"Yarın 30 Ekim olacak ve ben hâlâ 'yarın yaparım' diyenler arasında olacağım. En azından tutarlıyım." - Franz Kafka"

Sındırgı Deprem Dizisi (2025): Sismotektonik Analiz, Hasar Değerlendirmesi ve Gelecek Tehlike Potansiyeli

2025'in yaz-sonbahar döneminde Balıkesir-Sındırgı merkezli iki büyük deprem (Mw 6.1 ve 6.0) Batı Anadolu'nun aktif fay yapısını tekrar gündeme getirdi. Sığ derinliklerde gerçekleşen bu depremler çevre illerde güçlü hissedildi, 729 bina ağır hasar gördü ve can kayıpları yaşandı. Batı Anadolu, Ege bölgesindeki genişleme tektoniğinin etkisi altında bulunuyor.

yazı resim

2025 yılının yaz-sonu ve sonbahar döneminde, Balıkesir ili Sındırgı ilçesi merkezli iki büyük deprem, Batı Anadolu'nun aktif normal-fay rejiminin günümüzdeki dinamizmini tekrar gözler önüne serdi. İlk olay 10 Ağustos 2025'te moment büyüklüğü Mw ≈ 6.1 ile gerçekleşti; bunu 27 Ekim 2025'te Mw ≈ 6.0 büyüklüğünde ikinci bir ana şok izledi. Her iki deprem de sığ odak derinliklerinde (≈6–12 km) meydana geldi ve Balıkesir çevresi ile komşu illerde (Manisa, Kütahya, İzmir) güçlü biçimde hissedildi. Resmi raporlara göre, 729 bina ve 1.036 bağımsız bölüm ağır hasar veya yıkım kategorisinde tespit edilmiş; sınırlı can kaybı ve çok sayıda yaralanma bildirilmiştir.
Batı Anadolu, Ege Denizi ve çevresini kapsayan geniş bir genişleme (extensional) tektoniğinin etkisi altındadır. Bu bölge, Anadolu Levhası'nın batıya doğru kaçışı ve Helenik Yitim Zonu'nun geri çekilmesi (slab rollback) sonucunda kuzey-güney yönlü gerilme kuvvetlerine maruz kalmaktadır. Bu dinamik süreç, bölgede çok sayıda doğu-batı uzanımlı graben (çöküntü havzası) ve horst (yükselti bloğu) yapısının gelişmesine yol açmıştır. Simav Grabeni, Gediz Grabeni, Büyük Menderes Grabeni ve Alaşehir Grabeni bu sistemin öne çıkan örnekleridir. Bu graben-horst sistemlerini sınırlayan aktif faylar, genel olarak normal-fay karakteri gösterir; yani düşey bileşeni ağır basan atımlara sahiptir ve sismik enerji salınımı sırasında yüzey kırılması potansiyeli taşırlar. Bölgenin jeolojik tarihi, Pliyosen'den günümüze uzanan ve Mw ≈ 6.0–7.0 aralığında büyüklüklere sahip depremlerin tekrarlanabilir olduğunu göstermektedir.
Simav Fay Zonu ve Sındırgı Segmenti
Simav Fay Zonu (SFZ), Batı Anadolu'nun en uzun ve en aktif normal-fay sistemlerinden biridir. Yaklaşık 205 km uzunluğunda olan bu fay zonu, Sındırgı'nın kuzeyinden başlayarak güneydoğuya doğru Simav, Gediz ve Afyon yönünde uzanır. Fay, birden fazla alt-segmente ayrılır ve her segment farklı kinematik davranış ve kırılma tarihi sergileyebilir. Sındırgı bölgesi, Simav Fay Zonu'nun kuzeybatı ucunda yer alır ve aynı zamanda Bigadiç Fay Zonu ile de yakın etkileşim içindedir. Bu konumu, bölgeyi tektonik olarak oldukça karmaşık ve sismik açıdan aktif hale getirir. Tarihsel deprem kayıtları, bu bölgede 1898 Bigadiç (Mw ≈ 6.8), 1928 Dursunbey (Mw ≈ 6.1) ve 1970 Gediz (Mw ≈ 7.2) gibi önemli olayların gerçekleştiğini göstermektedir.
Deprem Olaylarının Sismolojik Özellikleri
10 Ağustos 2025 Ana Şoku (Mw 6.1)
Temel Parametreler:
- Tarih ve Saat: 10 Ağustos 2025, yerel saat (AFAD)
- Merkez Üstü (Episentır): 39.2403° K, 28.0587° D
- Derinlik: ≈ 10–11 km
- Büyüklük: Mw = 6.1 (AFAD, KOERI, USGS)
- Fay Mekanizması: Normal-fay (uzanma rejimi ile uyumlu)
AFAD'ın yayımladığı ön-değerlendirme raporuna göre, depremin odak mekanizması çözümü, yaklaşık doğu-batı doğrultulu ve kuzeye eğimli bir normal-fay düzlemini işaret etmektedir. Bu, bölgenin bilinen tektonik rejimi ile mükemmel uyum içindedir. Deprem, Simav Fay Zonu'nun Sındırgı segmentinde, tahmini 8–12 km uzunluğunda bir yüzey altı kırılmaya neden olmuştur.
Yer Hareketi Kayıtları:
AFAD'ın ivme-ölçer istasyonlarından elde edilen veriler, depremin yüzeyde oldukça yüksek ivme değerleri ürettiğini göstermiştir. Sındırgı merkezine en yakın ivme-ölçer istasyonunda (kod: 1015, episantra mesafe ≈ 8.78 km) kaydedilen maksimum yer ivmesi (PGA) değerleri şu şekildedir:
- Yatay bileşen-1: 216.67 gal (≈ 0.221 g)
- Yatay bileşen-2: 299.39 gal (≈ 0.305 g)
- Düşey bileşen: 352.92 gal (≈ 0.360 g)
- Geometrik ortalama yatay PGA: ≈ 254.7 gal (≈ 0.260 g)
Bu ivme değerleri, özellikle yetersiz betonarme ve yığma yapılar için ciddi hasar oluşturma eşiğinin üzerindedir. Literatürde, PGA > 0.25 g değerlerinin, düşük-orta dayanımlı yapı stoğunda yaygın hasarlara yol açabileceği bilinmektedir.
Artçı Sarsıntı Üretkenliği:
İlk 30 gün içinde on binlerce artçı sarsıntı kaydedilmiştir. AFAD raporları, 11.000'den fazla artçının tespit edildiğini belirtmektedir. Bunların içinde M ≥ 4.0 büyüklüğünde onlarca olay bulunmaktadır. Bu yoğun artçı dizisi, bölgede gerilme-yeniden-dağılımının devam ettiğini ve hasar gören yapıların yorulma-kaynaklı ek hasarlar alabileceğini göstermektedir.
27 Ekim 2025 Ana Şoku (Mw 6.0)
Temel Parametreler:
- Tarih: 27 Ekim 2025
- Merkez Üstü: 39.1920° K, 28.2460° D
- Derinlik: ≈ 6–11 km
- Büyüklük: Mw ≈ 6.0–6.1 (AFAD, KOERI, USGS)
- Fay Mekanizması: Normal-fay
İkinci ana şok, birinci olaydan yaklaşık 17.0 km güneydoğu yönünde (azimut ≈ 108°) gerçekleşmiştir. Bu coğrafi yakınlık ve doğrultu uyumu, iki olayın aynı fay zonunun bitişik segmentlerinde veya çok yakın paralel yapılarda meydana geldiğini düşündürmektedir. Bu tür ardışık kırılmalar ("doublet" veya "multiplet" depremleri), Coulomb gerilme transferi ve artçı-tetikleme mekanizmalarının aktif olduğu bölgelerde gözlenebilmektedir. İkinci deprem de benzer şekilde sığ derinlikte gerçekleşmiş ve yüksek ivme değerleri üretmiştir. Her iki olay birlikte değerlendirildiğinde, bölgede toplam ~25–30 km uzunluğunda bir fay segmentinin (veya iki bitişik segmentin) kırıldığı tahmin edilmektedir.
Hasar Dağılımı ve Yapısal Performans Analizi
Resmi Hasar Tespit Sonuçları
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile AFAD tarafından yürütülen saha taramaları sonucunda aşağıdaki hasar bilançosu tespit edilmiştir:
- Toplam ağır hasarlı/yıkık bina sayısı: 729
- Toplam ağır hasarlı/yıkık bağımsız bölüm sayısı: 1.036
- İller: Balıkesir (ağırlıklı olarak Sındırgı ilçesi) ve Manisa (sınırlı olarak Demirci, Kula ilçeleri)
Bu rakamlar, yerel ölçekte önemli bir yıkım anlamına gelmektedir. Ancak bölgesel bağlamda, Mw ≈ 6 büyüklüğündeki bir depremin potansiyel yıkım kapasitesine kıyasla, hasar "yerelleşmiş" olarak değerlendirilebilir. Bu durum, hasarın belirli yapısal zafiyetler, yerel zemin koşulları ve artçı etkisiyle yoğunlaştığını göstermektedir.
Hasarın Nedenleri: Çok-Faktörlü Analiz
Deprem hasarının ana belirleyicileri şu şekilde sıralanabilir:
Sismik Yer Hareketi Şiddeti
PGA değerlerinin 0.25–0.36 g aralığında olması, yapılar üzerinde önemli yatay kuvvetler oluşturmuştur. Özellikle periyodu kısa olan yığma ve betonarme yapılarda, bu ivme seviyeleri tasarım kapasitesini aşabilir.
Zemin Koşulları ve Amplifikasyon Etkisi
Sındırgı ve çevresindeki bazı yerleşim alanları, alüvyon dolgular ve zayıf zemin sınıfları (zemin sınıfı D veya E) üzerinde bulunmaktadır. Bu tip zeminler, sismik dalgaları büyütme (amplifikasyon) eğilimindedir. DEU (Dokuz Eylül Üniversitesi) raporunda sunulan PGA dağılım haritaları, yerel zemin koşullarının ivme değerlerini %50–100 oranında artırabileceğine işaret etmektedir. Ancak mevcut raporlarda, her hasarlı binanın zemin profili ile detaylı korelasyonu bulunmamaktadır. Bu, hasar-zemin ilişkisinin nicel olarak tam anlaşılmasını kısıtlamaktadır.
Yapısal Zafiyet ve Bina Stoğu Kalitesi
Haber fotoğrafları ve saha raporları, çöken veya ağır hasar gören yapıların çoğunun aşağıdaki özelliklere sahip olduğunu göstermektedir:
- Eski tarihli yapılar: 1980 öncesi inşa edilmiş, güncel deprem yönetmeliklerine uygun olmayan binalar.
- Yetersiz betonarme detayları: Etriye aralıklarının geniş, düğüm bölgelerinde kanca detayının eksik olması, kolon-kiriş birleşimlerinde zayıf çelik donatı.
- Taş ve yığma yapılar: Harçsız veya zayıf harçlı taş duvarlar, dayanım kapasitesi düşük kagir yapılar.
- Bakımsız ve önceden hasarlı binalar: Özellikle boş veya harap durumda olan yapıların depreme karşı direnci çok düşüktür.
Bu gözlemler, hasarın ana nedeninin yapısal zafiyet olduğunu güçlü biçimde desteklemektedir. Aynı PGA değerlerinde, modern ve yönetmeliğe uygun yapılar ya hiç hasar görmemiş ya da hafif hasarla atlatmıştır.
Artçı Sarsıntıların Kümülatif Etkisi
İlk ana şokta orta hasar seviyesinde kalan bazı yapılar, binlerce artçı sarsıntının yorgunluk etkisi altında kalan elemanlarında ilerleme göstermiş ve ağır hasar/yıkım kategorisine geçmiştir. Özellikle M ≥ 4.0 büyüklüğündeki artçılar, zaten zayıflamış yapılarda kritik hasara yol açabilir.
Makro-Sismik Şiddet (MMI)
AFAD'ın ön-değerlendirme raporuna göre, episantr bölgesinde Modifiye Mercalli Yoğunluğu (MMI) VIII civarında şiddet gözlenmiştir. MMI VIII, "ağır hasar" seviyesini ifade eder:
- Zayıf yapılar ağır hasar görür veya kısmen çöker.
- Orta kaliteli yapılar orta hasar görür.
- İyi tasarlanmış yapılar hafif hasar görür.
- Kamu binalarında hasar yaygındır.
- Duvar ve baca çökmeleri görülür.
Bu makro-sismik şiddet değerlendirmesi, ölçülen PGA değerleri ve hasar bilançosu ile uyumludur.
Artçı Sarsıntı İstatistikleri ve Olasılık Modelleri
Omori Kanunu ve Artçı Azalma Trendi
Artçı sarsıntıların zamanla azalma hızı, Omori-Utsu Kanunu ile modellenebilir:
n(t) = K÷(t + c)^p
Burada:
- (n(t)): t zamanındaki artçı oranı,
- (K): üretkenlik katsayısı,
- (c): küçük bir zaman sabiti (genellikle 0.01–0.1 gün),
- (p): Omori üssü (tipik olarak 0.9–1.1).
Sındırgı dizisi için, ilk günlerde çok yüksek artçı oranı gözlenmiş (\(n\) ≈ yüzlerce/gün), ancak zamanla bu oran hızla azalmıştır. İlk 30 günde 11.000+ artçı kaydı, bölgede yüksek üretkenlik (a-değeri yüksek) olduğunu göstermektedir.
Båth Kanunu ve En Büyük Artçı Tahmini
Båth Kanunu, bir ana şok sonrası en büyük artçının büyüklüğünün, ana şoktan ortalama 1.1–1.2 birim küçük olacağını belirtir:
Men büyük artçı~Mana şok- 1.2
10 Ağustos olayı için (Mw = 6.1):
Men büyük artçı× 6.1 - 1.2 = 4.9
Gerçekten de, gözlenen en büyük artçılar Mw ≈ 5.0–5.3 aralığında olmuştur. Bu, ampirik kuralla uyumludur.
Reasenberg-Jones Modeli: Gelecek Artçı Olasılıkları
Reasenberg-Jones tipi modeller, artçı dizisinin büyüklük-frekans dağılımını (Gutenberg-Richter b-değeri), üretkenliği (a-değeri) ve zamansal azalma parametrelerini kullanarak gelecekteki artçı olasılıklarını hesaplar.
Olasılık Hesabı (Poisson varsayımı):
P(en az 1 olay) = 1 - exp(-N)
Parametre Duyarlılık Analizi
Türkiye ve Batı Anadolu için literatürden alınan makul parametre aralıkları:
- a'nın elemanları {3.0, 3.5, 4.0, 4.5\}\)
- b'nin elemanları {0.8, 0.9, 1.0\}\)
- p'nin elemanları {0.9, 1.0, 1.1\}\)
- c = 0.05 gün
Bu parametrelerle, farklı büyüklük eşikleri için 6 ay ve 1 yıllık olasılıklar hesaplanmıştır. Sonuçlar geniş bir aralık göstermektedir; bu, parametre belirsizliğinin yüksek olduğunu yansıtır.
Muhafazakâr (Orta Parametre Seti) Tahminler
| Eşik Büyüklüğü | 6 Ay İçinde Olasılık (%) | 1 Yıl İçinde Olasılık (%) |
|----------------|--------------------------|---------------------------|
| M ≥ 6.1 | 3–8 (orta: ~5) | 4–11 (orta: ~6) |
| M ≥ 6.0 | 4–10 (orta: ~6) | 5–12 (orta: ~7) |
| M ≥ 5.5 | 15–35 (orta: ~25) | 20–40 (orta: ~30) |
| M ≥ 5.0 | 60–85 (orta: ~70) | 70–90 (orta: ~80) |
Yorum:
- M ≥ 6.1 (ana şokla eşit veya daha büyük): Olasılık düşüktür (~5–6%). Bu, aynı segmentte kısa vadede daha büyük bir kırılmanın beklenmediğini gösterir.
- M 5.0–6.0 aralığı: Bu aralıkta en az bir veya birkaç artçının gelmesi yüksek olasılıktır (~70–80%). Bu, bölgede orta büyüklükte sarsıntılara hazırlıklı olunması gerektiği anlamına gelir.
Coulomb Gerilme Transferi ve Komşu Segment Tetiklenmesi
Coulomb Gerilme Değişimi (ΔCFS) Prensibi
Bir fay kırıldığında, çevresindeki faylarda statik Coulomb gerilme değişimi (ΔCFS) meydana gelir. Pozitif ΔCFS, komşu fayın kırılma eşiğine yaklaşmasını sağlar (tetiklenme olasılığı artar); negatif ΔCFS ise kırılmayı geciktirir.
∆CFS = ∆t+u∆@n
Burada:
- ∆t: kayma gerilmesi değişimi,
- ∆@n: normal gerilme değişimi,
- u: etkin sürtünme katsayısı (genellikle 0.4–0.6).
Sındırgı Olaylarının Coulomb Etkisi
10 Ağustos ve 27 Ekim olayları arasındaki 17 km mesafe ve doğu-güneydoğu yönündeki konum ilişkisi, ikinci olayın birincinin Coulomb gölgesinde tetiklendiğini veya iki olayın birbirine çok yakın segmentlerde meydana geldiğini göstermektedir.
En Yüksek Tetiklenme Potansiyeli Olan Komşu Segmentler:

  1. Bigadiç Segmenti (Kuzeybatı): Her iki kırılmanın kuzeybatı uç noktalarına komşu olan bu segment, pozitif ΔCFS alma olasılığı yüksektir. Bigadiç Fay Zonu'nun bazı bölümlerinde M 5.5–6.0 aralığında tetiklenme riski artmıştır.
  2. Simav/Sinanpaşa Segmenti (Güneydoğu): Kırılmanın güneydoğu uzantısı boyunca gerilme artışı beklenebilir. Simav Fay Zonu'nun daha güneydoğu parçaları (Sinanpaşa, Gediz yönü) risk altındadır.
  3. Dursunbey ve Lateral Faylar: Doğrudan uç noktalarda olmasa da, bazı yan faylarda lokal pozitif ΔCFS oluşabilir.
    Tetiklenme Riski: Nümerik Değerlendirme
    Coulomb modellemeleri (literatürde benzer olaylar için yapılmış), uç bölgelerde ΔCFS değerlerinin 0.1–0.5 bar aralığında artabileceğini göstermektedir. Bu seviye, zaten kritik gerilme düzeyine yakın faylar için tetiklenme olasılığını anlamlı ölçüde artırır.
    Risk Haritası Önerisi:
    - Bigadiç ve Simav/Sinanpaşa yönlerinde sismik izleme yoğunlaştırılmalı.
    - Bu bölgelerdeki yerleşim yerlerinde acil durum planları güncellenmelidir.
    Gelecek Sismik Tehlike: Uzun Vadeli Perspektif
    Bölgenin Deprem Tekrarlanma Aralığı
    Batı Anadolu'nun graben sistemlerinde, Mw ≈ 6.0–6.5 büyüklüğündeki depremler için ortalama tekrarlanma aralığı genellikle 20–100 yıl arasındadır. Ancak bu değer, her bir fay segmentinin kayma hızına ve birikmiş gerilmeye bağlıdır. Simav Fay Zonu için GPS verilerine dayalı kayma hızı tahmini ≈ 2–5 mm/yıl civarındadır. Bu hızla, bir Mw 6.0 depreminin boşalttığı enerji (≈ 0.5–1.0 m atım), yaklaşık 100–500 yılda yeniden birikebilir.
    "Çok Büyük Deprem" (Mw ≥ 7.0) Olasılığı
    Sındırgı bölgesinde tarihsel ve aletsel dönemde Mw ≥ 7.0 büyüklüğünde bir deprem kaydı bulunmamaktadır. Bu büyüklükte kırılmalar için daha uzun fay segmentleri (≈ 50–100 km) gereklidir. Simav Fay Zonu toplamda 205 km olsa da, alt-segmentlere bölünmüştür ve bunların aynı anda kırılması olasılığı düşüktür.
    Sonuç: Mw ≥ 7.0 bir deprem bölge için uzun vadede (yüzlerce yıl) olası ancak kısa-orta vadede (10–50 yıl) çok düşük olasılıklıdır.
    Olasılık Matrisi (Özet Tablo)
    | Olay Tipi | Zaman Aralığı | Olasılık (%) | Açıklama |
    |------------------------------------|---------------|--------------|---------------------------------------|
    | Artçı M 4.0–5.0 | 6 ay | >95 | Devam eden artçı dizisi |
    | Artçı M 5.0–6.0 | 6 ay | 60–85 | Orta büyüklükte sarsıntılar beklenir |
    | Aynı segmentte M ≥ 6.1 | 6 ay | 3–8 | Düşük olasılık |
    | Aynı segmentte M ≥ 6.1 | 1 yıl | 4–11 | Düşük olasılık |
    | Komşu segmentte M 5.5–6.5 | 5 yıl | 10–20 | Coulomb transferi nedeniyle artar |
    | Bölgesel büyük deprem M ≥ 7.0 | 50 yıl | <5 | Çok düşük, uzun vadeli risk |
    Hasar Azaltma ve Risk Yönetimi Önerileri
    Acil Önlemler (0–6 Ay)
  4. Hasarlı Binalara Erişim Yasağı: Kırmızı ve sarı etiketli binalar kesinlikle kullanılmamalı. Artçılar devam ettiği sürece bu yasak sürdürülmelidir.
  5. Artçı İzleme ve Erken Uyarı: AFAD ve Kandilli sismik ağları gerçek zamanlı veri paylaşımına devam etmeli. Halkın erişebileceği açık veri platformları güçlendirilmelidir.
  6. Acil Barınma ve Psiko-Sosyal Destek: Evlerinden ayrılmak zorunda kalan ailelere konteyner/çadır sağlanmalı; uzun süreli stres bozukluklarına karşı psikolojik destek programları yürütülmelidir.
    Orta Vadeli Önlemler (6 Ay – 2 Yıl)
  7. Detaylı Zemin Mikrobölgeleme Çalışmaları:
    - Sındırgı merkez ve köylerinde VS30 ölçümleri yapılmalı.
    - Hasar yoğunluğu ile zemin sınıfı arasındaki korelasyon nicel olarak ortaya konmalıdır.
    - Amplifikasyon haritaları üretilmeli ve imar planlarına entegre edilmelidir.
  8. Yapı Stoğu Envanter ve Güçlendirme:
    - Her binanın yapım yılı, yapı sistemi, kat sayısı, malzeme kalitesi gibi bilgileri içeren dijital bir envanter oluşturulmalıdır.
    - Öncelikli güçlendirme listesi: okullar, sağlık tesisleri, kamu binaları ve yüksek nüfus yoğunluklu yapılar.
    - Orta hasar seviyesindeki binaların güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden inşa edilmesi için teknik ve mali destek sağlanmalıdır.
  9. Fragility (Kırılganlık) Eğrileri ve Risk Modelleme:
    - Sındırgı'daki hasar verileri kullanılarak, bölgeye özgü kırılganlık fonksiyonları geliştirilmelidir.
    - Farklı yapı tipleri (betonarme, yığma, çelik) için PGA-hasar ilişkisi nicel olarak tanımlanmalıdır.
    - Bu veriler, gelecekteki senaryolar için beklenen kayıp tahminlerinde (loss estimation) kullanılabilir.
  10. Coulomb Gerilme Analizleri ve Komşu Fay İzleme:
    - Bigadiç ve Simav/Sinanpaşa segmentlerinde yoğun sismik gözlem ağı kurulmalı.
    - GPS ve InSAR (uydu radarı) ile yüzey deformasyonu sürekli izlenmelidir.
    - Coulomb modelleme sonuçları düzenli olarak güncellenmelidir.
    Uzun Vadeli Önlemler (2+ Yıl)
  11. Deprem Yönetmeliği Uygulamasının Denetimi:
    - 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY) kurallarının sahada eksiksiz uygulanması için etkili denetim mekanizmaları geliştirilmelidir.
    - Kaçak yapılaşma ve ruhsatsız inşaatların önüne geçilmelidir.
    - Bölge için özel spektral ivme değerleri ve yerel zemin koşulları TBDY haritalarına yansıtılmalıdır.
  12. Toplumsal Farkındalık ve Eğitim:
    - İlkokul ve ortaokulda deprem eğitimi zorunlu hale getirilmelidir.
    - Yerel topluluklar için düzenli tatbikatlar (masa başı ve saha tatbikatları) yapılmalıdır.
    - Sosyal medya ve yerel basın aracılığıyla sürekli bilgilendirme kampanyaları yürütülmelidir.
  13. Bölgesel Afet Yönetim Planı:
    - Sındırgı ve çevre ilçeleri kapsayan entegre bir afet müdahale planı hazırlanmalıdır.
    - Arama-kurtarma, tıbbi müdahale, lojistik destek ve iletişim altyapısı planlanmalıdır.
    - Komşu iller (Manisa, Kütahya, İzmir) ile koordinasyon protokolleri geliştirilmelidir.
  14. Bilimsel Araştırma ve Veri Paylaşımı:
    - Sındırgı deprem dizisi, uluslararası bilimsel toplulukla paylaşılmalı ve örnek olay (case study) olarak sunulmalıdır.
    - Açık erişimli veri tabanları (ivme kayıtları, hasar envanterleri, artçı katalogları) oluşturulmalıdır.
    - Üniversiteler ve araştırma kurumları ile işbirliği yapılarak bölge sürekli izlenmeli ve modelleme çalışmaları desteklenmelidir.
    Zayıf Yönler ve Bilgi Açıkları
    Bu çalışmada, mevcut veriler ve raporlar kapsamlı biçimde değerlendirilmiş olsa da, bazı kritik bilgi açıkları ve zayıf noktalar bulunmaktadır:
    Bina Envanteri Detay Eksikliği
    AFAD ve Bakanlık raporları, toplu hasar sayılarını (729 bina, 1.036 bağımsız bölüm) sunmaktadır. Ancak her hasarlı binanın şu bilgileri sistematik olarak kaydedilmemiştir:
    - Yapım yılı
    - Yapı sistemi (betonarme, yığma, karma)
    - Kat sayısı
    - Temel tipi
    - Zemin sınıfı
    - GPS koordinatları
    - Fotoğraf ve hasar açıklaması
    Bu detayların eksikliği, istatistiksel hasar modellerinin (logistic regression, fragility analizi) güvenilirliğini azaltır.
    Öneri: Gelecekteki olaylar için standart bir "Bina Hasar Formu" geliştirilmeli ve dijital veri tabanına otomatik entegre edilmelidir.
    Zemin-Hasar Korelasyonu Belirsizliği
    DEU raporunda PGA dağılım haritaları sunulmuştur, ancak her hasarlı yapının zemin sınıfı (VS30 değeri) ve lokal jeolojik birimi ile doğrudan eşleştirilmesi yapılmamıştır. Bu nedenle, hangi zemin tiplerinin amplifikasyondan en çok etkilendiği sorusuna kesin yanıt verilememiştir.
    Öneri: Hasarlı yapıların koordinatları, VS30 haritası ve jeolojik birim haritası ile GIS ortamında çakıştırılmalı; amplifikasyon katsayıları (site amplification factors) hesaplanmalıdır.
    Artçı Katalog Tamlığı
    AFAD ve KOERI katalogları, M ≥ 2.5 üzeri olaylar için genellikle tamdır. Ancak M < 2.5 aralığında tespit oranı (detection rate) düşük olabilir. Bu, Reasenberg-Jones tipi modellerde a-değeri ve b-değeri tahminlerinde belirsizlik yaratır.
    Öneri: Yoğun artçı dönemlerinde geçici sismik ağlar (dense temporary networks) kurularak küçük büyüklük aralığındaki olaylar da tam olarak kaydedilmelidir.
    Coulomb Modelleme Detayı
    Bu makalede, Coulomb gerilme transferi nitel olarak tartışılmıştır. Ancak kesin ΔCFS hesaplamaları için aşağıdaki veriler gereklidir:
    - Kırılma düzlemi geometrisi (uzunluk, genişlik, eğim, atım vektörü)
    - Kayma miktarı (slip distribution)
    - Alıcı fay parametreleri (rake, strike, dip)
    Bu veriler tam olarak kamuya açıklanmadıysa, Coulomb modelleme sadece varsayımlara dayalı kalır.
    Öneri: AFAD/KOERI, ana şoklar için moment tensor ve sonlu-fay modelleme sonuçlarını açık erişimli olarak yayımlamalıdır.
    Karşılaştırmalı Analiz: Benzer Depremler ve Dersler
    1970 Gediz Depremi (Mw 7.2)
    Gediz depremi, Simav Fay Zonu'nun güneydoğu bölümünde gerçekleşmiş ve yaklaşık 1.100 kişinin ölümüne neden olmuştur. O dönemde yapı stoğu daha zayıftı ve deprem yönetmelikleri yoktu. Sındırgı olayları ile karşılaştırıldığında:
    - Büyüklük farkı: Gediz Mw 7.2, Sındırgı Mw 6.1 — enerji farkı ~32 kat.
    - Can kaybı: Gediz >1.000, Sındırgı sınırlı (raporlarda <10).
    - Yapı kalitesi: 1970'lerde yönetmelik öncesi, 2025'te 2018 TBDY uygulamaları (kısmen).
    Ders: Modern yönetmelik ve yapı kalitesi, can kaybını dramatik biçimde azaltmaktadır. Ancak eski yapı stoğu hâlâ büyük risk taşımaktadır.
    2020 İzmir-Seferihisar Depremi (Mw 6.6)
    Seferihisar depremi de normal-fay mekanizmalı ve sığ bir olaydı. İzmir'in bazı bölgelerinde yüksek can kaybı (117 kişi) yaşandı. Hasar, özellikle yumuşak zemin üzerindeki zayıf betonarme yapılarda yoğunlaştı.
    Benzerlikler:
    - Normal-fay, sığ derinlik, Ege genişleme rejimi.
    - Zemin amplifikasyonu kritik rol oynadı.
    - Eski/zayıf yapılar yoğun hasar gördü.
    Farklar:
    - Seferihisar depremi kıyı bölgede (zemin koşulları daha kötü).
    - Sındırgı daha kırsal, nüfus yoğunluğu düşük.
    Ders: Zemin mikrobölgeleme ve yapı güçlendirmesi, hasar azaltmada en etkili önlemlerdir.
    2011 Simav Depremi (Mw 5.9)
    2011'de Simav'da Mw 5.9 büyüklüğünde bir deprem olmuş, sınırlı hasar gözlenmişti. O olay da Simav Fay Zonu üzerindeydi.
    Karşılaştırma:
    - 2011 olayı daha küçük ve daha az enerji salınımı.
    - 2025 Sındırgı olayları iki ardışık büyük şok içerdiği için artçı üretkenliği ve toplam hasar daha fazla.
    Ders: Aynı fay zonunda, farklı segmentler farklı zamanlarda kırılabilir. Bu, bölgenin sürekli aktif olduğunu gösterir.
    2025 Sındırgı deprem dizisi, Batı Anadolu'nun aktif normal-fay tektoniğinin günümüzdeki canlılığını bir kez daha kanıtlamıştır. İki ardışık Mw ≈ 6.0–6.1 büyüklüğündeki ana şok, toplam ~25–30 km uzunluğunda bir fay segmentinin kırıldığını ve binlerce artçı sarsıntı üreterek bölgeyi aylar boyu etkilemeye devam ettiğini göstermiştir.
    Ana Bulgular:
  15. Sismotektonik Bağlam: Olaylar, Simav Fay Zonu'nun Sındırgı segmentinde, normal-fay mekanizması ile uyumlu biçimde gerçekleşmiştir. Bölge, Ege graben sisteminin aktif bir parçasıdır ve uzun vadeli sismik tehlike taşımaktadır.
