Statikleþen bir hayat, buz kaplý bir alaný andýrýr. Ýnsan karakterinin gereði dinamiktir, ufkunu geniþ tuttuðu nispette hayatýna netlik kazandýrýr ve bu noktada toplum yapýsýný meydana getiren kültürle beraber, insan ruhu ve düþünceleri de ne kadar dinamikse, o kadar güçlü, saðlam, kararlarýnda saðlýklý ve büyük basiret örneðinin sahibi olmakla baþ baþadýr.


Tarih, statikleþenlere müsamahasýzdýr. Gerçekler bunu iþaret etmektedir. Toplumlarda, düþünce hakkýna ve fikir serbestisine vurulan prangalara karþý tepkisin dinamizmle gösterir, tavizlerini de öyle bir aksiyonla almasýný bilir. Mühim olan, baðýmsýz düþünebilmektir, kiþilerin hakkýnda ve düþüncesine karþý müsamahayý temindir. Bu kapý korunduðu müddetçe, tekmelenmediði sürece düþünceye hürmet sürer.

21. asrýn içinde yaþadýðýmýz dünyamýzda kavramlar da birer deðiþime uðruyor. Beþerî programlar çatlýyor, sýnýfsýz bir toplum kurma ütopyalarýna kapýlan kýzýllar pembeleþiyor ve hatta liberal tozlarýn etkisiyle açýlýyor. Sermayeyi tekelinde tutan ideolojik baskýda kendi içerisinde deðiþim rüzgarlarý estiriyor. Etki-tepki þeklinde piyasaya sürülen bu ideolojik yapýlanmalar asýrlar ötesi modellerini terkede ede bugüne gelmiþlerdir. Toplumlarýndaki isteklere cevap bulamýyorlar, tepkilere karþý yumuþama ve taviz politikalarý izliyorlar.

Bu ölçüye kadar serbest düþünme hakký isteyen milyonlarýn karþýsýna stalinist programlarla çýkamazsýnýz. Kanla boyalý “utanç duvarý”ný örenlerin, ayný duvarý yýkma mecburiyetinin yaþanmasý olayý þaþýlacak bir safha deðildir.

Tabularýn günden güne yýkýldýðý bir dünya vardýr artýk karþýmýzda. Tabudan kastýmýz beþerî fikir ve ideolojilerdir. Asýrlardýr, hangi “…izm” ve inkâr üzerine kurulu ideoloji, toplumlara refah, kardeþlik, ümit, istikbale güvenle bakma, huzur mutluluk, saadet getirmiþtir? Hiçbiri!

Günümüz dengesizlikleri, güçlüler ve güçsüzler arasýndaki baðýmlý yapýlanmalar ve üçüncü dünyanýn asýrlardýr sömürülmesinin birer neticesidir. Sürekli olarak silah üretenler ve bunlarý tüküten suçsuz günahsýz sivillerin alýþveriþ yaptýðý pazarlarda çýkartýlan çatýþmalar sömürücü güçlerin birer tezgahý olarak asýrlarýmýzý kana ve infiallere boðmadý mý? Kiþinin kiþiyi, toplumun toplumu, ülkelerin ülkeleri sömürmesi amacýna yönelik totaliter sosyalizan ve kapitalizan ideolojileri milyarlýk dünyamýzý parçalamýþ, bölmüþ, sýnýflar arasý husumet ve çatýþmalar, harpler çýkartarak insanlarý birbirine boðazlatmýþ; her gittikleri yerde zalimane tutumlarla kültür, ekonomik ve politik kolonyalizmlerini yerleþtirmek için bütün güçlerini ortaya koymuþlardýr: soðuk harplerle dünyamýz bir satranç tahtasýna çevrilmiþtir.

Ýkinci dünya savaþý sonrasý teþekkül eden yapýlanma içerisinde kurulu BM teþkilatý 5 gücün denetimine sokulmuþtur. 5 ülke ne derse, ne karar alýrsa u uygulanýr: birisi veto etse karar alýnamaz. Dünyayý kendi çýkarlarý içerisinde suyunu çýkarýsýya bölüþmüþlerdir… Kurduklarý ekonomik teþkilatlar aracýlýðý ile kalkýnmamýþ, geliþmemiþ, periþan ve tutunacak dal arayan ve bununla beraber yeraltý yerüstü zenginliklere sahip olduklarý halde bunlarý iþleyecek ve iþletecek birikim ve teknik adam yönünden aciz coðrafyalar devreye sokulmuþ, bu sahalar iþlenmiþ ve güçlü ülkelerin çarklarý daha da hýzlý dönerken; bu coðrafyalardaki toplumlarda kendilerine verilenle yetinmiþ, hiçbir sanayileþme ve ilerlemeyi de kaydedecek imkaný bulamamýþtýr. Kendilerine izin de verilmemiþtir.

Bütün bunlarýn yanýnda, bu güçlüler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar: bir noktada kendi kendilerinin akrebi olmaktan kurtulamayacaklarý bir yöne doðru yol almaktadýr. Ýmparatorluklarý bir gün elbet çökecektir. Bu dünya tarihinin önümüze sunduðu ibretaniz sahnelerden alýnan dersler de böyledir. Ýbn-i Haldun’un tezleri bu minval üzeredir. Kuruluþ – Yükseliþ ve Düþüþ Ýmparatorluðunun uðradýðý neticelerdir. Üzerinde güneþ batmayan imparatorluk, Ýngiltere kendi kabuðuna çekilmiþlikten kurtulamamýþtýr. Hakeza Fransa, Portekiz, Ýspanya, Roma istilalarýna nihayet vermekten kaçamamýþlardýr. Deðiþen þartlar ve uyanan toplumlar zincirlerden kurtuluþu dile getirmiþtir. Gerçi, þekli plandaki zincirlerden kurtuluþ, diðer sahada ekonomik ve politik ipotekleri kaldýrmaya güç yetirememiþtir. Bunun deðiþik sebepleri vardýr. Bir karþý çýkýþýn tonu ve kavramlarý neyse o neticeye katlanmak zorundadýrlar. Üçüncü dünya coðrafyasý bu adýmý þekli dairede kalarak çoktan atmýþtýr. Ufak ufak sýnýrcýklar içerisine kapatýlan toplumar bir bayrak altýnda kalmýþ ve bu parçalý yapý kolonyalistlerin iþine yaramýþtýr.

Mühim olan; deðiþen dünya þartlarýnda 6,9 milyarlýk dünya nüfusunun yüzde 32‘si Hristiyan yüzde 23‘ü ise Müslüman olan nüfusunu kullanacak þartlarý hazýrlamasýdýr. Ýslam dünyasý, sahip olduðu yeraltý, ve yer üstü kýymet ve kaynaklarýný dinamiðe sevk etmesidir. Kendilerine tavsiye olunan garbi rapor ve batý stratejilerinin köhneliklerini görerek tasfiye etmesidir. Þahsiyetli bir dengeyi kurmalarý gerekmektedir. Bu bir zihniyet meselesidir. Ýslami hususlara ve emirlere karþý sýmsýký sarýlmalarý sayesinde þahsiyetlerini bulacaklarý konusunda tüm Ýslam ülkelerinin hem fikir içinde birlik olmalarý gerekmektedir. Zaten asýrlardýr Ýslam dünyasý kimlik deðiþimine zorlanmýþ, müstevliler bu amaçlarý için bütün imkanlarýný seferber etmiþ durumdadýr. Reaksiyon vermenin çaðlarýný yaþýyoruz ve bu sancýlý dönem hiç de kolay geçmeyecek gibi görünmektedir. Özellikle eðitimimizi körelterek okullardan yani eðitimden ülkeleri iþgal ederek yetiþen nesli tamamen batý kültür akýmlarýna göre yetiþmesini saðlamýþlardýr.

Bugün durum içler açýsýdýr Türkiye’de. Batýlý gibi yaþayan tüketen ama üretemeyen, geri kalmýþlýk içerisinde baþkalarýna muhtaç yapýlar iþte eðitimin içine batýlý parmaðýnýn girmesi sonucudur.

Batý dünyasý ne tür ideolojileri üretirse üretsin, hangi kamplar inþa ederse etsin; ne tür kargaþalarýn içeresine düþerse düþsün “Hristiyan Kimlik” ten mesajlar verir, bu kimliðin kendilerini oluþturduðu inkâr ede ede kendisine mukallitçe yaklaþan ve aþýrý derecede aþaðýlýk duygusunu yaþayanlarý da etkisi altýna almaktan da büyük keyif ve haz duyar. Fransa’nýn Cezayir’i kültür erozyonuna ve deðiþime uðratmasý ve amaç için bir asýrdan fazla mesai harcamasýndaki tek amacý kendisi üzerine taarruz edecek yeni bir Hz. Tarýk B. Ziyad’ýn tezahüründen korkusu ve yeni bir Endülüs’ü kuracak ruhun inkiþaf ederek aydýnlýðýný köhneliðe yansýtacaðý endiþe ve korkusundadýr. Bu telaþ, bütün batý unsurlarýnda mevcuttur. Bunun için Türkiye ve islam dünyasý deðiþimler yaþasa da karþýsýnda gördüðü Ýslam dünyasýný kontrol altýnda tutmaya muktedir olamayacaktýr.

Kudüs’ü iþgal eden Ýngiliz müstekbiri “Haçlý Zaferinin Göstergesidir” ilanýný açýk seçik yapmýþlardýr. Ýsrail askerlerinin Kudüs’e girdiði 1967 yýlýnda Moþe Dayan ve etrafýnda toplanarak aðlama duvarýna yaslanan fitne “Bugün Hayber Gününe Karþýdýr…” ifadesini çekinmeden kullanmýþlardýr. Bundan çýkarýlacak ve bilhassa Müslümanlarýn düþünmesi gereken konular vardýr.

Tarihimize ve dünyada deðiþen çehreye bakarak; evvela kendimize bakmak, inanarak sarýldýðýmýz yüce dinimiz Ýslam’ýn emirlerine riayetle geliþmeleri mütalaa etmek, asýrlardýr mukallit Aydýncýklarýn terk ettikleri ve dolayýsýyla milyarlýk Müslüman kütleye ve deðiþim davetiyelerinin aslý garpzedelik felaketinin aþýlmasý lüzumudur. Meselelere cihanþümul bakan, bütünü içerisine alan Ýslam dünyasýnýn varlýðýnýn birçok kötürüm gözü korkuttuðu akýllarýmýzdan çýkmamalýdýr.

Bloklar çýkar üzerine kurulmuþtur. Örneðin COMECON ve AET iki zýt dünyanýn yapýlanmalarýndandý. Bugün bu yapýlanmalara en güzel örnek ülkemizde son belediye seçimlerinde ayan beyan görülmüþtür. Zýt kutuplar birbiriyle oturup anlaþarak cumhur ittifakýna karþý sözde millet ittifaký ile siyasi sahnede boy göstermiþlerdir.

Evet, son tahlilde asýrlardýr, tabu üreten ve sýrf sloganlara yapýþmýþ üçüncü dünya bilhassa Ýslam dünyasý: deðiþen dünya þartlarýna göre yeni yapýlanmalara ve konjonktüre yön almak; garp zede düþüncelerden sýyrýlmak: Müslümaný izzet ve þerefle ileten çalýþmalara vakit kaybetmeden giriþmek lüzumundadýr.