..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Soyut > R. Eylül Aktaþ




19 Þubat 2005
O'nun Hikayesi  
R. Eylül Aktaþ
" Bir parçasýný yitirmiþ gibiydi. Elini yüzüne götürüp alnýna dokunmak istedi. Saç tutamlarýnýn arasýnda gizlenmiþ eski bir yara izini arayýp buldu parmaklarý. Karanlýk bir gecenin daha da karanlýk sessizliði beyninde çanlar çalmaya baþladý. Hýçkýrýkl


:BJDG:


O’nun hikayesi

Çýkmalýydý. Sessizliðinden çekip gitme zamanýydý. Örtülerini kaldýrýp baktý. Sadece küçük bir ýþýk üçgenini görebildi; gözleri kamaþtý. Dýþarýnýn ne kokusu, ne rengi vardý þimdilik. Sesini dinledi. "çýkmalýyým..." diye aklýndan geçirdi. Cesur olmalýydý; sessizliðini terk edebilmek için. Örtülerini tekrar yavaþça býraktý. Küçük ýþýk üçgeni yok oldu. Sadece parlaklýðý kalmýþtý gözbebeklerinde. Sessizlik derin, kuytu oyuklarýyla daha güvenliydi. "Yoksa burada mý kalmalýyým?.." diye tereddüt etti. Bir yandan bunlarý düþünürken engelleyemediði bir merak avuçlarýný kaþýndýrmýþtý. Güldü kendine, sesi oyuklarýn her birine girip tekrar dudaklarýna döndü. Ellerine baktý. Sýmsýký yumulmuþtu parmaklarý. Týrnaklarý avcuna gömülmüþtü, acýtýrcasýna. Sýcak bir yaðmurun ýslaklýðýný hissetmiþti yüzünde. Gözleri yorgundu ýssýz karanlýktan. Kelimeler anlaþýlmaz gurultularla boðazýnda düðümlenmiþti. Sessizliðiydi bulunduðu yer. Adýný biliyordu, çünkü burayý o keþfetmiþti. Bazen burayý kendisi için hazýrlayanýn bizzat kendisi olduðundan þüphe duyardý.

Bilemediðinden deðil de bilmek istemediði bir nedenden dolayý yapmýþ olmalýydý. Baþka hiç bir ihtimal gelmemiþti aklýna. Bu "bazen"ler gittikçe kesinleþmekteydiler. Her biri yapýþ yapýþ birer örtü býrakmýþtý üzerine. Örümcek aðlarýna yakalanmýþ gibiydi; çýrpýndýkça sarmalanmýþtý. Ýçine girivermiþti sessizlik. Haykýrýyordu boþluðunda, acýta acýta, sessizce...
"Çýkmalýyým..." diye mýrýldandý. Ardýna dönüp baktý, sanki bir baþkasýnýn sesiydi duyduðu. Tekrar araladý aðýr örtülerini, gözbebeklerindeki ýþýðý büyütmek istedi. Avuçlarýna dolduðunu gördü, yudum yudum içmek istedi kendini. Sesler gölgelerde onu beklemekteydiler, renkler parmaklarýnýn ucundan aktýlar. Yüreðinde bir gökkuþaðý onu beklemekteydi. Dýþarýya uzandý, yavaþça. Ne rengi ne kokusu vardý. Dinledi bambaþka bir sessizliði. Bir an sürdü; belki bir göz kýrpýþý kadar kýsa deðildi ama bir nefes kadar uzun da olmadý. Kalbinin atýþlarý bir þenlik yerinin gürültüsüne yaklaþtýrmýþtý onu. Atýlan havai fiþeklerin ýslýklarý ve ardýnda patlamalarý. Birden rengarenk boyanan yüreðinin gökkuþaðý dökülmeye baþladý; gözbebeklerinden, dudaklarýnýn arasýndan, teninin gözeneklerinden. Muhteþem bir müzik çalýnýyordu kulaklarýnda. Gözlerinin önünden ard arda geçmeye baþladý inanýlmaz resimler. Baharýn çiçek kokulu esintisinde uyanan çaðlayanlarýn sesini duyuyordu. Üzerinden geçen bir kuþ sürüsünün kanat çýrpýþýný hissetti yüzünde. Yaðmurlu bir akþamýn hüzünlü gülümseyiþi dokundu gözkapaklarýna. Denizin köpük köpük dalgalarýnda ayaklarýný ýslatýþýný hissetti. Yüreði, zamaný unutacak kadar uzun sakladýðý gökkuþaðýn geride kalan renklerini býrakabilmek için ona derin bir nefes aldýrdý. Göðüs kafesinin içinde parçalara ayrýlýyormuþçasýna aðrýmýþtý kalbi. Burula burula koparýlýyordu yerinden sanki.

Acýnýn yerine benzersiz bir huzur gelip yerleþti. Bunu hissetmek öyle þaþýrtýcý, öyle anlatýlmazdý ki... Örtülerini kaldýrdýðýnda gördüðü ýþýk üçgeninin içindeydi þimdi. Seslerin, renklerin, ýþýklarýn ortasýnda. Karýþmaktaydý sellerine, kendini katarak. Geride býraktýðý Sessizliðine baktý. "Ýstediðim zaman Sana dönebilirim" diye fýsýldadý. Aklýný, içindeki düþünceleri, gözlerini, ýþýklarýný bir an için Sessizliðinde unuttu. Kýsa bir andý, belki bir iç çekiþi kadar...
Sonra yolculuk baþladý. Bir hikayeyi anlatacak kadar kýsa ve onu yaþayacak kadar uzun. Etrafýna bakýndý; hem tanýdýk hem deðildi gördükleri. Her birinde kendinden bir parça aradý gözleri. Renklerine dokundu, parmaklarýna bulaþtýrmak istemiþti onlarý. Bir yer aradý yüreði. Duymalýydý, çaðrýldýðýný duymalýydý. Bilmek, beklemek deðildi gerekli olan. Gereken sadece kendisiydi... "Benim hikayem hangisi?" diye sordu.

Ortalýk birden aydýnlanývermiþti. Sessizliðinin oyuklarý bile. Parlak, bembeyaz bir ýþýk yakmýþtý gözbebeklerini. Kulaklarýnda sessizliðin çýnlamasý dayanýlmaz olmuþtu. O an gidiþini fark etti. Yerine kendini býrakarak gidiyordu... Kozadan çýkar gibi içinden çýkýyordu, ne acý hissetti ne de baþkaca bir his. Oyuklarýna uyan elbisesini çýkarýr gibi sýyrýldý kendinden. "Ayný ben, ayný ben..." diye sayýklýyordu. Kozanýn dantelimsi örgüsüne dokunmak istedi. Parmaklarý yumuþak tenine gömülmüþtü. Hýzla çekti elini. Iþýðýn ardýna bakmaya çalýþtý. Sanki bir yol uzanmýþtý tam önünde. Uçsuz bucaksýz bir tünele girer gibiydi. Saðýna soluna baktýðýnda neden böyle bir fikre kapýldýðýný anlamýþtý. Tam göz hizasýnda ýþýk çok kuvvetli ve parlaktý, yanda, aþaðýda ve yukarýda ise sis gibi bulanýklaþýyordu. Ayaklarýna baktý, ilk adýmýný attý. Elle tutulamaz bembeyaz bir perdeyi yarýp geçmiþti. Adým adým çekiliyordu bilinmeyen bir yere doðru. Kontrolünü kaybetmiþti ama attýðý adýmlar ona aitti. Gittikçe bir þeylere yaklaþtýðýný düþünmeye baþladý. "Çok tuhaf", diye içinden geçirdi. "Hem nerede olduðumu bildiðim hissi var içimde, hem de tam tersi..." Kollarýný açýp gezdirdi sis perdesinin içinde. Birden korkuyla ürperdi, ya bir þey onu çekip götürseydi?

Bembeyazlýðýn gizlediklerini bilemezdi ki... Sýrtýndan dökülen buz parçacýklarý eriyip bacaklarýndan süzüldüler. Kör edecek kadar aydýnlýktý, hiç bir þey göremiyordu. Dayanýlmasý güç korkunun gözkapaklarýna yerleþmesiyle sýmsýký kapandý gözleri. Ne o parlak ýþýk kalmýþtý ne de ardýndaki bilinmeyenler. Þaþkýnlýðýný nasýl ifade edebilirdi acaba? Nedense önce bu soru geçmiþti aklýndan. Attýðý her adýmý, bastýðý her yeri, yaný baþýndan geçtiði her þeyi görebiliyordu. Ve tüm bunlarýn, kendilerine ait seslerini duyabiliyordu, renklerini görebiliyordu. Sýmsýký yumduðu gözkapaklarýnýn aðrýsýný duyduðu kadar gerçekti hepsi. Yine ayný hisse kapýlýp yine ayný düþüncenin aklýndan geçiþine tanýk olmuþtu. "Bildiðim her þeyi kaybedip buluyorum ve bilmediðimi öðrenip tekrar buluyorum... Bu sesler, bu renkler, yüzümü yalayýp geçen bu esinti, yalýnayak ayaklarýmýn bastýðý yer, her þey ne kadar tanýdýk..." Bir kapý gördü karþýsýnda, oldukça büyük ve saðlam bir kapý.

Olduðu yerde durup etrafýna bakýndý. Yüzlerce, belki binlerce insanýn ortasýnda kalakalmýþtý. Hýzla gelip geçmekteydiler yaný baþýndan ve hiç biri onu fark etmemiþ gibiydi. Kendini birden bu kalabalýðýn içinde bulmanýn þaþkýnlýðýný yaþarken gördüðü kapýya mutlaka ulaþmasý gerektiðini düþündü. Boðulmaktan kurtulmalýydý bir an evvel. Bir adým dahi atamadýðýný dehþetle fark etti. Olduðu yerde kalakalmýþtý. Avazý çýktýðý kadar baðýrmak istese de yapamýyordu. Boðazýndan çýkan hýrýltýlar durmadan yükselen korkutan bir uðultuda kaybolmuþlardý. Yaný baþýndan gelip geçenlerin arasýnda ezileceðini düþündü. Eller, kollar, ayaklar, bedenler sanki içinden geçip yollarýna devam ediyorlardý. Parçalara bölünmeyi diledi içinden, belki böyle olursa daha kolay kurtulurdu bu kalabalýktan. Sonra bu dileðini geri almayý diledi. Birkaç adým ötesindeki kapýya baktý, biraz daha yaklaþabilse açabilecekti onu. Zaman, içinden geçen emanet hayatlara ömür biçerken o hala bekliyordu. Bir dilek daha diledi ve onu kendisine bile söylemedi. Söylerse gerçekleþmez diye inanmýþtý. Neden böyle bir fikre kapýldýðýný ise bilemedi. Tam sýrasýydý þimdi yapacaklarýnýn. O mahþeri kalabalýðýn ortasýnda kendini teslim edecekti olacaklara. Coþkun bir ýrmaðýn sularýna kapýlýp tutunacak bir kaya parçasýna yönelir gibi kapýya doðru ilerlemeye baþladý. Bir adým, bir adým daha ve neredeyse dokunacaktý kapýnýn koluna. Kapý birden açýldý. Eþiðinde küçük bir çocuk belirmiþti. Yüzü bebek masumiyetiyle vedalaþma vakitsizliðindeydi. Kocaman siyah gözleri hüzünle tanýþma faslýndaydýlar. Henüz buklelerini yitirmemiþ ipek saçlarý kulaklarý üzerine dökülmüþlerdi.

Birini arar gibiydi bakýþlarý; delip geçtiler. Kollarýnýn arasýna alýp sýmsýký sarýlmak geldi içinden. Buna sebep belki bakýþýndaki kelimelerdi. Eðer elini yüzünde gezdirebilseydi gözlerindeki hüznü, korkuyu silebileceðini düþündü. Teninin fildiþi þeffaflýðýna masumiyetin rengini geri verebilirdi... Kollarý arasýna alabilse hangi sebepten incindiðini bilmediði yüreðini sarmalayabilirdi. Sorularýna cevaplar bulur, kahkahalarýný uyandýrabilirdi. Bir an için göz göze geldiler. Sonra, küçük çocuk birden kayboldu lakin gözleri içinde kalmýþtý...

Bir parçasýný yitirmiþ gibiydi. Elini yüzüne götürüp alnýna dokunmak istedi. Saç tutamlarýnýn arasýnda gizlenmiþ eski bir yara izini arayýp buldu parmaklarý. Karanlýk bir gecenin daha da karanlýk sessizliði beyninde çanlar çalmaya baþladý. Hýçkýrýklarýný yutkunup yavaþça yere çöktü. Sýrtýný duvara verdiði gibi geriye çekildi; sanki cam kýrýklarý etini lime lime etmiþlerdi. Gözleri yavaþ yavaþ alýþtýlar karanlýða. Hýçkýrýklarý içinde bir yere çekildiler. Küçük elleriyle ýslak yüzünü sildi. Gözyaþlarý avuçlarýna aktý. Derin bir nefes alýp oturduðu yerde daha da kývrýldý. "Aðlamayacaðým", diye geçirdi içinden. "Artýk hiç aðlamayacaðým..." Etrafýna bakýndý. Karanlýkta gölgeler eriyip daðýlmýþtý. Kapý aralýðýndan zayýf bir ýþýk demedi düþmüþtü yere. Bir takým týkýrtýlar geldi kulaðýna, içten içe titredi. Elleriyle kulaklarýný kapatýp baþýný karnýna kadar çektiði dizlerinin üzerine býraktý. Uykunun ismini sayýkladýðýný duymuþtu. Önce fýsýldamýþtý sonra gitgide daha yüksek ses ile onu çaðýrdý. Defalarca. Karanlýðýn korkusuna tutunmuþtu. Uykunun peþinden gitmeye kalksa Karanlýk gözkapaklarýný çekiþtirirdi. Önce parmaklarýnýn gevþemesini hissetti, sonra kollarý iki yanýna düþtüðünde sýçrayýp görmeyen gözlerle etrafýna bakýndýðýný hayal meyal hatýrlamýþtý. Baþýný, ne kadar isterse istesin dik tutamýyordu artýk. Yere kývrýlýp içinden çýkmak isteyen son bir hýçkýrýðýn dudaklarýnýn arasýndan çýkmasýna izin verdi. Ellerini baþýnýn altýna yastýk yapýp habersiz olduðu bir þeylere gülümsedi. Iþýklarýn ortasýndan yürüyordu, hala yüzünde o gülümsemeyle... "Çok güzel", diye fýsýldadý uykusu arasýnda, "çok güzel..."

Hala kapýya yetiþememiþti, oysa öyle yakýndý, öyle yakýndý ki... Hala mahþeri kalabalýðýn içindeydi. Saðýndan, solundan geçenlerin yüzlerine baktý. Yalvardý, ellerini göðe uzatarak: "Ne olur durun, ne olur..." Duymadýlar, biri bile duymadý yakarýþlarýný. Boþ bakýþlarla yanýndan geçmeye devam ettiler. Gökyüzüne baktý, garip bir yaðmur boþalýyordu üzerilerine. Daha önce fark etmediðini düþündü. Yaðmur diye defalarca katlanmýþ küçük kaðýt parçacýklarý dökülmekteydi. Kimse bunun farkýnda deðildi, hiç kimse. Yere baktýðýnda ise ince, ip misali derecikleri gördü. Yüzlerce ayak basýp geçmekteydi içlerinden. Tekrar yukarýya kaldýrdý baþýný. Kaðýtlardan birkaç tanesi tam üzerine doðru düþmekteydiler. Gömleðinin eteklerini kaldýrýp onlarý yakalamak istedi. Gözleriyle görmüþtü tam kucaðýna düþtüklerini. Gömleði sýmsýký bastýrdý göðsüne, kalbi delice atýyordu. Yavaþça açtý gömleðinin eteklerini, gerçekten birkaç küçük katlanmýþ kaðýt parçasý vardý. Heyecaný daha da büyüdü. Bir tanesini alýp dikkatlice açtý, "Sen misin?" yazýyordu tam ortasýnda. Hiçbir þey anlamamýþtý. Bir diðerini açmak istedi. "sensin, deðil mi?.." yazýyordu. Ne düþüneceðini bilemiyordu. Avcunu tekrar açýp baþka bir kaðýt almaya hazýrlanýyordu ki kendini kapýnýn eþiðinde buldu. Yarýsýna kadar açýktý kapý. Ýçeriye bakmak için ileriye doðru eðildi hafiften. Kimseleri göremedi. Girmeden son bir defa ardýna baktý. "Ne olursa olsun", diye düþündü. Kimse onun farkýnda deðildi, belki bu kapýnýn bile farkýnda deðildi. Ýçeriye adým atar atmaz kapý sessizce ardýndan kapandý. Tedirginlikle durakladý. Birkaç saniyelik bir tedirginlikti. Yine "ne olursa olsun" diye bu kez yüksek ses ile konuþtu. Dar bir merdiven belirmiþti loþ karanlýkta.
Nedense birçok kez bu basamaklarý týrmandýðý hissi doðmuþtu içine. Korkuluðun topuz baþlý ucuna dokundu. Döne döne kývrýlan merdiveni týrmanmaya koyuldu. "Bir, iki, üç... on altý, on yedi, on sekiz, on dokuz..." sayýyordu içinden. "Tam on dokuz basamak!" Kalbi hýzla atmaya baþlamýþtý. Nerede olduðunu biliyordu. Heyecandan diz baðlarý çözülmüþ gibi sendeledi. On dokuzuncu basamaðýn ucuna iliþti. Sýcak ter damlalarýný alnýndan yanaklarýna oradan da boynuna süzülüverdiler. Bir takým sesler ile birden irkildi. Yanýndan koþarak merdivenleri inen genç bir adam geçti. Koltuðunun altýnda gazete kaðýdýna sarýlý bir paket vardý. Alnýna dökülen dalgalý siyah saçlarýný eliyle geriye itti. Bir an için göz göze geldiler. "Ne kadar da bana benziyor..." diye þaþýrdý. Peþinden gitmek istediyse de ona yetiþmesi mümkün deðildi, çoktan uzaklaþmýþtý. Gözlerine inanamýyordu, burasý onun eviydi. On dokuz merdiven, koridorun sonunda saðdaki kapý, üç numaralý daire. Cebinde anahtarý olmalýydý. Kilidi biraz zorlamak lazýmdý. Kapýyý her açýþýnda kilidi deðiþtirmesi gerektiði gelirdi aklýna. Kapý hafif bir gýcýrtýyla açýlmýþtý. Eþikte durup kapýnýn sonuna kadar açýlmasýný seyretti. Kapý kolunun duvara çarpmasýndan çýkan ses koridorun alaca karanlýðýnda parçalandý. Durgun bir hava bulutu çarptý yüzüne. Terkedilmiþ bir hali vardý buranýn. Yer döþemeleri üzerinde býraktýðý ayak izlerine baktý. Perdeler sýmsýký çekilmiþ olsalar da artýk yýpranmýþ dokumayý delip geçmiþti gün ýþýðý. Iþýk benekleri dans etmekteydiler odanýn içinde. Mobilyalarýn arasýndan geçip pencereye yaklaþtý. Perdenin ucunu hafifçe kaldýrýp dýþarýya bakmak istemiþti. Gözlerini olanca gücüyle kamaþtýran bir ýþýkla karþýlaþtý. Beynine saplanan bir sancý ile olduðu yerde sendeleyip tutunacak bir þey aradý. Yakýnýnda bulunan bir iskemleyi çekip dayandý. Nasýl olduysa kendini odanýn diðer ucunda buluvermiþti. Kitaplýðýn önünde, eski yazý masasý üzerine dirseklerini dayamýþ, iki eli arasýna baþýný almýþ otururken gördüðü adam kendisiydi!

Kafatasýnýn içinde saatli bomba düzeneði varmýþ gibi bir damarýn acýtan atýþlarýna kilitlenmiþti aklý. "Hangimiz gerçeðiz?" diye sordu kendine. Baþýndaki zonklama gittikçe daha ýsrarcý olmaktaydý. Bilincini kaybetmek üzere olduðunu hissetmiþti. Tuhaf bir aðýrlýk vardý üzerinde ve buna raðmen yavaþ yavaþ tüm bedenini ele geçirmekte olan bir huzur hissi. Odanýn hangi tarafýnda olduðunu umursayamaz durumdaydý, sadece bekliyordu olacaklarý. Birden birkaç dakika öncesi geldi aklýna. Hatýrlamaya çalýþtý. Perdeyi aralayýp dýþarýya baktýðýnda ýþýktan baþka hiçbir þey görmemiþti. Oysa bu pencerenin önünde saatler, günler, yýllar geçirmiþti. Bu evin en sevdiði yeri burasýydý. Þehir meydanýna bakan penceresinden önünden akýp geçen hayatý izlemek hoþuna giderdi. Asýrlýk taþ binalar ile çevrilmiþti meydan, artlarýnda görünen uzaktaki gökdelenler olmasa geçmiþ yüzyýlýn bir yerindeymiþ gibi hissedebilirdi insan. Az önce ne binalarý, ne granit taþlý meydaný görebilmiþti. Sislerin ardýndan gözlerini kör eden bir ýþýk ile karþýlaþmýþtý. "Kimsin Sen?.." Elini yukarýya kaldýrýp avcunda sýmsýký tuttuðu kaðýtlara baktý. Ayný anda duyduðu bir ses irkilmesine sebep olmuþtu. Diðer odalarýn kapýlarýný teker teker açýp duyduðu sesin sahibini aradý. Hiç kimseyi bulamamýþtý. Birden büyük odadaki dolap geldi aklýna. Tekrar döndü oraya. Eski, gömme bir dolaptý. Ýnce bir gýcýrtýyla açýldý kapýsý. Toz ve rutubet kokusuna boðulmuþtu burasý. Bir adým gerileyip sonra tekrar dolabýn içine bakmaya çalýþtý. Dolaptan çok, burasý küçük bir odaydý. Duvarda bir girinti hem odaya þekil vermek, hem de iþe yarayacak bir dolap elde etmek amacýyla ahþap kapýlarla kapatýlmýþtý. Raflarda eski þapka kutularý, çeþitli çantalar, küçük el valizleri vardý. Askýlara asýlmýþ elbiseler, yaðmurluklar, en altta ise ayakkabýlar diziliydi. Tüm bunlar gözleri karanlýða alýþmadan önce sadece birer karaltýydý, yavaþ yavaþ þekillerini almýþlardý. Yine duydu ayný sesi, bu kez çok yakýnýnda. Askýdaki elbiseleri bir yana itti. Yoðun naftalin kokusu genzine dolmuþtu. Yerde bir karaltý gördü, daha da eðildi. Küçük, beþ, altý yaþlarýnda bir çocuktu. Ýncecik omuzlarý hýçkýrýklarýyla sarsýlmaktaydý. Yavaþça dokunmak istedi ama onu korkutabileceði geldi aklýna. Yine eðilip yüzüne baktýðýnda uyuduðunu gördü. Aralýklarla dudaklarýndan dökülen hýçkýrýklarýn kabuslarýna mý yoksa yaþadýklarýna mý aitti diye sordu kendine. Dizlerinin üzerine çöktü ve çelimsiz bedeni dikkatle kucakladý. Onu yataðýn üzerine býrakýrken uyanýr gibi olmuþtu. Bir kaç kelime sayýklasa da ne dediðini anlayamadý. Sonra derin derin nefes alarak tekrar uykuya dalmýþtý çocuk. Bacaklarýnda, kollarýnda bir takým yaralar olduðunu fark etmiþti. Bazýsý kabuk baðlamýþ bazýsý ise henüz yeniydi.

Banyoda küçük bir leðenin içine az su doldurdu. Dolapta biraz pamuk ve birkaç sargý bezi buldu. Ýþi bitene kadar beyninden hiç bir düþüncenin geçmesine izin vermedi. Nasýlsa öðrenecekti öðrenmesi gerekenleri. Kýsa zaman önce salonda yaþadýklarýný unutmuþ gibiydi. Gerçek ile hayal arasýndaki varlýðýný unutmuþtu. Her þey, yaptýklarý, gördükleri, dokunduklarý, hissettikleri, bu an her þey çok gerçek diye düþündü. Küçüðün nefes alýp veriþini dinledi. Hýçkýrýklarý kesilmiþ, derin ve huzurlu bir uykudaydý. Yataðýn ucundaki örtüyü açýp yavaþça üzerine örttü. Odanýn kapýsýný aralýk býrakýp salona döndü. Farklýydý þu an. Kendisine veya yaþadýklarýna ait farklýlýðýn ona hissettirdikleriyle doluydu içi. Bu evin dýþýnda ne olursa olsun artýk önemi yoktu. Biliyordu çünkü ve görüyordu. Yüreðiyle. Belki buraya geliþi bir tesadüf, belki hayallerin içindeki gerçekler onu buraya getirdi. Çalýþma masasýnýn önünde hala oturan kendine baktý. Daha da yaklaþmak istedi. Masanýn üzerine daðýlan kaðýtlarý gördü. Bir þeyler karalýyor gibiydi. Düþüncelerini kaybetme telaþýyla yazýyordu sanki, hýzlý hýzlý. Birden baþýný kaldýrdý. Göz göze geldiler. Olduðu yerde çakýlýp kalmýþtý. O an anladý ki onu görmüyordu, sadece hislerin yoðunluðuna dayanacak gücü aramýþtý çaresizce.

Etrafýna bakýndý. Kanepeye oturup düþüncelere daldý. Anlayamýyordu olanlarý ve bundan rahatsýzlýk duymuyordu. Bir þeylerin olmasýný bekler gibiydi. Geçen saatleri hatýrlamaya çalýþtý. Çok sürmedi, uyanýk ile uyuyor olmanýn kesiþtiði yerde buldu kendini. Nasýl bir uykuydu ve nasýl olur da uyanýktý, anlamýyordu. Etrafýnda ne var ne yok gittikçe hýzlanarak dönmekteydi. Garip olan þu ki en küçük ayrýntýsýna kadar her birini görebiliyordu. Sanki dönen etrafýndaki dünya deðil, kendisiydi. Salonda birilerinin konuþtuðunu, güldüðünü duyuyordu. Bir takým gölgelerin ortalýkta dolaþtýðýný görür gibiydi. Gözkapaklarý yapýþ yapýþ olmuþlar, gözlerini bir türlü açamýyordu. Körebe oynar gibi uzattý iki kolunu ileriye. Yavaþ yavaþ kaybolmaktaydý her þey, geriye kalan ellerinin boþluðu yoklamasýydý. "Çýkmalýyým buradan" diye birkaç kez yineledi içinden. “Çýkmalýyým...” haykýrýyordu sessizliðinde...



Ýstanbul                                                   eylül



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Derin Hikayeler, Kýsa Karþýlaþmalar
Yusuf'un Þarkýlarý
Gülümseme Çiçeði
Vurgun
Gecenin Ýçinden Gelen Sesler
Salkým Söðüt Hayat
Ah, Be Hayat!
Ölüm Bana Bu Kadar Yakýn Olmamýþtý - 4
Melek
Delirium

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Eylül [Þiir]
Þimdi Aþk [Þiir]
Bir Þey Daha... [Þiir]
Teselli [Þiir]
Hikayeler [Deneme]
Hayat/zaman [Deneme]
Sayfa Boþ [Deneme]
Sonu Gelmeden Ýnsanlýðýn [Deneme]
Yol Bitene Kadar [Deneme]
Ýnsaným Ben [Deneme]


R. Eylül Aktaþ kimdir?

yolcu

Etkilendiði Yazarlar:
insan, hayat


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © R. Eylül Aktaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.