En büyük mutluluk ve en büyük sýkýntý anlarýnda sanatçýya gereksinme duyarýz. -Goethe |
|
||||||||||
|
Varoþlarýn ana caddesinde bir köþeye park eden eski model, beyaz renk bir aracýn içinde oturan iki adamdan birsi bu sorularý þoför olana soruyordu. “Ne bileyim abi bende artýk þaþýrdým hangisini alsak” dese de o hala ýsrarla soruyordu. “Bunlarýn hepsi þerefsiz lan…Bunlarý merkeze taþýmaktan arabanýn ön takýmý helak oldu gitti ama yinede bitmiyor lan bunlar” derken az da olsa sinirliydi. Ama öyle veya böyle bu sivil ekip otosunun günlük istikak olarak en azýndan on tane vatandaþý þüpheli þahýs moduna sokarak merkeze teslim etmesi gerekiyordu. Eðer bu sayýda aksaklýklar söz konusu olursa o ekip otosu altlarýndan çekilirdi. Sonrada bir köprüde ya da bir müzede bekçilik görevi sýrasý gelebilirdi. Ama þu minibüsten inen adam acaba kimdi? Uzun boylu kara suratlý üstelik atletik yapýlý çaký gibi bir adamdý ve bu adamýn azýlý bir hýrsýz olma ihtimali çok yüksekti. Bir kurtarýcý onlara doðru geliyordu. Þoförün ona bakmasýna üstelik uyarmasýna da hiç gerek yoktu. Ýki senelik memuriyet hayatýnýn vermiþ olduðu o çömez tecrübeyle yýllarýn ekip otosu þefi kýdemli memur Metin abisini uyarmaya da hiç gerek yoktu. O zaten onu görmüþtü. “Lan dur þüpheli þahýs. Kimsin, necisin nereden geldin, nereye gidiyorsun. Çýkar lan kimliðini…Ne iþ yapýyorsun hemþerim. Antep’ten niye geldin Ýstanbul’a. Gardiyan mýsýn? Demek ablaný ziyarete geldin. Al lan kimliðini. Bak oðlum bura Antep’e hiç benzemez. Burasý Ýstanbul oðlum. Fazla kalma buralarda baþýn belaya girer. Adamý yerler, bitirirler oðlum. Ablaný hemen çabuk gör, akþama da terk et lan Ýstanbul’u.” “Pezevenk nasýlda korktu. Arkasýna bile bakmadan nasýl kaçýyor. Bunlarý kim gardiyan yapmýþ lan Hasan. Tövbe, tövbe…Oðlum Hasan ben berbere kadar gidiyorum. Saðý, solu iyi gözle, ortalýk þüpheli þahýs kaynýyor. Anonslara dikkat et. Acil durumda berber Alinin oraya gelirsin. Oðlum öbür berbere gitmiyorum. Deyyus geçenlerde makasý burnuma soktu. Hadi saðlýcakla aman dikkat et. Amir beye çok dikkat et. O da gerçi az þerefsiz deðil ama neyse sonra konuþuruz” Konuþmakta haklýydý. Öfkeyle küfür etmekte de çok haklýydý. Bu ilçenin tamý tamýna on küsur yýldýr güvenliðini o saðlýyordu. Ýnfaz memuru “ Süslü Metin” bu insanlara huzur saðlamak için yýllardýr mücadele ediyordu ve edecekti de. Peki bu þüpheli þahýslara ne demeli? Þu pastane sahibi köylü daha dün beþ parasýz ayaðýnda kundura ile bu semtte gelmemiþ miydi? Kýsa bir sürede bu trilyonluk binaya nasýl sahip olmuþtu? Þu marketi çalýþtýrana ne demeli…Yanýnda ki inþaatý yapan çulsuz mütehaite ne demeli. O taksi sahibine, bu maðaza sahibine þu telefon ana bayisine ne demeli. Ne demeli bu þerefsizlere? Çarþý içinde dolaþýrken o insanlarý binalarý sorgularken düþünüyordu. Bunlarýn hepsi daha düne kadar açlýktan sürünmüyor muydu? Bunlarýn birçoðunun sabýka kaydý yok muydu? Dolandýrýcýlar, çekler, senetler, kelekler, tokatlar, sahtekarlar, suistimaller yetmezmiþ gibi ýrza geçmeler yok muydu? “Ulan bunlarý sanki süslü Metin yaptý. Ýyi yapýn oðlum yapýn. Her türlü yolunuzu bulun. Bulunda alt tarafý üç kuruþ istiyor diye Metin abinize ne diye surat yapýyorsunuz? Size kaç kez demedim mi sizi defalarca kez ikaz etmedim mi oðlum? Burasý Ýstanbul... Gözümüzün önünde her türlü yolunuzu buluyorsunuz. Ara sýrada Metin abinizi görün kollayýn demedim mi? Haftanýn bir günü size uðruyorum diye alt tarafý verdiðiniz iki onluk parayý verirken elleriniz ne diye titriyor he? Mal mý baðýþlýyorsunuz lan. Ulan yaptýðým insanlýklardan bir utanýn be…Hýrsýzýný kollarýz, esrarkeþe yol veririz, arananý görmemezlikten geliriz. Orospuya bile yardýmcý oluruz. Daha ne yapalým hemþerim. Utanmadan birde arkamdan dedikodu yapmalarý yok mu? Berberden çýkmazmýþým. Durmadan artist gibi takým elbise giyermiþim. Parfüm sýkarmýþým. Çiçekli kravat takarmýþým. Avantayý severmiþim. Para için babamý bile satarmýþým. Önüme gelen orospuyu becerirmiþim. Ben sizin gibi el alemin karýsýný, kýzýný becermiyorum ya…Biz delikanlý adamýz hemþerim. Ama bir yakalarsam sizi fena yapmazsam anam avradým olsun. Yeterki bir merkeze düþün. Ulan bu ilçeyi size zindan etmezsem bana da Metin demesinler." “Berber sana demiyorum oðlum. Kendi kendime diyorum. Sen makasa dikkat et yeter. Burun kýllarýma dikkat et. Býyýklarý da az kýsalt. Kulaðýmda da biraz kýl var. Nöbetteyiz oðlum acele et. Ekip beni bekliyor. Hasana da bir bardak çay yollayýn. Koltukta rahat geldi bari az bir þey kestireyim. Þüpheli bir þahýs gördüðünde uyandýrýn lan beni…” -1990’lý yýllar Ýstanbul varoþlarý….
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |