Hiçe Sayıyor
Saçlarımı döktüm..Tel tel..Ve mi telinden şarkı çaldım yokluğa..Kimseler yoktular..
Beni çok da güzel alkışladılar.. Sessizlik..Boşluk..Yokluk..
"Yazmak, bir hayaletle güreşmek gibidir; kazanırsan kimse inanmaz, kaybedersen kimse görmez." - Franz Kafka (kurgusal)"
"Yazmak, bir hayaletle güreşmek gibidir; kazanırsan kimse inanmaz, kaybedersen kimse görmez." - Franz Kafka (kurgusal)"
Saçlarımı döktüm..Tel tel..Ve mi telinden şarkı çaldım yokluğa..Kimseler yoktular..
Beni çok da güzel alkışladılar.. Sessizlik..Boşluk..Yokluk..
O gün, kaldığı yerden okuyarak ezanı devam ettiren küçük çocuğun Reis/Erdoğan olduğunu filmde de çok açık belirtiyor. Zira sahnenin tam orasında davudi bir ses:
“...minareleri, sen, ezansız bırakma Allah’ım!”
O ses; Reis’in sesi…
Meğer Reis, taa o günden beri susturulmak istenilen ezanı
başlık abartılı değildir. o dünyanın en masum, en samimi, en hakiki yayıncısıydı.
kimdi bu yayıncı, onun kişisel dünyasında kısa bir yolculuk yapalım...
Hayat işte, karanlıktan sonra aydınlığa varacak, bilinmezliklerdeki bilineni hep arayacak, hayallerden asla vazgeçmeyecek, yine bekleyecek ve yine bekletecek. Hayat işte…
Evet susturuldum. Yok yok, kimse kapıma gelip ağzımı kapatmadı henüz. Ancak anladım ki yüreğimde bir kazı yapılması halinde bulunacak “ucundan tutacak hiçbir şey kalmadı mı!” sorgusundan müteşekkil silah ve mühimmatım suç yeni tanımında. Susturuldum ve sustukça büyüyor İçimde telafisiz susmalardan derin bir yara
Kanayan kırıkları canımın
Gezmeyi çok sevdiğim için Türkiye'de birçok otogarı görme şansım oldu. Hemen hemen çoğu insanın gördüğü, gelip geçtiği yer olan garajların birçok ilginç özelliği vardır. Kısa bir göz atalım mı şu garajlara ne dersiniz?
Hani şu öldürme merakı içinde olan, insanoğlunu anlatan karakter vardı ya, evet raskolnikov, ondan tutun da denizlerin korkulu rüyası gürgen balığına kadar, hepsi burada yaşamakta. Birde, bana yalnız derler. Küçük diye alay ettikleri bu çatı katı, bir çok hayat barındırıyor içinde.
Torunlar çocuklardan daha fazla sevilir derler. Külliyen yanlış bir ifade bana göre. Gençliklerinde çalışma hayatı, zaman darlığı veya toyluk nedeniyle çocukları ile fazla ilgilenemeyen anne ve özellikle babalar, çocuklarla oynama zevkini ancak torunları ile giderirler. Kılıfta hazırdır “ torunlar çocuklardan fazla sevilir”.
Gençliğinde güzelliği nam salarmış… Gençler, onu görmek için birbirleriyle yarış edermiş. Kim alacak köyün en güzel kızını diye kavga edermiş. Hele de düğünlerde oyuna kalkınca Fadıma Kız, kimse kalmaz yerinde onu seyre dalarmış…
50 yaşında bir adam arıyorum Her borca girmiş, her borcu ödemiş Sonra yeterince para edinmiş Ama paradan gözleri kamaşmamış
\*\*\*
Eğer bir gün sende beni susturmaya kalkışırsan.................
Serkan Karaismailoğlu