İkibinonbir
ikibinonbir değil önemli olan, asıl ileriyi görmek için son on yıla bakmak lazım bir zahmet dönüp te..
"Yazarlık, kelimelerin yetmediği yerde başladığını sananların en uyanık uykusudur." – Franz Kafka"
"Yazarlık, kelimelerin yetmediği yerde başladığını sananların en uyanık uykusudur." – Franz Kafka"
ikibinonbir değil önemli olan, asıl ileriyi görmek için son on yıla bakmak lazım bir zahmet dönüp te..
Modern zaman insanın iş dünyasında düşebileceği bunalımın karamsar bir bakış açısıyla anlatılışıdır bu yazı. Toplum bizi nereye sürüklüyor ya da nereye sürükleniyoruz toplum olarak. Cevapsız sorulara kendince bir cevap.
Nazende penceresinde yolu gözlüyordu. Arnavut kaldırımlı caddede sadece limonata satan adam vardı. İçi titredi. Acaba taş plakta çalan mı onu böyle eyledi? Yoksa vuslat sona ereceği için mi? Balkanlara gitmişti yiğidi görevli olarak. 2 seneden sonra dönecekti.
Cumbalı sarı ev sessizdi. Herkes alışverişe gitmiş ama Nazende
Fettan Efsun, bakışları Osman’a çivili, olduğu yerde dona kalmıştı. Afet Fatma yerinden hızlıca doğruldu, Efsun’a odayı gösterdi, siniye bırakılan keseyi cebine indirdi ve yardımcısına, emirleri yerine getirmesi için işaret etti. Yirmi senelik çengilik hayatında bunun gibi nice vak`alara rast gelmiş, nasıl halledeceği konusunda ustalaşmıştı.
Oysa bilişimin oluşturduğu sanal bulutla temel etkileşim yöntemi ekran ve klavye türü araçlar olmaktan çıkıp beyinle doğrudan bulut arasında bağlantı sağlanabildiğinde her şey değişti.
Hep kendini düşünen, kendi kendine söylenen, mırıldanan, kuran, uyuyamaz kalbinin çarpıntısından, geceleri ölüm korkusundan. Yükselirken göğe iri beden, iri gözler, iri memeler, iri göktaşları düşer art arda... Bu sonu gelmeyen buz, tunç, taştan suçlar, dualar ve günahlar okyanusunda büyülü halınla yükselirsin...
Bir düş sigara paketimin orta yerine kondu...
Gerçek bir yaşam öyküsü Mehmet Dede. Doğumu belli değil. Tifliste doğmuş, Ardahan'ın Alagöz köyünde yaşamış. Köyden göç sevdasına onun çocuklarıda kapılmış. Uzun süre direnmiş köyünden göçmemek için. Sonunda Memmet Dede göçüp gelmiş İzmir'e. Alışamamış gecekonduda tutsak yaşamaya. Köyüne geri dönmek istemiş. Umursamamışlar. Kaldıramamış tutsak yaşamayı ve beyin kanaması
İnsanın ömrünü adayabileceği ve geçirebileceği birisini bulması ne kadar zor değil mi günümüzde. Hep masallarda duymaya alıştığımız bir yastıkta kocayan çiftleri gerçek hayatta görebilecek miyiz acaba? Bir insan bir insana ömrünce katlanabilir mi ki kendine bir ömür katlanamazken..
Ancak uzun yürüyüşün yorgunluğunu iyice attığında, daha dikkatli bir bakışla şaşkınlığa dönüştü yüzündeki ifade. Buraya ilk kez geliyordu ve burası yaşadıkları yerin yakınında sayılabilecek, şaşılacak ölçüde farklı ve güzel bir kıyıydı.
Gürültülü şehri adeta ikiye bölen gizemli sese yönelmişti artık. Buğulu gözlerinde hatıralarını arar gibiydi…
-bu sefer ne düşünüyorsun?
-ben amuda kalkayım, sen içime gir.