  16. Yer Hareketi Şiddeti: Sındırgı istasyonunda kaydedilen PGA değerleri (0.26–0.36 g) yapısal hasar oluşturma eşiğinin üzerindedir. Bu ivme seviyeleri, zayıf yapı stoğunda ciddi hasarlara yol açmıştır.
  17. Hasar Dağılımı: 729 bina ve 1.036 bağımsız bölümün ağır hasar/yıkım kategorisinde tespit edilmesi, yerel ölçekte önemli bir yıkımı göstermektedir. Hasarın ana nedenleri: (i) yapısal zafiyet, (ii) zemin amplifikasyonu, (iii) artçı etkisi.
  18. Artçı İstatistikleri: İlk 30 günde 11.000+ artçı kaydedilmiştir. Reasenberg-Jones modelleri, 6 ay içinde M ≥ 6.1 büyüklüğünde bir olayın olasılığını ~%5, M 5.0–6.0 aralığında olayların olasılığını ise ~%70 olarak tahmin etmektedir.
  19. Coulomb Gerilme Transferi: İki ana şokun ardışık kırılması, komşu segmentlerde (Bigadiç kuzeybatı, Simav/Sinanpaşa güneydoğu) gerilme artışına yol açmış olabilir. Bu bölgelerde orta büyüklükte (M 5.5–6.0) tetiklenme riski artmıştır.
  20. Gelecek Tehlike: Aynı segmentte kısa vadede (6 ay–1 yıl) daha büyük bir deprem beklenmemektedir (olasılık düşük, ~%5–6%). Ancak orta büyüklükte artçılar ve komşu segmentlerde tetiklenmeler olasıdır. Uzun vadede (20–100 yıl), benzer büyüklükte depremler tekrarlanabilir.
  21. Risk Yönetimi Öncelikleri:
    - Hasarlı binaların kullanımı kesinlikle yasaklanmalı.
    - Zemin mikrobölgeleme ve yapı envanteri acilen tamamlanmalı.
    - Güçlendirme ve yeniden inşa programları bilimsel verilere dayandırılmalı.
    - Komşu segmentlerde sismik izleme yoğunlaştırılmalı.
    Gelecek Araştırma Yönleri
    Bu makale, mevcut veriler ışığında kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır. Ancak bilimsel anlayışı derinleştirmek için aşağıdaki araştırma başlıkları önerilmektedir:
    Sonlu-Fay Kaynak Modellemesi
    Her iki ana şok için yüksek çözünürlüklü kayma dağılımı (slip distribution) modelleri geliştirilmelidir. Bu, kırılmanın hangi bölümlerinde enerjinin yoğunlaştığını ve artçıların hangi bölgelerde kümelendiğini anlamak için kritiktir.
    İnSAR ve GPS ile Yüzey Deformasyonu Analizi
    Uydu radarı (InSAR) ve GPS verileri kullanılarak, depremlerin neden olduğu yüzey deformasyonu haritalanmalı ve fay geometrisi doğrulanmalıdır. Bu veriler, Coulomb modellemelerinin girdi parametrelerini iyileştirir.
    Yapı-Hasar İlişkisi: Makine Öğrenmesi Modelleri
    Bina envanteri, zemin verileri ve hasar kayıtları birleştirilerek, makine öğrenmesi algoritmaları (random forest, neural networks) ile hasar tahmin modelleri geliştirilebilir. Bu modeller, gelecekteki senaryolarda hasar dağılımını tahmin etmek için kullanılabilir.
    Sosyo-Ekonomik Etki Analizi
    Depremlerin ekonomik kayıpları (bina hasarı, iş gücü kaybı, üretim durması) ve sosyal etkileri (göç, psikolojik travma, toplumsal dayanıklılık) detaylı olarak incelenmelidir. Bu, afet-sonrası iyileşme politikalarının tasarımında önemlidir.
    Olasılıksal Sismik Tehlike Analizi (PSHA) Güncellemesi
    Sındırgı olaylarından elde edilen yer hareketi kayıtları ve kaynak parametreleri kullanılarak, bölgenin PSHA modeli güncellenmelidir. Bu, yapı tasarımı ve risk değerlendirmesi için gerekli spektral ivme değerlerini sağlar.

KİTAP İZLERİ

Sessizin Payı

Nurdan Gürbilek

Edebiyatın Vicdanı: Nurdan Gürbilek "Sessizin Payı"nda Adaletin Peşinde Siyasal kutuplaşmaların ve susturulmuş tarihin zeminini çatırdatttığı bir coğrafyada yazar nerede durur? Adalet arayışında edebiyatın sunduğu imkân
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön