"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Ayakkabım daha parlıyor artık...

Beklenmedik zorluklar karşısında ayakta kalabilmenin sırrını anlatan bu dokunaklı hikâye, sevginin ve dostluğun gücünü vurguluyor. Maddi kayıplar yaşayan bir adamın, gerçek zenginliğin eşyalarda değil sevdiklerinde olduğunu keşfetmesi ve bir ayakkabı boyacısıyla karşılaşması üzerine kurulu anlatı, Mevlana'nın "Korkma düşmezsin" sözünü hayatın içinden bir örnekle pekiştiriyor. İnsani değerlere ve dayanışmaya dair sıcak bir hatırlatma.

yazı resim

Ayakkabım daha parlıyor artık...
Ayakta duracak halin yokken, hayatta duracak nedenlerin varsa, ''Korkma düşmezsin'', demiş Mevlana.
Sevildikçe bu kadar, düşmüyor, yıkılmıyor insan...

Patronluktan, birden bire ekmeğe muhtaç kalır mı insan, kalıyor işte. Evin de gidiyor tüm mallarında. Ama evimi ev yapan giden eşyalar değil ki. Eşim, çocuklarım ve tabii anam, babam ve kardeşlerim. Ve de hep bahsettiğim biriktirebildiğim üç, beş dost da hayatımı yaşanabilir yapanlardan.

Geçenlerde iş arkadaşımla yemekten sonra sıradan öğle yürüyüşümüzü yapıyoruz. Camiden geçerken cami avlusunda bir ayakkabı boyacısı gördüm. ‘’Gel kardeşim şu boyacıya ayakkabılarımızı boyatalım‘’ dedim. ‘’Hep ayakkabılarımız boyalı parlar, hem de şu garibana 3-5 kuruş faydamız olur’’ dedim. Ayakkabı sandığı öyle havalı, mobilyacı işi değil. Bildiğin gıda sandığı, üstü başı da yırtık. Ben ‘’Arap’a benziyor’’ dedim. ‘’Hayır Suriye Türkmen’iyim’’ diye cevapladı. ‘’Ne güzel dilimizi biliyorsun ‘’dedim. ‘’Evet, burada en çok işime yarayan o oldu’’ dedi. Ayakkabılarımızı verdik, karşısında bulanan banka oturduk. Ayakkabımın içinde ki etiketi ve ayakkabıları iyice süzdü ve ‘’siz zenginsiniz ‘’dedi. ‘’Yok memuruz ‘’dedim. Özel sektör memuru diye de vurguladım. Durumumuzu vurgulayabilmek için.

Ama ayakkabılarınız çok pahalı dedi. Kendinin ayağında ise yırtık bir terlik vardı. Bize verdiği terlikler ise nispeten daha düzgündü.

Vereceğimiz boyama ücretinde daha fazla vererek ‘’eline sağlık’’ diye ayrıldık. İşe dönerken arkadaşla zengin miyiz değil miyiz diye tartıştık.

Zengin olmadığımızı düşünürdük artık zengin olduğuma inanmıştım.

Evet evim kiraydı. Ama ailecek sağlıklıydık ve iyi bir işim vardı. Ayakkabım da fena değildi hani.:)

Her sabah boyalı ayakkabılarımı giyerken ne kadar zengin olduğuma şükredip Allah’a şükürler ediyorum. Boyacı bana şükretmem için adeta bir ders vermişti. Artık ayakkabılarımı daha sık boyatacağım.

KİTAP İZLERİ

Nasipse Adayız

Ercan Kesal

Ercan Kesal’ın Trajikomik İktidar Oyunu: "Nasipse Adayız" Her siyasi kampanya bir absürtlükler tiyatrosudur, ancak Ercan Kesal, "Nasipse Adayız" ile bu dramanın Türkiye'ye özgü sahnesinin perdesini
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön