Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
Hayri’nin dedikodusunu yapýyorduk. Böyle arkadaþlýk olur muydu. Parayý buldu bizi terk etti diye öfkeleniyorduk. Çocukluðumuzda ona az mý kýyak yapmýþtýk. Ben bir seferinde ona gazoz ýsmarlamýþtým. Diðer bir arkadaþým ise Hayri’ye gofret aldýðýný söyleyince öfkemiz daha da çok artmýþtý. Bu nasýl arkadaþlýktý. Yapýlan iyilikler unutulur muydu. Ýnsanlýk ölmüþtü. Bu Hayri ne karaktersiz bir adamdý. Daha sonra sýra küfür faslýna gelmiþti. Hepimiz birden küfür yarýþýna girdik. Bu küfürlerden Hayri’nin sülalesi kanýmca bayaðý sarsýldý, zedelendi. Sonra o kadar rahatladýk ki sormayýn gitsin. Ayrýlma saati geldiðinde birbirimize sarýlýp, defalarca þapur þupur öpüþmüþtük.Kelle paça vaziyette eve gidip yattým. Sabah kalktýðýmda elimi yüzümü yýkadým, diþlerimi fýrçaladým. Yedi sekiz kez de þýnav çektim. Hanýmýn yüzü biraz asýktý. Çok üzgün görünüyordu. “Hayrola haným, akrabalardan birisi mi öldü” diye sordum. Haným hiç cevap vermiyordu. Aðlamamak için kendisini zor tutuyordu. Düþündüm yoksa gece kafam kýyakken ters bir þey mi yapmýþtým. Omuzlarýný tutarak tekrar sordum: “Caným sevgilim söyle bir þey mi oldu, beni telaþlandýrýyorsun. Rica ederim lütfen ama lütfen ne oldu anlat. Bak tansiyonum yeniden yükseliyor.” Eþim odaya girdi, elinde bir kaðýtla geri döndü kaðýdý uzattý. Bir de ne göreyim doðalgaz faturasý ve dörtyüz liralýk makbuz. Elim ayaðým her tarafým titremeye baþlamýþtý. Sakinliðimi korumalýydým. Derin bir nefes alýp çarpýntýmý hafiflettikten sonra sakince sordum: “ Caným sevgilim, lanet olasý kadýn, bu fatura nedir?.. Allahýn belasý kadýn. Bu gazý nasýl yaktýn, bana bunu anlat yoksa kýrýcam bir tarafýný hadi çabuk anlat" diye haykýrdým.” Eþim her kadýnýn yaptýðý gibi silahýný kullandý ve hýçkýrarak aðlamaya baþladý. “Sen beni sevmiyorsun iþte, sevsen böyle yapmazsýn. Doðalgazýn çoðunu sen þahsi kullanýyorsun, ayaklarýný bile sýcak suyla yýkatýyorsun. Diþlerini dahi sýcak suyla fýrçalýyorsun. Yazý yazarken sabaha kadar en az yirmi tane Nescafe üçü bir arada içiyorsun, sonra bana kýzýyorsun” diyordu. Birisini aðlarken gördüðümde gerçekten hüzünlenirim. Yirmi yýl önce yaþadýðým günler hafýzamda canlanmýþtý. O günlerde her Türk genci gibi önüme kim çýksa hemen ona aþýk olurdum. Tabii bu aþklarým tavþan dað misali aþklardý. Ferdi Tayfur beni periþan etmiþti. Ýlk aþkým Kasap Osman’ýn kýzýydý. Kasap Osman’dan týrstýðýmdan dolayý bu kýzý hemen terk etmiþtim.Çünkü kýzý istemeye gittiðimiz de beni satýrla kovalamýþtý. Daha sonra Kömürcü Rüstem’in kýzýna aþýk olmuþtum. Yani þimdiki eþim olan Safinaz’a. Gülhane parkýnda ne çekirdekler, ne naneler yemiþtik. Safinaz aðlaya dursun bilgisayarýn baþýna geçtim. Safinaz bulunduðum odaya girdi, iki elini baðdaþtýrýp bu kez tepemde dikildi. “Niye cevap vermiyorsun, söyler misin?” diye sordu. “Sevgilim, caným eþim. Aslýnda kýzgýnlýðým sana deðildi. ÝGDAÞ’a kýzmýþtým. Yoksa seni harbiden seviyorum, bundan þüphen mi var. Bak yirmi yýllýk süren bir evliliðimiz ve aþkýmýz var. Seni tanýdýðýmda çýtýr çýtýr taze bir kýzdýn. Þimdi lahana gibi bir karý olmuþsun. Buna raðmen hala sana katlanýyorum. Ýþte sevgimin belgesi bu deðil mi” diye sordum.. Safinaz kýzdý ama kýzgýnlýðýný hiç belli etmedi. Bir erkek bir kadýnla asla baþ edemez. Bunu bana yaþadýðým hayat tecrübesi öðretmiþti. -“Peki beni seviyorsun da niçin bana bir þiir yazmadýn ve ya bir öykü yazmadýn?.. Öykülerine baktým, Cafer diye bir maganda var. Onun için üç tane öykü yazmýþsýn. Adanalý Celal diye bir manyak için öykü yazmýþsýn. Cuguþ Ali denen ihtiyar bunak adamý yazmýþsýn ama bana bir þiir yazmýyorsun. Ýþte beni sevmiyorsun” diye sorduðunda biraz þaþýrdým. Aðlýyor, sýzlýyor beni bunaltýyordu. “Tamam, tamam söz yazacaðým, vallahi billahi unuttum, pardon hemen yazýyorum. Yeter ki sen odadan çýk” dedim. Safinaz odadan çýktýktan sonra bir siteye girip þiirlerden birisini seçtim. Yazýcýdan çýkarttým. Yaptýðým korsanlýktan dolayý aslýnda utanmýþtým.Ama ne yapayým, baþka bir çarem de yoktu.Þiir özürlü amatör bir yazardým.. Dördüncü sýnýfa giden oðlumu çaðýrdým. “Oðlum al bunu annen öbür odada zýrýldýyor. Git ona oku, hadi aslan oðlum…” dedim. Az sonra oðlum tekrar geri döndü. Sarýldým birkaç kez öptüm. Oðlum da bana kýzdý: “Yeter öpme baba, of aðzýn leþ gibi kokuyor” dedi. Ben güldüm: “Benim aslan oðlum, ilerde ayný baban gibi olacaksýn” dedim. Oðlumun hiç neþesi yoktu. -“Baba ilerde senin gibi olmak istemiyorum, geleceðimden endiþe ediyorum” dedi.. Önce güldüm, sonra öfke için de parladým.. --Ulan eþþoðlueþek, ben de sizin yüzünden geleceðimden endiþe ediyorum.Defol odamdan çýk diye haykýrdým.. Oðlum paniðe kapýldý.Koþar adým odadan çýktý.Neden o hatayý yapmýþtým.Evlilik denen kurumun allah belasýný versin dedim. Geçim sýkýntýsý yüzünden, üç günlük dünyam cehenneme dönmüþtü. Eþim benden, ben eþimden çocuklar benden, ben çocuklardan nefret etmiþtim. Artýk birbirimizi sevmiyorduk. Obur bir kadýn ve onu aratmayan üç çocuk. Baþým gerçekten, büyük bir belaya girmiþti. Evlendiðimiz de o gerçeði fark etmiþtim.Eþim korkunç iþtahý ile adeta bir hayvan gibi masada ne bulursa silip süpürüyordu. Ürkmüþtüm, çok korkmuþtum. Üstelik onu defalarca kez uyarmýþtým: "Sevgilim, lütfen az ye, aldýðým maaþý biliyorsun. Bu gýrtlakla geleceðimizi ipotek altýna alýyorsun, farkýnda deðil misin?.." diye onu ikaz da ediyordum. Fakat neye yarardý ki, o kadar uyarmama raðmen, sanki bir aðaca konuþmuþtum.Yýllar geçtikçe, her tartýþma da çenesi düþük eþim, aðzýný açtýðýn da ortalýðý makinalý tüfek gibi tarýyordu.. "Sen ne biçim erkeksin, elalemin kocalarý evlerine gül gibi bakýyor.Saçýmý süpürge ettim.Maaþýn yetmiyorsa ek iþ yap.Çorap sat, limon sat.Tembel herif, her ay elektiriði, suyu, doðalgazý kesmeye geliyorlar" Sehpanýn üstünde duran, bir yýðýn fatura bana bakýyordu. Bir çaresini bulmam þarttý. Biraz düþündüm.Tek çare yine Safinazdý. Sakinliðimi muhafaza ederek odadan çýktým. Safinaz sabah haberlerini izliyordu.Yine aðlýyordu.Þefkatli bir gülümsemeyle, yumuþak bir ses tonu ile sordum: "Caným eþim bu dünyaya sanki aðlamak için gelmiþsin.Gene ne oldu anlat bakayým" Safinaz hýçkýrýrken titriyordu.Ekranda selllerde, barajlar da, bir gölde boðulan insanlarý iþaret ederken baþ parmaðý titriyordu. "Bak görmüyor musun adamlar boðuluyor birazdan ölecek. Baþbakan nerede, onu niye kurtarmýyor" dedi. Sinirlenmiþtim. Allahý belasý kadýn yakýn da beni öldürecek, hala farkýn da deðil ama üzüldüðü olaya bak dedim kendi kendime.Zora ki gülümsedim.Safinazýn kartal burnuna bir öpücük kondurdum.Onu ikna etmek için bazen bu numarayý yapardým. "Safinaz Baþbakanýmýz kendisini zaten zor kurtarmýþ.Bu adamý nasýl kurtarsýn. Bu adamý kurtarsa kurtarsa Nasuh Mahruki kurtarýrdý ama onun da Everest tepesin de iþi varmýþ." diye cevapladým. "Bu insanlar neden ölüyor ama suç kim de?.." diye hala soruyordu. "Bak hayatým, bu adamlar burda ölmeseydi, mutlaka baþka bir yerde ölecekti. Yani ölmek için kendilerine yer arayan insanlar. Sonra takdir-i ilahi derler. Kader alýn yazýsý iþte. Bu adamlarýn kaderinde de sularda fareler gibi gebermek varmýþ, herhalde" dediðimde aðzýmdan çýkan son cümleler biraz sertti. Tekrar yumuþadým. Gülümseyerek yanýna oturdum. Bir elimi ensesine koyarak hafif bir masaja baþladým. Onu da yumuþatmam lazýmdý. "Safinaz faturalarýn toplamý, bin Türk lirasýný geçiyor. Aklýma bir fikir geldi. Caným sevgilim, bizim aþkýmýzý hiç kimse bitiremez. Ne seller, ne depremler ne de faturalar bunu engelleyemez .Bu yýl da geçen sene olduðu gibi ayný taktiði uygulayacaðýz. Ben beþ yüz lirayý babamdan isterim, sende beþ yüz lirayý annenden istersin, bir anda borçlarý sýfýrlamýþ oluruz ne diyorsun" diye sordum. Safinaz birden ayaða kaktý, kýzmýþtý. "Hayýr olmaz hayýr ben yaþlý emekli insanlarýn parasýný isteyemem, yazýk günah deðilimi onlara ben isteyemem olmaz" dedi. Sinirlensem de kýzmadým, tane tane anlatmaya baþladým. "Bak caným sadece biz annemizden babamýzdan para almýyoruz ki. Nerede ise yetmiþ milyon nüfusun alayý artýk böyle geçiniyor. Farkýnda deðil misin. Hemen herkes bir þekilde annesine, babasýna, amcasýna, dayýsýna yaslanmýþ, geçinip gidiyor. Bu ülke ekonomisini yýllardýr emekliler ayakta tutuyor. Emeklilerin maaþý olmasaydý çoktan bir iç savaþ çýkardý. Caným sevgilim sen evde börek, dolma yaparken herhalde bunlarýn farkýnda deðilsin" dedim. Bana hak vermiþ olacak ki sesini çýkarmadý, düþündü.Tam sýrasýydý: "Annen ile konuþursan eðer rica etsem þu arsanýzý da pay etsinler bari. Psikopat kardeþlerinle sonra uðraþmayayým .Olur mu sevgilim o parayla da en az iki sene daha idare ederiz" dedim. Demez olsaydým. Son hatayý yapmaz olsaydým. Evden koþar adým çýktýðýmda Safinazýn cýrtkak sesi camlarý dahi titretmiþti. Adeta çýldýrmýþtý. Allah kahretsin dedim. Kahvehaneye doðru giderken, yeni planýmý düþündüm. Acaba babamý nasýl kandýracaktým?..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |