Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Bir kere insanýn kendine saygýsý varsa bu yaptýðýmýz iþe, söylediðimiz söze, aklýmýzýn kibarlýðýna, gönlümüzün geniþliðine ve vicdanýmýzýn bizleri rahatsýz etmemesine etki edecektir. Çoðu kiþinin söylediði; “kendinle barýþýk olmak”, “kendini sevmek”, “kendinden memnun olmak”, “kendine güvenmek” gibi düþüncelerin bir ölçüsü varsa kabul edilebilir. Ýnsan kendini beðenir, sever ve sevmelidirde. Herkes kendisiyle barýþýk olmalý ve hayatý ýskalamadan yaþamayý da bilmelidir. Fakat bunun bir ölçüsü olup olmadýðýna bakmamýz gerekir. Þayet ölçü yoksa ve bu böyle olacaksa; “iç problemsizlik ve pürüzsüzlük” devam edecekse, bir insanýn baþýna bundan daha beter bir felaket gelebilir mi? Bu sözlere iman edenler; özeleþtirinin, içe bakýþýn, nefis (ego) denetiminin hiç olmamasýný istiyor demektir. Ancak belli ölçülere göre nefsinizi terbiye etmiþ, o ölçülere aykýrý davranmak iradenizin dýþýna çýkmanýza sebep olmuþsa bir barýþýklýk ve iç sükunetle bunu tamir etmek mümkündür. Ama yine de kendinden çok emin olmamak, rehavetin gurura ve hataya sevk edebileceðini tevazuun ve tedbirin her zaman gerekli olduðunu unutmamak þartýyla… Özgüven ve öz saygýnýn gerçek anlamý, iç duyarlýlýklarýn sürekli olarak canlý ve saðlýklý tutulmasý, kendini gözlemleyip eleþtirebilir olma þuuruna sahip olmasý demektir. Ancak o zaman “bunu kimse bilmese ve görmese bile ben kendime yakýþtýramam” diyebilir, yalnýz kaldýðýnýz veya býrakýldýðýnýz durumlarda da doðru bildiðiniz yolda emin adýmlarla yürüyebilirsiniz. Ancak bazý insanlar kendilerinden çokça eminler, hiçbir özeleþtirileri yok, doðru söylediklerinde bile bir içselleþtirme sýcaklýðýný zerre kadar hissedemezsiniz. Sanki düþünen, idrak etmeyi bilmeyen bir insanla deðil de adeta bir robotla muhatap gibisinizdir. Bu tiplerden, herhangi bir konuda kendi yorum ve görüþleri istense kurguladýklarý hazýr bilgiyi iþleyip pattadan önünüze koyarlar. Oysa insan, ayda yýlda bir kere de kendini sorgulamalý, yoklamalý deðil midir? Yani, “Bir de þöyle bakayým, bu açýdan deðerlendireyim” demelidir. Bizim toplumda þüphe ve tecessüs pek iyi karþýlanmaz. Yani herþey hayra yorulur ama bazý alanlarda uygulanmasý, herkesin hayrýna olabilir. Örneðin bunun Doðu’da da karþýlýðý var. Ve eskilerin tabiriyle “vehimsiz fehim olmaz” sözü en güzel örneklerinden biridir. Zayýf halkalardan faydalanmaya razý olanlarýn yapamayacaðý bir bütünleþtirme ve kurgu yoktur. Bir zayýf halka o ucuna, bir tane bu ucuna, muallakta kalmýþ diðerlerine de birer tane; oldu sana bir izah bütünlüðü! Ama dokunmaya, yoklamaya, kurcalamaya geldi mi yandý caným keten helva… Bakýp bakýp serinleyeceksin, güven ve yalan tazeleyeceksin! “Oldu mu, oldu. Oldu caným, oldu.” diyeceksin. Ýþte o “hazýr cevap” böyle hazýrlanýp servis edilir önümüze. Konuma uygun olaný vakit kaybetmeden seçilip bilgisayara takýldý mý, gel keyfim gel!. Ne ararsan bulunur derde devadan gayrý! Sor soruyu al cevabý! Düþüncenin kapýlarýný ve pencerelerini kapatma iþlemini tamamladýktan sonra ise keka! Huzur, güven, tafra, fiyaka, kolaylýk, hafiflik, serinlik; hepsi tamamdýr. Akýl ve kalp devre dýþýdýr; irade nefsin oyuncaðýdýr artýk. Rutin iþler için kurnazlýk denilen zekâ gölgesi yeter de artar! Peki muhatap böyle olunca ne yapmamýz gerekir? Doðrusu, zor mesele! Anormal þartlarda, normal ölçülerden uzaklaþmadan nasýl bir eriþim nasýl bir pozitif etki saðlanabilir düþünmek gerekir. Sanýrým önce, kendi devre dýþý býraktýklarýyla, yani kendi “aklýyla” ve “kalbiyle” ikisini birden ifade eden anlamda kendi ruhuyla yakýnlaþtýrmak, buluþturmak, temasa geçirmek gerekir kiþiyi. Bunun kazandýracaklarýný, ondaki zekâ gölgesinin de tanýyabileceði özel sunuþlarla, tattýrabilmek bir þekilde hissettirilmelidir. Ýnsan dediðimiz canlý tam tükenmez, sýfýrlaþmaz. Sabýrla, kýzdýrmadan ve korkutmadan, uyuttuðu ve unuttuðu fýtri baðlarýný inkâr edemeyeceði özdeki var oluþla senkronize ederek, onu kendisinden olanla yeniden ülfet haline getirmenin ve sevgiye yeniden bakmasýný mümkün kýlmak için; o ince, dolaylý, müþfik mesajlarýný bir insanlýk heyecaný þeklinde seslendirmek yeterli olur bence. Zira umut olmadan yaþamak mümkün deðildir… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |