Öykü/ Öykünme/ Höykürme
Sn Erdal Öz, Sn Cemil Kavukçu, Sn. Faruk Duman, Sn. İnan Çetin, Sn Ayşe Sarısayın'ın katıldığı III. Çanakkale Öykü Günleri dolayısıyla
"İnsan beyni, asla durmayan harika bir organdır; sabah uyanana kadar sürekli çalışır." – Robert Frost"
"İnsan beyni, asla durmayan harika bir organdır; sabah uyanana kadar sürekli çalışır." – Robert Frost"
Sn Erdal Öz, Sn Cemil Kavukçu, Sn. Faruk Duman, Sn. İnan Çetin, Sn Ayşe Sarısayın'ın katıldığı III. Çanakkale Öykü Günleri dolayısıyla
Bir varmış bir yokmuş… Develer tellal iken, pireler berber iken… Ani bir kararla evlenmiş bir çift varmış.
Hep benim üzerime yağar yağmur neden
Belki de yalan söylediğim için
Onyedimdeyken
Demir parmaklıklar arkasından öpüşmek kolay değildi. İki taraftan birinin dudağı, karşısındaki kişinin yanağı yerine soğuk demir parmaklıkları öpüyordu. Sırayla yanaklarını parmaklıklara dayamayı sonradan akıl ettiler.
‘‘Onca şaşalı günlerin ardından yıllarca kapımızı aralayıp giren olmadı. Koltuklarımız yırtılmış, o saadet günlerinde sosyetenin kadeh tokuşturduğu salonumuzda fareler cirit atıyordu.''
Örnekte sabitin bir bardak çay ile sınırlı tutulması hem problemin çözümünü kolaylaştırıcı, hem de durumu sembolleştirici bir unsurdur. Nasıl olsa söz konusu çayı içmek kimsenin hayatını değiştirecek bir hamle değildir. Bu durumda, konu üzerinde düşünmemize yardımcı olan “bir bardak çay”, hikayenin sembolojisini oluşturmakla birlikte kendisi hiç o kutunun
yolunu kaybetmiş biri..ya yardım beklemekte ya da ölume terkdilmekte!
O an yanımızdan geçen, beli büzgülü kenarları fırfırlı patlıcan moru etek üstüne, pembe saten gömlek giymiş, kadını fark ettim. Naylon çorap hışırtılı adımlarını kemancının adımlarına uydurmuş;
‘’adamını’’ takip ediyordu.
şöyle dedi;"Bizler, yani İnsanoğlu aslında ömrümüzü Şahit arama peşinde geçiririz de bilmeyiz bunu.Bu arayışa, Şahitlik değil de başka isimler koymuşuz, Sevgi denmiş, Aşk denmiş, Dostluk denmiş, Eş denmiş v.s. ...
Belki gerçek bir hayatın parçası ,belki de içlerde yasanan hayattan bir alıntı..
Bir mahalle'de bir genç ölür(?) aslında tam ölmemiştir. Nasıl mı ölmez? Kimse anlamaz ki bunu.
Beni içine çekmişti bir kerede olsa ve ben şuan içindeyim. İçini mahfeden artık benim...
hayatta bizi yıkabileceğini düşündüğümüz olaylar belki de en ufak acı taneleridir!
içimde çoğalan rüzgarın nefesini ensemde hissediyorum.öyle çok severken onu odunsu zerrelerle mimliyor tüm acılarımı.
İşte bende oldum olası bu tarz, karanlık sokaklarda dolaşmaktan keyif alırım. Sadece sizden farklı olarak her geceye hüzünle başlarım. Ve gecenin sonunda kendimi dertlerimden kurtulmuş, hafiflemiş olarak hissederim
Sinan Akyüz