Var Olanı Değiştirmek
Hayatımızda sevdiklerimiz, dostlarımızı da zaman içinde belki kendimize göre değiştiriyoruzdur...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Hayatımızda sevdiklerimiz, dostlarımızı da zaman içinde belki kendimize göre değiştiriyoruzdur...
Yanıtlarını alamayacağım ve bulamayacağım bir yolda neden ısrarla yürüyorum ki? Ben, benden öte bana neler hissettiriyor ve düşündürüyor, aslında onun peşine düşmeliyim. Yarım asırlık ömrümde nereden nereye geldim? Bilirim yıldızlar yol göstermez insana sadece aydınlatırlar yolu. Gideceği yöne insanoğlu kendi karar verir. Kimi zaman bir şelaleye koşar, kimi
Belki çok farklı olmazdı demek için, barış adına baharı kucaklamak için, çocukların uçurtmalarında rüzgar kalabilmek için, insanların bir gününe sığmayan umutlarında, o sımsıkı kapanan avuçlarında kalan bir tebessüm olmak için umut olurdu , kendimi bunca senelere rağmen anlatamamak.
Sıradan insan yaşamını ziyan ediyor. Bunu yeni anladım. Yani sıradan olduğumu. Halbuki bir nebze olsa sıra dışı olduğumu zannediyordum. Taki, o çıkana kadar.
Bense durmuş seyrediyorum bu karşı konulmaz düzeni, olacakları görüyorum... ta ki başımı kaldırıp gökyüzüne bakana kadar,sabah serinliğini taşıyan rüzgar içimi ürpertene kadar..
"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi,öleceğini bile bile neden yaşadığını unutmuştu.O an...Bozmadım."
Özdemir Asaf
İsterseniz bir ziyarete gidelim. Napolyon'dan, Sezar'a, Büyük İskender'den Sokrates'e kadar tarihin akışını değiştiren her çeşit insan ile akıl hastanelerinde tanışabiliriz.
Öyleyse dilediğin zaman alabilirsin beni yanına, çünkü bağlandığım yada tapındığım hiç bir şey yok buralarda, ne kadar az kalırsam dünya denen bu bataklıkta, o kadar karlı varacağım başlangıca, ''yani senin yanına'' ...
Şekil şekil bulutlar vardı sarı gökyüzünde. Lolipoplar pembe çimlerin arasından uzanırdı.Ağaçlarda her çeşit şeker yetişirdi ve süt kokardı nehirler. Pürüzsüzdü. Hevesliydi. Neşeliydi. Rengarenkti.
"İyi" ve "kötü" gerçekten var mıdır, yoksa insanın kendi çıkarlarına göre uydurduğu kavramlar mıdır sorusu tartışılan bir konu. Çünkü bildiğimiz bir şey varsa her insan aslında davranışlarında öncelikli olarak sadece kendi çıkarlarını düşünmektedir. O zaman iyilik nedir?
Eskiden yapılan hatalar tekrarlanmayacak,bağışlanamayan hatırlanmayacak,unutulası isimler anılmayacak...
Çaresiz insan, yapacak hiçbir şeyi olmayan insandır. Bir çarşamba gecesi sokakta oturup bağıran sarhoştur mesela. Düşünceleri fazla gelmektedir. O nedenle durdurmak ister beynini uyuşturarak.
Yüzyıllar önceden Karacaoğlan teşhisini yapmış : "...Üç derdim var birbirinden seçilmez; bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm"
Hayat, her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir
Sorular, sorular, sorular…, yanıtlarını arıyorum da peki niye kayboldum?
Bir dünya düşününki!yedi milyar insan,yedi milyar can,yedi milyar düşler,tutkular,özlemler,hasretler,ayrılıklar,nefretler,acılar,göyaşlarında akıp giden umutlar ve yaşayışlar.
İçleri geçmiş onların. Ruh kavramını unutmuşlar. Hayatın hiç bir anından zevk alamayan ölümün onu almasını bekleyen zavallılar!
Gerçeğin peşinden koşmaya başladığımız bu zaman diliminden itibaren, yaşam bizim kendi hissettiğimiz, düşündüğümüz ve hayaller kurduğumuz bir mevkie dönüşmüştür. Daha fazla olmasını istediğimiz gibi davranmışızdır. Hayatın gerek ve gereçleri toplumsal bir yaşam biçiminde geliştikçe ve hatta ilerledikçe teknoloji kendi yaşam alanımıza girerek düşündüğümüz, istediğimiz, hayal ettiğimiz ve peşinden
Yıkılan umutların tekrar yeşeriyor, her şey güzel olacak diyorum her şey içimden...