Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Ancak kazýn ayaðý hiç de öyle deðil imiþ… Jay Parini’nin romanýndan uyarlanan ve Helen Mirren’in Sofya’yý oynadýðý “Son Ýstasyon” filmini izledikten sonra benim kanaatim deðiþti. Diðer taraftan, 2012 yýlýnda Ýmge kitapevinden Cemil Büyükutku imzasýyla Türkçeye çevrilen Aleksandra Popoff’un “Sofya Tolstoy” adlý eserinden öðrendiklerime göre, adeta bir cadý olarak tanýtýlan Tolstoy’un karýsý Sofya, aslýnda evli kaldýklarý yaklaþýk 50 yýl boyunca kendini Tolstoy’a ve onun eserine adamýþ bir insan olarak karþýmýza çýkýyor… Öncelikle belirtmeliyim ki Sofya eþinden 17 yaþ küçükmüþ ve bir mektubunda; “Sadece çocukluðum ona ait deðil.” diye bir söz söyleyerek aslýnda eþine karþý nasýl bir adanmýþlýk içinde olduðunu muhteþem bir þekilde özetlemiþ oluyor. Sofya’nýn üçü bebekken ölen 16 çocuðu olmuþ. Üstelik çocuklarýný da kendisi eðitmiþ. Yetmemiþ koca çiftliði de idare etmiþ. Tolstoy’un; “Savaþ ve Barýþ”, “Anna Karanina” gibi dev romanlarýnýn taslaklarýný günü gününe o temize çekmiþ. Kocasýnýn bütün eserlerinin tanýðý, düzeltmeni ve nihayetinde yayýncýsý olmuþ. Tolstoy’a uygulanan sansürle bir baþýna mücadele edip; ölümünden sonra onun kütüphanesini kataloglayýp, eserlerin çevirilerini yaparak yaþamasýný saðlamýþ. Kitapta buna benzer bir sürü þeyi okuyunca inanýn þok oldum!.. Tolstoy’un bazý eserlerinde doðrudan karýsýný anlattýðýný hatýrlayýnca Sofya’nýn bir cadý deðil, tam anlamýyla aþký iliklerine kadar yaþayan bir insan olduðuna inandým. Velhasýl bu eser de anladýðým kadarýyla Sofya, Tolstoy’un hem cefakâr karýsý, hem ilham kaynaðý, hem sekreteri hem de yayýncýsý olarak muhteþem bir kadýn profili çiziyor. Böyleyken edebiyat tarihinin insafsýz bir karartma uygulayarak onu yokluða mahkûm ediþi gerçekten affedilir bir tutum deðil. Aslýnda içinde bulunduðu çaðý ve zamaný düþününce karýsýnýn böyle sunulmasýna ve Tolstoy’un ise adeta mutsuz, yalnýz bir aziz gibi gösteriliyor oluþuna da þaþýrmýyorum. Çünkü baþka türlü “Tolstoy imgesi”ni parlatmanýn mümkünü yok gibi geliyor bana… Her ne ise, okuduðum bu biyografinin sayfalarýný çevirdikçe ah çekmeden edemedim… Aslýnda biyografi eserlerini çok sevmiyorum. Ancak yine de kitaplýðýmda birçok biyografi kitabý var. Özellikle Prof. Dr. Mustafa Ýsen’in Kapý Yayýnlarý’ndan çýkan, ‘Tezkireden Biyografiye’ adlý kitabýný çok sevdim. Ancak gördüðüm kadarýyla bu ülkede “dört baþý mâmur” saðlam bir biyografik esere rastlamak mümkün deðil. Ýnsan üzülüyor bu duruma ama yapacak bir þey de yok. Bizim akademisyenlerin biyografi eser adý altýnda bir çýrpýda yayýnladýðý ‘hayatý, þahsiyeti, eserleri’ kalýbýndaki kuru ve ruhsuz kitaplarý bir türlü okuyamýyorum. Yani biyografi derken, Rüdiger Safranski’nin “Bir Alman Üstat Heidegger”i, Stefan Zweig’ýn o benzersiz biyografileri ve özellikle Balzac’ý, Neil McKenna’ýn “Oscar Wilde’ýn Gizli Yaþamý”, Volodia Teitelboim’in “Senin Zamanýn Pablo Neruda”sý gibi derin, coþkulu ve sürükleyici, gizemli eserlerin yazýldýðý gibi eserler olsa okurum. Bakýn Zweig, “30 yýldýr Balzac okuyorum.” diyordu bir eserinde; “Geriye kalýcý bir þey býrakmak istiyorum, on yýllarca etkisini yitirmeyecek bir eser…” Ve býraktý deðil mi? Hem de Fransýz edebiyatýnýn Napolyon’u Balzac… Sizleri bilmiyorum ama ben bir biyografik kitap okuyorsam o eser de anlatýlan kiþilerin ruhuyla merhabalaþmak isterim. Yine o kiþinin yaþadýklarýný, eserlerinin ardýndaki büyük sýrrý keþfetmeyi; ailesini, çevresini, dönemini anlamak ve kavramak isterim. Ve bütün bunlarý, coþkuyla, lezzetli bir roman okur gibi takip edebilmek en büyük haz aldýðým þeydir. Ýþte bu yüzden Türk edebiyatýnda bu tatta bir elin parmaðýný geçmeyecek biyografik eser ya vardýr ya yoktur. Aslýnda birer monografi olan Tanpýnar’ýn ‘Yahya Kemal’i ve Orhan Okay’ýn Tanpýnar’ý… Yine Beþir Ayvazoðlu’nun Peyami’si, Ahmet Haþim’i, Yahya Kemal’i… Ve son yýllarýn en iyi kitaplarýndan, Feyza Perinçek-Nursel Duruel’in kaleme aldýðý Cemal Süreya’nýn dýþýnda ilgimi çeken baþka kitaplar olmadý. Kýymetli dostlarým, deðerli akademisyen arkadaþlarým durduk yere bana gönül koymasýnlar ama bizim Türk üniversitelerinden adam gibi bir biyografi eseri ve yazarý çýkmaz gibi geliyor. Çünkü biyografi, her þeyden önce sivil bir üslup istiyor.. Ýþte bizim akademi camiasý da ne yazýk ki böyle bir dilden mahrum kalmýþ. Bugün bana -özellikle dünyadaki muhteþem örneklerini gördükten sonra- adeta bir emir komuta zinciri içerisinde “…mýþtýr, …maktadýr” kalýplarýyla yazýlmýþ “doktora tezleri”ni biyografi diye okutamaz. Evet, ne diyordum, Sofya Tolstoy! Sen gerçekten yüce bir kadýn imiþsin. Yani senin gibi yâr-ý sadýk, çalýþkan, aþýk, sevgi dolu bir kadýnla evlenmeyi kim istemez ki? Bulaydýk biz de baþýmýzda taç gibi gezdirirdik deðil mi ya? Ben, Sofya’nýn bir kaç kez de adýný kullanarak nasýl bir kötü kadýn olduðunu konusu geçince arkadaþlara anlatmýþ ve bu hakikati bugün öðrendiðim için hem üzüldüm hem de öyle bir insan olmadýðýný öðrendiðim için ruhuma çöreklenen o aðýrlýðý bertaraf ettiðimi söylemek istedim. Bizi affet Sofya… Ýyi ki sizler gibi yüce gönüllü kadýnlar var yoksa bu dünyanýn kahrý mý çekilir?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |