayalým. O sýrada anne evden çýktý. Tepsiyle getirdiði kahveleri masanýn üstüne koydu. Kahveler yudumlanýrken Ekrem,
Anneciðim sizden Allah’ýn emri, peygamberimizin kavliyle kýzýnýzý istiyorum. Lütfedin evlenmemize izin verin.
Ben ne diye bilirim oðlum. Ýkiniz de okumuþ insanlarsýnýz. En iyi kararý kendiniz verirsiniz. Nebahat peki dedikten sonra bana onaylamak düþer.
Nebahat, sen ne diyorsun kýzým?
Sen peki dersen, ben de peki derim anne. Yeni sözlüleri baþ baþa býrakmak için
Ben mutfaða, bulaþýklarý yýkamaya gidiyorum diye kalktý. Kalkýp fasulyelerin gölgelediði yere gittiler. Doyasýya öpüþerek, anlaþmalarýný kutladýlar. Ertesi gün ilçeye giderek nikah iþlemlerini tamamladýlar. Okuntu daðýtmak üzere de iki kasa fýstýklý ve güllü lokum aldýlar. Köye döndükten sonra sabýrsýzlýkla nikah iþlemlerinin askýdan inme süresinin dolmasýný beklediler. Nikaha beþ gün kala, Salih’in ve muhtarýn kýzlarý birlikte lokumlarý torbalamaya baþladýlar. Ertesi gün köy bekçisi okuntu torbalarýný daðýtarak tüm köylüleri kýna gecesine davet etti. Davetsiz kimse kalmamasýna özen gösterdiler. Kýna gecesi pikaplý olmasýna raðmen çok neþeli geçti. Ayný gece nikahlarý da kýyýldý. Ertesi gün anneleriyle birlikte ilçeye gittiler. Oradan da otobüsle önce gelinin köyüne, oradan da damadýn köyüne gittiler. Annelerini köyde býrakarak, Marmaris’e hareket ettiler. Bir hafta göz açýp kapayýncaya kadar geçip gitmiþti sanki.
Köye döndüklerinde ilk iþleri, Nebahat’ýn kiraladýðý evdeki eþyalarý Ekrem’in bahçeli evine taþýmak oldu. Mesai sonrasý Nebahat ev iþleri ile uðraþýrken, Ekrem marangoza biçtirdiði morelye ve çýtalarla kameriye inþa etmeye baþladý. Kameriye tamamlandýktan sonra etrafýna sarmaþýklar dikti. Kameriyeye birde çatma kapý yaptý. Ýçine masa ve sandalyeler yerleþtirdi. Gerçi yaz geçmek üzereydi ama, kýþ ortasýnda yazdan kalma günler olurdu. O günler kameriyede oturup, doða ile iç içe yemeklerini yerler ve çaylarýný içerlerdi. Bazý akþamlar, bira içerlerdi. Kadehlerini kaldýrýp, þerefe derlerdi. Kadehler bazen evlilik yýl dönümü, bazen tanýþtýklarý günün veya ulusal bir bayramýn kutlanmasý için kalkardý. Ekrem evliliklerinin ilk günlerindeki gibi þiirler okurdu. Þiirler kendi yazdýðý veya Karacaoðlan’dan, Yunus Emre’den,Dadaloðlu’ndan, bazen de Eþref’ten olurdu. Seni çok seviyorum diyerek yanýna iyice sokulur, baþkalarýnýn duymasýndan korkar gibi,
Ah Nebahat, benim sevgili karýcýðým, seni nasýl sevdiðimi anlatamam sana. Sana olan aþkýmý kanýtlamak için gökyüzünde gördüðün þu yýldýzlarýn tümünü yolarda kucaðýna dolduru veririm. Nebahat gülerek,
Yýldýzlarýn tümünü toplayýp kucaðýma yýðmana gerek yok sevgilim. Ben senin , beni çok sevdiðini biliyorum. Bu kez de kadehler yolunmaktan kurtulan yýldýzlar için kalkardý. Mutluluklarýnýn ömür boyu kesintisiz sürmesini dilerlerdi.

                    ***
Zaman akýp gidiyordu. Ekrem bin bir emekle yetiþtirdiði sebzeleri çocuklarýnýn talan etmesine aldýrmadan gülüyordu. Dayanamadý.
Çocuklar, o patlýcanlarý biberleri domatesleri böyle ezip kýrarsanýz, anneniz size nasýl yemek yapacak. Hadi yeter artýk yaptýðýnýz yaramazlýklar. Anneniz görürse çok kýzar. Hadi bakayým yemeðimizi kameriyeye taþýmak için annenize yardým edin. Çocuklar babalarýnýn yüzüne,
Baba bu da olur mu? Ne güzel oynuyoruz der gibi baktýlar. Yinede itiraz etmediler. Koþar adýmlarla eve gittiler. Birinin elinde su sürahisi ve bardaklar, diðerinin elinde ekmek selesi ve çatal kaþýklar geri döndüler. Anne yemekleri getirdi. Masaya yerleþtirdi. Yemekler nefisti. Nebahat,
Ekrem, þehir ebeliði için kursa çaðrýldým. Yakýnda köy hayatýný terk edip ilçeye taþýnacaðýz. Bu çocuklar nasýl alýþacaklar þehir hayatýna. Vaz geçeyim desem olmaz. Bunlarýn orta öðretime baþlamalarý yaklaþtý. Eninde sonunda ilçeye taþýnacaðýz.
Haným dert etme o kadar. Bahçeli bir ev bulur satýn alýrýz. Þehirde bahçeler küçük olsa da çocuklarý yine de oyalar. Pek sorun çýkacaðýný sanmýyorum. Ben de ilçeye atanmamý isteyeyim. Bir an önce ilçeye yerleþelim.
Ýyi olur be Ekrem.
Pazar günlerini ilçede ev aramakla geçiriyorlardý. Satýlýk ev çoktu ama, bahçeli olaný yoktu. Sonunda hastaneye yakýn küçük bir bahçesi olan bir ev buldular. Pazarlýkta anlaþarak kaparo verdiler. Ertesi gün yine ilçeye giderek tapu iþlemlerini tamamlayarak evin anahtarýný aldýlar. Mobilyacýdan iki divan alarak eve koydular. Cumartesi ve Pazar tatilinde gerekli tamir ve boya iþlerini Ekrem kendisi yapacaktý. Kireççiden aldýklarý sönmemiþ kireci bakkaldan aldýklarý iki yað tenekesi içinde söndürdüler. Son arabayla köye döndüler. Çocuklar evi beðenmemiþlerdi. Biri annesinin, diðeri babasýnýn boynuna sarýlarak,
Ne olur bu köyden ayrýlmayalým diye aðlayarak yalvardýlar.
Tamam çocuklar, aðlamanýza gerek yok. Biz köyümüze sýk sýk geliriz dediler.
Sýk sýk geleceðimize hiç gitmesek daha iyi olmaz mý?
Gitmek zorundayýz. Þurada ne kaldý sizlerin ortaokula gitmenize. Ha bu gün, ha yarýn nasýl olsa gideceðiz. Orada da yeni arkadaþlar edinirsiniz. Oraya ýsýndýðýnýzda, buraya bir daha gelmek bile istemezsiniz. Gece yattýklarýnda, çocuklarýn biri birine sarýlýp aðladýklarýný fark eden Nebahat ‘ýn içi burkulmuþtu. Alýþýrlar diye geçirdi içinden.
                    ***
Þehir hayatýna çocuklar çabuk alýþmýþlardý. Oysa Ekrem bir türlü uyum saðlayamýyordu. Bu yüzden içkiye verdi kendini. Ýþ saatinde bile kaçamak yapýp içiyordu. Kötü, çýkarcý arkadaþlar edinmiþti kendisine. Çýkarcýlar onu hastane kapýsýnda bekliyorlar, çýkar çýkmaz koluna girip doðruca gazinoya gidiyorlardý. Ne evi, ne eþi, ne de çocuklarý bir hiçti gözlerinde. Varsa içmek, yoksa içmek. Ýçkiye para yetiþtiremediðinden sürekli borçlanýyordu. Alacaklýlarý evinin kapýsýna, hastanenin kapýsýna dayanýp hem kendisini, hem de eþini küçük düþürüyordu. Ayrýlmaya karar verdiler. Bir süre ayrý kaldýlar. Eþ, dost araya girdiler. Ýçkiyi býrakma þartý ile barýþtýlar. Ýçkisiz günler uzun sürmedi. Daha da azýtmýþtý. Ulu orta dine imana ve devlet büyüklerine küfür ediyordu. Yine ayrýldýlar.
Ekrem’i çok seven bir arkadaþý onu hastane kapýsýnda bekliyordu. Hastaneden çýkýnca koluna girip,
Hadi b akalým bu gece beraber içeceðiz. Hem de doyasýya.
Hastir ulan oradan, sen içmekten ne anlarsýn?
Niye, benim aðzým yok mu?
Hadi gidelim bakalým. Yolda iki gençle karþýlaþtýlar. Gençler,
Ekrem abi, bu gece de içecek miyiz?
