..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat doðaya eklenmiþ insandýr. -Bacon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Yeraltý > Þenol Durmuþ




1 Aðustos 2010
Cehennem Melekleri Bayrampaþa Cezaevi  
Þenol Durmuþ
"Bak koçum yarýn büyük ihtimalle daðýtým olacak. Hepimiz koðuþlara daðýlacaðýz. Gittiðin koðuþa dikkat et kimselerle muhattap olma, sana gülene, ilgi gösterene kanma. Ranzandan sakýn inme. Bir þey ikram etseler dahi alma tamam mý?"


:AEFC:
Diðeri hiç konuþmasa da o devamlý söyleniyordu.

"Hýzlý yürü ulan þerefsiz, senin yüzünden yollara düþtük. Hadi lan çabuk ol, yol paran bile yok. Otobüsten otobüse hamal gibi dolaþtýrdýn bizi."

Polis memurunun devamlý ikazý ile baðýrmasý sarýþýn, genç adamý ürkütüyordu. Elleri kelepçeli olduðu halde polislerin birkaç metre önünde yürürken titremesi daha da çoðaldý...
"Düzgün yürü ulan, Almanya mý zannettin burasýný. Þimdi ananýn ..... görürsün, pezevenk seni."

Bazen tutukluya bir tekme sallarken, arada bir sýrtýna yumruðuyla vuruyordu. Kýdemli polis memurunun baðýrmasýna, feryat etmesine diðeri gülüyordu.. Tutuklunun ayaklarý hala titriyordu. Belki de karakolda yediði falakadan olacak ki aðýr aksak yürürken göz ucuyla çevresini izliyordu. Haklýydý polis memuru, burasý hiçte Almanyaya benzemezdi. Bayrampaþa Cezaevinin ana giriþ kapýsýna geldiklerinde tutuklu korku ve dehþet içerisinde yüksek kulelere dikenli tellere bir kaç kez daha baktý. Cezaevinin giriþ nizamiyesinde oturan bir gardiyan ayaða kalkarak kapýyý açtýðýnda içeri girdiler.

Dýþarýdaki soðuk havaya, yaðan kara raðmen, içerisi sýcaktý. Elindeki evraký masada oturan gardiyana teslim eden polis memuru, soba baþýnda ellerini ýsýtýrken aðzýndan buhar saçýyordu. Sýradan, bu rutin iþlemlere polis memurlarý, gardiyanlar, nöbetçi kolluklu asker alýþkýn sayýlýrdý. Gardiyanýn sorduðu sorulara bozuk türkçesiyle cevap vermeye çalýþan tutuklu arada bir kekeleyerek konuþuyordu. Soba baþýnda ýsýnan sinirli polis memuru sýk sýk araya giriyordu.

"Hýrsýz bu orospu çocuðu. Almanyada da oto teybi çalýyormuþ. Ýzne gelmiþler, burada da devam etmiþ."

Gardiyan evraklarý incelerken baþýný sallýyordu.Suratýný ekþitirken güldü...
"Vay be yirmi günle yaþý on sekizi tutuyor, þanssýzmýþ pezevenk. Bunu karantina bölümüne teslim etmeniz gerekiyor. Bu evrakla gidin teslim edin."

Polis memurunun suratý daha çok asýlýyordu.
"Daha önce buraya teslim ediyorduk hayret bir þey, nerede bu karantina." diyordu

Ayaða kalkan gardiyan pencerenin önünde parmaðýyla cezaevinin orta bölümünde bulunan yüksek parmaklýklý bir yeri gösterdi.
"Nöbet bekleyen þu askeri görüyorsun ya...Ýþte yeni açýlan karantina orasýdýr."

Polis memuru hiç bakmadan tutuklunun kelepçeli ellerinden tutarak öfkeyle hýrsla çekti.
"Haydi gel Allahýn belasý gidelim"

Giriþ bölümünden çýktýktan sonra hýzlý adýmlarla nöbet bekleyen askerin yanýna geldiklerinde kaðýdý askere uzattýktan sonra zoraki bir gülümsemeyle sordu:
"Buraya mý teslim edeceðiz?"

Elindeki tüfeði bir kürek gibi tutan asker uykulu gözlerle polislere ve tutukluya baktý. Kendinden çok emin ve güçlü bir insan havasýnda kendini kasarak soruyordu:
"Bakayým þuna suçu neymiþ hemþerim?"

"Ne olacak, hýrsýz. Oto hýrsýzý." diye cevapladý.

Asker hiç konuþmadan genç adamý omuzlarýndan ayakkabýlarýna kadar göstermelik bir arama yaparken, tutuklunun cebindeki yarým paket sigarayý çýkardý.
"Sigara yasak hemþerim, bu kalacak. Paran yok mu?"

"Yok parasý þerefsizin. Bu soðukta yollarda süründürdü bizi."

Nöbetçi asker kapýyý açarken bir binanýn kubbe þeklindeki büyük kapýsýný gösterdi.
"Karantina orasý, aha oraya teslim edilecek."

Ýki polis tutukluyla gösterilen binaya doðru giderken, nöbetçi asker onlarý izliyordu. Tutukludan aldýðý yarým paket sigaradan bir tane çýkarýp yaktýktan sonra paketi cebine koydu. Volta atarken aðzýndan bir türkü mýrýldanýyordu. Polisler demir kapýyý hýzla yumruklarken, küçük mazgal kapak açýldýðýnda bir gardiyanýn esmer suratýný, kalýn býyýðýný, morarmýþ bir çift gözü gördüler. Kapý açýldýðýnda tutukludan çok polisler þaþýrmýþtý. Büyük kapalý bir avluya girmiþlerdi. Esmer suratlý, kara kafalý beþ altý gardiyanýn elinde kalýn sopalar vardý.Ortalýk sesten kargaþadan inliyordu.

Altý metre yüksekliðinde, demir bir kafesin içinde yüzlerce tutuklu haykýrýyordu. Baþgardiyan öfkeyle polislere çýkýþtý.
"Tam zamanýnda geldiniz be, bekleyin biraz þu kenarda durun."

Tek tip elbise giyen, saçlarý sýfýr numaraya kazýnmýþ mahkumlarýn görüntüsü polisleri, ürkütmüþtü. Bunlar insandan baþka her türlü yaratýða benziyordu. Beþ on tanesi demirlere bir maymun gibi týrmanmýþtý. Bazýlarý "ekmek, ekmek açýz" diye haykýrýyordu. Gardiyanlar demirlere týrmanan mahkumlarýn ellerine, ayaklarýna sopalarla vururken, bir kaçý yuvarlanarak yere düþtü. Birkaçý da kendini ayný anda yere atýyordu. Baþgardiyan ana avrat küfürleri saydýrýrken baðýrýyordu:

"Ulan bir gün ekmek gelmedi diye kýtlýk mý çýktý, orospu çocuklarý akþama gelecek, inin lan oradan, içeri girmeyelim fena olur diyorum"

Polisler de, yeni tutuklu da dehþet içerisindeydi. Gardiyanlarýn sayýsý artýnca kafesin kapýsýný açarak içeri girdiler. Az önce baðýran, haykýran tutuklular bir anda çil yavrusu gibi küçük odalara girerek gözden kayboldu. Yakalananlar da anýnda tekmeyi, sopayý yiyordu. Gardiyanlar karantina bölümünden çýktýklarýnda yüzlerce insan sanki yer yarýlýp da içine girmiþti. Baþgardiyan polisleri çaðýrdýðýnda masasýna oturmuþtu. Sinirli polis memuru bir anda yumuþadý.
"Baþefendi neler oluyor burada, olay mý çýktý?" diye merakla sordu:

Baþgardiyan evraðý imzalarken polise bakmadan hýrlayarak boðuk bir ses tonu ile konuþuyordu:
"Fýrýn arýza yaptý, ekmek çýkmadý. Görüyorsun ya ibneler neler yapýyor.Dýþarýda açlar, burada açlar, sanki ben doyuracam þerefsizleri. Tamam alýn teslim yazýsýný."

Polisler adeta yangýndan kaçarcasýna karantina bölümünden çýkarken tutukluyu unutmuþlardý. Tutuklu korku, dehþet içersinde periþan bir halde. olduðu yerde durmuþtu, adeta ayaklarý kilitlenmiþti. Ýki sopalý gardiyanýn ikazýyla baþýný çevirdi.

"Gel lan buraya dikilme orada çabuk þu odaya gir, soyun."

Küçük bir odanýn içine girdiðinde eskimiþ mahkum elbiselerinin yýðýldýðý bir kabindeydi. Birkaç dakika geçmemiþti ki iki gardiyan yeniden içeri girdi. Hýrsýzýn elbiselerini, ayakkabýlarýný kontrol ederlerken soru sormadýlar. Üzerinde sadece bir don kalmýþtý. Bir tanesi elindeki sopayla külodu araladý. Önce önüne, bacak arasýný, arkasýný sopayla yokladý.
"Tamam þu elbiselerden birisini giy, hadi sýraný bekle, saçlarýný kessinler."

Dayak yiyeceðinden endiþe eden hýrsýz ilk kez biraz rahatlamýþtý. Dehþet içerisinde az bir dehþet onda az da olsa belki de bir mutluluk yaratmýþtý. Profesyonel bir mahkum elinde traþ makasýyla gelenlerin saçýný sýfýra vuruyordu. Giydiði elbisenin içinde adeta kaybolmuþtu. Gardiyana söylemekten çekindi. Kollarýný paçalarýna bir kaç kez katladýktan sonra pantolon belini eliyle tuttu.. Berberin çaðýrmasýyla sandalyeye oturdu.
Uzun boylu asýk suratlý berber yýllardýr hapis hayatýndan bezmiþ gibiydi. Korkunç çirkin suratý ile temiz yüzlü kýrmýzý yanaklý bu genci traþ ederken tuhaf bir þekilde bakýyordu. Kör makina yüzünden olacak ki hýrsýz acý çekiyordu.Hýrsýza soruyordu:

"Hýrsýz mýsýn?"

"Þey evet abi."

"Ne çaldýn?"

"Teyp"

"Nerede?.."

"Þiþlide."

"Fazla konuþma lan dikkat et baþgardiyan bize bakýyor. dedikten sonra sustu.

Karantina iki bölüme ayrýlmýþtý. Bir bölümde gardiyanlarýn kayýt idare bölümü yazýlýydý. Diðer ikinci bölümde ise bir kafesin içinde yedi sekiz tane küçük koðuþ ve içinde onlarca ranza bulunuyordu. Genç hýrsýz traþ olurken etrafýna bakmaya çalýþýyordu. Berberin yüz ifadesi donuktu.

"Ahmet abi bunun traþý bitti." diye seslendi..

Berber mahkumun sesi duyan gardiyanlardan bir tanesi kafesin kapýsýný açarak onu içeri soktu. Ne yapacaðýný þaþýrmýþtý. Bir odanýn önünden geçerken ürkerek baktý. Ranzalarda uzanan mahkumlarýn bazýlarý sessizce konuþurken, birçoðuda kahverengi battaniyelere sarýlmýþtý. Hangi odanýn önünden geçse de gördüðü manzara aynýydý. Midesi bulanýyordu hýrsýzýn. Odalardan yayýlan koku yüzünden kusmamak için yere çömeldi. Arada bir bazý mahkumlarla göz göze gelse de bakýþlarýný kaçýrdý. Paspaslarýn yýðýlý olduðu bir yerde durduðunda kapýdan baktý. Burasý tuvaletti. Yedi sekiz tuvalet yanyana diziliydi. Kapýlar yarýmdý. Kapý kapansa da içerisi görünüyordu. Tuhaf bir durumdu. Tuvaletin kokusu daha da aðýr, berbattý. Lavabolarýn çoðu kýrýlmýþtý, her yerden su akýyordu. Kusmaya çalýþsa da baþaramadý. Tuvaletten çýktýðýnda duvarýn önünde yeniden diz çöktü. Aðlýyordu. Onu izleyen genç bir adamýn farkýnda deðildi. Bir odadan çýkan iri yarý, sarýþýn genç adam baþýnda dikilmiþti.

"Ýlk kez mi cezaevine düþüyorsun?"

Baþýný kaldýrdýðýnda onu gördü. Ýri yarý adamýn bakýþlarý sertti.

"Evet abi." dedi yalvarýrcasýna.

"Nerede oturuyorsun?"

"Almanya da "

"Almancýsýn demek. Buralarda ne iþin var? Kendini boþ yere yaktýn be oðlum. Nerelisin?"

"Göçmeniz, Yugoslav göçmeni."

"Gel benimle." dedi genç hýrsýza.

Ayaða kalktýðý gibi peþinden yürüdü. Küçük bir odaya girdiklerinde yedi sekiz genç daha onlarý karþýladý. Mahkum elbiselerine, dazlak kafalarýna raðmen bu grup diðerlerinden biraz farklýydý. Bir anda bu insanlara güven duymuþtu. Sanki rahatlamýþtý.

"Bu ranzada yatarsýn. Bunlarda bizim çete üyeleri. Bayrampaþada oturuyoruz. Biz de göçmen sayýlýrýz. Bugün yarýn daðýtým olacak, daðýtým olana kadar bizden ayrýlma tamam mý?.." diyordu çete lideri.

Onunla diðerleri hiç ilgilenmedi. Çok rahattýlar, þaka yapanlar bir yana, arada bir kabadayýlýk gösterisi yapanlar da vardý. Çýktýðý ranzada etrafý izlerken gözleri kapandý. Baþýnýn büyük bir belada olduðunu hissediyordu.Çok geçmeden koridordan haykýrýþlar duyuldu.

"Sayým ulan sayým, herkes kalksýn"

Bir anda duyulan ses üzerine ranzalardan inen mahkumlar koþturmaya baþladý. Ellerinde sopalarla koðuþlara giren gardiyanlar yine baðýrýyordu. Ranzalardan paldýr küldür inenler koridorlara diziliyordu. Gardiyanlar yanlarýndan koþarak geçen mahkumlara sopalarla vuruyordu. Birkaç dakikada koridorda çift sýra halinde askeri bölük gibi dizildiler.Gardiyanlarýn talimatý ortalýðý inletiyordu.

"Sað baþtan say.Yeniden sayýn.Çabuk olun lan"

"Bir, iki, on beþ, kýrk yedi, elli beþ, yüz yirmi, yüz kýrk yedi son baþefendi" diye baðýrdý bir mahkum.

Baþgardiyan elindeki mevcut listeye mahkumlara baktýktan sonra tekrar baðýrdý:
"Yemeði daðýtýn ulan, kavga etmeyin sakýn, þerefsizim aç býrakýrým ona göre kafamý bozmayýn. Sýrayla, kavga etmeden, adam gibi yiyin yemeðinizi."

Mahkumlarýn bazýlarýnda tabak, kaþýk varken çoðunun eli boþtu. Tabaklarý olanlar üç tane uzun masanýn etrafýna dizilirken, olmayanlar da sýrasýný bekliyordu. Üç ihtiyar þarapçý yemek daðýtýmda görevliydi. Ellerinde kepçeyle gelen nohutu, bulguru daðýtýrken, yemek daðýttýðý kepçeyle de sýrayý bozanlara vuruyorlardý. Mahkumlar çýldýrmýþ gibiydi. Dört kiþiye bir tabak, iki kaþýk düþüyordu. Kaþýkla iki lokmanýn alanýn elinden bir diðeri zorla alýyordu. O da bir diðerine veriyordu. Yemekler etrafa üstlerine baþlarýna saçýlýyordu. Hem yemek, hem dayak ayný anda uyum saðlýyordu. Gardiyanlarýn haricinde gücüne güvenen bazý eski tecrübeli mahkumlarda düzeni saðlamak için gardiyanlýk yapýyordu. Göçmen çetesi de altý kiþiydi. Onlarda da üç tabak, dört kaþýk vardý. Çete uyumu olacak ki sýrayý bozmadan kaþýklar paylaþýlýyordu. Çete lideri yemeðini yerken hýrsýza sürekli bir þeyler anlatýyordu:

"Bak koçum yarýn büyük ihtimalle daðýtým olacak. Hepimiz koðuþlara daðýlacaðýz. Gittiðin koðuþa dikkat et kimselerle muhattap olma, sana gülene, ilgi gösterene kanma. Ranzandan sakýn inme. Bir þey ikram etseler dahi alma tamam mý?"

"Neden abi?"

Adamýn sert bakýþlarý yumuþadý, aðzýndan kelimeler güçlükle çýkýyordu.
"Bak koçum sana ne desem boþ ver sen. Gittiðinde anlarsýn!"

Telaþla yenen yemek molasýnda bile devamlý tavsiyelerde bulunuyordu. Çete tecrübeliydi. Tavsiyeler sert, acýmasýzdý. Yemek bittiðinde masalar, koridor nohut tanelerinden, salça bulgur artýklarýndan geçilmiyordu. Kýsa bir süre sonra gardiyanlar yine sahneye çýktý.

"Sayým ulan sayým, çabuk olun. Ulan ibneler, yemeði de yediniz Çabuk sýraya."

Ayný koþturmalar, patýrtýlar, küfürler, sopalar ile sýra birkaç dakikada yine tamamlandý.

"Tecavüzcüler, ýrzcýlar, hýrsýzlar, gaspçýlar, dolandýrýcýlar öne çýksýn.

Tecrübeli mahkumlar gardiyanlarýn emirlerine saniyesinde itaat ediyordu..Tecrübesizler ise þaþkýndý.Söylenen suç gruplarýndan olanlar ön sýraya diziliyordu.

"Sizler çöpe çabuk" dendiðinde gruplar hazýrdý.

Bir gardiyan bu suçlularý iki sýra halinde götürürken Baþgardiyan yine baðýrdý:

"Katiller, yaralama, uyuþturucu, kaçakçýlar sizler de temizlik, paspas iþine."

Suç ayýrýmýna göre mahkumlara görev verilirken, yüz kýzartýcý suç iþleyenlere daha pis iþler veriliyordu. Karantina arý kovaný gibi kaynýyordu. Teyp hýrsýzý ile yeni girdiði çete ellerinde küreklerle haftalardýr yýðýlý duran çöpleri bidonlara yýðýyorlardý. Çete lideri isyan ediyordu.

"Yarýn daðýtým olsakta kurtulsak anasýný satayým. Býktým ulan bu çöplerden Allahsýzlar." diyordu tüm öfkesiyle.

Yeni dostunun yanýndan ayrýlmýyordu genç hýrsýz. Yarým saatlik bir süre geçmeden ortalýk yine sakinleþti. Ýþleri biten gruplar yeniden odalarýna ranzalarýna çýkýyordu. Akþam üzeri yediden sonra ortalýk iyice sakinleþti. Yeni gelen tutuklular genç hýrsýz gibi karþýlanýyor, sonra içeri alýnýyordu. Bazen feryatlar duyuluyordu. Gardiyanlar birilerini dövüyordu ama niçin, neden olduðuna kimse aldýrmýyordu. Mahkumlarýn tek isteði belki de bir an önce buradan kurtulmak, asýl ceza yatacaðý koðuþlara kavuþmak istiyordu. Koridorda eski bitirimler hýzlý biçimde volta atarken, tesbihlerde ayný hýzlýlýkla çekiliyordu.

Babasý acaba ne düþünüyordu. Onu bu kez affedecek miydi. Almanyada da birkaç kez yakalanmýþtý, baþý derde girmiþti ama oranýn polisleri çok iyi davranmýþtý. Burasý nasýl bir yerdi. Burada ne kadar kalacaktý. Ýçin için aðlarken bunlarý düþünüyordu. Dehþet içerisinde korksa da, titrese de artýk çaresizce kaderine teslim olmuþtu. Vücudunda bir þeyler oluyordu. Kaþýmaya baþladý. Gittikçe çoðalýyordu. Týrnaklarý derisine geçmiþti. Uyuyamýyordu. Yine güven veren o sesi duydu.

"Bit onlar, zamanla alýþýrsýn. Yataklar, battaniyeler bit dolu. Fazla kaþýnma alýþmaya bak. Yoksa uyuyamazsýn."

Geceyarýsý baðýran birisinin sesini duydular. Merak edenler koðuþ kapýlarýndan kafalarýný uzatanlar, gardiyanlarýn bölümünde yerde uzanan yarý çýplak bir adamý gördüler. Adamýn baþýnda gardiyanlar, askerler bir grup oluþturmuþtu. Joplar sopalar adamýn vücuduna iniyordu. Adam buna raðmen bütün gücüyle baðýrýyor, slogan atýyordu.

"Ýnsanlýk onuru iþkenceyi yenecek,.Kahrolsun Faþizm"

Askerler, gardiyanlarda küfür ediyordu:
"Giy ulan þu elbiseyi. Giysene lan orospu çocuðu."

Sahneyi izleyen diðer mahkumlar konuþuyordu:

"Bu siyasi mahkum, elbiseyi giymemek için nasýl da dayak yiyor. Helal olsun."

"Alt tarafý bir elbise, giysen nolacak kardeþim, bu kadar dayak mý yenir."

Slogan atan mahkumla baþ edemeyen gardiyanlar, askerler onu sürükleyerek baþka bir kapýdan cezaevinin bir bölümüne soktu. Sabaha karþý baþka sesler de duyuldu. Sabah eðitimi yapan askerlerin sloganlarý, sert postal sesleri duyuluyordu.

"Her þey Vatan için!.. Bir, iki, üç, dört!..Komando, komando!..

Korkunç bir kabusun içinde yolculuk yapýyordu. Yaþadýklarýna inanamýyordu. Çete liderinin kolunu dürtmesiyle baþýný çevirdi. Elinde bir ekmek vardý.

"Al sabah ekmeði, sakýn kaybetme. Günde bir ekmek veriliyor, ertesi güne kadar idare etmen lazým... Sakýn çaldýrma yoksa aç kalýrsýn.Yastýðýn altýna sok, sana bir tabak bir kaþýk ayarlardým, onlarý da yastýðýn altýna sakla tamam mý?"

Hiç konuþmadan baþýný salladý. Gözlerini kapattýðýnda kendisini özgür hissediyordu. Geçen her dakikayý hissetse de, zaman geçmesede uyumaya çalýþýyordu.Sabaha karþý gardiyanlar koridora girdiðinde yine baðýrýyordu:

"Sayým ulan sayým, herkes eþyasýný toplasýn.Daðýtým var"

Ranzalardan fýrlayanlar son hýzla ellerindeki ekmekle, tabaklarla koridorlara diziliyordu. Sýraya geçenler ayaklarýnýn önüne tabaðý ve ekmeði koyarken hýrsýz gençte diðerlerinin hareketlerini takip etti.

"Sað baþtan say. Þimdi kýsýmlara daðýlýyorsunuz. Adýný okuyacaklarým ön sýralara çýksýn."

"Baþefendi komutan da geliyor." diyen bir gardiyan amirini durdurdu.

Diðer gardiyanýn ikazýyla baþgardiyan aniden yüksek sesle haykýrdý.

"Dikkat, esas duruþa geçin ulan, dikkat komutan geliyor!"

Karantina kapýsý açýldýðýnda beþ altý jandarmanýn eþliðinde bir subay hýzlý adýmlarla içeri girdi. Gardýyanlar ve mahkumlar ayný anda esas duruþa geçmiþti. Þiþman yapýlý subay mahkumlarýn önünden geçerken sanki bir tören kýtasýný denetliyordu. Mahkumlarýn suratýna gözlerine tek tek bakýyordu.

"Sen çýk öne senin suçun ne? Gaspçý mýsýn?"

"Senin suçun ne, hýrsýz mýsýn þerefsiz seni, utanmýyor musun hýrsýzlýk yapmaya"

"Senin suçun ne ýrzcý mýsýn senin ben ananý ....."

Komutanýn soru sorduðu kýzdýðý mahkumlara ayný anda askerler joplarla vuruyordu. Özellikle tecavüz suçlusuna komutan da yerde tekmeleri saydýrdý. Baþgardiyan ile sistemi bilen eski tutuklular sanki býyýk altýndan gülüyordu. Bir mahkum'u uzaktan da olsa yanýndaki arkadaþýna söylediklerini o da duydu.

"Bu ibne var ya her karantina daðýtýmýnda mutlaka gelir. Senin iþin mi lan bu, zevk için yapýyor bu iþleri. Ulan zaten senin döveceðin bir ton asker var. Bizle ne uðraþýyorsun. Polisten dayak ye, gardiyandan dayak ye, bir de bunlardan dayak ye. Adalet mi ulan bu." diyordu eski bir mahkum.

Komutan baþgardiyana bir þeyler söyledikten sonra ayný hýzla geldiði gibi kafesten çýktý. Ýsimleri okunanlar öne çýktýðýnda gardiyanlar gruplar halinde mahkumlarý cezaevinin diðer bölümüne götürüyordu. Teyp hýrsýzý bir grupla giden Bayrampaþalý arkadaþlarýný gördüðünde aðlamamak için kendisini zor tuttu. Çete lideri giderken teyp hýrsýzýna el sallamýþtý. On beþ kiþilik mahkum grubunun arasýnda ismi okunmuþtu. Gardiyan baðýrýyordu.

"Sýrayý bozmayýn, ekmeðinize tabaðýnýza sahip çýkýn."

Cezaevinin uzun koridorlarýnda yürürlerken büyük demir kapýlarýn yanýnda duran fotoðraflara korkuyla bakýyordu. Gardiyan her durduðu koðuþ kapýsýndan "Sen, sen buraya" diyordu. Nöbetçi gardiyanlar kapýlarý açarak yeni suçlularý içeri aldýktan sonra kapýlar hemen kilitleniyordu. Bir koðuþ kapýsýnda teyp hýrsýzýnýn adý okundu. Kapýdan girdiðinde ayný ranzalarý ayný dazlak kafalarý, kalýn býyýklarý, daðýnýk yüzleri gördü.

"Hey meydancý yeni biri geldi." diyen bir ses duydu.

Koðuþ giriþindeki tuvalette elini yýkayan bir mahkum teyp hýrsýzýný gördükten sonra baðýrmýþtý. Koþar adým gelen esmer suratlý bir mahkum ayakta duran yeni tutukluya sorularý hemen saydýrdý.

"Suçun ne?..Ýlk kez mi düþüyorsun?..Güzel insanlýk hali her þey olur neyse geçmiþ olsun." diye soruyordu koðuþ meydancýsý. Genç hýrsýza yakýnlýk gösteriyordu.

"Almanyada mý oturuyorsun?.. Cezaevinde hiç tanýdýðýn var mý? Gelenin gidenin ziyaretçin olur mu?.. Þu ranzada yatarsýn, ekmeðini tabaðýný ranzanýn altýna koy þimdilik. Sana bir gazete vereceðim ona sararsýn." dedikten sonra koþar adým koðuþun beton bahçesine çýktý.

Ranzasýna çýktýðýnda etrafýna baktý. Koðuþtaki bazý tipler yeni geleni göz ucuyla izliyordu. Bir kaç kiþi uzaktan da olsa geçmiþ olsun derken fazla da kimse ilgilenmemiþti. Öðlen daðýtýlan, akþam daðýtýlan yemeði sessizce bir masa kenarýnda yedi. Burasý karantina gibi deðildi. Daha sakin daha temiz bir yerdi. Koðuþun televizyonu aylardýr çalýþmýyordu. Yan ranzada muhabbet edenlerden duymuþtu. Karþý ranza bölümüne baktýðýnda kalýn býyýklý adamýn genç bir adamla samimi bir þekilde oturduðunu gördü. Býyýklý adam genç adamýn bacaðýný okþarken, genç adam da elini onun omuzuna atmýþtý. Þaþýrdý... Býyýklý adam teyp hýrsýzýna gülümseyerek bakýyordu. Bakýþlarýný birden çevirdi. Akþam dokuzdan sonra mahkumlar ranzalarýnda ikiþerli, üçerli gruplarla koyu muhabbetlerine dalmýþlardý. Uyumak istiyordu. Sýrtý, ayaklarý ve bacak arasý kaþýnýyordu. Bitler büyün vücudunu sarmýþtý. Buna raðmen gözleri yorgunluktan olacak ki kapandý.

Birisinin dürtmesiyle aniden gözlerini açtý. Etrafýna baktýðýnda ranzalarda uyuyan insanlarý gördü. Bir çoðu horluyordu. Dürten meydancýydý.:

"Kalk beni takip et. Tuvalet temizliði var. Yeni gelenler sýrayla bu iþi yapar."

Güçlükle de olsa ranzasýndan indi. Tuvalete girdiðinde meydancý hýzlý adýmlarla tekrar koþar adým yanýndan geçti. Tuvaletten çýkan o adamý gördü. Pala býyýklý adamý gündüz görmüþtü. Bacak okþayan adamdý. Ona yine gülümsüyordu. Elini yýkayan adam teyp hýrsýzýn yanýna geldi. Yanaðýný okþayan adamdan kaçmak istedi. Arkasýný döndüðünde, dazlak kafalý iki býyýklý adam daha gördü. Ellerinde þiþ vardý. Bir tanesi þiþi gýrtlaðýna dayadý.

"Gýkýný çýkarma ulan yavþak sessiz ol, gir þu tuvalete."

Üç kiþi teyp hýrsýzýný bir tuvaletin içine sürükleyerek soktu. Pala býyýðýn sesi duyuldu:

"Sýrayla ulan, önce ben baþlýyorum."




.Eleþtiriler & Yorumlar

:: geçmiþ olsun !!!
Gönderen: Aysu / , Türkiye
3 Aðustos 2010
toplumsal iç sýzýmýz diyemiyeceðim ,çünki farkýnda olsalardý düzeltirlerdi bunlarý tolumun sesi çýkardý , toplumsal ayýbýmýz diyemiyeceðim,artýk mübahlaþmýþ iliþkiler çok doðal ve normalmýþ gibi algýlanýyor.Sistemin ve yasalarýn insanlarý tuz buz ettiði durum ,insanýn gregory samsa olasý geliyor ve kaybolasý geliyor ..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yeraltý kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hýrsýzlar Kralý
Köpeklerin Aþký
Topal Hayri
Pavlovun Köpekleri
Cafer Kalfanýn Ýsyaný
Pavlovun Köpekleri 2
Cafer Kalfa
Cafer Kalfa Konstantinopoliste
Gerzekler
Ýþsiz ve Öfkeli

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Güzel Ýstanbul
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Ýdam Ýsteriz
Pavyon Sokaklarý
Dilenciler Köyü
Gel Abi...
Emret Baþkaným
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


Þenol Durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.