Bir kimse, neden oltasýný, içinde tek bir balýk olmadýðýný bildiði bir göle sarkýtýr? -Adalet Aðaoðlu |
|
||||||||||
|
Türkiye’de sinema ve TV sektörü oldukça geliþti ve ilerledi. Öyle ki günümüzde 1960-70-80’li yýllarýn anlayýþý kalmadý. Bu gün yapýlan filmler, çekilen diziler neredeyse tüm dünya ile boy ölçüþebilecek kapasiteye sahip. Sinema filmlerimiz, Dünya piyasalarýnda iþ yapmaya, aranmaya baþlandý. Dizi filmlerimiz büyük kitleleri ekran baþýna çekiyor. Yurt dýþýna satýlarak ülkeye ekonomik açýdan önemli katký saðlýyor. Özellikle Arap Ülkeleri Türk dizilerine büyük raðbet gösteriyor. Türk Televizyonu ve Sinemasý için malzeme çok. Geçmiþimiz, tarihimiz bunlara örnek oluþturuyor. Yeter ki iþlemesini bilen, iþin ehli birileri olsun. Mesela Ýstanbul’un Fethi 1453 filmi, bu anlamda bana göre çok baþarýlý bir film. Kitleleri sinema salonlarýna çekmeyi baþardý. Muhteþem Yüzyýl da TV de ayný baþarýyý yakaladý. Eleþtiriler almasýna ve üzerinde çok konuþulmasýna raðmen yine de çok izlenen bir dizi oldu. Özellikle son bölümde Þehzade Mustafa’nýn Sultan Süleyman tarafýndan idam ettirilmesi milyonlarca insaný ekrana baðladý. O gece, Türkiye’de ve KKTC’de adeta hayat durdu. Bu bölümü büyük heyecanla izledim. Etkilenmedim desem yalan olur. Adeta kaným dondu. Tüylerim diken diken oldu. Gözlerim kan çanaðýna döndü. Yerimde oturamadým. Ýster istemez yüzlerce yýl önce yaþanan bir olayý bu gün kendi kendime sorguladým. Bir iktidar uðruna nasýl olur da bir baba evladýna kýyar? Nasýl olur da oðlunu boðdurarak öldürür. Hem de “Çabuk olun!” “Bitirin Ýþi!” diye baðýrarak gözlerinin önünde ölmesine müsaade eder? Film, her ne kadar kurmaca olsa da, yönetmenin bakýþ açýsýyla deðiþikliðe uðratýlmýþsa ve gerçeklerden uzaklaþýlmýþsa da yine bu soruyu sormadan edemiyor insan? Deðer mi? Bir cana kýymak, bu kadar eder mi koltuk hýrsý? Doðru mu? Olaya farklý yorum getirenler var. Kimisi, devletin, milletin bekaasý için bunun olabileceðini, geride kalanlara bir ders, bir korku vereceðini savunuyor. Ama ben yine de bunu sorgulamak istiyorum. Giden bir can. Hem de kendi canýndan bir can. Evlat... Dizide Sultan Süleyman’ýn Hürrem Sultan’ýn ve Sadrazam’ýn oyunlarýyla galeyana geldiði, doldurulduðu ve yanlýþ yönlendirmeleriyle bu kararý verdiði sunuluyor.Burada da þunu soramadan yapamýyor insan: Bir Cihan Padiþahýnýn gerçekleri araþtýrmadan, bilmeden, sýrf birilerinin yönlendirmesiyle böyle çok önemli bir kararý almasý ne kadar doðru? Böyle bir cihan padiþahýnýn istihbaratý olmaz mý? Veya bu kadar zayýf mý olur? Tabi bunlar tarihin karanlýk sayfalarýnda kalmýþ olaylar. Gerçeði belki de o aný yaþayanlar bilecek. Burada da þu sorulmadan edilemiyor. Bu kurmacayý yapanlar, neden gerçeðe yakýn yapmýyorlar filmi. Koca bir hükümdarý neden bu kadar basit, düþüncesiz ve iki kiþinin sözüyle hareket eden, iktidar uðruna evlat kaatili olan biri olarak gösteriyor. Gerçekten de Koskoca bir Cihan Padiþahý halkýn gözünün önünde nefret edilecek bir duruma düþürülüyor. Peki bu anlayýþ ne kadar doðru? Sultan Süleyman, her þeyden önce bir baba. Hiç bir baba evladýnýn gözleri önünde boðdurularak ölmesini, öldürülmesini istemez. Nitekim Mustafa'nýn ölümüne hükmeden Süleyman, sessizliðe büründü. Herkes Mustafa'nýn ordugaha gitmesini engellemeye çalýþýrken, Mustafa babasýnýn kendisine kýyacaðýna inanmak istemedi. Çünkü hiç bir evlat, babasýnýn kendisini öldüreceðine inanmaz. Bunu asla kabul etmez. Sulan Süleyman’ýn son bölümde oðlunu beklerkenki hali dikkatlere þayandý. Gözleri kýpkýrmýzý, þeytan gözleri gibiydi. Adeta cellat kendisiydi. Ve çok kararlý biri olarak veriliyordu. Oysa içi kan aðlýyordu. Verdiði karardan piþmandý. Ama iktidarý uðruna, düzeni korumak uðruna, devletin bekaasýný düþünmek adýna bu kararýndan dönmedi. Ýnsan izlerken, þimdi “Durun!” diye haykýracak ve bu trajediye son verecek diyordu kendi kendine. Ama olmadý. Bir türlü o azametli sesi çýkarmadý. Aksine daha da öfkeli “Çabuk olun!” diye haykýrdý... Mesajlar da önceden veriliyordu seyirciye. Sarý Selim’in diðer Þehzade Cihangir’i alýp ormana ava götürmesi ve “Hünkarýmýzýn buyruðu bu. Kendisi de Þehzade Mustafa ile sonradan gelecek” demesi, sultan Süleyman’ýn oðlunu katledeceðinin bir iþaretiydi. Seyirci, “Mustafa’yý öldürecek” demeden kendini alamadý burada. Þehzade Mustafa, inanmýyordu. Silahýný da aldýlar. Oysa þehzadeler silahla gidebiliyorlardý önceden babalarýnýn yanýna. Çadýrda ecelle karþýlaþtýðýnda mücadele etti. Anlatamadý derdini. Haksýzlýðýný haykýramadý babasýna. Yapma diyemedi. Ve tüm çabasý sonuçsuz kaldý. Cellatlarýn elindeki urganla boðularak can verdi. Burada neden iple boðuldu sorusu gelmedi deðil aklýma. Onun da cevabýný araþtýrýp buldum: “Kanunlar gereði Hanedan ailesinden birinin kaný dökülemeyeceði için Þehzade Mustafa boðularak idam edildi." Tarihçi yazar Yavuz Bahadýroðlu "Þehzade'nin Ýran Þahý'na yazdýðý mektuplar ele geçirildi. Þehzade Mustafa, Bu suçu iþlemiþ. Bu, "devlete isyan" anlamýna geliyor. Þimdi de olduðu gibi bu bir suç..." diye bu tarihi olaya açýklýk getirdi. Bahadýroðlu: “ Þehzade'nin Ýran Þahý'na yazdýðý mektuplar ele geçirildi. Mektuplarda, "Babam yaþlandý, tahta benim geçmem gerekli, dedem Yavuz Sultan Selim gibi..." diye yazýyordu." Bunun da devlete ihanet olduðunu söyledi. Bahadýroðlu, bu tarihi olayý þöyle anlattý:"Sultan Süleyman, Þeyhülislam Ebussuud Efendi'ye de danýþarak mahkeme kararý aldýrdý ve oðlunun idamýna karar verdi. O sýrada Ýran'a karþý bir savaþ vardý, zaten Ýran'la aramýz hiç iyi olmadý... Kanuni, Amasya Valisi olan oðlu Mustafa'yý "Konya'ya gidiyorum, sen de gel" dedi. Konya Ovasý'na çadýrlar kuruldu. Kanuni, oðlunu çadýrýna çaðýrdý, Mustafa babasýný kendisini öldürtebileceðinden hiç þüphelenmediði için gitti. Babasýnýn yanýna girerken silahlarý alýndý. O dönem þehzadeler babalarýnýn yanýna kýlýçlarýyla girebilirdi, ama Mustafa'nýnkiler alýndý. Kanuni elini öptürdü, yarým aðýz halini hatýrýný sordu. Mustafa daha sonra kendi çadýrýna döndü. Burada onu 7 dilsiz cellat bekliyor ve Zal Rüstem Aða bekliyordu. Þehzade çadýra girer girmez cellatlar üzerine çullandý, Mustafa direndi. Bir perdenin arkasýnda bekleyen Zal Rüstem Aða, Þehzade'nin arkasýndan dolanarak boynuna kement atarak boðdu.” Tarihimiz ne ibret verecek olaylarla dolu deðil mi?...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |