"Yazarlık, sabah kahvesi gibi; içmeden işe başlayamazsın, ama içince uykuya dalman da garanti." – Franz Kafka"

Öykü

Olmalı

Ve ben durmaksızın kosuyorum hareket olanagımı sıfırın altına indirerek ve biraz da titreyerek. Yanımdan siluetler akıyor, zaman da onlarla birlikte terk ediyor beni.. daha yeni tanısmıstık halbuki.

Kırıntı Beden

Hayatımın en büyük hediyesini on üçüncü yaş günümde almıştım. Annem bana bir baba armağan etmişti. Esasen böylesi bir durum sürpriz olmamıştı, beni şaşırtan asıl olay annemin aynı gün ölmesiydi.

Musa Firârda

Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır,

Beklek XIV.

“İnsanların bazıları sadece yalanın nedeni hakkında fikir yürütürler; he? Ah anne... o zaman anlayışlı insan yok mudur? O da öyle, değil mi? Anlayışsız...” diye Chao’yu düşünerek söylendi kendi kendine. Yanından geçen eski bir minibüsün yarattığı toz bulutunun ortasında kalınca gözleri yaşardı. Ağlamak için kendine gereken bahaneyi yaratabildi. Önce

Turuncu Bir Ölüm

Küçük küçük dörtlükler yazmalıyım, bu küçücük koridorlarda, bu küçücük odada, bizi anlatmak için büyücek sözlere gerek yok derken öteki yarısı, bir tek haber göndermemişti, yazdığı onca karalamaya rağmen tek bir kelime dahi. Buna komadaki ayrılık diyordu, bitkisel hayat hali, acı yok , duygu yok , öfke yok ...

Başa Dön