Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Bahçenin arka duvarýndan, arka taraftaki evin bahçesinden yükselen incir aðacýnýn gür dallarý ve koca yapraklarý arasýnda örülü gibi duran yemiþler görünüyor. Onlardan yiyebilmeyi öyle caným çekiyor ki… Arka duvarýn üstüne çýkýp da bir kol uzaklýðýnda uzanýversem, ceplerimi incirle dolduracaðým; gel gelelim bahçede sabah akþam ürüyen kalýn sesli bir köpek var. Köpeði hiç görmedim, ama sesinin gürlüðüne bakýlýrsa eþek kadar bir þey olmalý. Onun korkusundan duvara týrmanmaya bir türlü cesaret edemiyorum. Birkaç gündür kendi bahçemizde bahçývanlýk yapýyorum. Ýngiliz çimi tohumlarý ile rengarenk çiçek fideleri ektiðim bir köþede yaptýðým peyzajý canlandýrmak için uðraþýyorum. Gözlerim, arada sýrada incirlere kaymaya devam ediyor. Ýncirlere her bakýþýmda da aklýma köpek geliyor. Fakat, son iki üç gündür sesini hiç duymadým onun… “Evde deðiller mi acaba?” Ýþte bu soruyu sormamalýydým. Merak yaratan bir soru çünkü… “Hýrsýzlýk, köpeðin ve ev sahibinin evde olmadýðý zamanlar yapýlmayacaksa, daha ne zaman yapýlacak?” “Cesaretin yok mu, yoksa?” Bu en son soru, en tahrik edici soru oluyor. Duvarýn dibinde yere uzatýlmýþ merdiven de, yattýðý yerden el sallamakta: “Hu, hu! Ben buradayým!” Tahrikler büyük olunca, yarattýðý hýrs da büyük oluyor. O hýrsla çok kolay gaza gelirim ben… Merdiveni kucaklar kucaklamaz dikiyorum duvara, üstüne týrmanýyorum. Ýste! Bir aydýr imrenerek baktýðým incirler hemen orada, yarým metre ötede ve aþaðýda ki bahçede ne it var ne in var; bir tek cin var, o da benim. Üredikleri dalýn ucunu tutup kendime doðru çekersem, dalla birlikte onlar da önüme gelecekler. Bir türlü dalýn ucundan tutamýyorum ki! Nur görmüþ duvara týrmandýðýmý, koþturarak geliyor. Terliklerinden biri ayaðýnda, diðeri elinde. “Çabuk in aþaðýya!” Elinde ki terliði, az sonra yapacaklarýnýn provasý olarak kafama doðru sallayýp durmakta. “Ýn! Ýn dedim sana oradan! Çabuk!” Nasýl ineyim? Karým aþaðýda bekliyor… Hayýr, inmem, inemem… Nur bu defada merdiveni çekiyor duvardan, “madem kal duvarýn üstünde de, aklýn baþýna gelsin!” diyerek uzaklaþýyor. Aklý sýra ayný þeyleri tekrar etmeyeyim diye gözümü korkutacak. Ýyi de, þimdi bunun sýrasý mý? Ama buraya kadar týrmanmýþken incirleri yolmadan da inemem ki! O hýrsla bir hamle yapýp yakalýyorum dalýn ucunu. Dalýn ucunu yakalayamamýþ olsam aþaðýya düþeceðim, daldan kuvvet alarak zar zor kuruyorum dengemi. Tam o anda köpek de koþturup gelmez mi? Mübarek hayvan týpký tahmin ettiðim gibi bir eþek! Baþlýyor havlamaya; hem havlýyor, hem duvarýn üstüne üstüne sýçrýyor. Diþleri neredeyse pabuçlarýma deðecek. Bacaklarýmýn baðý çözülüyor, tir tir titremeye baþlýyorlar. Dengem bozuluverecek de, Malkoçoðlu’nun atý Küheylan’ýn sýrtýna kale surlarýndan atlamasý gibi, köpeðin sýrtýna uçuvereceðim. Bir yandan geri kaçmasýn diye dalýn ucunu býrakmazken, eve gitmiþ olan Nur’a seslenmekteyim “Nur karýcýðým! Tamam, ineceðim, merdiveni daya!” Köpeðe mama olmaktansa, Nur‘un terliðini yemeðe razýyým. Nur ise týnmýyor bile… Köpek ise her seferinde biraz daha yukarý zýplamaya baþlýyor. Bacaðýmý ha kaptý ha kapacak. Baðýrýp çaðýrýyorum, Nur’u ikna edemiyorum. Çaresi yok! Kendimi duvardan aþaðý sarkýtýp salývereceðim yere. Üç metreden beyin üstü düþmüþ olsam ne olur! Hiç deðilse birkaç tane incir kopartayým da öyle ineyim bari! Kendimi saðlama alarak asýlýyorum dala. “Çýtýrt!” DÝKKAT! Bu birinci “çýtýrt!”sesi. Ýkincisini az sonra duyacaðým. Evet, asýldýðým dal aðacýn gövdesine tutunduðu yerden kýrýlýp bana doðru gelmeye baþlýyor. Onu býrakýp, tutunacak saðlam bir dal ararken, o ait olduðu bahçeye düþüyor, ben kendi bahçemize. Kendimi sarkýtýp inmek yerine kestirme yoldan iniyorum bahçeye, ne var ki bu iniþte hesaplayamadýðým þey karýmýn duvardan alýp yere uzattýðý merdiven oluyor. Onun üstüne öyle bir düþüyorum ki, sað kolumdan az önce dikkat çektiðim ikinci “ç ýtýrt!”sesi yükseliyor. Sonra kýrýlan kolumdan beynime akan acýyý hissetmeye baþlýyorum. Daha sonrada da avazým çýktýðý kadar baðýrmaya... “Kolum! Ah kolum ! Uff! Off!.. Çok acýyor…” Nur, evden çýkýp, koþarak geliyor. Bu defa terlikleri ayaðýnda. “Delirdin mi sen? Öyle düþülür mü o duvardan!” diye baðýrmakta. Caným acýmasa, “ya nasýl düþülür?” diye soracaðým ama... Bir hafta kadar sonra, kolumu sarmalayan alçý ile gölgeye çektiðim bir sandalyede pineklerken, arka bahçeden incir aðacýna uzanan sýrýklarý görmeye baþlýyorum. Sýrýklarýn ucu üç çatallý, incirler o çatala sokuluyor, sýrýðý çevirerek inciri kopartýyorlar, kopan incir sýrýðýn çatallarý arasýndan alýnarak toplanýyor. Oltayla balýk avlar gibi, incir avý. Ýncirlerin ballarý akýyor, benim aðzýmýn sularýyla beraber. Bir iki saat içinde o devasa aðaçta bir tek yemiþ býrakmadan hepsini topluyorlar. Bir dahaki yýl, ayný sýrýk sistemini imal ederek, kolumu saðlama almaya, hýrsýzlýðý öyle yapmaya karar veriyorum. Akþam olduðunda arka komþu elinde bir tabak dolusu incirle kapýmýzý çalýyor. “Komþu göz hakký…” diyerek incirleri Nur’a teslim ediyor. Ýçeride dikildiðim kapý aralýðýndan, "Keþke bir hafta önceden haberim olsaydý bu ikramýn yapýlacaðýndan..." diye laf atýyorum. Komþu, ne diyor bu þapþal, der gibi bakýp, bir þey anlamadýðý halde gülümsüyor.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |