Sam Yelinin İzi
Sarmaladı yüreğiyle sımsıkıca kuzusunu, evladım, maralım..diye inledi anacık.
"Yazmak, sabah kahvesini içmeden önce beynimizi silkeleyip kendimizi kandırma sanatıdır." – Franz Kafka"
"Yazmak, sabah kahvesini içmeden önce beynimizi silkeleyip kendimizi kandırma sanatıdır." – Franz Kafka"
Sarmaladı yüreğiyle sımsıkıca kuzusunu, evladım, maralım..diye inledi anacık.
insan yalnız olduğu anlarda farkına varıyor birşeylerin ve bu farkına vardığı şeyler çoğu zaman hüzünle dolduruyor insanın yüreğini.Geceler ise bu farkına varmanın en doruk noktasına ulaştırıyor bazen insanı...
sevgi ve aşkı kalkan yapanların sonunu düşünmek bile istemiyorum.
Sevgi ve teknoloji iki farklı sözcük gibi görünse de aynı misyonu üstlenebilirler mi ?
Zamana, yıllara ve tüm uzaklıklara rağmen bizleri yakınlaştırabilirler mi ?
Gelin bunu birlikte keşfedelim...
Güneş, masmavi gökyüzünde binlerce renge bürünmüş; aydınlatıyordu dünyayı. Uçsuz bucaksız tarlalar, dağların eteklerine uzanmış; sabah güneşinin, tadını çıkarıyordu. Anayolda, arabalar yuvalarına yem taşıyan karıncalar gibi sırayla ve telaşla
Ödemiş’te çoğu kimse tarafından bilinmeyen bir leylek vakfının varlığını yıllar önce çıkardığımız Ödemiş Efe dergisinde yayımlamıştık. Bu vakfın amacı, çeşitli yollarla yaralanmış ve uçamayacak durumdaki leyleklerin bakımını üstlenmek ve onları iyileştikten sonra göç yollarına salıvermektir.
Yaşamımda, ilkokulun ve ilkokul öğretmeninin ne kadar önemli olduğunu yazmaya başladıktan sonra daha iyi anladım.
Bana büyük katkıları bulunan öğretmenimin önünde saygı ile eğiliyorum...
Yavaş yavaş merdivenlere doğru yürüdüm. Bu merdivenleri defalarca inmiş çıkmıştım. Bazen bıkkınlıkla, bazen heyecanla; bazen sevinçle, bazen üzülerek. Ama her zaman yorularak Merdivenleri çıkarken okula ilk geldiğim günü hatırladım. Omzumda valizim, ürke
Doğu'da bir ilçede öğretmenlik yaptığım yıllarda tanımıştım onu...
Dolandım üzerinde yüreğimde sevdalar
her taraf çalı diken, gidilecek yolu yok.
Birkaç günlüğüne 'beni' astım duvara.Bir çift masum göz ve dilsiz bir
resim oldum.'hiçbirşey görmedim ve duymadım beyler bayanlar!'
Yer: İzmit. Tarih 17 Ağustos 1997. Saat 03.00 Omuzumda basın çantası varken ve dışarıda bulunduğum bir anda başladı sarsıntı. Depremin ilk fotoğrafı ve enkazda küçük bir kız çocuğu... Adı Merve... "Sesimi duyan var mı?" çığlıkları arasında kayboluverdi her şey...
-ba
ayakları kırılmış bir Albatros gibi uçuyorum
kırıldıkça çoğalan çiçeklerle dolu uçurumlardan…
acısı hafiflesin diye kanatlarımın…
-ba