..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Deðiþim dýþýnda hiçbir þey sürekli deðildir. -Heraklitos
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




2 Þubat 2012
Madam...  
Bizim Köyün Ayýlarý..

Kemal Yavuz Paracýkoðlu


“Tanrý veriyor.” “Bize niçin vermiyor da, sana veriyor? Bizi baþýmýz kel mi?” Gülerek karþýladý bu sorumu. Sonra, “sizin Tanrý baþka, bizim Tanrý baþka… Sizi Tanrý, Allah… Sizin Allah babanýz cimri, bizim Tanrý cömert…” Kafam öyle bir karýþmýþtý ki, þapþal þapsal baka kalmýþtým


:BBGJ:

Babam okuduðum okulun müdürlüðüne asaleten atamasýný bekliyordu. Babamýn okul müdürü olmasý nedeniyle torpilli olduðuma inancýmla kendimi daha þimdiden ortaokul öðrencisi olarak görüyordum.

Ne var ki ayný beklenti içinde olup okulda eskiden beri görev yapan öðretmenler dýþarýdan birinin Müdürlük kadrosuna vekâleten de olsa atanmasýný hazmedemiyorlardý.

O zamanlar ilkokulu bitirebilmek için bir de ayrýca sýnava tabi tutulurduk. Benim o sýnavlarda baþarýlý olabilmem mümkün olamazdý, çünkü sorulan sorular zaten düþük olan kapasitemin çok üstünde sorulardý.

O zamanlar nasýl olduðunu bile anlamadan ilkokul beþinci sýnýfý ikinci defa okumak üzere sýnýfta kalmýþtým. Bunun için günlerce aðladým.

Babam, öðretmenlerden kaynaklanan bu olumsuzluðu kendisi üslenerek, “daha çok piþmen için ben býraktýrdým seni beþinci sýnýfta,” diyordu. ‘Babam böyle diyorsa bildiði bir þey var ki, diyordur,’ diyerek mýzmýzlanmayý býrakarak haytalýklarýma yeniden baþladým.
*
Ara cadde iki yanýndaki yüksek binalardan ve yýllanmýþ aðaçlardan ötürü sürekli gölge içinde kalýyordu ve güneþin güçlü olduðu günlerde bile serin bir koridoru andýrýyordu. Bu kasvetli görüntüsü insanýn içini karartýyordu.

Oturduðumuz binanýn zemin katýnda iki dükkân vardý. Bunlardan daha küçük olan çay ocaðýydý. Babam, arada sýrada buraya uðrayarak çay içiyordu. Sanýrým oradakilerle sohbet etmek de hoþuna gidiyordu. Daha çok da bitiþik dükkânda esnaflýk yapan emekli imam ile…

Emekli imam, dükkânýnda cenaze levazýmatýndan tutun da Kuran’ý Kerim’e kadar pek çok þey satýyordu. Tüm semtin bu tür ihtiyaçlarýný karþýlayan bir dükkândý onun ki…

Ýlkokul beþte çaktýktan sonra, o yaz tatilini haytalýðýn her türlüsüyle geçirmekteydim. Çay ocaðý, babamdan kolayca harçlýk alabildiðim bir yerdi. Onu, yeter ki orada otururken yakalayayým; içerdekilere iyi baba olduðunu göstermek için hemen bonkörlüðünü gösteriyordu.

Kahveci, bu sömürü sistemime engel olmak amacýyla, bir gün, “bana bir askýcý lazým; senin oðlan aylak aylak dolanýp, senden harçlýk alacaðýna, burada çalýþsa ya,” dedi.

Babam, “beceremez,” diyerek ona karþý çýktý.
Babamýn bu tutumu öyle aðrýma gitti ki, bozularak hemen itiraz ettim. “Nedenmiþ o? Beceririm!”

Babam itirazýný sürdürmedi bile; “istiyorsan çalýþ mademki,” dedi.
Beni, bir güzel tuzaða düþürüp, haytalýklarýmdan kurtulmuþtu ya, helal olsun babama! Çalýþmayý pek istemediðim halde, beceriksiz olmadýðýmý kanýtlayarak onurumu kurtarmak için dört elle sarýlmýþtým yeni iþime.
Yaptýðým iþ, çocuk oyuncaðýydý; cadde üstündeki diðer esnaflarý dolaþarak çay sipariþlerini almak ve sipariþ edilen çaylarý sahiplerine götürmekti.

Babam, çay ocaðýna geldiðinde elimde askýyla çay, kahve taþýdýðýmý görmekten dolayý, halime býyýk altýndan gülümsüyordu. Ben de, ona bir iþe yaradýðýmý ispatladýðýmý düþünerek kasýlýyordum.

Evin iyice eskiyen kýrýk dökük eþyalarýndan þikâyetleri baþlayan annem, hele bir de, o gün oturmaya bir komþusu geldiyse, “Bu gün komþularýn yanýnda yerin dibine geçtim gene…” diye baþlayan söylemlerle babamýn baþýnýn etini yiyordu.

“Benim kazancýmla evi idare et de, babamýn maaþlarýný biriktirip, istediðin eþyalarý al madem ki,” diyerek, kazandýðým parayý olduðu gibi anneme vermeye baþlamýþtým.

Öte yandan, evde hep benim istediðim yemekler piþirilsin istiyordum.

“Caným mantý istedi, bugün bir mantý yapsan ya anne…”

“Tamam oðlum, yaparým.”

Anneme verdiðim paranýn, piþirilmesini istediðim mantýnýn kýymasýna bile zar zor yettiðini düþünemiyordum. Annem de bunu düþünmemi istemiyor, kendi cebinden yaptýðý takviyelerle her istediðim yemeði piþiriyordu. Belki bana, bir iþe yaradýðýmý gösterme isteðiydi onunki; yararý da oluyordu, çünkü özgüvenim artýyordu.
*
Madam kolay kolay evde bulunmazdý. Sýska ve yaþlý vücudunda fýkýr fýkýr bir enerji hakimdi. Yerinde duramazdý katiyen, illa bir þeylerle meþgul olacak.

Süsüne pek düþkündü. Bir elinde ayna, bir elinde pamuk, sürekli gül suyuyla yüzünü siliyordu. Ayný yerleri defalarca sil babam sil! Sýkýlmazdý da… Sonra fondoternle, pudrayla, allýkla, kaþ kalemiyle, rimeliyle, rujuyla, adeta badana yapar gibi, bir güzel boyanýrdý. Makyajsýz yetmiþ yaþýný yansýtan o surat hemen elli yaþýna dönerdi.

Aðdayla bacak kýlarýnýn alýndýðýný ilk kez ondan görmüþüm. Evet, annem de ateþin üstünde þekerli suyu dakikalarca kaynatýp, macun kývamýna getirerek aðda üretirdi, ama onunla odalarýna girer, kapýyý da rahatsýz etmememiz için içerden bir güzel kilitlerdi. Madam öyle deðil, o benim yanýmda macunu bacaklarý üstüne sývaya sývaya kýllarýný yolmaktan çekinmemiþti. O macunu bacak derisinin üstünden hýzla çektikçe de adeta benim caným acýmýþtý.
Madam, haftada bir evine temizlikçi kadýn alarak bir uçtan öbür uca her yaný silip süpürttürüyor, kirlilerini yýkattýrýyor, ütületiyordu. Kendisi bu tür iþlere katiyen elini sürmüyordu. Bunun tam tersine de mutfaðýnda her iþi kendi zevkince kendisi yapýyordu.

Annemden benim yahni yemeðini çok sevdiðimi duyduktan sonra, ortak sevgimiz olan bu yemeði sýk sýk piþiren Madam, her piþiriþinde beni yahni yemeye çaðýrýyordu. Onun yahnisinden katiyen gocunmuyordum artýk; hatta, ─ laf aramýzda ─ onun dediði gibi, “en lezzetli yahni keçi etiyle piþirilendi.”

Bir gün çocukça bir merakla, “Madam, bu kadar çok et alacak parayý nereden buluyorsun?” diye sormuþtum. Soruma cevap vermesine fýrsat býrakmadan, hemen ikinci sorumu da sormuþtum. “Evinde hiç durmuyorsun. Hemen her gün çýkýp gidiyorsun. Yoksa bir iþte mi çalýþýyorsun?”

Onca zahmete girip, uzun uzun cümleler kurarak sorduðum sorularýma kýsacýk bir cevap vermekle yetindi. “Tanrý veriyor.”

“Bize niçin vermiyor da, sana veriyor? Bizi baþýmýz kel mi?”

Gülerek karþýladý bu sorumu. Sonra, “sizin Tanrý baþka, bizim Tanrý baþka… Sizi Tanrý, Allah… Sizin Allah babanýz cimri, bizim Tanrý cömert…”

Kafam öyle bir karýþmýþtý ki, þapþal þapsal baka kalmýþtým.
O, halime gülmeyi az daha sürdürdükten sonra, “þaka, þaka…” diyerek gerçeðini anlattý. Bunun babasý, Ýstanbul’da cam tüccarýymýþ. Hem perakende, hem toptancý… Adam öldükten sonra dükkan abisi ile buna kalmýþ. Abisi ayný iþi sürdürdüðünden bunun payýna mahsuben belirli bir kira ödüyormuþ ve o kira madamýn geçimini rahatlýkla saðlýyormuþ…

“Sen anladýn?” diye sorduðunda,

“Anladým,” dedim. Biraz, bir þeyler anlamýþtým.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Babam…
Büyük Öðretmen Boykotu…
Çöpçatan...
Tip Tip Tipsizler…
Anneanne...
Safinaz Abla...
Son Söz...
Bohçacý...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Öpücük Tutkusu...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.