..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilen sever. -Leonardo da Vinci
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yerler > Yûşa Irmak




21 Ekim 2024
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek  
Yûşa Irmak
Bosna-Hersek’in Başçarşı’sını, çeşmesini, dükkanlarını, kendine has tarzda sunulan kahvesini, köftesini, baklavasını, böreğini anlatma işini Influencerlara bırakalım. Bu kadim şehrin camileri, medrese ve tekkeleri, sanat eserleri Osmanlı mirasının gözle görülür âbidelerini anlatan birçok güzel insanla tanıştım.


:FC:
Bu dünyada Türkiye dışında yaşamak istediğin ülke neresi diye sorulsa Bosna-Hersek derim… Peki neden onca ülke varken Bosna?
Esasen bunu izah etmek biraz zor benim için. Ancak nasıl ki ruhumun hamuru İstanbul topraklarında karılmış gibi hissediyorsam, hani gitsem, orada yaşasam hemen adapte olacağım tek ülke kuşkusuz Bosna olurdu.


Evet, bir toplumu, bir beldeyi, bir ülkeyi tanımak, bilmek, o topluluğun, o beldenin, o ülkenin geçmişini; o topluluğu, beldeyi ve ülkeyi geçmişiyle tanımak bilmekten geçer. Geçmişi geçmişimiz olan Bosna’nın halkını da insanını da hassaten çok seviyorum. Bu sevginin derinliğine daha İstanbul’a ilk yerleştiğim zaman ev arkadaşım Medin Haliloviç ismindeki Boşnak arkadaşım yüzünden oluşmuştu.

Bosna-Hersek’in Başçarşı’sını, çeşmesini, dükkanlarını, kendine has tarzda sunulan kahvesini, köftesini, baklavasını, böreğini anlatma işini Influencerlara bırakalım. Bu kadim şehrin camileri, medrese ve tekkeleri, sanat eserleri Osmanlı mirasının gözle görülür âbidelerini anlatan birçok güzel insanla tanıştım. Ancak ben Bosna’nın ruhuna nüfuz etmek, bu ruhu anlamak için bu denemeyi kaleme aldım. Çünkü bu ruh tam anlamıyla bizim ruhumuzdan başkası değil… Dolayısıyla Bosna’yı “Bosna” yapan o âli ruhu anlamak, biraz da kendimizi anlamak demek diye düşünüyorum. Geçmişimizi geçmişlerinde arayabileceğimiz, bulabileceğimiz, bulduğumuzda seyredebileceğimiz Bosna’ya yaptığım iki günlük gezide şehri diri tutan o yüce soluğu yüreğimin her zerresinde hissettim. Onların gözlerinde, onların geçmişlerini seyrettim. Savaştan çıkmış toplumun insan üstü varoluş mücadelesi verdiklerine ve tekrar bu toprakları imar etmek için deli gibi nasıl çalıştıklarına ve savaş sonrasının güzelim Sarayovası’nı gözyaşları içinde gezip dolaştım…


Sonra Gazi Hüsrev-Bey Medresesi’nin bulunduğu daha büyük kompleksin bir parçası olan Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’ni ziyaret ettim. Asırlar boyunca insanımızın ruhunu şekillendiren ilim ve irfan mirasımızdan Bosnalıların payına düşen kısmı görmeye çalıştım. Kütüphane başkanı Dr. Hilmo Neimarlija, İslam Birliği Arşiv Bölümü sorumlu Muhamed Hodžić Bey’den kütüphane hakkında bilgiler aldım.


