Hiç Tekneye Binmedim Ben!
"Ceplerinde kent sokakları taşıyan, ve şehirlerin ruhu olduğuna inanan her insanı etkileyecek bir yazı.. " Gökhan Ertosun
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
"Ceplerinde kent sokakları taşıyan, ve şehirlerin ruhu olduğuna inanan her insanı etkileyecek bir yazı.. " Gökhan Ertosun
"Dü-şün-ce"miz mi merdivenden düşüyor şimdi? Kayıyor mu hayaller? Yoksa onları birileri aşağıya mı itiyor. Bu sefer yere düş-ün-ce mi oluyor, olan?
Ne belâ bir rüzgâr , ne hoyrat bir dost girmiş olmalı ki bağımıza her şey tarumar, bağ tarumar bağban tarumar.
İnsanın adının önüne “büyük” sıfatını koymakla büyük olunmuyor maalesef. Öyle olsa idi, tarihte kahramanlıkla anılan ve adına sinema filmlerinin çekildiği “Büyük İskender”, cüssesi gibi küçük değil, adı gibi büyük olurdu.
Milan Kundera'nın romanından, yönetmen Philip Kaufman'ın, beyaz perdeye aktardığı bu filmi belki izlemişsinizdir. 1960'ların Çekoslovakya'sında politika ile değil, kadınlar ile ilgilenmeye tercih eden, ünlü bir doktorun hikayesi anlatılır.
Benim saflığım, hatta salaklığım nerede biliyor musunuz? Ben her şeye rağmen ‘Türkiye hâlâ mümkün’ diyorum. Hâlâ, insanlara iyi şeyler sunarsanız almaya hazırdırlar diyorum.
Güldünya’nın umutlarını söndüren töreniz batsın!
Umut bebek,
O gözyaşlarını geride bırakmanın telaşındayken kalabalık zamanı geride bırakmanın telaşındaydı.
Kış geldi,
Anadolu’ya kar “Elif elif”, diye yağmakta.
Toprak nimeti bereketlendirmek için karı emmekte, tıpkı sevimli bebeğin açlığını gidermek için annesini emdiği gibi…
Çocuklar coşmakta, tıpkı yeni ayaklanan yavru ceylanın kırlarda annesine cilve yaparak koştuğu gibi…
Serçeler saçaklara yeni bir
Burgaz Ada yangınında yaşadıklarımız, yaşadıklarınız acılarımız acılarınız...
Evlerin çatısına biriken kar yığınlarına şöyle muzipçe bakınsanız, sanki dondurma külahıdır hepsi. Hepsinin üstünde de üç top hâlis Maraş dondurması. Maraş dondurması dedim de...
Aslında sessiz sedasız geldi, şöhreti epey geç yakaladı, eğer isteseydi bambaşka yerlerde olabilecekken Urfa’da kalmayı tercih etti. Bunca yıldan sonra, 70’li yaşlarda gelen şöhreti neyleyim dedi ve gene sessizce köşesine çekildi. Sessiz sedas
Umut...En yıkılmazları yıkan hain...iblislerin haremde en gözdesi...Umutsuzluğa dönüştüğünde kıyametlerin en kefensizi...Umutsuzluktan dönüştüğünde cennetin ta kendisi...
Su gibidir kadın bir yudumda, İçildikçe susuzluğuna derman olan...Cennetin görünürdeki yüzüdür...Baktıkça hayata anlam kazandıran... Ne güzel şey kadın olmak..
....Bunu ben yaptım. Her başlangıcın sonunda, her sonun başlangıcında olduğu gibi. Sessizliğime sessizlik kattım!
Sunay Akın