..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Toplumbilim > Cemal Zöngür




4 Aralýk 2016
Devlet Yönetimleri Varken, Siyasi Partilere Neden Ýhtiyaç Duyulur? (2)  
Neolitik Çaðda Düzen

Cemal Zöngür


Piþmiþ yemeðin icadýyla, insanýn fizyolojik yapýsýnda meydana gelen deðiþimler, her þeyden önce insanýn zekâ yapýsýný daha çok geliþtirmiþtir. Çünkü insan beslenmek için yiyeceklerini piþirmeden tükettiði dönemlerde, mide bunlarý çok geç ve zor eritip sindirmekte idi. Yiyeceklerden alýnan kalori ve vitaminler midenin sindirme döneminde tükenmiþ oluyordu.


:ACIH:
     Neolitik Çaðda Düzen

     Avcýlýk (Paleolitik) ile Tarým (Neolitik) Çaðý arasýnda yaklaþýk olarak 35 bin yýllýk bir zaman farký vardýr. Bu süre içerisinde, birinci bölümde de bahsedildiði
gibi Klan ve Kabileler sürekli avlanma ve toplayýcýlýða dayanan bir ekonominin yanýnda, Paganist kültürel yapýya göre belirli bir düzen ve disiplin içerisinde sosyalleþmiþlerdir.
     M.Ö. 15 bin yýllarýndan itibaren Neolitik Çaðla birlikte, Homo Sapiens atalarýmýz artýk bahçe tarýmý baþta olmak üzere, belirli alanlarda ekim ve biçme tekniðini geliþtirmiþlerdi.
     Bahçe ve tarla ekimine dayanan ekonominin yanýnda, hastalýklarýn tedavisi ve birçok yiyeceði suda haþlayarak ya da piþirerek sýcak yemeði icat eden kadýnlar, böylece Tanrýçalýk unvanýna sahip olmuþlardýr.
Ýþte bunlardan kudret ve adaleti temsil eden Kibele ve Themis. Yine Ekinler Tanrýçasý Demeter, ayný þekilde yemek piþirmeyi ilk baþlatanlardan Aþnan ve Aþaret gibi daha nice Ana Tanrýçalarý saymak mümkündür.
     Piþmiþ yemeðin icadýyla, insanýn fizyolojik yapýsýnda meydana gelen deðiþimler, her þeyden önce insanýn zekâ yapýsýný daha çok geliþtirmiþtir.
Çünkü insan beslenmek için yiyeceklerini piþirmeden tükettiði dönemlerde, mide bunlarý çok geç ve zor eritip sindirmekte idi. Yiyeceklerden alýnan kalori ve vitaminler midenin sindirme döneminde tükenmiþ oluyordu.
Yemeklerin piþirilerek yenmesinde ise, mide çok kýsa sürede ve kolayca sindirmesi neticesinde, insan öncekinden daha fazla yemek yeme ihtiyacý duymuþtur. Ve böylece fazla kalori ve vitamin almasýyla zekâ yapýsýnda önemli bir geliþme saðlamýþtýr. Zekâ yapýsýnýn geliþmesiyle baþta yaþanacak evler olmak üzere köy, kasaba ve þehir düzeninde daha sanatsal ve saðlýklý mekânlar inþa edilmiþtir.
Büyük köyler ya da kasabalar þeklinde meydana gelen bu toplu yaþamýn adaletini ise Ana Tanrýçalar saðlamýþlardý.
Kadýnýn yönetim ve idaresindeki küçük kasaba ve þehir devlet oluþumlarýnýn genel yapýsýna baktýðýmýz da kadýnýn doðal yapýsýnda var olan barýþçý ve eþitlikçi anlayýþ, devlet ve toplum yönetiminde de ayný þekilde yaþatýldýðý görülmektedir. Bunu þu noktadan anlamaktayýz.
Kadýn herhangi bir egemen yapýnýn emri ya da kontrolünde deðilse, analýk doðasýndan gelen içgüdüsel duygu ile doða baþta olmak üzere, çevresinde var olan tüm canlýlarýnýn yavrularýný emdirip yaþamasýna olanak saðlamýþtýr.
Ve bunlarý kendi yavrularýndan asla ayýrmamasý, kadýnýn her türlü farklýlýða ayný düþünceyle baktýðýný göstermektedir. Kadýndaki bu içgüdüsel yapý, adeta toprak su ve güneþe benzemektedir.
Çünkü toprak su ve güneþ, doðadaki tüm canlý ve cansýz varlýklara ayný þekilde etki edip, yaþamasýný ve geliþmesini saðlamaktadýr. Ýþte Kadýný Ana Tanrýça ya da ailenin ve toplumun temsilcisi yapan en büyük özelliði, çevresine karþý ayrým yapmadan, kendi yuvasý altýnda herkesi toplamasýndan kaynaklanmaktadýr.
Neolitik Çaðda kadýnýn öncülüðünde insanýn yetenek ve bilgi seviyesinin yükselmesiyle, ayný zamanda kolektif (Komün) yaþamýn ilkeleri de bir o kadar geliþim göstermiþtir.
Örneðin ifade edilen çaðda toplumun kadýna biçmiþ olduðu Tanrýçalýk deðerini, kadýn da doðrudan “Toprak, Su ve Güneþi” kutsayarak kendisine gösterilen deðerin, doðanýn bu ana elementlerine de gösterilmesini istemiþtir. Ve bu sayede doða (Pagan) dinlerinden gelen kültürle, insan (Kadýn) toprak, su, ateþ ve güneþ kültürünün harmanlanmasýyla, Ýkili bir (Dualist) inanç yapýsýný ortaya çýkarmýþlardýr.
Dualist inanç ve kültür yapýsý, Neolitik topluluklarýn aile, devlet ve yönetim sistemlerini ayný þekilde etkileyip, doðaya, canlýlara ve insana verilen deðerler doðrultusunda büyük bir Ahlaki düzen biçimini almýþtýr.
Kýlan ve Kabile yaþamýnda olduðu gibi, Ana Tanrýçalarýn yönetmiþ olduðu Neolitik dönemde de özel mülkiyete dayanan herhangi bir sahiplenme söz konusu deðildir. Bunu Kadýnýn ailede söz sahibi olup, evlendiði erkeðin hiçbir zaman bu benim karýmdýr düþüncesine hâkim olmamasýndan anlamaktayýz.
Ve ikinci bir önemli nokta, çocuklarýn dayýnýn adýyla toplum içerisinde tanýnýp kimlik kazanmasý üzerinde derince düþünülmesi gereken çok önemli bir felsefi konudur. Neolitik Çaðýn Ana Tanrýça yönetim yapýsýnda, çocuklarýn Dayýlarýnýn adýyla kimlik kazanmasýndaki ayrýntýdan þöyle bir sonuç çýkarmak mümkündür.
Evrende ve doðada tüm varlýklarda devam eden deðiþim ve geliþmeler, kadýnýn zekâ ve Analýk yapýsýnda daha hümanist ve gerçekçi bir kiþilik yapýsý kendisini göstermiþtir.
Ayný þekilde erkeðin fiziyolojik ve zekâ yapýsýnda da önemli deðiþim ve geliþmeler yaþanmýþ olsa da erkeðin Anatomik yapýsýndan kaynaklý olarak, kadýna nazaran daha bencil ve suç iþleme potansiyeline sahip olmasý, erkeðin sürekli bir disipline edilme gerçeðini açýða çýkarmaktadýr.
Erkeðin üzerindeki bu düþünceyi doðuran ana etkense, biyolojik olarak erkek çok çabuk enerji depolama özelliðine sahip olup, ayný þekilde bu enerjisini kýsa sürede bir yerlerde harcamasý gerektiði için, her an tehlikeli ve farklý yollara sapma potansiyeli göstermesindendir.
Kadýnlar; erkekteki bu bencil potansiyel yapýyý erkenden görüp önüne geçmek için, ailede ve toplumda tamamen söz hakký almasý yerine, sadece aileyi koruyan, dölleyen ve kadýna yardýmcý olan birey olarak görev vermiþtir. Ve ileride babanýn, dünyaya gelen çocuklarý kullanarak hak sahibi olmamasý için de, ailenin soy aðacýný dayýya baðlamýþlardýr.
Çocuklarýn dayýnýn adýyla kimlik kazanmasý, aslýnda babanýn ileride ya da herhangi bir zamanda, kan baðý adýyla çocuklarýný kendi tarafýna çekerek, hükümranlýða gidebileceði düþünülerek böyle bir yöntem geliþtirilmiþ olabilir.
Ya da çocuklar doðar doðmaz olgunluk çaðýna kadar sürekli Annenin her türlü eðitim, bakým, temizlik, tedavi ve korumasýnda olmasýyla, doðal olarak “Ana ile Çocuklar” arasýnda hem duygusal bir bað hem de kan yakýnlýðý bu birlikteliði yaratmýþtýr.
Diðer taraftan günümüzde bile kadýna duygusal ve kan baðý açýsýndan en güvenilir ve yakýn olan kiþinin, yine erkek kardeþin olmasý, Ana Tanrýçalarýn ailenin temsil ve soy aðacýný Dayýya baðlamasý bu temele dayanmaktadýr.
Böylece Analar; eþlerinden çok kardeþlerinin birlikteliði ile ailenin geleceðini daha garanti altýnda görmüþlerdir. Ýþte tüm bu sosyal ve duygusal düþünceler, Neolitik Çaðda erkeðin egemenliðe gidebilecek yolun önünü her türlü kesmiþtir.
Ýfade edildiði gibi Kadýnýn söz sahibi olduðu toplumsal yapýlarda, köy, þehir ve devletlerin yönetim þekilleri, doðal olarak Ana Erkil (Diþi) bir yapý almýþtýr. Söz konusu diþil yapýlarda özel mülkiyetin yeri hiçbir zaman olmamýþtýr.
Daha farklý bir nokta, kadýn her ne kadar en büyük karar verici olsa da günümüzdeki ya da erkek egemenliðinin mevcut olduðu yapýlardaki gibi, kadýnýn hiçbir özel mülkiyeti, varlýðý, saraylarý ve köleleri olmamýþtýr.
Bu düþünceyi; Neolitik Çaðla ilgili yapýlan tüm araþtýrmalarda, Ana Tanrýçalar adýna lüks saray mülkiyetleri ya da þatafat içerisinde yaþandýðýný gösteren herhangi bir belgeye bugüne kadar rastlanmamýþ olmasýdýr.
Tüm bunlar Ana Tanrýça devlet ya da toplumsal yaþamýn ortaklaþa ve komün bir þekilde gerçekleþtiðini göstermektedir. Ayný þekilde anýlan çaðda büyük derecede hiçbir savaþýn yaþanmamýþ olmasý da, dikkati çeken diðer bir önemli noktadýr.
Bugün birçok toplumun kendisini parçalarcasýna demokrasi diye baðýrýp çaðýrdýðý bir düþünceyi, günümüzden yaklaþýk olarak 15 bin yýl önce bu insanlarýn nasýl baþardýklarý düþünüldüðünde, insanýn hayretler içerisinde kalmamasý mümkün deðildir.
Demek ki, demokrasi ya da insan hakký denilen sihirli sözcüðün, insan yaþamýnda hayat bulabilmesinin önündeki tek engel, insanýn içgüdüsünde var olup, özellikle erkek egoizminin daha çabuk harekete geçmesiyle doðrudan baðlantýlýdýr. Bu düþünceyi þu tarihsel yaþanmýþlýklar en iyi þekilde kanýtlamaktadýr.
M.Ö. 4500 yýllarýndan itibaren Ata Erkil (Eril) yönetimlerin baþladýðý ve bu döneme damgasýný vuran Kral Tanrýcý uygarlýklardan Sümer, Babil, Mýsýr, Asur ve Nemrut dönemleri en iyi örneklerdir.
Ve ikinci bir örnekse, Orta Çaðýn dini Krallýklarý ile günümüzün modern insanýnýn makam, mevki ve servete sahip olmak için, direkt ve dolaylý olarak çýkardýklarý savaþlar erkek egemenlikli yönetimlerin en iðrenç ürünleri deðil midir? Bu da þunu göstermektedir.
Ne zaman erkek düþüncesi toplum ve devlet yönetiminde hâkim olmuþ ise, toplumlarýn gözyaþý ve kanlarýnýn akmasý hiçbir zaman dinmemiþtir. Ýþte Paleolitik ve Neolitik Ana Tanrýça yaþam ile Erkek egemenlikli toplumsal yapý arasýndaki en büyük fark kýsaca bu ifadelerden ibarettir.
Eðer ki, Ana Tanrýça Kadýnlar, erkeðin doðal fizyolojik yapýsýndaki yüksek potansiyele sahip egoizmi, erkenden keþfetmemiþ olsalardý, Kral Tanrýlar Çaðýndaki Eril diktatör ve bencil yapý on binlerce yýl önce baþlamýþ olacaktý.
Erkek ve Kadýnýn ortak ya da yalnýzca kadýnýn söz sahibi olduðu toplumsal ve devlet yönetimlerinde, kayda deðer savaþ ve didiþmeler olmadýðý gibi, servetler peþinde koþan Kadýn ya da Tanrýçalarýn varlýðýndan bugüne kadar söz eden bir kaynak mevcut deðildir. Bunu baþaran da yine kadýnlarýn hümanist Analýk duygusudur.
Ve bu sayede mevcut sisteme alternatif olacak ya da muhalefet edecek hiçbir sosyal malzeme kalmadýðý için, farklý düþünce ve de adlar altýnda ortaya çýkan bir siyasi oluþumun adý bile geçmemektedir. Kýsaca þunu rahatlýkla söyleyebiliriz ki, anýlan çaðda ne devlet yapýsý otoriterdir ne de farklý bir siyasi oluþuma ihtiyaç duyulmamýþtýr.
Gelecek bölümde, Neolitik çaðýn sonuna doðru, yavaþ yavaþ Ata Erkil yönetim þeklinin ayak izleri olan Kral Tanrýcýlýk devlet otoritesinin nasýl oluþmaya baþladýðýný incelemeyi sürdüreceðiz.


Cemal Zöngür



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumbilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Alevilik Ýle Sosyalizm Arasýndaki Düþünsel Fark ve Bütünleþme Sorunu
Kapitalist Düzende, Komünist Yaþam Mümkün Mü?
Ana Tanrýçalar, Hz. Ýbrahim'in Tek Tanrý Masalýna Nasýl Ýnandýlar?
Avrupa'daki Türklerin Yaþamý ve Dünyaya Bakýþlarý
Türkiye'nin Yaþam Kalitesi ve Mutluluk Tablosu
Siyasal Düþüncelerin Ýnsanlýðý Getirdiði Nokta!
Sosyalist Devlet Baþkanlarý ve Politikalarýnýn Analizi
Hayvan Ýle Ýnsanýn Birbirinden Ayrýlýþý - 3 -
Ýnsan Ýle Hayvanýn Birbirinden Ayrýlýþý - 2 -
Ýnsanda Tapýnmanýn Oluþumu

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýsrail - Filistin Düþmanlýðýnýn Tarihçesi
Her Þeye Muktedir Tanrý ve Kapitalizm Ölüm Döþeðinde
Türkiye Solunun Sorgu ve Özeleþtiri Kültürü Üzerine
Türkler Þamanist mi Kalsaydý?
Halktan Para Dilenerek Büyük Devlet Olmanýn Hafifliði
Coronanýn Hatýrlattýklarý, Dünyanýn Geleceði
Türkiye Siyasetini Týkayan Etkenker (Araþtýrma Yazýsý)
Alevilik; Ýslam Dýþý Din Deðilse Pozitif Felsefe Midir?
Þii Fars ve Araplara Neden Alevi Denilmektedir?
Kudüs, Dinler Savaþý ve Haklý Olan Kim?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Þekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Deðiþikliði Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapýlarýna Saldýranlarýn Açýk Kimliði [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanýmak" Araþtýrma Kitabýmý Yazma Nedenim : [Deneme]
Ýþte Türkiye'nin Yaþam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
Ýslamiyet Yeniliðe Açýk Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araþtýrmalar yapmaktayým. Yayýnlanmýþ bir kitabýmýn dýþýnda çeþitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayýnlanmýþtýr. Ve iki kitap dosyam yayýna hazýr durumdadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Tam baðýmsýz Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.