..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Yûşa Irmak




21 Ekim 2024
Oyun veya Siyaset  
Yûşa Irmak
Sporda, kas gücünü kullanarak rakibi kanırta kanırta yenmek, pes ettirmek mümkündür. Ancak ikili spor karşılaşmasında kol gücünü kullanarak yendiğin bir kişidir ve ancak o bir kişiye üstünlük sağlanabilir.


:EI:
İkili spor müsabakalarında örneğin, boks ve güreş gibi; sonuç genel de sporcunun kas gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilir. Ancak kimi zaman bu güçte yetmez. Yani, ikili müsabakalarda sporcuların teknik bilgisi eksik ve yetersizse rakip tarafından boş bir çuval gibi yere serilmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira ikili müsabakaların hepsinde teknik bilmekteki ana gaye, rakibin gücünü kendi lehine çevirebilmekten geçmektedir.

Peki bu temsili siyasete de benzetebilir miyiz?
El cevap: Evet!
Gerçekten siyasette de buna benzemektedir. Hatta siyasette spordakinden daha incelikli oyunlar veya teknikler bilmek gerekmektedir. Sporda, kas gücünü kullanarak rakibi kanırta kanırta yenmek, pes ettirmek mümkündür. Ancak ikili spor karşılaşmasında kol gücünü kullanarak yendiğin bir kişidir ve ancak o bir kişiye üstünlük sağlanabilir. Siyasette ise güç kullanarak elde edilen başarının sonunda yüzlerce, binlerce kişinin hayatı da tehlikeye atılmış olur. Yani siyasette güce başvurmak yalnızca iki kişi arasında meydana gelmez. Sayısı kalabalık olan iki küme arasında, insanların istikbalini ilgilendiren bir çekişme söz konusu olduğu için onlarca, yüzlerce, binlerce insan da bu durumdan etkilenir.

Böyle olunca siyasette güce başvurmak en son akla gelen ve en son başvurulan bir çözüm yoludur. Bu yüzden siyaset demek, bir anlamda işi müzakere yoluyla çözümleyebilmek demektir. Siyaset sporunda güce başvurmak: yapılan siyasetin tükendiğini, bitirildiğini işaret eder. Eğer müzakere yoluyla çözüme gitme hususunda minik bir ihtimal bile varsa ve taraflar o ihtimali dikkate almadan güce başvurmayı denemek istiyorsa, orada siyasetçinin değil, başka faktörlerin veya güçlerin etkisinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Şimdi biri çıkıp bana: “İyi bir siyasetçi nasıl olur” diye sorsa, hiç çekinmeden “rakibinin gücünü kendi lehine çevirebilme yeteneğine sahip kişilerden” derim. İşte bu durum aynıyla, sporda da geçerlidir. Yani teknik bir sporcu da, rakibinin kullandığı gücü boşa çıkartmasını bilmesi kadar, rakibinin gücünü kendi lehine çevirmesini bilen kişilerdir derim.

Konuyu mantığa bir tık daha yaklaştırmak için bir misal daha vermek isterim.
Kaba güce başvurarak belki Amerikan ordusuyla başa çıkmak, en azından zahiren kolay görünmeyebilir. Başarı şansı “ceteris paribus” nerdeyse imkân dışıymış gibi görünebilir. Ancak aynı Amerikan gücünü teknik bir siyasetçi kendi lehine pekala çevirebilir. Bu sonuca ulaşmak o tarz siyasetçilerin başarabileceği bir iş ve sonuçtur. Sporda da, siyasette de, askerlikte de stratejik ve taktik imkânları kullanmasını bilen, karşı tarafın gücünü kendi lehine dönüştürebilen başarıya ulaşır. Savaş tarihinde sayıca az olanların, sayıca çok olanlara üstün geldiği durumlar az değildir. Kol gücü hesabıyla yapılan ölçümde, sayısı çok olanın gücünün çok olduğunu söylemek de yanlış değildir. Ancak kendi gücünü kullanmasını bilmeyen veya rakibin gücünü kendi lehine çevirmesini beceremeyen taraf, daha baştan yenilgiyi kabul etmiş demektir. Bunun tersi: kol gücü yetersiz de olsa, rakibinin gücünü kendi lehine çevirmesini beceren de gücüne güç katmış demektir.

Türklerin savaş stratejisinin ve taktiğinin başat sırlarından birini, bir yandan karşı tarafın gücünü boşa çıkartacak usulleri uygulamakta arayacaksak, bir yandan da karşı gücün imkânlarını kendi lehine çevirmenin üstesinden gelmeyi bilmesine yormamız gerekir. Özellikle Osmanlı ordusu, rakip güçle yüz yüze geldiğinde, hasım taraf zaten sıfırı tüketmiş veya o hale getirilmiş olurdu. Ve zafer bu noktadan sonra kesinlik kazanmış olurdu.

Ancak konu biraz da günümüz siyasetiyse, tekrar etmekte fayda gördüğüm için söyleyelim; siyasetçinin görevi, elinde tuttuğu gücü “ceffel kalem” savaş alanına sürmek değildir. Siyasetçinin görevi, bir yandan rakip tarafın gücünü ve güç kullanma iradesini boşa çıkartmak, bir yandan da o gücü kendi lehine çevirmeyi neticeye kavuşturacak usulleri devreye sokabilmesindedir.
Türk siyaset sahnesinde devletin dışa karşı izlenimi taktiği gayet iyidir. Beri taraftan iç siyasetle ilgili de son dönemlerde atılan adımlar yaklaşan 3. Dünya Savaşı için ülkemizin elini daha güçlendirecek bir taktiktir.

Kalın sağlıcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hırsız
Devletler Nasıl Ölür?
Türk Erkeği Mevzusu Üzerine
Para, Din, Kitap, Allah, Kelam…
Nesli Dijital’in Ortadoğu Devrimi…
İdeolojilerin Dostluk ve Düşmanlık Anlayışı

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
12 Eylül Fermanı
Yaşadığımız Kaos Türklerin İdrakini Gösterecek
Sefil Tarihçilerimiz!
Tarihimizi Aydınlatan Bir Kitap
Büyük Şairlerin Şiirleri Nasıl Okunur?
"Tufandan Önce" Kitabı Üzerine Notlar
Dilin Düşündürdükleri
Pavese’nin Yaşama Uğraşı
Edebiyat Düşüncesi Üzerine…
Hasretin Sebebi: İlham

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.