Mahkemede Bir Gün
Saat 10.40,adımlarımı hızlandırıyorum. Gerçi duruşma saat 11.10 da,olsun erken gitmekte fayda var.Sanki heyecanlanıyor gibiyim,kendimi yokluyorum hayır heyecan falan yok.Bu halimi çok seviyorum.
"“Yazmak, aklını kaybetmeden önce deliliğini polislere anlatmaya çalışmaktır.” – Franz Kafka"
"“Yazmak, aklını kaybetmeden önce deliliğini polislere anlatmaya çalışmaktır.” – Franz Kafka"
Saat 10.40,adımlarımı hızlandırıyorum. Gerçi duruşma saat 11.10 da,olsun erken gitmekte fayda var.Sanki heyecanlanıyor gibiyim,kendimi yokluyorum hayır heyecan falan yok.Bu halimi çok seviyorum.
-Köpek bir sen iki…Git işine be!Ben kendim açlıktan ölüyorum.dedi.Genç bu bağırmadan korktu ve hızla uzaklaştı.Avni’nin tepesi atmıştı.Öfkeli bir şekilde gencin arkasından baktı.Aynı kişi bir başka adamdan da para istiyordu ve hayrettir ki adam cebinden çıkarıp veriyordu.
Bu gözlem Avni’ye yol gösterdi ve aynı yöntemle para toplamaya
Bizm köyümüz çok fakir bir köy. Arazimiz oldukça kıt
-Öğretmenim, ben koymuştum o ölü fareyi müdire hanımın koltuğuna, dedi Nihal
Üç kişi başlamıştık.Sayı bazen yedi sekiz oluyordu.Evin dışında da bahçe de otuza yakın kişi içiyormuş.Genç, yaşlı mahalle ahalisi işte.
Bazı insanlar akıllıdır ama delilik kanında vardır. Kimisi de delidir ama akıllı geçinir. Müşteri velinimettir. Bakalım bizim öyküde de öyle mi?
İnci gibi parlıyordu dalında iken, sanki değerli bir taşmış gibi yaprakların arasında.. koparmaya kıyamazsın aslında ama biraz açlıktan, biraz meyvenin şehvetinden olsa gerek dayanamayıp atıyorsun elini dalların arasındaki o cezp edici meyveye.. o kadar arzulu bir uzanış ki bu, oklasalar şimdi kolumu vazgeçirtemezler bu maceradan.. evet dokunabildim nihayet,
Düzen ve güvendir tek ürkütücü olan.Kaybedeceklerini düşünmektir insanı derin bir yeisin koynuna sürükleyen.
Nar'ın Bahçesi,
her an karşılaşacağımız içimizden birinin öyküsü...
Yaşamın
her anında etkisinde kalınan çocukluk anılarının beklenmedik öyküsü...
Kirli, yorgun bir gündü tamamlanan. Çiseyen yağmur egzoz ve homurtulara karışarak benim gibi evinin yolunu tutan kent sakinlerinin tepesine inmekteydi. Çöp yığınlarından yükselen şu iğrenç kokuyu saymazsak özlemişim tozun toprağın kokusunu. Derin bir nefesle çektim doyasıya içime; dağı ovayı vadiyi. “Ah ulan ” dedim kendi kendime “ kaz
Üç yıl kadar önce ne bilgisayarım vardı ne de yazı yazmak gibi bir uğraşım.Köyümüz adına bir sitenin kurulduğunu öğrenince site kurucusu arkadaşım Turgut Temizyürek’in de isteğiyle “KÖYÜMÜ ANARIM” adlı ilk yazımı yazdım