Elini Uzatsa Elime Değecekti
Çevrenizdeki her şey kırık dökükken sizin mesut olmanız mümkün değildi.
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
Çevrenizdeki her şey kırık dökükken sizin mesut olmanız mümkün değildi.
Köpekler gibi... Sayı kırk elli, bazen yetmiş. Her gün birkaç tane daha sürümüze katılıyor. Sokak köşelerinde ki çöp konteynırlarına yanaşan özgür türlerimiz bizlerden daha şanslı. İstedikleri kadar poşetleri, ekmekleri, artıkları, kemikleri parçalama şansına sahipler.Onlar şanslı ya bizler?. Bir tencerenin içinde sunulan bakliyat, sebzeden çorbadan başka seçenek yok.Daha ne
YZ
Elektrik gidince neler olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bir insan hayatında ne gibi değişimlere yol açabileceğini ve nasıl etkiler yaratabileceğini mesela?
B. Nihan Eren
Daha adının ilk duyulduğu yıllarda ürküntü vermiştir bana. O zamanlar adı kopitür olan aygıt için, “Olağanüstü bir şeymiş, ne sorarsan yanıt verirmiş, boşu yokmuş.” diye anlatırlardı. Yine övünerek bir şey daha anlatırlardı, bizim aklıevvellerden biri de çıkmış, “Ne var ne yok?” demiş; kompitür ne diyeceğini bilememiş, infilak etmiş.
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde yedi deliler varmış. Bir gün 7 deliler iş paylaşımı yapmışlar. İçimizde en akıllı kim? Saire Benim diye atılmış, o zaman iş paylaşımını ben yapayım.
DALDIR KAŞIĞI YAHNİYE, SORMA ETİNİ BAHRİ’YE -1
Gazetelerde hileli gıdalar ve insan sağlığına zararlı katkı maddeleri ile ilgili haber okumadığımız gün yoktur. Yapan da biz, satanda, tüketende… Yazılanlara bakılırsa aldığımız et ürünlerinde et dışında her şey varmış. Üzerinde dana eti yazılan sucuk ve salam ve sosis
Ölüm haberini duyan birçok insan adeta yıkıldı. Bu habere inanmak da zorlandılar. Ayna Mahmut ölemezdi. Hele bir de bu saatten sonra. Gerçeği bilenler bu ölümü elbette normal karşılıyordu. Bir insan tabii ki sonsuza kadar yaşayamazdı. Tabiatın bu korkunç gücü karşısında bir canlı ne kadar dayanabilirdi ki?.. Ayna Mahmut
İnsanın çocukluğunun geçtiği dönem gerek mekan ve gerekse zaman olarak anılar arşivinin belki en güzel bölümünü oluşturur. Onun belleğimizde çocukluk anılarımız canlandığında hemen duygulanırız. Az ya da çok geömişe özlem duyguları sarar tüm benliğimizi. Hatta kimse görmeden bir iki damla gözyaşı bile dökebiliriz, o saf ve kutsal anıların
İteklemesiyle açılıyor kapı. Eve uzanan yolda ıhlamur kokusu, çok sever. Çayını değil de kendisini. Koca birer ağaç olmuşlar şimdi. Dolgun tanelerde dolaşan elleri “ Haticeee!” haykırışıyla utanıp kavrıyor valizi. Yüksek topuklar zeminde sendeleniyor. “ Patlama geliyorum.” Baş başa vermişte gelişinden habersiz çekişip duruyorlar. İnatçı iki keçi gibiler. Anası
Şemsiyesini açan, yüzleştiğim içimdeki can dostuma: Sevgilerden yağmur damlalarının küçük dokunuşları
Nurdan Gürbilek