Algı Dairesi Bölüm 7 (Hassas Adamlar Kulübü - Küskünler
Algılarımız otoriteye tehlikeli gelipte bir algı dairesi kurup algı mükellefi olacağımız fantastik öykümün 7. bölümü...
"Yazmanın en zor yanı, kelimeleri doğru sıraya dizmek değil, onları doğru zamanda susturmaktır." – Terry Pratchett"
"Yazmanın en zor yanı, kelimeleri doğru sıraya dizmek değil, onları doğru zamanda susturmaktır." – Terry Pratchett"
Algılarımız otoriteye tehlikeli gelipte bir algı dairesi kurup algı mükellefi olacağımız fantastik öykümün 7. bölümü...
“ Bakın” dedi. “ Herkesin gerçekleşmesini umduğu düşleri olur. Düş kurmak iyi oyuncular için yalnızca bir oyalanmaca dan ibaret değildir. Gençsiniz, eminim ki anlıyorsunuz beni. Şirketimizin bunca yıllık başarısının ardında gerçekle düş arasındaki espriyi yakalayabilmiş dinamik bir kadronun payı olduğuna inanıyorum. Kendinizden bahsederken lütfen bunu da dikkate alın!
YZ
Elindeki simitle kalakalmıştı sokakta. Düşüncelerinden sıyrıldığında etrafına baktı. Simitçi yeni müşterilerle ilgileniyordu. Elindeki simide baktı. Simidi önce kokladı, sonra dişlerini geçirdi. Evine gitmek üzere yola koyuldu. Bir ara sanki uzaklardan Ali nin sesini duyduğunu hissetti.
Oğlum, hepsini yemeyeceksin, sadece on kuruşluk tamam mı
Ercan Kesal
Babamı götürüyorlar, onu kaybediyorum. Askeri kamyonlara bindirilen insanlar son sürat götürülüyor. Korku içinde, telaşla bir sokağa giriyorum. Bir haykırış daha: "Dur kımıldama, eller yukarı" Akşam karanlığında bu sokakta başka askerler, başka bir grup insanı duvara dizmiş bekliyor.
‘’Uyu sen uyu‘’ dedi alaylı alaylı. ‘’Sen uyu Halkın Kurtulmuşçuları duvarlarımızı yazsınlar!’’
İyi niyetlerle ortaya çıktığına dair inancımızı saklı9 tutmakla beraber bugün için gelinen noktada reklam sektörünün haddini ve amacını aştığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bayram değil seyran değil eniştem bana niye hediye verdiği mantığıyla yapılan kampanya ve verilen promosyonlar da bu amaca fazlasıyla hizmet etmektedir.
Algılarımız otoriteye tehlikeli gelipte bir algı dairesi kurup algı mükellefi olacağımız fantastik öykümün 3. bölümü...
(Öykünün çok yerinde yöresel ağız kullanılmıştır. Okunuş zorluğunu gidermek ve anlam değişikliğini önlemek için bazı sözcüklerde çift harf tercih edilmiştir. Ayrıca, yöresel bazı sözcüklerin açıklaması öykü sonundadır.)
Sepeti içeri aldım. Çikolatalara saldırdık hemen. Annem izliyordu bizi. Yeme sırası yumurtalara gelmişti. Engelledi bizi. Yumurtanın üzerindeki resimlere bir bakın hele dedi. Sanat budur işte! Azıcık sanata saygı gösterin
"Olamazsın tabi. Baksana senin bir parkan bile yok..."
“Üç santimlik kanamalı bir ur görüyorum, hemen aldırmanız gerekiyor, poliklinikte Dr. Süleyman Bey var, şansınıza bu konuda da oldukça deneyimli bir arkadaşımızdır, size raporu verdiğimde hemen ona gidin…”
Onu takip eden gözlerin farkındaydı. Yeter ki semtin ana çarşısında alışverişe çıkmasın. Çarşı içinde yürüdüğünde, gözler de harekete geçerdi. Kahve önünde toplanan serseriler, işsizler, taksi şoförleri, emekliler, bakkal, kasap, manav hatta yoldan geçen bir yabancı dahi onu gördüğünde arkasını döner, bir kez daha bakardı.
Mehmet Rauf