Ýçmez olur muyuz be. Hadi bakalým hep beraber gidelim. Gazinoda masayý donattýktan sonra içmeye baþladýlar. Gece yarýsýna doðru arkadaþý hesap istedi. Gelen hesap yüz yirmi liraydý. Arkadaþý Cevat,
Hadi bakalým beyler, pamuk eller cebe deyince iki genç,
Bizim paramýz yok dediler.
Paranýz yoktu da niye geldiniz? Ekrem,
Býrak çocuklarý yahu, onlar benim konuklarým. Benim üstüme yazsýn hesabý.
Hayýr, kimseye hesap yazýlmayacak, her kes payýný ödeyecek. Gençler paralarýnýn olmadýðýný yinelediler. Cevat,
Gelin ulan buraya deyip gençleri dýþarý çýkardý. Ýkisine de ikiþer tokat patlattýktan sonra,
Bir daha sizi Ekrem’in masasýnda görürsem kemiklerinizi kýrarým. Hadi bakalým, def olup gidin. Gençler hýzla uzaklaþtýlar. Döndüðünde Ekrem ayaða kalkmýþ kendisini bekliyordu.
Ne yaptýn çocuklara?
Biraz okþadým.
Niye yaptýn öyle, onlar benim arkadaþlarým?
Onlar senin arkadaþlarýn deðil, senin leþ kargalarýn. Hesap ne oldu?
Yazdýrdým.
Garson gelir misin buraya?
Buyurun efendim. O hesabý defterden silin. Kasaya yöneldi. Kasada oturan patrona,
Ekrem’in tüm borcunun hesabýný çýkar bana.O yazdýðýnýz yüz yirmi lirayý silin. Hesap çýkarýldý.
Sonucu bir fiþe yazýp verin bana. Yazýlý fiþi aldýktan sonra yüz yirmi lirayý ödedi. Kalan hesabý ay baþýnda benden alacaksýnýz. Bundan böyle buna tek kuruþ bile veresiye vermeyeceksiniz. Verirseniz alamazsýnýz ve sonuca katlanmak zorunda kalýrsýnýz.
Baþ üstüne efendim. Beraber gazinodan çýktýlar. Cevat,
Yeni taþýndýðýnýz ev nerede diye sordu.
Niye sordun?
Seni evine götüreceðim de ondan.
Ben eve gitmiyorum.
Niye?
Hanýmla küsüz. Aylardýr ayrýyýz.
Bakmakla yükümlü olduðun iki çocuðun olacak, sen kendi maaþýn yetmediðinden, eþinin de maaþýna el koyup, içki alemlerine yatýracaksýn. Sattýðýn evin parasýna ne oldu? Onu da mý içkiye yatýrdýn? Normal mi senin bu yaptýðýn. Hadi bakalým senin eve gidiyoruz.
Gitmem.
Hayýr gideceksin. Cevat Ekrem’i hýzla sürüklemeye baþladý. Ekrem fazla direnemedi. Ev yakýndý. Kapý önüne geldiklerinde,
Ne olur eve girmeyelim. Yatmýþlardýr.
Sen çocuklarýnda yatacak hal mi býraktýn. Baksana ýþýk yanýyor. Cevat kapýnýn ziline bastý. Kapý hemen açýldý. Eþi çýktý kapýya. Hiçbir þey olmamýþ gibi içeriye buyur etti. Ýçeri girdiler. Eþi hemen mutfaða gidip kahve hazýrladý.Kahveleri verdikten sonra geçip karþýlarýna oturdu.
Vay be beyimiz bizim evin yolunu biliyor muydu? Yoksa kadeh arkadaþlarýn boþadýlar mý seni diye sordu. Cevat,
Nebahat haným, beni iyi tanýrsýnýz. Ben bu gece Ekrem’e iyi bir ders verdiðimi sanýyorum. Bedavacý arkadaþlarýnýn dostluk maskelerini yüzlerinden alý verdim. Ekrem’in bu geceki içtiði son içkisi olacak. Býrak ta onunla ben konuþayým.
Ekrem, karýna þöyle iyice bir bak. Siz kaç sene çok mutlu bir hayat geçirdiniz? O mutlu yýllarýnýzda ara sýra eþinle birlikte içtiðiniz hafif içkilerin dýþýnda içki içiyor muydun. Eminim içmiyordun. Köyden buraya taþýndýktan sonra ne deðiþti ki böyle içkiye sarýldýn. Evine baðlýlýðýn kalmadý. Seni evinden koparan içki arkadaþlarýna git. Benim param kalmadý. Bu gece senden içelim de bakalým, seni içmeye götürecek birini bula bilecek misin. Maaþlarýn gitti. Evinin parasý gitti. Gýrtlaðýna kadar borçlandýn. Yavaþ yavaþ kredi musluklarýn kapanýyor. Ýnsanlara ne olur bana içki parasý verin diye yalvaracak mýsýn. Kendine, karýna acýmýyorsun. Bari çocuklarýna acý. Yarýn seni saat beþte hastaneden alacaðým. Köylere gidip çayýmýzý kahvemizi köylülerle birlikte içeceðiz. Ta ki tamam ben artýk içki içmeyeceðim. Ýçmemeye alýþtým deyinceye kadar. Ne dersin bu önerime? Ekrem aðlýyordu. Baþýný kaldýrýp eþine,
Sizden ve çocuklarýmdan özür diliyorum. Yemin ediyorum bir daha aðzýma içki koymayacaðým. Cevat ayaða kalkýp ikisiyle de tokalaþtýktan sonra,
Dileðim içki yüzünden bir daha yuvanýz daðýlmasýn dedi ve gitmek üzer izin istedi. Ekrem karýsýnýn yüzüne dikkatlice baktý. Gitmesi mi, kalmasý mý gerekiyor, karar veremiyordu. Karýsý,
Sözünde duracaksan kal, gitme dedi. Cevat’ý beraberce kapýya kadar uðurladýlar.
Cevat dediði gibi her akþam hastane önünden Nevzat’ý alýp köylere götürdü. Ay baþýnda aylýðýný aldýðýnda beraberce gazinoya gidip kalan borcu ödediler. Gazinodan çýkýp yine bir köye gittiler. Bir aydan fazla sürdü köye gitmeler. Ekrem içkinin adýný bile anmýyordu. Cevat yýkýlacak olan bir yuvayý kurtarmanýn mutluluðunu yaþýyordu. Köy dönüþü bazý kez eve beraber gidiyorlardý. Amacý evdeki tutumunu öðrenmekti. Eþi,
Çok sað olun Cevat bey, sayenizde yuvamýz yýkýlmadý diyordu.
                    ***
Cevat uzun bir geziye çýkmýþtý. Ekrem, içkiye tekrar baþlamak için sanki onun gitmesini bekliyordu. Eski arkadaþlarýyla içmeye baþladý. Ýçki çýkýþý gittikleri kahvehanelerde ulu orta dine, imana ve devlet büyüklerine küfür ediyordu. Uyaranlara da aðýr hakaretler yaðdýrýyordu. Arkadaþlarý ulu orta küfür ediyor diye kahvehaneye gitmektense, ilçenin içinden geçen þehirler arasý yolda gezmeyi kararlaþtýrdýlar. Ana kanalýn üzerindeki köprüde ayrýldýlar. Ekrem kanal üzerindeki toprak yoldan evine doðru ilerlerken, yoðun karanlýðýn içinden çýkan biri gelip önüne dikildi.
Sen kimsin ulan Allah’a, dine, imana küfür ediyorsun. Dayý mýsýn sen diye sorduðunda Ekrem,
Seninde Allah’ýný, kitabýný sözünü tamamlayamadý. Karþýsýndaki adam üzerine atýlýp kafasýný koltuðunun altýna aldý. Eliyle tuttuðu çenesini hýzla geriye doðru çevirdi. Boynundan kütürt diye bir ses çýktý. Adam Ekrem’in cansýz bedenini sulama kanalýn içine itti.
Cesedi sabah erken saatte tarým iþçileri tarafýndan bolundu. Savcýlýða bildirildi. Üstün körü bir soruþturmadan sonra, tahkikat dosyasý faili meçhuller dosyalarýnýn arasýna kaldýrýldý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhabbet Kuþlarý Nasýl Üretilir
Baðýmsýz Aday Deli Osman
Tarýmda Neden Ýlerliyemiyoruz
Terör ve Geleceðimiz
Hayvan Severlikteki Tezatlar
Aþýrýlýðýn Sonu
Sefalet Podyumda
Hormonsuz Gýda
Yaþadýklarýmýzdan
Tarýmda Gerilemenin Nedenleri

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Onu Ölesiye Sevmiþti
Severek Ayrılalım
Mutluluðu Ölümü Ararken Buldu
Mustafa Efe
Bir Zamanlar Ben De Politikacýydým
Neden Terk Ettin
Güz Gülleri Gibi
O Yalancının Biriydi
Aþk Bu Mudur
Ölümüne Aşk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Acýlarla Yaþamak [Þiir]
Özleyiþ [Þiir]
[Þiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Þiir]
Sevgiliye [Þiir]
Seni Düþündüm Yine [Þiir]
Alýn Götürün Beni Dalgalar [Þiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Þiir]
Bir Rüzgardýr Yaþamak [Þiir]
Uyan Be Memet [Þiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ümit Yaþar Oðuzcan Fazýl hüsnü Daðlarca


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.