Bu eserlerin içinde gerçek Bosna’nın saklı olduğunu bu vesile ile de itiraf etmeliyim. Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi, Osmanlı ilim mirasının neredeyse tamamını temsil edecek kadar zengin ve köklü bir kütüphane. Felsefe, Kelâm, Tasavvuf, Mantık, Dilbilim, Matematik, Astronomi, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Siret, hemen hemen bütün klasik ilim ve irfan mirasının Arapça, Türkçe, Farsça olarak yazılmış en değerli eserlerini bağrında saklayan eşsiz bir hazine. Başta yöneticiler olmak üzere, Bosna’nın mücahitleri savaş sırasında bile bu kütüphaneyi korumak için ellerinden geleni yapmışlar… Her ne kadar Sırp bombardımanı altında yazmaların bir bölümü yanmış olsa da Bosnalılar seyyar bir kütüphane gibi yazma eserleri oradan oraya taşıyarak çoğunu muhafaza etmeyi başarmakla kalmamış bugün hepsini elektronik ortama da taşımayı başarmışlar. Bu arada bir de İmam Gazâlî’nin (h. 505/m. 1111) İhyau Ulûm’id-Din adlı eser-i muhalledinin, kendisi henüz hayatta iken, yani h. 500’de/m. 1106’da istinsah edilmiş nadide bir nüshasını kendi gözlerimle gördüm, ellerimle tuttum, ellerimle sayfalarını karıştırdım. Bu eseri öpüp öpüp koklamaktan kendimi alamadım…

Türkiye üniversitelerinde, bilhassa Felsefe, İlahiyat, Tarih, Edebiyat ve Türkoloji bölümlerinde görev yapan ilim adamlarımızın bu kütüphaneden istifade etmeleri, büyük bir medeniyetin sürekliliğini ve kalıcılığını sağlayan sırrın o medeniyetin üzerinde yükseldiği ilim ve irfan hazinelerinde saklı olduğunu unutmamaları gerekir diye düşünüyorum.

“Osmanlı’da ilim ve irfan adına ne var ki?” diyenlerin İstanbul’daki Süleymaniye Kütüphanesini ziyaret etmeleri yeterli ise de kendilerine Bosna’daki yazma eserlerin çeşitliliğini, niteliklerini ve hiç değilse nüsha sayılarını bizzat tahkik etmelerini öneririm. Anlayıp anlayamayacakları bir yana bu eserleri şöyle bir seyretmekle bile iknâ olacaklarından adım gibi eminim.

Osmanlı medeniyeti, kapısını çaldığı ülkelere Hak ve Adalet’i teklif etti. Uzun süre o topraklarda yaşayabilmiş olmasının nedeni de elinde Adalet meşalesini taşımasıydı. Bugün onun mirasını temsil edenler ne yazık ki artık Hak ve Adalet’i teklif değil, talep bile edemeyecek durumdalar. Fakat umutsuz olmamalı. Bizi İstanbul’un, Bursa’nın, Edirne’nin, Konya’nın ruhu nasıl koruyorsa, Bosnalıları da Sarayova’nın, Mostar’ın, Travnik’in ruhu öylece koruyor. Çünkü Bosnalılar sadece Gazi Hüsrev Bey’lerin değil, Hasan el-Kâfî’lerin de çocukları.

Düşman, onların geçmişlerini yok etmedikçe, geleceklerini de yok edemeyeceklerini adları gibi biliyorlar. Bu yüzden sadece bedenlerini, evlerini değil, kütüphanelerini de bombaladılar. Lâkin onlar tıpkı “Koçe İnad” (İnad Evi) gibi varlıklarını, benliklerini muhafaza edecek yapılar yapmaya devam ediyorlar.

O ruh Mostar yakınlarındaki Blagay Halvetî Tekkesinde, Sarayova’daki Meytaş Nakşî Tekkesinde yaşıyor. O ruh, sadece Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’ndeki yazmaların içinde değil, Begova Camii’nin saflarını hınca hınç dolduran genç yüreklerde de yaşıyor. Böyle bir ülkede Gazi Hüsrev Beyler, Hasan el-Kâfîler hiç eksik olur mu dersiniz? Bence olmaz.

Muhammed Nur’ul-Arabî hazretlerinin terbiyesinden geçmiş bu toprakları ziyaret etmekten büyük bir keyif ve onur duydum. Muhteşemdi. Çok etkilendim. Çünkü geçmişi geçmişimiz olan bu topraklar da adeta kendimi buldum. Öyle ki geçmişin izini ararken, geçmişimin gelip beni bulduğuna şahit oldum…

Kalın sağlıcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yerler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Antakya
Azerbaycanlı Bir Gardaşın İstanbul İzlenimleri…

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahara Birlikte Yürümek
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Günbatımı Eski Bir Masada Başladı Her Şey
Yağmurda Koşamayanlar
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.