..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yedi iklim dört köþeyi dolandým / Meðer dünya her tarafta bir imiþ. -Dadaloðlu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Gelecek > Cemal Zöngür




27 Eylül 2016
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Deðiþikliði Neyi Çözer?  
Daha ileri bir yaþam için

Cemal Zöngür


Devlet otoritesinin her dediðinin geçerli olduðu toplumlarda, siya partilerin varlýðý vitrinleri süsleyen manken misalinden baþka bir anlam ifade etmemektedir. Ýþte bunun için sürekli Türkiye’de demokrasinin olmayýþý dile getirilmektedir.


:AIIC:


Gerek meclisteki yasama ve Anayasa deðiþikliði çalýþmalarý, gerekse meclis dýþýnda yürütülen tüm siyasi politikalarýn hiçbirisi, Türkiye’deki sistem týkanýklýðýný aþacak nitelikte deðildir.
Herkesin bildiði gibi siyasette yaþanan çarpýklýk ve týkanýklýk yüzünden, Anayasa deðiþikliði Türkiye gündeminden hiçbir zaman düþmemektedir. Buna neden olansa, Türkiye’nin hâlâ I. ve 2. Dünya Savaþ koþullarýnda yapýlan Anayasa maddeleriyle yaþamaya devam etmesidir.
Hâlbuki dünyanýn birçok ülkesi ayný koþullarda benzer Anayasalar yapmýþlardýr. Ancak daha sonra bu Anayasa ile bir yere varýlamayacaðýný anlayan devletler, çaðýn ve dünyanýn yeni koþullarýna göre daha modern yasalar yaparak barýþçýl bir ortamda yaþamayý sürdürmektedirler.
Türkiye Cumhuriyeti ise kurulduðu günden bu zamana kadar, Anayasalarýný sürekli siyasal ve sosyal karýþýklýklarýn yükseldiði olaðan dönemlere denk getirilerek hazýrlamýþ olmasý, yapýlan Anayasalar her zaman tartýþma konusu olmaktadýr. Çünkü mevcut Anayasalar, Asker kökenli kiþilerden oluþan komisyonlarca hazýrlanmasý neticesinde, aðýrlýklý olarak Asker kafasýndaki dikta ve emir komuta mantýðýna göre þekillendirilmiþtir.
Bu yüzden toplumun büyük çoðunluðu mevcut Anayasalardan hiçbir zaman memnun kalmamýþtýr. Siyasal ve sosyal sorunlarýn her geçen gün artmasý neticesinde, halkýn memnunsuzluðu daha da yükselmektedir. Onun için herkesin bilincinde, acilen yeni ve sivil bir Anayasa deðiþimi kanaati oluþmuþtur.
Genel olarak toplumun bilincinde oluþan bu kanaati gören ve duyan siyasi partiler, halkýn taleplerinden her zaman kaçamadýklarý için, kendilerinin de böyle bir talepleri varmýþ gibi davranarak, Anayasa deðiþikliðine çalýþýyoruz adýyla, adeta ipe un sermeye devam etmektedirler. Bunu “Mini Anayasa” paketi denilen deðiþiklikten rahatlýkla anlamaktayýz.
Parlamento’da bulunan partilerden, iktidar ve muhalefetiyle hepsinin gerçek bir Anayasa deðiþikliðinde samimi olmadýklarý, uzlaþmýþ olunan yedi maddelik çalýþmadan belli olmaktadýr.
Aslýnda Türkiye’de hem halkýn hem de egemen olan siyasi parti temsilcilerinin de bildiði gibi, Türkiye’nin çok büyük bir siyasi ve sistem krizi içerisinde olduðu bilinmektedir. Buna raðmen siyasi sorumluluklarý olan kurumlar samimi bir þekilde sorunu çözmek yerine, sürekli oyalamayý tercih etmeleri, Türkiye siyaset yapýsýnýn hâlâ feodal mantýkla yürüdüðünü göstermektedir. Siyasilere bu cesareti veren kaynaksa, toplumun büyük bir çoðunluðunun örgütsüz ve kültürsüz olmasýdýr.
Örneðin Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) gibi % 50’lere varan oy oraný ve de bu tür partilerin örgütlediði kiþiler örgütlü topluluk sýnýfýna girmiyor mu? Þeklinde bir soru yöneltilebilir. Evet! bu tür örgütlenmeler siyasal olarak örgütlü halklar sýnýfýna girmemektedir.
Çünkü siyasi partilerin hemen hemen hepsi, mevcut Anayasadaki Askeri kafayla yapýlmýþ diktatör yönetim þeklini sahiplenip, toplumu bununla arkalarýndan sürüklemektedirler.
Papaðan gibi devlet otoritesinin her dediðini tekrar eden siyasi partilerin varlýðýnýn ve sürdürmüþ olduklarý siyasetin hiçbir önemi ve ciddiyeti bulunmamaktadýr. Türkiye gibi ülkelerde siyasi partiler olmasa da toplum zaten devletin arkasýndan yürümektedir.
Devlet otoritesinin her dediðinin geçerli olduðu toplumlarda, siya partilerin varlýðý vitrinleri süsleyen manken misalinden baþka bir anlam ifade etmemektedir. Ýþte bunun için sürekli Türkiye’de demokrasinin olmayýþý dile getirilmektedir.
Gerçekten devletin otoriter yapýsýna alternatif toplumun insani, sosyal, siyasal ve kültürel taleplerini sahiplenip örgütleyen, eðitip planlar sunan siyasi partilerin olduðu ülkelerde, demokrasinin varlýðýndan bahsedilebilir.
Devletin diktatör ve otoriter mantýðýný papaðan gibi tekrarlayan siyasi partilere demokrasinin temsilcileri demek, ya demokrasiden anlamamaktýr veya bilinçli olarak toplumu sürü yerine koymaktýr. Bunun baþka bir izahatý bulunmamaktadýr.
Diktatör ve otoriter yapýlarýn hâkim olduðu devletlerde, toplum eðitilip yetiþtirilirken, yeni kuþaklarýn her þeyi geniþ çaplý ve rahat þekilde tartýþmak, bilgilenmek ve alternatif sunma gibi bir þanslarý bulunmamaktadýr. Devlet otoritesi var olduðu günden bu zamana kadar, kendi otoriter yapýsýnýn dýþýnda farklý hiçbir düþünceye tahammül göstermemektedir.
Bu þekilde yetiþen bir toplumda, siyasi partilere bile gerek kalmadan, her devlet görevlisi insanlarý istediði yöne çok rahat bir þekilde çekip çevirdiði için, var olan siyasi partiler devletin ekonomisine zarar vermekten baþka bir iþe yaramamaktadýrlar.
Örgütlü ve kültürlü toplumlarda ise, her meslek grubu kendi alaný içerisinde sürekli tartýþan, araþtýran, sorgulayan ve alternatifler sunan bir kültürle yetiþtikleri için, hem devleti hem de siyasi partileri, daha çaðdaþ ve demokratik olmaya zorlarlar.
Sivil toplum örgütleri, meslek gruplarý ve de sendikalarýn genel ve özel araþtýrmalarýný ilke olarak sahiplenen siyasi partiler, ancak o zaman demokrasinin temsilcisi sayýlýrlar. Ve bu ilkeler doðrultusunda da devleti demokratikleþtirmeye çalýþýrlar.
Bizdeki siyasi partiler, genelde sivil toplum örgütlerine ve sendikalara düþmanca baktýklarý gibi, devletten daha devletçi kesilip, sürekli tekrar edilen feodal din ve ýrk milliyetçiliðini en büyük siyaset saymaktadýrlar. Bu yüzden devlet otoritesi ile siyasi partiler arasýnda hiçbir fark bulunmamaktadýr. Bu tür partilere oy veren halk, ya feodal iliþkilere göre veya iþ kapma düþüncesiyle arkasýndan gitmektedirler.
Ýfade edilenlerden de anlaþýlacaðý gibi, örgütsüz ve kültürsüz olan her toplumda, istisnalarýn dýþýnda hiçbir devlet toplumun yararýna demokratik bir Anayasa ya da sistem oluþturmayý düþünmez.
Çünkü resmi ideolojinin (Devlet) karþýsýnda alternatif sunan gerçek siyasi yapýlar olmadýkça, her devlet diktatör yapýsýný daha da saðlamlaþtýrmaya çalýþýr. Bu yüzden Marks ve Engels devletleri tarif ederken, belirli güçlerin sömürü ve baský araçlarý olduðunu belirlemiþlerdir.
Türkiye’deki siyasi partiler, her zaman kendilerini devletin en sadýk sahibi görüp, devletin emrettiði basmakalýp bilgileri aynen tekrarladýklarý için, genel kültür, bilinç ve örgütlülük açýsýndan topluma hiçbir þey kazandýrmamaktadýrlar.
Bu sayede her þeyi kendilerinin belirleyeceðine güvenerek, toplumu sürekli iç ve dýþ düþman fobisiyle pýsýrýklaþtýrýp, o eski bildik muhafazakâr düþüncelerle toplumun yaþamýna yön vermektedirler. Benim yaþlarýmda olan her insanýn, en az üç “Askeri Darbeyi” yaþamýþ olmasý, devletten daha otoriter düþünen siyasi partiler sayesinde gerçekleþmiþtir.
Bu dönemlerde toplumun üzerinde uygulanan baský, korku ve panik insanlarda ciddi bir kiþilik bozukluðu yaratmýþtýr. Hafýzalar biraz uyandýrýlýrsa, Türkiye’de olaðan durumla geçmeyen bir sürecin olduðunu kimse iddia edemez. Yapýlan tüm Anayasalar bilinçli olarak hep bu olaðan zamanlara denk getirilmiþtir.
Örneðin 1924 Anayasasý, Birinci Dünya Savaþý’nýn yaþandýðý dönemin sonuna denk gelmesi neticesinde, gerçekten herkes bir olaðan durum içerisinde idi. Yapýlan bu Anayasa sözde ilk sivil Anayasa sayýlmasýna raðmen, yine de Mustafa Kemal Atatürk baþta olmak üzere diðer yer alan kiþilerin hemen hemen hepsi Asker kökenlidir. Bu yüzden adý sivil Anayasa olsa da, aslýnda tam bir “Askeri Diktatörlük Anayasasýdýr”.
Ýlk Anayasanýn gerçek yapýsý bu þekilde iken, toplum olarak büyük bir savaþýn içerisinden çýkýldýðý için, halk Anayasayý normal karþýlayýp itirazda bulunmamýþtýr. Ya da itiraz edecek ne bilgileri ne de güçleri olmadýðý için sahiplenmeyi sürdürmüþtür.
Aradan 20 yýl geçmeden Demokrat Parti (DP) iktidarýyla birlikte yeniden bir siyasal ve sosyal hoþnutsuzluklar baþ göstermesi neticesinde, tekrar olaðan üstü dönemler daha da hýz kazanmýþtýr.
Yaþanan siyasal ve sosyal çalkantýlarý fýrsata çeviren Askeri yapý, 1961’de Askeri Darbe ile eski Anayasaya yeniden farklý diktatörlük maddeleri eklenerek, kolayca ortadan kaldýrýlamayacak demir zýrha dönüþtürülmüþtür.
Ve arkasýndan 1971 Askeri Muhtýranýn hezeyaný ile 1980’deki Askeri Darbeyle, yeniden Diktatörlük Anayasasý toplumun yaþamýna yön vermiþtir. Her seferinde “Askeri Diktatörlük Yasalarýný” sivil Anayasaymýþ gibi topluma empoze eden devlet yetkilileri ve siyasi partiler, sonucun ne olacaðýný anlayamayacak kadar cahil ve kültürsüz davranmýþlardýr.
Herkesin bildiði gibi o zamandan bugüne kadar olaðan üstü hallerle iç savaþ, çatýþma, kaos, karmaþa, cinayetler, kavgalar, yolsuzluklar ve hýrsýzlýklarla yaþamak adeta kanýksanmýþtýr. Yaþanan tüm bu olaylarýn birinci sorumlularý mevcut siyasi partiler olduðunu þu kaynaklarla açýklamak mümkündür.
Örneðin günümüzün Adalet ve Kalkýnma Partisi, (AKP) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gibileri, Türkiye Cumhuriyeti kurulduðu günden bu zamana kadar, devletin en önde gelen sahipleri olmuþlardýr.
Aslýnda sivil Anayasa ve birazcýk demokratik olan ülkelerde, siyasi partiler asla devlet otoritesinin temsilcileri deðillerdir. Bunun yerine sivil toplum ve halkýn genelini temsil eden kurumlar olmalýdýrlar. Ýstisnalarýn dýþýnda Türkiye’deki partiler, devlet otoritesinin en büyük savunucularý olmasý yüzünden, demokrasinin esamesi bile okunmamaktadýr.
Her üç partinin Ýsimleri ve örgütlenmeleri farklý imiþ gibi görünse de, hepsinin temel ve ortak ideolojik noktalarý, Milliyetçi Müslümanlýktýr. Aralarýndaki fark ise, yok denecek kadar azdýr. Birisi biraz daha Arap Ýslam kurallarýna göre yaþamak isterken, diðer iki parti ise liberal bir Ýslamcýlýðýn yanýnda, Ulusal Türk Milliyetçisidirler.
Üç siyasi anlayýþýn ideolojik hamurunu Osmanlý yoðurmuþ olup, 1924 Anayasasý ile de piþip büyüdükleri için, mevcut Anayasanýn deðiþmesinde hiçbiri samimiyet göstermemektedirler.
Çünkü mevcut Anayasanýn deðiþmesi demek, bu her üç siyasi yapý etrafýnda toplanan çýkar gruplarýnýn, devletten saðladýklarý tüm maddi ve manevi menfaatlerin sonu demektir. Onun için her seferinde Anayasa deðiþmelidir tartýþmasý çýktýðýnda, bu partilerin hepsi kendilerine göre sahiplendikleri temel Anayasa maddelerinden vazgeçmeyeceklerini ileri sürerek, yeni bir Anayasa yapýlmasýný bilinçli olarak engellemektedirler.
Ya da tamam Anayasayý deðiþtirelim dediklerinde ise, AK PARTÝ kendi ideolojisi olan Arap Ýslam milliyetçiliðinin önünü daha fazla açacak maddeleri getirmek istemesi. CHP ve MHP’nin ise, Anayasanýn temel maddelerini oluþturan Türk Ýslam Milliyetçiliðini tartýþma dahi söz konusu yapmamalarý, yeni bir Anayasa’da samimi olmadýklarýný gösteren en büyük kaynaktýr.
Mevcut her üç siyasi partinin, “Evrensel Çaðdaþ Anayasa” yapýlmasýna sürekli karþý çýkma nedenlerini daha net kavrayabilmek için, hepsinin siyasi bilgi ve psikolojik yapýlarýna kýsaca da olsa bakmak gerekir.
Siyasi psikolojide, liderler ya da kiþiler, ne kadar derin, geniþ bilgi ve kültüre sahip olurlarsa, o kadar cesaretli ve çaðdaþ olurlar.
Dünya yüzünde yaþayýp ufkunu geniþletmiþ kültürlü siyasi yapýlar, devlet otoritelerine her zaman þüphe ile bakarak, kültür ve bilinç yapýlarýný geliþtirip mevcut otoriteye alternatif olmuþlardýr. Öz kültürüne güvenen bu siyasi anlayýþlar, her þeyi tartýþmaktan asla korkmayýp, yeri geldiðinde her türlü deðiþiklikleri yaparak çaðýn gereklerine uygun siyasi kimlik kazanmýþlardýr.
Bizdeki siyasi parti liderleri ise, derin ve geniþ bilgi birikim ve de kültüre sahip olmak yerine, sürekli asker ve diktatörlerin otoriter mantýklarýna sarýlarak siyaset yapmaktadýrlar. Bu yüzden doðru düzgün geniþ ufuklu bir kültüre sahip olamadýklarý için, her deðiþiklikten aþýrý derecede korkmaktadýrlar.
Ve bunu da sözde halk için yaptýklarýný söyleseler de, aslýnda devlet otoritesini elinde bulunduran çýkar guruplarýna hizmet etmektedirler. Ýþte bizim Siyasi parti liderlerimiz, kendi bilgi ve kültürlerine güvenmedikleri için, yeni bir “Evrensel Anayasa” yapmaktan her zaman çekinmektedirler.
Kamuoyunun da bildiði gibi her üç siyasi parti, sözde “Darbe Anayasasýna” karþý olduklarýný dile getirmelerine raðmen, on beþ yýldýr bir adým dahi atmýþ deðillerdir. Ve son olarak yedi maddelik Anayasa deðiþikliði yapýlmasý noktasýnda anlaþtýklarýný söyleseler de, bu Anayasa maddelerinin toplumun geleceðini düzlüðe çýkaracak hiçbir etki ve özellik taþýmamaktadýr.
Yapýlmak istenen sadece kendi elleriyle bozmuþ olduklarý Hâkimler ve Savcýlar yasasýný daha da karmaþýklaþtýrmanýn yanýnda, Jandarmanýn Ýçiþleri Bakanlýðý’na baðlanmasý neyi çözecektir? Dürüst ve iyi iþlemeyen veya iþletilmeyen bir düzende, Hâkimler ve Savcýlarý ayýrsan da bir þey deðiþmeyecek ayýrmasan da. Jandarmanýn durumu da ayný þekildedir.
Mevcut Anayasa ve kanunlara uymayan Hükümetler ve siyasi yetkililer, Jandarmayý Genel Kurmaydan alýp Ýçiþlerinin emrine verince, kim bunlarýn kanunlara uyacaðýný garanti edebilir?
Sanki! Ýçiþleri Bakanlýðý çok dürüst ve iyi çalýþmýþ da, Jandarmayý buna ekleyince her sorun çözülecekmiþ gibi bakmak, toplumu aldatmak ve oyalamak deðil midir?
Onun için yedi maddelik Anayasa deðiþikliðin de “Dað fare doðurmuþtur”. Tüm bu yapýlanlar, toplumun taleplerini her seferinde gelecek bahara býrakmak, aslýnda Türkiye toplumuyla alay etmektedir.

Cemal Zöngür




























Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gelecek kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Alevilerin Kapýlarýna Saldýranlarýn Açýk Kimliði

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (1)
Lider mi Toplumu Þekillendirir; Toplum Mu Lideri?
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir?
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (3)
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (2)
"Türkleri Yeniden Tanýmak" Araþtýrma Kitabýmý Yazma Nedenim :
Ýþte Türkiye'nin Yaþam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..!
Ýslamiyet Yeniliðe Açýk Bir Din Midir?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Toplum Hak Ettiði Þekilde Yönetilir [Eleþtiri]
Deprem Öldürmez Zihniyet Öldürür [Eleþtiri]
Sayýn Baþbakan Binali Yýldýrým, Alevi Kültürünü Ne Kadar Tanýmýþtýr? [Eleþtiri]
Halka Götürülen Her Oylama Demokratik Midir? [Eleþtiri]
Atatürk'ün Din ve Alevilere Bakýþý [Eleþtiri]
Akp'li "Evetçiler" ile Chp'li Hayýrcýlarýn Halka Açýklayamadýklarý Sýrlarý..! [Eleþtiri]
Anayasa Deðiþikliðinin Yarattýðý Umutlar ve Uçurumlarý..! [Eleþtiri]
Türkiye Halkýna Tek Soru; Demokrasiden Ne Anlýyorsunuz? [Eleþtiri]
Fetö, Deaþ ve Kenan Evren Kardeþliðinin Tarihçesi [Eleþtiri]
Katar'la Ne Yapýlmak Ýsteniyor? [Eleþtiri]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araþtýrmalar yapmaktayým. Yayýnlanmýþ bir kitabýmýn dýþýnda çeþitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayýnlanmýþtýr. Ve iki kitap dosyam yayýna hazýr durumdadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Tam baðýmsýz Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.