Yürüyüş
Ben, ailem ve sağlığım hariç tüm servetimi kaybetmişken bazıları başarılarla dolu bir geçmişle çok büyük bir servet sahibi oldular
"Yazarlık, kelimelerle en iyi şekilde dans etmek ve sonra okuyucuyu sahneden düşürmektir." – Dorothy Parker"
"Yazarlık, kelimelerle en iyi şekilde dans etmek ve sonra okuyucuyu sahneden düşürmektir." – Dorothy Parker"
Ben, ailem ve sağlığım hariç tüm servetimi kaybetmişken bazıları başarılarla dolu bir geçmişle çok büyük bir servet sahibi oldular
Dostluk, sihirli bir sözcük… Bu sihirli kavramı ne de güzel anlatmış usta şair; Dostluklar Irmak Gibidir şiirinde… Benim dostlarım tam da şairin tanımladığı gibi… Renk renk, çeşit çeşit ve iyi yürekli insanlar…
Ben senin için sonsuzluğa açılan kapıyım; sen de benim için öylesin, benim sonsuzluğa açılan kapımsın, diyecek bir aşk, maşuk istiyorsan ona doğru da gidersin belli mi olur? Ama eğer ateşi avuçlayabilecek bir yürek elin varsa
Bana ilk anne diyen sendin yavrum... Bu benim duyduğum en güzel söz oldu. Sesini hatırlamaya çalışıyorum ama sanki zamanın bir yerinde kaybettim...
Onun için akan her bir damla göz yaşım yol olup aksa da Ona götürse keşke beni..
Nasıl bir yerde ysşıyoruz dedim kızdım. 4,5 yaşındaki oğluma yaşanılabilir tek gezegenin mavi gezegen olduğunu anlatalı iki gün olmuştu daha. Bilim nerede şaşmıştı?
Suriye sınırında kaçırılan farklı milletten gazeteciler , yerim dar diyen kutup hayvanları...Bakkala gidip çöp konteynırında bulunan minik bedenler...sevdiği tarafından parçalarına ayrılan kadınlar ya
Bu mektubu yazdığımda yeni yuvana yola çıkmıştın... Yanına geldiğimde kulağına fısıldayacaktım yazdıklarımı, ama sen beni bekleyemeden uçup gittin. Mektubun sonunda da söylediğim gibi, gittiğin yerde mutlu ol, melekler okşasın başını...
Okuduğumuz kitaplardaki karakterler bir gün çıkıp gelse ne hissederdik ki? Şöyle delicesine aşık bir adam,her şeye rağmen sevip fedakarlık yapan bir kadın,hala dostluğa inanıp sırtını dayayabileceğin bir arkadaş hayvanlara değer verip koruyan insanlığını kaybetmemiş bir insanlık
Savaş, akla gelen her şeye sahip olmak ve bunları öteki nden korumak için, gücü elinde tutmak isteyen; cehaletle yoğrulmuş bir üstünlük duygusuyla saldırganlaşan insan ya da toplumların yakalandığı korkunç bir hastalık halidir.
Herkes kendi hayatında başroldür. Diğerleri için belki figüran olabilir ama kendi hayatında o bir başroldür. Başrol ölene kadar değişemez öldüğünde zaten film biter.
Yaşadığımız çağa mısır çağı da denilebilir. Çünkü yediğimiz et: mısırdan, ekmek mısırdan içtiğimiz içecekler mısırdan yapılıyor. Yani raflarda gördüğümüz yüzlerce ürünün ham maddesi mısır bitkisidir. Mısır sektörünü elinde bulunduran güç ise; her şeyi elinde bulunduran insanlığın gidişine yön veren en büyük emperyalist güçlerdir.
Bu benim için mana ve anlam ifade eden eserlerden bir tanesi olacağını hayal ediyorum.
Yaşın kaç olursa olsun eğer ki kalan hayatının her gününü etkileyen bir acıya ev sahipliği yaptıysan ne kadar karşı koyarsan koy olgunlaşırsın ve ne kadar çabalarsan çabala, ne kadar engel olmaya çalışsan da bir gün boynu bükük, omuzları düşmüş bir şekilde teslim olursun yalnızlığa