... Ayna...
Yaptığı şey o kadar korkunçtu ki, suçu ne olursa olsun kimsenin bunu hak etmeyeceğine inanmıştı
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
Yaptığı şey o kadar korkunçtu ki, suçu ne olursa olsun kimsenin bunu hak etmeyeceğine inanmıştı
Ne zaman karşıki pastaneden bir parça börek alsam hep akılama o gelir. Belki de yirmi yıl o küçük kentin en ünlü börekçisi oydu. Küçük, camekânlı bir arabası vardı. Üç tekerleği olduğu halde hiçbir yere gitmedi. O tekerlekler belki de cadde üzerinde on tur bile dönmedi. Beton elektrik direğine
YZ
Yavru kedilerin o anda gözlerine bakasım gelmişti. Evet, açıktılar. Günlerce beklediğim o anı bugün bile anımsadıkça içim kıyılır gibi olur. Gri ve açık mavi renkti. Hani, aksu dediğimiz renge çalıyordu her birinin gözleri. Belki büyüdükçe değişecekti renkleri. Ama o gün yavruların gözleri açılmıştı işte
Ayfer Tunç
Bir adam, bedenini saran ölümcül bir hastalığa dair korkunç bir kâbustan uyanır. Ter içinde aynaya koştuğunda, bunun sadece bir rüya olduğunu ve aslında sağlıklı olduğunu görür. Ancak bu kâbus, onun hayatındaki önemli bir kararla bağlantılıdır.
Bekçinin bağırmasıyla insanlar yangından kaçarcasına hemen uzaklaşıyordu. Semt halkının çoğunluğu bu kuralı biliyordu... İkaz edilenler büyük ihtimalle bu semtin yabancısı olmalıydı... Bunu düşünürken gevrek gevrek gülüyordu bekçibaşı Kemal.Az sonra karakoldan çıkan bir polis bekçinin yanına geldi.Polis memuru telaşlıydı...
Seni görmek istedim.
Sağ olsun, bir meleğin güvencesinde gönderdi beni grup berzahı.
"He anam." demiş. "Oturursun tabi… Nasılsa üzerindeki entari
senin değil benim.
Çakıcı Mehmet Efe'den sonra Aydın'ın en güçlü efelerinden birisidir, Osmanoğulları Devleti'nin son günlerinde görülen efelerin bir çoğu bu çetede yer almıştır. Molla Ahmet, en çok Çine-Nazilli-Bozdoğan-Karacasu bölgelerinde dolaşmıştır. Yunan İşgali'nden önce kendisi vurulmuş, kızanları ikiye ayrılmıştır.
Dışarı çıktılar. Arabaya doğru yürürken Haşmet Başkan aniden duraksadı ve ayaküstü, yapılan görüşmede işverenin adım atmamakta direnmesinin altında yatan sinsi hesabı birkaç tümce ile özetledi: Dostlarım, işveren masaya getirmekten kaçındığı teklifi işyerlerinde üyelerimize duyuracak İşveren; İşçilerin sendikaya karşı tavır geliştirmesinin hesabın güdüyor, dedi. Arkadaşlar, biliyoruz değil mi, bu
Aşk işte akıl ve mantıkta oturmuyor ve
kiracı da olmuyordu.Kalpte anca devre mülk satın
alabiliyoırdu.
Faruk Duman