İhanet,liyakat,sadakat
Sadakat,ihanet ocağıdır aslında. İhanet bütün gücünü sadakatten ve sadakat beklentisinden alır. İhanet sadakatin güçsüz yanıdır.
"Kitap okumaktan sıkıldıysanız, belki de okuduğunuz kitaplar sizden sıkılmıştır." - Terry Pratchett"
"Kitap okumaktan sıkıldıysanız, belki de okuduğunuz kitaplar sizden sıkılmıştır." - Terry Pratchett"
Sadakat,ihanet ocağıdır aslında. İhanet bütün gücünü sadakatten ve sadakat beklentisinden alır. İhanet sadakatin güçsüz yanıdır.
Geniş bir zamandan geçercesine..yarım kalan şarkıları topladı yağmurlar../Boşuna değil miş rüzgarların suskunluğu../..
Kişi; başkalarını suçlamadan evvel hatayı kendisinde aramalıdır.
Çünkü;
Sevgiyi de saygıyıda tüketen kişinin kendisidir.
Âdemin sulbü ve meşrebi,
Sosyal ve psikolojik analiz gerektirir.
Âdem mükellef oluncaya kadar elbette ki masumdur. Sabiliğin cazibesi bir emanet olarak masun,
Ve şefkate muhtaç olmasıyla bağlantılıdır.
Pembe yalanlar,beyaz yalanlar varmış!!! Yalanın pembesi,sarısı,beyazı mı olurmuş....Yalan yalandır işte...
"Belki hayat olmadım ama dünyana bu denli girdimse sen izin verdin ve ben seni bulduğumda yüreğim bomboştu, yaşamın tüm benliğinde hayatı sürüp giderken seni buldum.."
Mucize gibi bir şey oldu. O asık suratlı adam gitti; dudakları kavuşmayan, elinden tornavida, pense düşmeyen bir adam geldi. Oturup hizmet bekleyen “Bugün buram ağrıyor, şuram ağrıyor.” Diyen kadın gitti. “Bugün size bir börek açayım da parmaklarınızı yiyin… Çiğ köfte yoğurayım, gelinim sever…” diyen kadın geldi. Gelin lafı
İnsanı en çok aranmamak yokluğa terk edilmek yorar/üzer.Aynı coğrafyayı paylaşmasak da onu arayıp soruyor muyuz?Hele de bu’iletişim’ çağında .İletişim kavramına vurgu yapmak isterim.Çünkü televizyonuyla radyosuyla,cep telefonuyla, faksıyla hasılı bütün kitle iletişim araçlarıyla üzerimize abanan bir zaman dilimini yaşıyoruz ancak yalnızlık ,paylaşmamak had safhada
Yeniden canlanır benlikler…
Benzersizlikler arttırıken özlemi benzerlik ararız her seferinde geçmişle.
Bir ilişki yaşarsın mutlusundur; yüreğin bir başka yüreğin adını zikrederek atar, paylaşırsın umutlarını yarınlarını...Bir zamanlar benim de, bir sevdam vard...ı
doğrusu ben otobüse bineyim. Sizler de yaşadıklarımı görün. Televizyonda bir film izler gibi. Öyle hayal edin. Nedenleri ve nasılları birlikte görelim. Ne dersiniz?
Aynı acıları, aynı sevdaları yaşamış olmanın bizi hafiflettiğini düşünerek. Değildir aslında. Benzerlikler tekrar tekrar kanatır insanı. Geri dönüşü imkansız olan anların ahlarını çekeriz derinden şarap ve tütün kokularıyla sabahlara dek. Bizlerin sevdaları hep aynıdır neredeyse.
İlk gençlik çağlarında neredeyse elimizde gezdiririz birisi çıksa da versek diye,gençlik tabi kıymet bilmiyor. Zaman geçtikçe ,yaralar, çizikler arttıkça aklımız başımıza gelir ve biraz daha kadifelere sararız.
Tek korkumuz geri alamamaktır oys
Hayal kırıklıkları ölüm saçıyor adeta ve uykularınızın kahramanı karabasan oluyor. Her daim sonuçta uyanıyor aynı zamanda uyandırılıyorsunuz.....
İkimizde görmezlikten gelmeye çalışsak da sevgili farklı yolun yolcularıydık ve biletlerimiz çoktan kesilmişti...
insan sevdiğinden istemeyerek ayrıldığında içi yanar ve bu bir tür hastalığa dönüşür geçmiş tarihimizden günümüze kadar aşk hastalığına çareler aranmıştır.bunun tek bir ilacı vardır zaman...zamanda sadece acıyı soğutur asla geçirmez...yazmak, okumak, dinlemek bu gibi durumlarda en mantıklı çaredir...