..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargýyý yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Toplum ve Birey > Mehmet Sinan Gür




26 Temmuz 2001
01 09 Demokrasi Kavgasý  
Türkiyeli Olmak

Mehmet Sinan Gür


Ülkemizin en büyük sorunu: “Biþey olmaz ya.” Ýðneyi önce kendimize batýrýp sonra bakalým, topluma ne kadar yararlý olabiliriz.Haydi büyükler aþýya


:BFDH:
Türkiye’de ilk nükleer kaza gerçekleþti. Ýkitellide, bir hurdacýda parçalanmak istenen kurþun kabýn bir nükleer çekirdek koruyucusu olduðu anlaþýldý. Hurdacýlar ve yaklaþýk bilinen yirmi kiþi açýða çýkan çekirdekten radyasyon aldýlar ve hastalandýlar. Bu nükleer çekirdek bulundu ancak daha sonra içi boþ bir kurþun kap daha bulundu. Ýçindeki radyasyon yayan parça ise ortada yoktu. Türkiye bu kaza için uluslararasý atom enerjisi ajansýna rapor vermek durumunda. Eðer raporunu iyi bir þekilde veremezse, bu ajans yetkilileri Türkiye’yi, radyasyon bakýmýndan tehlikeli ülkeler statüsüne koyacakmýþ ve üye ülkelere bildirecekmiþ. Bu da Türkiye’nin zaten az olan ihracatýný daha da azaltacakmýþ. Besinler radyasyonlu olabilir ya. Bu iþle uðraþan insanlar, kurþun kabýn üç kuruþ parasý için yalnýz yirmi kiþiyi deðil, bir ülke insanlarýnýn tamamýný tehlikeye attýlar. Onlar suçlu ama, yalnýz onlarýn suçu yok.

Rusya’da, Suudi Arabistan’da, Libya’da ve dünyanýn diðer ülkelerinde iþ yapan müteahhitler, yalnýz kar etmeyi düþünüyorlar. Kar etmeyi, zarar etmemeyi tabi ki herkes ister. Ama bir düzen iyi kurulmaz, hesap iyi yapýlmazsa, bunun acýsý, hiç yapýlmamasý gereken þeylerden çýkarýlamaz. Düþünebiliyor musunuz ki, rahat inþaat yapabilmek için, sizi baþka türlü hiç ama hiç ilgilendirmeyen, bir þehrin ýsýtma sistemi bir gecede bir kaldýrýmdan ötekine taþýnabiliyor? Yanlýþ yapýldýðýný bile bile kalýplar dökülüp eðri büðrü beton duvarlar ortaya çýkarýlýyor; daha beton doðru dürüst kurumadan baþka kalýp kurmak için kalýplar sökülüyor. Öyle ki beton denen duvara parmaðýnýzý basýnca izi çýkýyor; o kadar yumuþak. Sonra da bütün inþaat, yüzlerce konut, yarým býrakýlýp oradan kaçýlýyor. Neymiþ, arkadaþlar iþ yaptý ve para kazandý. Siz olsanýz, böyle bir zihniyete bir daha iþ verir misiniz? Sonuçta ne oldu? En iyi bildiðimiz þey denen inþaatta, dünya çapýnda hýzlý bir ilerleme ve ayný hýzda bir gerileme yaþandý. Bu firmalar kýsa süreli küçük çýkarlarý için bütün bir ülkenin insanlarýný, geleceðini sattýlar. Eðer bu olaylar bir iki firma ile sýnýrlý olsaydý, gene belki affedilebilirdi; ama tam tersine, dürüst çalýþan firmalar bir iki tane ile sýnýrlýydý.

Yaptýðýmýz her iþe, “biþey olmaz yaa” zihniyeti hakim.

Ülkemiz en çok trafik kazasý olan, en çok iþ kazasý olan, kötü olan ne varsa, her þeyin en fazlasý olan ülkelerin baþýnda geliyor. Bunun zararýný gene biz bunu yapanlarla birlikte çekiyoruz. Biz aptal mýyýz? Hayýr. Deli miyiz? Hayýr. Peki baþka ülke insanlarýndan ne farkýmýz var? Farkýmýz þu: Biz demokrat deðiliz. Böyle bir eðilimimiz, eðitimimiz de yok. Hayatta kalmayý, yalnýz baþkasýný ezerek saðlamayý düþünen, geri bir zihniyet sahibiyiz. Benim kervaným yürüsün, baþkalarý ölsün. Böyle düþünüyoruz.

Dini bayramlar sözüm ona ayrýlýklarýn giderildiði, düþmanlarýn barýþtýðý günlerdir. Fakat ne oluyor? Bayramlarda trafik kazalarýndan baþka, kurþunlanarak öldürülenlerin sayýsýnda gözle görünür bir artýþ oluyor. Bir zavallý damat, dargýn olduðu kayýnpederinin elini öpmeye gidiyor. Orada barýþýp lokum yemek yerine kurþun yiyip mezara gidiyor.

Ýnsanýn bu durumlarda davranýþlarýný etkileyen birbirine zýt iki düþünce var. Acýma duygusu (hümanizm) ve zalimlik. Biz hep savaþ halindeyiz. Bütün olaylara da savaþtaymýþýz gibi bakýyoruz. Herkes bizim düþmanýmýz. Çünkü insanlarýn düþmanýmýz olmayabileceði, doðru davranarak, düþmanca hareketleri bile kontrol altýna alabileceðimiz bize öðretilmedi. Dünya tarihi boyunca en nefret ettiðimiz uluslardan biri olan Ýngilizler, Osmanlýlar hakkýnda hep düþman deðil hasým olarak söz ederlermiþ. Anlamayanlar için söylüyorum. Bu onlarýn demokrasi anlayýþlarýndan kaynaklanýyor. Adamlar düþmanlarýna bile deðer vererek bakmayý öðrenmiþler. Ama gerektiði zaman kendi çýkarlarýný kollamýyorlar mý? Þüphesiz ki bunu da en iyi þekilde yapýyorlar.

Hangi gerçek demokratik ülkede, partisi farklý diye insan öldürüldüðü görülmüþ? Ülkemizde seçim yapýlýyor; bununla övünüyoruz ama seçilecek insanlar parti baþkanlarý tarafýndan tayin ediliyorlar; seçilecek insanlar listelere girebilmek için milyarlarca lira para harcýyorlar; seçim sandýklarý kaçýrýlýyor; çöplüklerin içinde kullanýlmýþ oylar bulunuyor. Ýnsanlar iki kez oy kullanmasýn diye parmaklarý boyanýyor. Demek ki kimsenin kimseye güveni yok. Seçim kaybedilince, sanki yaþam son bulacak. Bu tip bir demokrasiden ne beklenebilir? Nasýl bir ilerleme saðlanabilir? Hiç.

Nasýl demokrat olabiliriz? Sözüm ona ülkemizde demokrasi var. Biz yalnýz onun adýný kullanýyoruz. Bu kelime öyle sulandýrýldý ki artýk anlamýný yitirdiðini söylemek yanlýþ olmaz. Ama ne yazýk ki yerine koyacak baþka bir kelime yok. Bu kelimeye hak ettiði anlamýný yeniden kazandýrmak zorundayýz. Þöyle söylemeliyim: Sizin gibi düþünmeyen bir insana nasýl katlanabilirsiniz? Katlanmak, o kiþiye karþý hoþgörülü olmak anlamýna geliyor. Ama hoþgörülü olmamak da, onu yok etmek, hapse týkmak anlamýna geliyor. Böyle olmamalý. Yasalarýmýz deðiþmek zorunda fakat daha yasalar düzeyine gelmeden önce kendi aramýzda hoþgörüyü saðlamamýz gerekiyor. Bu saðlansa, yasalar zaten kendiliðinden deðiþir.

Ne yazýk ki demokrasi, ülkemizde geliþmemiþ bir filiz gibi durmaktadýr. Ýnsanlarýmýz demokrat olmayý ve demokrat gibi davranmayý içlerine sindirememiþler. Öyle ki, siz demokrat iseniz eðer, birçok davranýþýnýzda bunu gösterirseniz, davranýþýnýz baþkalarý tarafýndan yanlýþ algýlanabilir. Örneðin sýk sýk gittiðiniz bir lokantada garsona bir demokrat olarak davrandýðýnýzý düþünelim. Sizin düþüncenize göre, garson orada yalnýzca görevini yapmakta. Ýnsan olarak sizden bir farký yok. O kiþiye böyle düþündüðünüzü hissettirirseniz – her zaman böyle olur demiyorum ama – çok deðiþik bir tepki alabilirsiniz. Kiþi onunla laubali olmak istediðinizi düþünebilir. Bir daha lokantaya gidiþinizde ensenize bir tokat yiyebilirsiniz (eþek þakasý olarak). Bu yüzden midir nedir, insanlar iliþkilerinde hep hiyerarþilerini hissettiriyorlar. Ya da demokrat olmadýðýmýz için.

Ülkemizdeki genel kaný, iyi olan insan gevþek insandýr; istismar edilebilir. Hatta bu iyi insan erkekse, onun cinsel tercihi konusunda bir takým þüpheler (!) de olabilir. Çünkü karþýlýksýz olarak iyilik yapmak, pozitif düþünmek yalnýz kadýnlara, annelere özgü bir özelliktir. Sýrasý gelmiþken, ülkemizde kadýnlar arasýnda demokrasi, erkeklere göre çok ileridedir. Kadýnlar arasýnda iktidar mücadelesi yoktur. Bir kadýn iktidar mücadelesi yapýyorsa, büyük bir olasýlýkla erkeklerin iþlerinden birine el atmýþ demektir. Ona da erkekleþmiþ kadýn gözüyle bakarlar.

Bir örnek de askerlikten vereyim. Ben askerliðimi üniversite mezunu olduðum halde, kýsa dönemde bitirmek için eðitim çavuþu olarak yaptým. Askerlik yapmýþ olanlar bilirler. Silahlarýn nasýl kullanýldýðý anlatýlan eðitim saatleri vardýr. Bir gün, çavuþ olan bir arkadaþýmla bir takýmý topladýk. Ben de çavuþum. Takým kare biçiminde ayakta duruyor; biz bir roketatarýn nasýl çalýþtýðýný anlatýyoruz. Daha doðrusu anlatmaya çalýþýyoruz. Askerler bizi dinlemiyorlar. Hepsi yirmi yaþýnda olan bu gençlerin, en eðitimli olaný lise mezunu. Ýçlerinde lise terkler, ortaokul mezunlarý var. Biz üniversiteliyiz ya, dinlenmemiz gerekmiyor. Onlara karþý – dayak gibi – kötü bir þey de yapmayýz. Bu yüzden hem bizi dinlemiyorlar, hem de yüzlerinde bir gülümseme, gayrý ciddi davranýþlarda bulunuyorlar. Ben bir iki kez daha ciddi olmalarýný söyledimse de dinletemedim. Sonunda arkadaþým patladý. “Bunlara iyilikle yaklaþmak yaramaz; bak þöyle yapacaksýn” dedi. Gitti, iki tanesine iki tokat çaktý. “Bunlar ancak bundan anlarlar” dedi. Gerçekten de hepsi neye uðradýðýný þaþýrdý. Sustular; hemen toparlandýlar; dersin sonuna kadar kýpýrdamadan durdular. Dersi dinlediler mi dinlemediler mi bilmiyorum. Bana söyleyecek pek söz kalmadý. Onlara yalnýz bir þey söyledim: “Ýlla ki böyle mi davranmak gerekiyordu?”

Bu sýkýntýyý her bireyin kendisi yenmek zorunda. Ýnsan her hareketinde her zaman kendisini sorgulamalý. “Acaba doðru mu yapýyorum?” diye. Bu bilinç kolay kazanýlacak gibi deðil. Bilenler bilmeyenlere, anlayanlar anlamayanlara yardým edecek. Bir toplumun bir yarýsý yerdeyken öteki yarýsý göðe yükselemez. Bize yol gösterecek þey önyargýlarýmýz deðil doðru belirlenmiþ prensiplerdir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum ve birey kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuþ
Anlaþmazlýk Komedisi
Kadýnlarýn Korkulu Rüyasý: Çarþaf ve Türban
Padiþah Bahçesinde (Göztepe Parký) Pijamayla Keyifli Saatler

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayþe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Rüya Gibi - Kafkas Halk Danslarý Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamýný Hrant Dink'ten Öðrendim
Sezen Aksu Konserinin Düþündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaþý
Boykot Bütün Dünyada Yayýlýyor
Ýngilizce Eðitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoðlu
Cola Turka Üzerine

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nazým Hikmet'ten Çanakkale Þiiri [Þiir]
Ateþ ve Ölüm (Bütün Þiirler 16. 07. 2009) [Þiir]
Seni Seviyorum Bunalýmý [Þiir]
Ýncir Aðacý [Þiir]
Bir Dosta E - Mektup [Þiir]
10 Aðustos 1915 Anafarta Ovasý [Þiir]
Sevgisizlik [Þiir]
Mor Çiçekler [Þiir]
Eskiden [Þiir]
Bir Ruh Çaðýrma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayý seviyorum. Bir tümce, bir satýr, bir sözcük yazýp altýna tarihi atýnca onu zaman içine hapsetmiþ gibi oluyorum. Ya da akýp giden zamaný durdurmuþ gibi. . . Bir fotoðraf, dondurulmuþ bir film karesi gibi. Her okuduðunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman ayný tadý veriyorlar. Siz de yazýn, zamaný durdurun, göreceksiniz, baþaracaksýnýz. . . . Savaþ cinayettir. Savaþ olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanlarý ölenlerin ardýndan aðýt yakmayý edebiyat olarak kabullenmiþ. Yazgýmýz bu olmasýn. Biz demiþtik demeyelim. Yaþam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceðimiz, dolarla, altýnla ölçülemeyecek bir deðer. (Ancak baþkalarý için deðeri olmayabilir. ) Nazým Hikmet’in 25 Cent þiiri gerçek olmasýn. Yaþamý ýskalamayýn ve onun hakkýný verin. Baþkalarýnýn da sizin yaþamýnýzý harcamasýna izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karþýmýza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldýrmamak, bazen savaþa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çýkar. Nasýl oluyor da çoðunlukla siyasi yazýlar yazarken bakýyorsunuz bir kedi yavrusu için þiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranýþýmý yadýrgýyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her þey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarýný çýrpan bir kelebek Ýtalya’da bir fýrtýnaya neden olur. Ya da tam tersi. Ýtalya’daki bir fýrtýnanýn nedeni Çin’de kantlarýný çýrpan bir kelebek olabilir. Bu düþünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaþýr, kaynaðýna geri gelir. "Düþünüyorum, peki neden yazmýyorum?" dedim, iþte böyle oldu. .

Etkilendiði Yazarlar:
Herþeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanýk, Tolstoy ilk aklýma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.