Gerçek bir sevgide diðer insanýn iyiliðini istersin. Romantik sevgide diðer insaný istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Peki bu erteleme niye oldu? Açýkcasý bunun sebebi bu sefer her zamanki üþengeçliðimden ve de yazý yazma kudretimin, yani kollarýmýn gücünün içimde aniden parlayýp yine ayný þekilde sönüveren ve bu bir andalýðý son derece karmaþýk þekilde yaþatan düþüncelerimin hýzýna yetiþememesi deðildi. Sadece benim ender yasadýðým bir þey meydana geldi: Maddi olgular, soyut ihtiyaçlarýma baskýn çýktýlar! Maalesef bu seferki düþünce birikimi tam da üzerinde çalýþmamýn gerektiði, bunun da ötesinde konsantrasyonumu bütün yoðunluðuyla kendilerine aktarmam gereken sýnavlarýn bulunduðu bir dönemde meydana geldi. Bu yüzden de tam zamaýnda bu deþarjý yaþatamadým kendime ve bu yüzden de yazarken her zaman hissettiðim o tuhaf akýþkanlýðý hissedemiyorum bu yazý esnasýnda ama eðer içimdekileri yazýya dökmeyi denemekten bile kaçýnýrsam zamanla bu belki pek iþe yaramayan yine de benim kendimi iyi hissetmemi saðlamaya yeten opsiyonumu da kaybetme tehlikesiyle karþý karþýya gelebilirdim. Peki ya konu? Eskiden en büyük yazmama bahanemdi konusuzluk. Aslnda þu anda da bu çýkmazý aþmýþlýðým filan yok ama artýk bahane teþkil edemiyor bu benim için; bunun sebebiyse konu olarak kendime benim için en deðerli olguyu benimsemiþ olmam: Benim yazýlarýmýn konusu, ekstra bir durum hasýl olmadýkça yine benim! Ben çok üstün bir yaratýk mýyým? Elbette ki hayýr. Hatta baþarabildiklerim, elde ettiklerim ve elime geçenlerden muhafaza edebildiklerim nispetinde deðerlendirildiðimde belki sýradanlýk çizgisinin bile altýnda kalan gariban bir varlýðým. Bütün bunlara raðmen kendimi kendime konu etmemin ise bir megalomanlýk olduðunu kabul edemeyeceðim, çünkü öyle veya böyle bir düþünce üretme mekanizmam var ve o mekanizma olumlu ürünler üretmese bile mutlak surette çalýþýyor. Konumum itibariyle bir baþkasýnýn, bana iliþkin bu tip bir somut irdelemesine de mazhar olamayacaðýmdan ötürü (þu an için geçerli olan bir durum bu tabii sonuçta her insanýn yaþamýnýn þimdiden gözükmeyen kýsmýna iliþkin kafasýnda canlandýrdýðý ütopyalar vardýr benim için de o ütopik isteklerin baþýnda da bu gelmekte), hazýr bende de böyle bir yazma þevki varken kendimi kendime konu ederek bir nevi düþünsel mastürbasyona giriþmiþ oluyorum. Zaten böyle olduðu içindir ki, henüz kendimi okutacaðým belirgin bir kitle yok. Okuyan kiþilerden de genelde yazýya ve dolayýsýyla bana iliþkin eleþtirileri pek alamamaktayým açýkçasý. Ancak beni yakýndan tanýyan insanlar olur da yazdýðým birkaç parça yazýmý okudularsa belki o zaman bir düþünsel tartýþma ortamý ortaya çýkabilmekte ve açýkcasý bu da bei tam olarak tatmin etmemekte...Çünkü benim kendimce aktardýðým bir þeyler var ve her ne kadar kendime iliþkin þeylerden bahsediyor olsma bile monologtan, hatta duvarlara karþý konuþuyormuþ gibi olmaktan da pek hoþnut olduðumu söyleyemem. (Yazdýðým yazýlar hakkýnda dýþ dünyadan tanýþmamamýza raðmen bir yoruma ulunan tek kiþi M. Sinan Gür'dü þu ana kadar kendisine geç kalmýþ teþekkür borcumu burada ödemek istedim. Umarým bu isteðim kabul görür.) . Aslýna bakýldýðýnda bu yazý pek de öyle içime sinen yazýlarýmdan biri olmadý, fakat içime sinmeyen sadece bu yazý deðil; yazýya konu teþkil eden benliðimden de pek hoþnut sayýlmam þu günlerde. Bu hoþnutsuzluk da yine kendimi yaþamýn hay-huyuna kaptýrmýþ olmamdan, bu kaptýrýlmýþlýk nedeniyle de üretici olmaktan ziyade tüketici kimlik kazanmaktan ileri gelmekte. Daha da kötüsü ne yazýk ki þu durumda olan tek ben deðilim, hepimiz belli bir çarka kendimizi kaptýrmýþ haldeyiz. Herbirimizin kendine özgü iradesi var ama bu irade çarkýn dönüþüne bir etkide bulunmuyor; dahasý herkes halinden o denli memnun olmalý ki kimse böyle bir müdahale niyeti bile taþýmýyor, taþýyanlar da genelde sindirilerek tasfiye ediyorlar ya da bu niyeti taþýyanlar niyetlerini destekleyici güce ne fizikman ne de moralman sahip deðiller. Sahip olanlarsa o gücü nasýl kullanacaklarýný bilmiyor olmalýlar. Kendimi bu sýnýflardan ayrý nitelendirmem ise tam bir ukalalýk olacaktýr; benim bu hususta yaptýklarým olsa olsa giriþim müsvettesi olur o kadar. Eninde sonunda ben de kendimi ayný hengamenin içinde pasif rolde bulmaktayým. Belki þu haliyle hepimiz gayet keyif alýyoruz yaþamdan ama bu keyfi bile üreten biz deðiliz, bize verilenleri kullanýp duruyoruz. peki ya elimizdekiler köküne kadar tükendiðinde ne olacak? Üretme alýþkanlýðýna sahip olamayan bizler, elimizde hazýr bir þeyler olmayýnca nasýl bir boþluða düþeceðiz ve o boþluktan nasýl sýyýracaðýz kendimizi? Þöyle eðlenmemizi saðlayan etkinliklere bir bakýyorum da, bu þeyleri ilk ortaya atanlar nasýl düþünebilmiþler, bu etkinliklerin kurallarýný neye göre belirleyebilmiþler; doðrusu þu andaki tüketici kitlenin bir bireyi olarak istediðim kadar kendimi kasayým böylesi sonuçlara varýp bunlarýn, ardýmdan gelen insanlarca benimsenmesini saðlayamazdým. En basitinden bir futbol oyununu dahi yoktan var edebilmek, bana þahsen çok ütopik geliyor. Sahada bir topun peþinde koþup o topu karþý taraftaki direklerin arasýndan geçirmeye ya da geçirtmemeye çalýþmak, bununla uðraþanlara uðraþ sýrasýnda muazzam bir haz vermekte. O hazzý en yüksek miktarda tadanlardan biri de benim. Lakin ben bana empoze edilen kurallara baðlý hareket etmekteyim bu hazzý tadarken. Kendim kendi sýkýntýlarýmý yok etmek için hiçbir üretkenlýkte bulunamamaktayým. Kendi kurallarýma dayalý bir oyun ortaya koysam bile ondan ilk sýkýlan da yine ben olurum herhalde. Hele bir de binlerce yýl öncesinde, 64 karede hareketleri sýnýrlandýrýlmýþ karþýlýklý 16'þar taþtan binlerce varyason kurmaya dayalý bir satranç oyununun icadý için ne denli bir düþünce sarfetmek gerekmiþtir kimbilir. Biz tüketici nesil içinse kurallarý belli oyunun üzerinde düþünmek için bile inanýlmaz bir düþünce yoðunluðu gerektiriyor ne yazýk ki, çünkü bizim alýþýk olduðumuz olgu, tüketmek. Sahiden elimizde olanlarýn hepsi, elimizden bir anda alýnýverilse nice olur halimiz! Bu arada bunlarý ifade ederek bulunduðum mekanýn delisi konumuna geçtiðimin elbette ki farkýndayým, dahasý þu anda þu husustaki motivasyonum sona erdikten sonra þu satýrlarý okuduðumda ben de kendime pek akýllý gözüyle bakamayacaðým ama varsýn kendi irademi kullanarak deli olayým. Kullanýlmayan, ifade edilmeyen iradenin getirisi olan aklý ben neyleyim! Kaldý ki, þu yazýyý yazmýþ olmak bile tam anlamýyla bir üretkenlik sayýlamaz ki. Sadece üretmeyi deniyorum kendimce o kadar. Belki o felaket gerçekleþir de yaþam için gerekli pozitif enerjiyi bize aktaracak dýþ olgularýn hepsi yokoluverir ve bizler, kendimiz için üretmek durumunda kalýrýz. Buna hazýrlýk olmasý için de hepimizin kendisiyle baþbaþa kaldýðýnda kendisini þöyle bir irdeleyip hafiften de olsa silkinmesi gerekecektir sanýrým. Hoþ, ben de bunu becerebiliyor sayýlmam ama ne pahasýna olursa olsun bu husustaki iyiniyetimi koruyabilmek için azami gayret göstereceðim. Kimbilir, belki bu gayretim günün birinde bir iþe yarar...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Kalfa, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |