sevgilim, gelinliğini ödünç verir misin
sevgilim, gelinlik, ödünç, vermek, balayı, nikah
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
sevgilim, gelinlik, ödünç, vermek, balayı, nikah
Bir iş dönüşüydü…
Güneş Sarayburnu’na doğru uzanmış, havayı hafiften kızıl rengine boyamıştı. Beşiktaş’tan taşınıp Cihangir’in o sokağına alışmaya çalıştığımız günlerden biriydi. Dar ve dip dibe eski Rum evleri sokağa tarihten kalmış görüntüsü çiziyordu.
Füruzan
Nasılsın mesajı atmayandan uzun mesaj beklememizde ki saçmalık.
Bir daha on yıl sonra karşılaştık. Bizim Murat, tembellikten emekli olmayı bekliyordu. Mahmut Amca'nın sağlık durumunu sordum:
"Turp turp" dedi.
Bana göre ne yazarsan yaz, kaleminden çıkan kelimeler ham çıkmamalı.
Söz, yazarın yüreğinden demlendikten sonra mürekkep olup akmalı kâğıda:
Yani demlenmeli, tıpkı çayın demlendiği gibi. Veya köpük köpük içmeye hazır Türk kahvesi gibi olmalı ve öyle yazıya geçmeli.
Tiryakisi de bunu anlamalı,
Ali, hayatının en zor dönemini yaşıyordu. İşini, sevgilisini, evini ve umudunu kaybetmişti. Kendisine yardım edecek kimse yoktu. Ta ki bir gün parkta karşılaştığı yaşlı bir adam ona hayatını değiştirecek bir tavsiyede bulunana kadar. Adam, Aliye ruhsal ailesinden bahsetti. Onlar, Alinin yolculuğunu başarıyla tamamlaması için ona yardım etmek isteyen
Şimdi anladım. Akrostiş!.. Ahh... Onu unuttuğunu sanıyordum.
Sustu. Gözlerini önce kaçırdı sonra dışarı baktı. Ara ara omuzları sarsılıyordu. Ağlıyor olmasını umursamadım; benim söylediğim sözlerle bir ilgisi olamazdı. Ona göre Muazzez hayal ürünüydü. Birilerinin ağlamaları kolay kolay umurumda olmuyor. Fakat ne zaman ki o gözyaşlarına sebep olduğumu farketsem, işte o an kendimi çıldırasıya çaresiz hissediyorum. Sanki
"...Hiç tanımadığı bir kızla mektuplaşmaya başladı. Adı Holly idi. Mektupların ardı arkası kesilmedi. Her yeni mektupta bir birlerinden biraz daha etkileniyor ve yürekleri görünmez bir aşk bağı ile bağlanıyordu..."
Serkan Karaismailoğlu