"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

2K+1

Matematik ve hayat arasındaki derin ilişkiyi keşfe çıkan bu metin, soyut formüllerden pratik çözümlere uzanan matematiksel düşüncenin insan ruhundaki yansımalarını inceliyor. Yazar, matematiğin sadece tahtada değil, insan ilişkilerinde de var olduğunu savunurken, "2K+1" formülünün ardındaki hikâyeyi merak uyandırıcı bir şekilde sunuyor. Matematiğin insani yönünü keşfetmek isteyenler için düşündürücü bir başlangıç.

yazı resim

Matematiğin en hırçın tarafı soyutluğundadır. Koca koca tahtalara sığmayan formüller, sabaha karşı zihne düşen ispat parıltıları, hayatı üç öğün denklemle beslemek… Bu, biraz erkeklerin oyun alanına benzer: gökyüzü kadar uzak, mağara kadar kapalı, egosu kadar geniş.

Öte yanda pratik matematik vardır. Aritmetiğin netliği, geometrinin zarafeti, trigonometrideki uyum… İşte orası da kadınsı bir zarafet taşır. Çünkü hem yere basar hem göze hitap eder. Ama aslında mesele kadınlık ya da erkeklik değil; mesele matematiğin bizden daha insani oluşudur.

Matematik sevdalıları —ki ben de onlardan biriyim— çoğu zaman denklemleri sadece tahtada değil, hayatta da arar. İnsan ilişkilerini formüle döker, sosyal gerilimleri katsayılarla çözer, yalnızlığı bile bir fonksiyona bağlamaya kalkar. Belki bu yüzden 2K+1 bana hep bir hikâye gibi gelmiştir.

Bir Formülün Hüznü
2K+1… Basit. K bir çift, +1 ise ortada kalmış bir yalnız. K=1 iken üç eder, yani bir çiftin yanındaki fazlalık. K=2 olunca beş; iki çiftin ortasındaki tek kişi. Matematik böyle der; hayatsa daha acımasızını söyler.

Gençken bu formül en çok can yakar. Çünkü herkes çiftler halinde gezinir. El ele kavga edenler bile sizden daha güvenli görünür. Siz ise masa başında “fazla sandalye” gibisinizdir. O fazlalığı hissettirmemek için espri yaparsınız, kahkaha atarsınız, bazen gözünüze değen ilk çift göze razı olursunuz. Ama olmadığında, yalnızlığın matematiği içeriden çöker, kendinizi alkole, melodramlara ya da “beni kimse anlamıyor” edebiyatına bırakırsınız.

Ama işin ironisi şudur: 2K+1’in en tatlı hali, aslında yeni bir ayrılığın sonrasındadır. Arkadaşlarınız sizi zorla dışarı sürükler, “hazır değilim” yalanlarınızı kulak ardı ederler. Bir bakmışsınız, eski çevrede dolaşan yeni ihtimallerin ortasındasınız. O anda yalnızlığınız bir fazlalık değil, bir ayrıcalık gibi görünür. Çiftlerin içinde bir tek değil, tek başına bir bütünsünüzdür.

Formülün Esnemesi
Yaş aldıkça işler değişir. Evliler evlilerle görüşür, bekârlar bekârlarla. Yalnız sayısı artar, formül 2K+L’ye dönüşür. Yani yalnızlık artık bir istisna değil, kalabalığın bir parçasıdır. Matematiksel olarak bozulmuş gibi görünse de aslında dengeyi bulur.

Peki neden doğrudan “K çiftleri temsil eder, yalnızlığın formülü K+1’dir” demiyoruz? Çünkü +1 olmak eksiklik değildir. Tek başına duran bir sayı, kendi varlığını hiçbir ortaklığa borçlu değildir. Bir’in güzelliği de buradadır: bağımsız, öznel, özerk. Çiftleşmek arzudur ama tekil olmak varoluşun aslıdır.

Yalnızlığın Kıymeti
Burada ironiyi bırakıp kendi adıma konuşayım: Ben, bu dünyadan göçene kadar +1 olarak kalacağımı biliyorum. Ama bu kötü değil, aksine bir kazanç. Çünkü yalnızlık, insana en çok kendini öğretir. Başka bir yüzün aynasına ihtiyaç duymadan kendine bakabilmeyi. İlmin kapısını, bilimin merdivenlerini, ilahî sezgilerin penceresini.

Atalarımız boşuna dememiş: “Yalnız taş duvar olmaz, ama tek taş da yerinde ağırdır.” Ben de o taş gibi durmayı seçiyorum. Yalnızlık, bana kırılmamayı, kendime yetmeyi, sessizliğin sesini duymayı öğretti.

2K+1, bir fazlalık değil; kendi başına bir denklem. Ve ben, bu denklemin içinde yalnız değil, tamım.
Kıymetli dost ve arkadaşlarıma mini ilam ve duyurumdur.

KİTAP İZLERİ

Sus Barbatus! 1

Faruk Duman

Faruk Duman’ın Kış Mıntıkasında Destansı Bir Canavar: Sus Barbatus! Faruk Duman, Yaşar Kemal geleneğini modernist ve masalsı bir dille yeniden yorumlarken, doğa, insan ve mit
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön