Düþünce dilden, dil düþünceden doðar. -Platon |
|
||||||||||
|
Savaþ tüm þiddetiyle sürüyor. Evdeki hesabý çarþýya uymadýðýný fark eden Amerika ve müttefikleri þaþkýn. Hatta neden bu denli geç kaldýnýz diye sitem bile edeceklerdi. Askerler ise býrakýn teslim olmayý, silahlarýný Saddam’a baðlý densizlere çevireceklerdi. Oysa o müttefikler bebeklerin, çocuklarýn ve annelerin saðlýklý olmasý için gerekli olan ilaçlara bile ambargo uygularlarken, Saddam’a ölüm makineleri için gerekli teknolojiyi, kimyasal silahlar için gereken ham maddeyi satmakta hiç sakýnca görmemiþlerdi. Ta ki on bir eylül saldýrýsýna kadar. Yarattýðý canavara kendisinin de kurban olacaðýný anlayan Amerika kendi eliyle yetiþtirdiði canavarý yine kendi eliyle yok etmeyi gerekli gördü. Uygulanan ambargo yüzünden iyice ulusal geliri düþen Irak halkýnýn, içine düþürüldüðü fakirliðin ve sefaletin hesabýný Saddam’dan soracaðýný zannettiklerinden bu savaþýn kolayca kazanýlacaðýný, müttefikleri kurtarýcý gibi karþýlayacaklarý hesabý tutmadý. Yanlýþ hesap Baðdat’tan döner diye bir söz vardýr. Ýþte aynen öyle oldu. Bu yanlýþ hesap yüzünden Türkiye’yi de dýþladýlar. Türkiye’ye siz bu savaþa katýlmayýn. Biz bu savaþý siz olmadan da kazanýrýz dediler. Iraklýlarýn can siperane direniþi karþýsýnda müttefikler þaþkýn. Hatta panik içerisindeler. Kapýldýklarý panik yüzünden sivil bölgeleri bombalamaya, sivillerin ölümlerine neden olmaya baþladýlar. Hesabý yanlýþ yapmanýn bedelini ise ödeyen siviller. Bu durum ise çok aðýr bir savaþ suçudur. Bu bombalama emirlerini verenlerin Milesoviç gibi mahkemelerde hesap vermeleri gerekir. Avrupa Birliði ülkelerden çatlak sesler çýkmaya devam etmektedir. Irak’a girerseniz AB ye girmeniz hayal olur. Ne gam? Peki girmesek ne olur. Zaten almayý düþünmediðiniz açýkça ortada. Her istediðinizi tam bir uyum içerisinde yapsak da, Kýbrýs sorununu verip kurtularak çözsek bile, aaaa sizin gözünüzün üstünde kaþýnýz var diyerek yine AB ye almayacaksýnýz. Hoþ bu ülkenin þanlý ordusu, Kýbrýs’ý isteyenlerle birlikte vermek isteyenin de gözünü oyar. Yýllar önce Demokrat Ýzmir gazetesinin bürosundaydým. Birden bir koþuþma baþladý. Ayten haným geliyor diyenler gözden ýrak bir yerlere sýðýnýyorlardý. Ayten Düvenci, eþi Adnan Düvenci’nin vefatý üzerine gazetenin patroniçesi olmuþtu. Bu ara biri “Ayten haným geliyor” deyince tepem attý. Bana ne sizin Ayten hanýmýzdan, ettirmeyin bana Ayten hanýmýnýzý diye okkalý bir de küfür savurdum. Bu yaþýma kadar beni Ayten haným mý getirdi diye baðýrdým. Ayten haným söylediklerimin tümünü duymuþtu. Bir belaya çatarým düþüncesiyle yolunu deðiþtirip benimle karþýlaþmaktan kaçýndý. Daha sonra bana küfreden o kiþi kim diye sorduðunda Demokrat Ýzmir’in Muðla temsilcisi olduðumu söylemiþler. Ya..... demekle yetinmiþ. Bir süre sonra gazetenin sorumlu müdürü Ýlhan Esen ile birlikte Muðla’ya gelip Ýlhan Esen’i bana gönderip Demokrat Ýzmir gazetesi için büro oluþturmak istediklerini, büro þefliði için beni düþündüklerini iletmiþti. Profesyonel gazetecilikte hevesim olmadýðýný söyleyerek öneriyi ret etmiþtim. Eðer ben Ayten hanýma o sert tepkiyi göstermeseydim, bana büro þefliði önerirler miydi? Avrupa ülkeleri sert bir rest için kaþýnýyor. Onlarý kaþýmak da görevimiz olmalý. Bize rest çeken o minik devletlere aldýrmýyorum ama, Almanya’ya ne oluyor. Alman dostluðu bizleri birinci dünya savaþý felaketine sürüklemesine raðmen biz Almanlarý hep sevdik. Onlarýn da bizleri sevdiklerini sanacak kadar da saf olduk. Yanýlmýyorsam bin dokuz yüz kýrk ya da kýrk bir yýlýnda bir Alman savaþ uçaðý Menemen’in Yanýk köy ovasýna zorunlu iniþ yapmýþtý. At arabasýna sahip olma lüksü olanlar yollara düþüp Uçan Kale adýný verdikleri bu uçaðý görmeye gidiyorlardý. Babamýn sahibi olduðu at arabasýna binip birkaç komþumuzla birlikte o uçaðý görmeye biz de gittik. Beþ ya da altý yaþýndaydým. Buna raðmen o uçaðý dün gibi anýmsýyorum. Köylüler zorunlu iniþ yapan uçak pilotunun uçaktan iner inmez nerede olduðunu sorduðunu, Türkiye’de olduðunu anladýðýnda eðilip topraðý öptüðünü ballandýra, ballandýra anlatýyorlardý. Zira o Alman pilot için biz güvenilir bir dosttuk. O zamandan bu zamana kadar ne deðiþtik ki bize bu denli düþman oldular. Geçmiþte evlerdeki radyolarýn bile Alman malý olmasý halkýmýz için bir gurur nedeniydi. Çok büyük bir aþkla Alman dostlarýmýzý sevmiþtik. Nedense büyük aþklar tez ayrýlýk getiriyor. Geleceðimiz için tek bir çýkar yolumuz ve umarýmýz var. Baþýmýzý dik tutmak ve hiçbir ülkeye eyvallah etmeden ayakta durmayý baþarmak. Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |