Titriyordu...

Falaka acýsý bu kez, ayaklarýndan beynine geçmiþti. Ama buna raðmen mutluydu. Nezarethanenin karanlýðý, pis kokusu, þimdi onun için bir cennetti.En azýndan karakolun bodrum katýndaki iþkencehaneden daha iyiydi. Hýrsýz çocuk yerde bir cenin gibi kývrýnýrken, , Ýstavrit Yaþar, hiç konuþmadan onu bir süre seyretti.

"Ufaklýk falaka, elektrik, aský hangisiydi?"

Yaþar'ýn sorusuna cevap veremedi. Düþündü. Diþleri hala titriyordu. Yaþar huzursuzdu. Niye konuþmuyordu piç kurusu. Birazdan sýra ona gelecekti. Biraz bilgi verse ne olurdu sanki. En azýndan ona göre hazýrlýk yapardý. Ýþkencede motivasyon önemliydi.Bunu çok iyi bilirdi Yaþar. Yýllarýn tecrübesi vardý.O bu tezgahtan çok geçmiþti. Ama þimdi danýþtýðý, yardým istediði, bu acemi piç hýrsýz nerden bilsin bunlarý.

Tekrar sordu:

"Koçum anlamadýn galiba, muamele nasýldý, korkma anlatsana, hadi anlat."

"Abi bilmiyorum, falakaydý herhalde. Ayaðýmý bir sopaya geçirdiler, sonra jopla vurdular... Sonra, sonra da?"

Sustu.

Yeniden sessizlik oldu. Þüpheli þahýs da kulaklarýný dikmiþ merakla bekliyordu.

"Sonra ne oldu anlatsana iþ istediler mi?"

"Evet abi istediler.."

"Peki verdin mi iþ, verdin mi koçum söylesene."

"Yok abi sonra kaldýrdýlar, yerde zýplattýlar."

"Bir he, bravo koçum. Bir he helal olsun sana. Hem de bu yaþta bu dayaða bir iþ. Bak aslaným senin bu alemde istikbalin parlak. Buradan sýyrdýldýktan sonra Þen mahalleye gelip beni ara. Adýmý söyle bulurlar beni. Sermaye benden, plaka iþini sana veririm. O biçim yolunu bulursun, ilerde kendi baþýna da yaparsýn. Bana senin gibi aðzý sýký adam lazým. Bir he, vallahi bravo."

"Hemþerim ne diyorsun sen, çocuða esrar mý sattýrmak istiyorsun. Görmüyor musun ne halde aðlýyor, hala ne anlatýyorsun."

Yaþar ürktü. Þüpheli þahýsýn uyarmasýyla lafý deðiþtirdi. Adam kýzgýnlýkla Yaþar'a ve çocuða bakýyordu.

"Kýzmayýn caným abim, benimkisi sadece bir iþ teklifi, kendi paþa gönlü bilir. Demek istemiþtim, hýrsýzlýktan daha iyidir, kazasý belasý azdýr sayýn abim."

-----------------------------

"Allahýn belasý sinek hala orada. Kemal senin de, yapacaðýn salatatýnda. Midemi aðrýttýn mendebur herif."

Düþünüyordu komiser hamdi, göbeðini ovuþtururken uyumaya çabalasa da, mide onu bir türlü uyutmuyordu. Kapý vuruldu. Hiç umursamadý. Gelen Kemal di mutlaka.Ha sinek ha Kemal ne farkederdi. Gözlerini açmadan sordu.

"Sorgu ne oldu Kemal."

"Komiserim doðruymuþ, ilk iþiymiþ. Portakal falan da çalmýþ ama önemsemedim. Ama ileride iyi bir hýrsýz olacak bundan eminim."

"Boþ ver Kemal ne bok yerse yesin. Ya þu köftenin içine ne koydun Kemal midem aðrýyor. Uyuyamadým. Zaman da geçmiyor.Sabahý yapmaya dört saat kaldý, ben uyuyorum, beni rahatsýz etmesinler, söyle onlara."

"Her zaman ki malzemeyi kattým komserim.Keþke sarmýsak koymasaydým, bende de azýcýk ekþime var, unutmadan söyleyeyim,þey komiserim, ekip az önce bir travesti getirmiþ. Soymuþlar mý ne, sonra da iþini halletmiþler. Ne yapalým sayýn komiserim ne dersiniz?."

Gözlerini açmasý ile bir nara atmasý baðýrmasý, böðürmesi saniye bile sürmedi:

"Allah belasýný versin ekip kere,o lanet olasý þefin de.Onu uyarmadýmmý ben.Anlaþýlan bu gece bizi uyutmatacak bu adam.. Kemal kimmiþ, nerden gelmiþ çabuk alýn getirin þu ibneyi."

Komiserin uykulu gözleri patlamýþtý. Sinirinden neredeyse gözler yuvalarýndan fýrlayacaktý. Masada ellerini kenetlerken kemik sesleri çýkýyordu. Bekçi odaya girdiðinde travesti yanýndaydý. Sinsi gülüþüyle konuþtu bekçi:

"Buyurun hanýmefendi komiserime derdinizi anlatýn artýk."

Beyaz bir etek, mor bir gömlek, ayaðýndaki yüksek topuklu, siyah ayakkabý ile manken gibi gözüküyordu travesti. Full makyajlý suratý parlýyordu. Dudaðý patlamýþtý. Gözündeki morluk ise gittikçe büyüyordu. Komiser travestiyi kýsa bir süre izledi, alýcý gözlerle. Bekçi ise bacaklarýný inceliyordu gülümseyerek.

"Evet anlat bakayým ne oldu?"

Travesti hýçkýrarak da olsa aðlasa da kýzgýnlýkla, hýrsla konuþuyordu:

"Komiser bey Özgür olacak þerefsiz arkadaþlarýyla bana tuzak kurmuþlar.

-Peki ne iþin var senin buralarda, kim bu Özgür çabuk anlat iþimiz gücümüz var-

-O þerefsiz getirdi beni. Üç aydýr tanýþýyorduk. Beni çok sevdiðini, niþanlanacaðýný söylemiþti. Orospu çocuðu duygularýmla oynadý-"

"Fazla uzun etme de olayý anlat"

"Sultan Ahmette bir barda buluþtuk. Sonra yemek yedik. Gel bizim eve gidelim sevgilim, babamlar düðüne gitti. Evde kimse yok." dediðinde ona inandým. Taksiyle buraya geldik. Apartmanýn birine çýktýk. Sonra tekrar aþaðýya indi. Ahucum evdekiler gitmemiþ bir aksilik olmuþ. Ýstersen büyük parka gidelim. Hem temiz hava alýrýz, hem de mehtabý seyrederiz dedi. Ben de inandým. Parkýn kuytu yerinde bir banka oturduk. Sonra aðaçlarýn arasýndan sekiz, on kiþi çýktý. Baþ edemedim. Sýrayla tecavüz ettiler. Ýki yüz dolarýmý, altýn zincirimi, yüzüklerimi aldýlar. Bir de dövdüler. Komiserim þikayetçiyim onlardan, lütfen çabuk yakalayýn."

Travestinin feryat, figan verdiði ifadeyi gülümseyerek dinlediler.
Komiser ile bekçi gülüyordu. Travesti sinirlense de hala, yalvaran gözlerle bakýyordu..

"Vah vah, inan çok üzüldüm. Soyadý neydi bu Özgür'ün."

"Bilmiyorum komiserim."

"Sen bilmeyecen, ben mi bileceðim. Sarý çizmeli Mehmet aða, hayret bir þey yahu. Kemal bir devriye çýksýn, þu parka bir baksýnlar. Birileri varsa getirsinler. Þunu da arka odaya alýn beklesin.Tövbe, tövbe.Çýk dýþarý çabuk"

Travesti az da olsa ümitlendi. Bu komiser diðerlerine benzemiyordu. Ýnsan severdi.. Bekçi de yumuþamýþtý.

"Gel bacým, sen arka odada bekle. Ýnþallah o deyyuslarý yakalarýz da namusun temizlenir" dedi gülerek.

Travesti, çýldýrmamak için kendisini zor tutuyordu.

Nezarethanenin kapý deliðinden bakan bir göz onu gördü.

"Biri geldi, kadýn mý erkek mi belli deðil, ama nonoþ galiba. Sigara içiyor, istesek verir mi acaba.."

Yaþar irkildi. Ayaða kalktý.

"Bir bakayým sayýn abim. Evet evet, nonoþ bu. Sigara istesene belki verir."

Þüpheli þahýs boðuk kýsýk sesiyle travestiye baðýrdý:

"Hey kardeþ, bilader baksana.."

Yaþar paniðe kapýldý. Þüpheli þahýsý kolundan tutarak kenara çekti.

"Aman abicim sen ne yapýyorsun. Öyle denir mi bu nonoþlara. Çekil bana býrak. Abla abla, hanýmefendi"

Travesti nezarethane kapýsýna ve koridor kapýsýna baktý. Sesin geldiði yeri anlayamadý.

"Ne oldu kim o beni mi çaðýrdýnýz?""

"Evet hanýmefendi, içerideyiz kapýya yaklaþ lütfen. Sigaran var mýydý güzel ablam rica etsek."

Sigara paketine baktý. Koridorda dolaþan iki polisi gördü. Polisler görmeden nezarethane kapýsýna geldi. Kalan sigaralarý kapý deliðinden tek tek içeri soktu.

"Allah razý olsun kraliçem, dünya güzelim benim. Þen mahalleye geldin mi beni ara, Ýstavrit Yaþar derler bana. Bu kýyaðýný unutmayacaðým, harbiden."

Hýrsýz çocuða bir sigara verdiler. Ýstemedi... Ýkisi de büyük bir hasretle sigaralarýný yaktý.

"Yaþar eski kulaðý kesiklerden olduðun belli. Helal olsun sana."

Þüpheli þahýsýn övgü dolu sözleri ile biraz gururlandý Yaþar.

"Sayýn abicim bu alemde, bu alemin dilini bilicen. Yoksa krosi kefal olursun. Adamý harcarlar. Yerler bitirirler sayýn abim...

***********************

Parka bakan devriye ekibi, raporunu verirken travestiyi komiserin odasýna aldýlar. Komiser polisleri dinlerken kafasýný sallýyordu.

"Tamam oldu çýkýn. Evet sana gelelim. Bak duydun, kimseyi bulamamýþlar. Þikayetçi olacaðýn ne bir isim, ne de bir þahýs var. Þimdi buradan toz ol. Bir daha da seni bu mýntýkada görmeyeyim. Eðer görürsem bu defa seni bizim bekçilere teslim ederim. Sabaha kadar seninle oyalanýrlar. Anladýn mý?"

Travesti yýkýlmýþtý. Umudunu kesmiþti.Komiserin, bekçibaþýnýn gözlerinden zaten ürkmüþtü.Komiser doðruyu söylüyordu.Evvelki yýl Kasýmpaþada ki bir karakolun yarý personeli sýraya geçmiþti.Hatýralar, gerçeði söylerdi.. Artýk baþýný daha fazla derde sokmak istemiyordu.

"Komiser bey param da yok, nasýl eve gideceðim peki."

"Nerede oturuyorsun?"

"Tarlabaþýnda komiser bey."

"Güzel o zaman sana yardýmcý olayým. Þimdi burasý Rami biliyorsun. Bu yokuþtan aþaðý iki kilometre kadar yürüyeceksin. Eyüp meydanýna çýkarsýn. Oradan da dümdüz gidersen, sahil yolundan dört kilometre sonra Unkapaný köprüsü çýkacak. Köprünün üstünden geçtikten sonra da iki dakikada Tarlabaþýna varýrsýn. Þimdi anladýn mý?"

Tekrar baðýrdý, kükredi.

"DEFOL ULANNNNN YAVÞAK ÝBNEEEEE!"

Travesti karakolun merdivenlerinden koþar adým kaçarken, nöbetçiler, karakolda ki bütün poliisler, bekçiler kahkahayla gülerken bazýlarý da göbeðini tutuyordu.


************************

Bekçibaþý kaðýt oynayan polislerin, bekçilerin, odasýna girdi.

"Beyler caný sýkýlan iki kiþi yardým etsin de, sorgu var. Bir esrarkeþi konuþturacaðýz. Meraklýsý varsa buyursun."

Kaðýt oynayanlar birden ayaða kalktý.Kýsa bi süre kargaþa yaþandý. Altý yedi kiþi birden sýraya girdi.

"Ben geleyim ne zamandan beri katýlmadým."

"Olur mu be kaç aydýr bir Allah'ýn kulunu dövmedim.."

"Sýrayla hemþerim sýrayla, kýdemine göre konuþ."

"Lan daha dün geldin karakola, bizden daha iyi mi yapýcan bu iþi."

Bekçi Kemal dayanamadý.

"Yav arkadaþlar, önünüzde daha bir ton seneler var. Daha ne adamlar döveceksiniz ne adamlar, daha ne iþkenceler yapacaksýnýz. Acele etmeyin. Bu iþ biraz hassas bir iþtir. Deneyim, tecrübe gerek. "

Ayak sesleri yeniden duyuldu. Sesler gittikçe yaklaþýyordu. Þüpheli þahýs duvara yapýþmýþtý. Hýrsýz çocuk ile Ýstavrit Yaþar birbirlerine baktý. Hangisini alacaklardý? Kapý anahtarý döndü. Bekçi baþýnýn koca gövdesinin yanýnda iki bekçi daha vardý. Gülümsüyordu bekçi..

"Yaþar bey, lütfen sýra sizde. Gelin rica ederim, biraz laklak yapalým."

Yaþar arkasýna döndü. Hýrsýza, þüpheli þahýsa özlem dolu gözlerle bakýyordu.

"Abilerim hakkýnýzý helal edin" diyebildi güçlükle.

Sýrtýna yediði yumrukla nezarethaneden çýkarýldý. Diðer bekçi tekme salladý.Kolundan çekerek sürüklediler.. Bodrum kapýsý açýldý. Bekçibaþýnýn sert tekmesiyle merdivenlerden sendeleyerek indi. Sorgu odasýna aldýlar. Bekçibaþý kendinden emin bir þekilde klasik sorularý tekrarladý:

"Bana bak apaçi, þimdi bu esrarý kimden aldýn, kimlere satýyorsun, tek tek anlatacaksýn. Ne sen bizi üz, ne de biz seni üzelim anlaþtýk mý?"

Diðer bekçiler falaka sopasýný alýrken, Yaþar yalvaran gözlerle bakýyordu.

"Bakýn memur abilerim. Ben içiçiyim, kimseye satmam. Ýnanmýyorsanýz.." sustu.

Birden ayakkabýlarýný, çoraplarýný çýkardý.

-Buyrun abilerim bu ayaklar sizden kýymetlimi.Ýstediðiniz kadar dövün.Helal olsun size--

"Ulan sen bu iþlere antrenmanlýymýþsýn.."

"Müsaade ederseniz kýymetli abilerim izah edeyim. Çocukluðumdan beri içerim, alýþkanlýk iþte. Ne demiþler, alýþmýþ kudurmuþtan beterdir. Boþuna söylememiþler. Kaç kez içeri girdim bu meret yüzünden. Kaç defa narkotik aldý. Elektrik vere vere beni TEK'e çevirdiler. Takým elbise gibi askýya aldýlar günlerce. Otuz dokuz olan ayaðým kýrkbeþe çýktý falaka yüzünden. Ama gene de býrakamadým. Artýk kudurmuþuz biz aslan abilerim. O pamuk ellerinizi boþuna yormayýn. Ben rezil, sefil, þerefsiz biriyim. Bana bir güzellik yapýn."

Elini cebine atarak bir miktar para çýkardý.

"Burada beþ yüz lira var, buyurun alýn size helali hoþ olsun. Buradan çýktýktan sonra da çok güzel iki tane gacý getireceðim sizlere. Þen mahalledeyim, delikanlý sözü. "

"Gacý ne oluyor lan"

"Karý sayýn memurum, karý hem de manken gibi."

Bekçiler birbirlerine baktý. Bekçibaþý:

"Alýn parayý dedi. Tamam sana inandýk, bak verdiðin sözü yerine getirmezsen o ayaklarýný elli numara yaparým bilmiþ ol. Adýn listemizde olacak ona göre. Arada sýrada gel karakola, halimizi hatýrýmýzý da sor tamam mý apaçi."

"Söz kýymetli abilerim, söz bekçi baba."

Sabahýn ilk ýþýklarý karakolun camlarýndan süzülürken komiser Hamdi gözlerini ovuþturdu. Saatine baktý. Nihayet nöbet bitmiþti.

"Komiserim esrarcý da temiz çýktý, sadece içiciymiþ. Buyurun þu üç yüz lirayý. Vatandaþtan karakola hizmet." dedi gülerek.

"Güzel böyle vatanýný seven vatandaþlar olmasa harbiden halimiz haraptý Kemal. Hýrsýzý da, esrarcýyý da mahkemeye çýkartsýnlar. Þüpheli þahýsýn kimlik kontrolünü yapýn, sonra býrakýn. Ne zor bir meslek yapýyoruz be Kemal.Bana kalýrsa artýk emekli olma zamaný geldi de geçti. Bir de kazasý belasý, þehit olma mevzusu var. Bir an önce emekli olsak da kurtulsak."

--Çok haklýsýnýz komserim, ne kadar hizmet etsek de bu millete yaranamayýz.Bunlarýn hepsi hain, vallahi billahi--