|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
Ýsa Kantarcý
Roman > Korku Romaný
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
“Ýsa, senin arkandayýz, Murat, Muzaffer ve ben, sen kafaný yorma.”
Balkonda sigara içiyordum öðleden sonra, güneþ var ama serindi hava, yaz bir türlü gelmedi, yaðmur, sel, her þey can sýkýcý. Kadýnlar, kýzlar can sýkýcý, çocuklar þeytan. Güzel, iþe yarar bir þey yok gibi. “Neden geldim hayata, bu ne iþ?” Bir yaþamak derdidir gidiyor. Ne istersem, en elde etmek istersem diþimle týrnaðýmda bir mücadele vermem
[DEVAMI]
|
|
|
• ÝzEdebiyat > Öykü > Aný |
221
|
|
|
|
Her "iki bardak çay"ýn ayný olduðunu kim söyleyebilir ki? |
|
222
|
|
|
|
Ev adam, çöl adam, uçurum adam... |
|
223
|
|
|
|
Bayram olmasa kalbini kýrardým. Dua etsin ki bu gün bayram. Buldunuz tabi benim gibi eþeði binin sýrtýna bakalým. Allahsýzlar, merhametsiz köpekler… Seksen yaþýndayým ben, boru deðil, tam seksen. Hala benim avucuma bakýyorlar. Bu yaþtan sonra çalýþsam ne olur, çalýþmasam ne? Utanmýyorlar. Yüzleri köpek derisi mübareklerin... Benden deðilse bile insan konu komþudan utanýr. Hiç utanma arlanmalarý kalmamýþ. Sýtký sýyrýlmýþ bunlarýn. Yuh size be yuh… diyordu. |
|
224
|
|
|
|
Dýþarda kalan, yalýnayak baþý kabak, kýçlarý açýkta, elinde bir dilim kuru ekmekle koþturan diðer çocuklara ya en büyük çocuk ya da aileden birileri bakar. Bebek geldiðinde bu çocuklardan beþ yaþýndan küçüðü varsa o da annenin yanýndadýr. Çoðunlukla mutlaka vardýr bir çocuk daha. Ýki çocuk arasýnda yaþ farký, iki üç yýlý geçmez genellikle.
|
|
225
|
|
|
|
1970'li yýllarý anlattýðým çok nefis diye taltif edilen bir öyküm |
|
226
|
|
|
|
Çaylarýný yudumlayýp, dolunaya karþý birer sigara yaktýlar, hala büyüklerinden gizli sigara içiyor olmanýn heyecanýyla.. Sonra türküler söylediler birlikte, sesleri ovada yankýlandý:
“Derdim çoktur hangisine yanayým
Yine tazelendi yürek yaresi
Ben bu d |
|
227
|
|
|
|
Ah! Ümit, sen ne inanýlmaz bir gemisin. Sonsuzluða açýlan bir yolculuða çýkmýþ gibiyim. Artýk korkmuyorum. Umutlarýmý yeþertecek , tutunacak dalým var. |
|
228
|
|
|
|
Saat 10.40,adýmlarýmý hýzlandýrýyorum. Gerçi duruþma saat 11.10 da,olsun erken gitmekte fayda var.Sanki heyecanlanýyor gibiyim,kendimi yokluyorum hayýr heyecan falan yok.Bu halimi çok seviyorum. |
|
229
|
|
|
|
Ve çocukluðumda sadece birkaç sene görüp tanýyabildiðim halde, bütün altý yaþ içtenliðimle sarýlýp, artýk yaþamadýðýný bile bile "Edik Nine sen mi geldin?" diyemem ona... |
|
230
|
|
|
|
"...Ablam, gün geçtikçe iyice saldýrgan olmuþ, hatta evdeki eþyalarla yetinmeyip, bizlere ve eve gelen insanlara bile saldýrmaya baþlamýþtý. Annem artýk baþ edemiyordu. Babam da akþam eve gelince, aðýr ellerinde çýrpýnan ablamýn sessizliðiyle iyiden iyiye çýldýrýyor, evi savaþ alanýna döndürüyordu. Ben ise bebeðimle köþeye çekilip, olan biteni anlamaya çalýþýyor, korku içinde aðlýyordum. Ama ablam hiç aðlamýyordu!" |
|
231
|
|
|
|
Gagasýnda kundaða sarýlmýþ bir bebek taþýyan; konacak baca arayan bir leyleðin kabarma resmi iþli, tahtadan, dört köþe kumbarayý babam bir iþ dönüþü evrak çantasýndan çýkarýp önüme koymuþtu. |
|
232
|
|
|
|
‘ halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihanda bir nefes sýhhat gibi.’
|
|
233
|
|
|
|
Yaþanmýþ bir hayat hikayesi |
|
234
|
|
|
|
Mutsuz çocukluklar romancýlar yaratýr der büyük usta Lessing... Bu da bir gün yazmak istediðim romanýn ufak bir parçasý olsun istedim. |
|
235
|
|
|
|
Akþehir ve Çocukluðuma dair anýlarda kalanlar...
Akþehir deresi suskun akar, geçmiþin mayýslarýndan arta kalan son selleriyle, Ýðdeli Dede’nin güneybatý yönündeki eski kale kalýntýsýnýn altýndaki Yazýcý Köprüsünde coþarak ve derenin kýyýsýna inen her sokak boyunca yüksünmeden devþirdiði eski ve maðrur bir tarihin izlerini de yanýna katarak…
Dere kenarýnda molozlarýn oluþturduðu yükseltinin suya bakan tarafýnda çatal gövdeli, topraða emanet duran bir söðüt, selin oluþturduðu göletçiðin içindeki eski kale kalýntýsýný korumak ister gibi geniþ ve koyu gölgeler sunmuþ....
Etrafta suyun þarýltýsý ve þakalaþan kuþlarýn seslerinden baþka seste yok, ortalýkta kimselerde. Yol kenarýnda toza bulanmýþ ve meyveleri dallarýnda kurumuþ diken dutlarý kortej oluþturur gibi dizilmiþler. Daðdaki tek katlý evlerin sýralandýðý dar ve dönemeçli yollarýn çýktýðý patikalar yabani diken otlarýyla kaplanmýþ.
|
|
236
|
|
|
|
Yüreðimde anlatamadýðým ve anlayamadýðým bir acý vardý. Kalbimde bir þeyler daralýyordu. Sesler itici geliyordu, sessizlik ise boðucu… |
|
237
|
|
|
|
Günlerden Salý, normal bir gün, her zamanki gibi sabah kalkýp kahvaltý yaptýktan sonra doðru okula. Ýlk dersleri hiç sevmezdim zaten ve her zaman uyumakla uyumamak arasýnda sýranýn üstüne kollarýmý koyup baþýmýda kollarýmýn üstüne tabiki, öðretmen sanki masal anlatýrdý bende dinlerdim. Genelde benim bu ilgisiz tavrýma bozulurdu öðretmenler. |
|
238
|
|
|
|
"Biliyorum, limon gibi sýktým sabrýnýzý. Tükettim ve atýl ettim okuma dürtünüzü. Özür, özür, özür! Galiba ben de, dibine düþmüþ bir armudum ve dalýndan koptuðuma benziyorum. Hangi yazý türüne girer bu anlattýklarým? Ya da, düþer mi bir kalemin torbasýndan izlek diye? Uçlarýna aþk kalemi asýlmýþ iki kanadýn mavi rüzgârlar yazmak için çýrpýnýp durmasýný anlatmak; kimin aklýna, ne estirir? Bilmiyorum. Ben, sadece babamý anlatmak istedim.)
|
|
239
|
|
|
|
son patitoyu da attým aðzýma ve bim’e doðru yola …çýktým. zaten iki adým ötesi bim. annemin terliklerini giyip çýkayým lan dedim, kim iki saat
þimdi baðcýk baðlayacak. ama olgun bir erkek insanda eðreti duran þeylerin baþýnda anne terliði geliyormuþ canlar ben bunu anladým. |
|
240
|
|
|
|
Bayramlarda
Ya da gurbetten geldiðimizde
Onlardý bizi baðrýna basanlar
Basmasalar da baðýrlarýna
Sevgiyle bakanlar
Þimdi nerede mi onlar
Artýk yaþamýyorlar "
|
|
|
|